"Gidip şu kadınla bir konuşayım,Derdi neymiş"

Pantolonunu bacaklarına giydirdikten sonra düğmesini ve kemerini bağlayıp iri ve heybetli vücuduna gömleğini geçirdi.
"Biraz daha kalamaz mısın kahvaltı falan yapardık?"
Aynadan gözlerimiz buluştuğunda bana doğru gülümsediğini görmek dünyanın en güzel lütufuydu.
Artık tamamen hazır olduğunda dağılmış saçlarını düzeltip bana döndü.
Kendisini niye bu kadar düzeltip yakışıklı yapıyordu ki.
Yatakta oturur bir vaziyetteyken yavaşça bana doğru eğildi.
Elleri her iki yanıma da sabitlendi ve burnunu burnuma yavaşça sürttü.
Daha sonra etkili bir şekilde dudaklarıma öpücük kondurdu.
"Ayarlamış olduğum kadın doğum uzmanına git ve ilaçlarını kullan.Ve bol bol dinlen.Kahvaltıyı bir gün dışarıda güzel bir yerde yaparız,anlaştık mı güzelim"

Dağılmış olan saçlarımı eliyle düzeltip arasına yeni bir öpücük kondurduğunda "Seni ararım" dedi.
Heyecanlı ve hayranlıkla başımı salladığımda kravatını yerden alıp eline doladı.
Kapıdan tam dışarıya çıkacakken bana yeniden döndü ve gözleri kısıldı.
Bir şey daha söyleyecekti galiba.

"Sakın yanlış bir şeyler yapıpda orana burana dokunma" parmağıyla üzerimi işaret etti.
Anlamamazlıktan gelerek "Ne gibi?" Diye sorduğumda dudaklarının kenarları yeniden tatlı bir şekilde kıvrıldı.

"Kendini tatmin etmek gibi"