||32
"Beni deli etmeye çalışıyorsun değil mi?"
"Ne,yırtmacı çok mu fazla? Ama ben bu elbiseyi geçen senekin doğum günü partimde giymiştim"
"Acilen kilo alman lazım"
Arabayı çalıştırdığında yola bakarak sinsice gülümsedim.
Asfaltın tozunu attırarak sürmeye başladığında bir çığlık attım.Ne kadar da hız tutkunu olduğunu bilsem de hoşuma gidiyordu.
"Nereye gidiyoruz ki?"
"Çok uzaklara" dedi gülerek.Bu gülüşü seviyordum.
Beni benden alıyordu.
Işıklarda durduğunda üzerine doğru eğilerek yanağına bir öpücük kondurdum.Buz kesilmişe dönerek donuk bir ifadeyle bana baktığında gözleri ışıldadı.
Gerçekten neredeyse İstanbul sınırlarını aşan büyük bir restorana geldik.
Buradaki bütün müşteriler şık ve modern gözüküyorken ayrı ayrı yürüdüğümüzü fark ederek elimi tuttu ve önemsemeden yürümeye başladı.
Cam kenarına ayırtmış olduğu masaya oturduğumuzda garson hemen bizimle ilgilendi."Polat bey hoşgeldiniz." Daha sonra bana da başıyla selam verip önlerimize büyük deri kaplı menüleri koydu.
Kendime bir biftek söyleyip menüyü geri verirken Polat "İki kişilik,kırmızı şarap.Ve bende biftek istiyorum,ikisinin de yeşilliği bol olsun" dedi otoriter bir sesle ve o da menüyü geri verdi.
Garson istediklerimizi aldıktan sonra yanımızdan ayrılırken bacak bacak üstüne atıp kol dirseklerimi masaya dayadım ve ona bakmaya başladım.
Yaptığı her hareket o kadar göz alıcı ve çekiciydi ki.
Bir gömlek veya bir kol saati,hiç bir adama bu kadar çok yakıştırmamıştım.
O mükemmeldi.
Karşıkonulamazdı.
"Aklından neler geçiyor söyle bakalım"
"Öyle şeyler geçiyor ki okyanus.."
"Söylemeni istesem peki?"
Topuklu ayakkabımın topuk kısmını kumaş pantolonun paçasından içeriye doğru soktuğumda "Çapkın kadınlar böyle mi yaparlardı?" Diye sordum dalga geçer bir tını ile.
Gözlerini iyice sıkıp açtığında yutkunduğunu gördüm ve "Keşke bu koca restoranda hiçkimse olmasaydı" dedi dudaklarını ıslatırken."Seni bir şekilde masaya yatırır ve istediğim"
Yemekler önümüze konurken gülmemek için elimi ağzıma götürdüm.
Garson iki boş kadehi bir onun bir de benim önüme bırakırken şarabı açmak için hamle yapmıştı ki Polat "Ben hallederim gidebilirsin" demişti.
Kan kırmızısı şarabı neredeyse bana az dolduran Polat'a sinirli bakışlarımı yollarken "Alışman için,şimdilik bu kadar yeterli" dedi ve kendisine benimkinden daha fazla koydu.
İtiraz etmeyip bıçağımla etimi parçalara ayırdığımda çoktan yemeğe başlamıştım.
"Yemekten sonra üst kata çıkalım mı?"
"Üst katı da mı var? Orada ne var ki?" Diye sordum çocuksu bir merakla.
"Burası büyük bir yer.Üst katında çok güzel ve geniş bir teras var.Ve seyredilmeye değer bir manzara"
Bir an önce görmek isterken başımı onaylar bir biçimde salladım."Tamam olur,çıkalım"
Yemeklerimiz bittiğinde heyecanla asansörü bekledim.Bayağı yukarıda kaldığı için bir asansör inşaa etmişler ve sporu seven arkadaşlar yine de merdiveni kullanıyormuş.
Yemek yedim karnım şiş,birde yorulana kadar merdiven çıkacağım öyle mi?
Gülünç.
Asansörün kapıları iki yandan açılırken içerisi takım elbiseli adamlarla neredeyse doluydu.
Polat elini sırtıma koyup geçmem için işaret verdiğinde adamların arasından geçip en arkada durduk.
Polat sıkışmayayım diye direkman arkama geçerken soluklarım hızlanmıştı burnunu saçlarımın arasında hissedinceye kadar.
Elleri karnımı sarmaladığında ona doğru yavaşça çekildim ve sırtımı göğsüne yasladım.
"Harika hissettiriyorsun,burada bile" hiç kimsenin duyamayacağı bir şekilde kulağıma fısıldadığında,nefesine aşinalığımı verip kafamı direkman geriye doğru omzuna yasladım.
Ellerinin üzerimden geçtiği her yer karımcalanıyordu.Sağ eli elbisemin yırtmacına doğru gidip tenimle buluştuğunda alt dudağımı dişlerimin arasına alıp inlememek için zor tuttum kendimi.Parmakları gıdıklarcasına bacağımın iç tarafına doğru yol aldı.Elimi direkman elinin üzerine koyarken yutkundukça yutkundum.
"Buram buram istek ve arzu kokuyorsun sevgilim..."
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro