||41
Asansörden inip babetlerimin yerde çıkarttığı hafif seslerle Polat'ın kapısına doğru ilerledim.
Kapısını çalıp içeriye girerken hemen yanı başındaki kadını görmem kısa sürmedi.
Polat sandalyesiyle birlikte rahat bir pozisyonda ona tamamen dönmüş kısa etekli,kızıl afeti dinliyordu.
Sekreter demek az kalırdı ama.
Neyse.
Kadın ellerinde tuttuğu bir kaç dosya ile bana döndüğünde boyalı suratı iğrenç bir şekilde beni süzdü ve tek kaşını kaldırdı.
Sekreter falan gibi gözükmüyordu.
Benden yaşça büyüktü.
O boya suratından kalktığında kaç yaşında gibi duruyor acaba.
"Neyse Polatçım misafirin var galiba sonra konuşuruz"
Polatçım diyen dilini de ağzını da...
Bir karış topuklularla üzerime yürüdüğünde yapmacık bir tavırla "Merhaba" dedi.
Benden uzun olan boyuyla resmen kendimi ezik hissederken "Hııı Merhaba" dedim umursamazca.
Kadın odadan çıkarken sinirlerim şimdiden bozulmuştu.
"Kim bu kadın!"
Yanına yavaş yavaş yaklaşırken gözlerini büyülttü."Ne biçim konuşuyorsun sen öyle.Şirketin Halka İlişkiler sorumlusu o.Sekreterim falan değil"
"Ay kimse kim,kıçının içine kadar girmiş maşallah."
Tek kaşını kaldırıp kolumdan tuttuğu gibi beni kendisine çekerken az kalsın düşüyordum.
Oturduğu için ona aşağıdan bakarken ciddi halini hiç bozmadı.
"Ben böyle şeylerden hoşlanmam Yasemin.Bana karşı terbiyeni lütfen koru"
"Sevdiklerimizi kıskanmak ne zamandan beri suç oldu Polat Cengiz?"
"Peki sen ne zaman benim sözümü dinlemeye başlayacaksın Yasemin.Ben kıskanılmaktan hoşlanmam.Bir ilişkide güven varsa buna gerek yoktur öyle değil mi?"
Bana yukarıdan bakarken gözlerime öyle anlamlı bakıyordu ki cevabımı almış gibiydim.
"Bir daha bana karşı gelme"
"Sana karşı gelmiyorum sadece-"
Beni bileğimden çektiği gibi konuşmamın yarısında çığlık atarak dizlerinin üzerine düşerken saçlarımla birlikte baş aşağı sallanıyordum.
Bedenimin tamamı neredeyse bacaklarının üzerindeyken kalçamı okşadı."Çok fazla konuşuyorsun güzelim"
Nefes nefese kaldığımda alt dudağımı ısırıp "Biliyorum" diye mırıldandım.
Derin nefesler alırken eteğimin popoma kadar sıyrıldığını hissettim.
Elini çıplak popomun üzerinde hissederken "Seni yalnızca ben kıskanabilirim.Benden başka bir sineğin dahi sana yaklaşmasına izin vermem."
Aslında bakarsan bende.
"Anıl mesela"
"O sik kafalının ismini bir daha o güzel ağzından duymayacağım" sesi hırıltılı çıkıyordu.
Küfürüne karşı kıkırdarken "Bunu senin yanında söylediğim için üzgünüm güzelim"
"Ve yapacaklarım içinde"
Popoma hızlı bir şaplak attığında dudaklarımdan sessiz bir inilti çıktı ve dizlerinin üzerinde sarsıldım.
Vurduğu yeri okşarken "Bana nasıl hissettiğini söyle" dedi.
Resmen vurduğu yer karımcalanıp sızlarken bundan zevk alıyordum.
O vurduğu için zevk alıyordum.
"Şey,güzel"
Kalçama vuruşlarından birini daha indirdiğinde bu sefer daha sertti.
Kızardığını ve beş parmağının da izinin çıktığını hissedebiliyordum.
Hak etmiştim.
"Kalk bakalım" dizlerinin üzerinden kalkmam için yardım edince güç bela kalktım.
Eteğimi indirdiğinde ilerleyip dosyaların bulunduğu cam kapaklı dolabının karşısına geçtim.
Arkama dönüp eteğimi açtığımda tam tahmin ettiğim gibiydi.
Domates gibi kızarmıştı.
Gülümsedim.
"Sevdin mi yeni dövmeni"
"Çoook sevdim,ama seni daha çok seviyorum"
Sandalyesinde sağa sola kendisini hafifçe döndürüp "Bende seni seviyorum" dedi sakin bir ses tonuyla.
"Aslında iyiki geldin seninle bir şey konuşmak istiyordum."
"Ne konuşacaksın ki?"
Yüzü soğuklaştığında artık mal mal hareketler yapmayı bırakıp masanın yanlarındaki koltuklardan birine yerleştim.
"Tamam,seni dinliyorum"
Masaya yaklaşıp ellerini masasının üzerine koydu.
O resmen simetri hastası gibiydi.
Herşeyi düzgün,yamuk olan hiç birşey hiç bir eşya yok.
Boğazını tazeledi ve kravatını biraz gevşetti.
Mavi gözleri derin bir çukurun içine düşmüş ölüleri temsil ederken resmen bakışlarıyla dizlerim titriyordu.
"Rezzan burada Yasemin"
"Nasıl burada?"
Cümlenin devamı için iyice dikkatim ona verilmişken parmaklarımı avuçlarıma gömdüm.
"Amerikadan dönmüş.Mesaj attı konuşmamız gerek dedi.Kabul etmedim ilk baş ama önemli dedi"
"Kabul ettin yani?"
"Bir an önce ne söyleyecekse söylesin Yasemin,yoksa başımın etini yiyecek biliyorum"
Kızamadım,birşey diyemedim.
Ruhum defalarca yangınıma kibrit çöpleri atarken ağzımı aralasam da diyecek hiç bir şey bulamadım.
"Tamam Polat.Peki"
Ayağa kalktı.Oturduğum koltuğa doğru gelince kalkmam için elini uzattı.
Elini tutup ayağa kalktım ve karşısına dikildim.
Yanaklarımı avuçlarken sıcacık dudaklarını dudaklarımın üzerine örttü.
Öpüşmeye başlarken ensemden kendine çekip daha da çekti dudaklarına.
Nefes alamıyordum.
Kollarım beline sarılı tutunurken dili dilimle defalarca buluştu.
Alt dudağımı ısırdı,emdi.
Öyle bir öptü ki.
Kalbimden bir parçanın kesilip atılmış gibi hissediyordum.
Öylesine acı,mutluluğun ve tutkunun bir arada olduğu harmanlanmış duygularımın içerisindeydim.
Boğazından yükselen,arada çıkan hırıltıları bir melodi gibiydi.
Ellerimi saçlarının arasına götürüp parmak uçlarımda yükselip boylarımızı eşitledim.
Dudaklarımdan nefes nefese ayrılıp burnuma,kapalı olan gözlerime,yanaklarıma ve alnıma sayısızca öpücüklerini bıraktı.
"Elimde olsa seni kalbime,ciğerlerime göğüs kafesime hapsedesim var ama..Birisi küçülmeyi bulsa keşke"
"İçinde neler oluyor bilmek isterdim"
"Bende.." deyince hınzır bir gülümseme meydana geldi yüzünde.
Alt dudağımı dişleyip yüzlerimizi iyice yaklaştırdım ve "İçime gömül Polat." Diye fısıldadım.
Gözlerini kapatıp boynunu geriye attı ve "Yaramaz bir çocuktan birfarkın yok Yasemin"
Gerilen boğazına öpücüklerimi kondururken burnuma alışık olduğum kokusu nüfus etti.
Afrodizyaklı birşeydi bu ama...
Herneyse.
Boynuna öpücüklerimi kondurmaya devam ederken güldüğünü hissedebiliyordum.
"Lütfen Polat,"
"Akşama benim misafirim ol"
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro