20: Kötü Ruh Hali
Sürtükler🌸🌟
yeo: duyduğuma göre
yeo: salı günü öpüşmekten kaçmışsın
sanie: sırf gergin olduğun ve korktuğun için
daddyjoong: ve sonra da dün gece ilişkinizi mahvettiğin için endişelenip ağlayarak yunho'ya gitmişsin
yeo: ve o da sorun olmadığını ve senin istemediğin bir şey için sana asla baskı yapmayacağını söylemiş
sanie: sonra da öpüşmeye başlamışsınız
daddyjoong: sonra ortalık alev almış
yeo: sonra da ona oral çekmişsin
sanie: sonra da birbirinize sarılmışsınız
daddyjoong: şimdi de onu görmezden geliyorsun çünkü senin sürtük olduğunu düşündüğünü sanıyorsun ve ne yapıp ne diyeceğini bilmiyorsun
gigi: EVET 🤩🤩🤩
sanie: .......
daddyjoong: mingi bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama
yeo: çok aptalsın
daddyjoong: ben muhtemelen onu öyle söylemezdim...
daddyjoong: birazcık fazla endişelenmiyor musun sence de? ikiniz de mükemmel bir gece geçirip birbirinizi daha iyi tanımadınız mı? ondan hoşlandığını sanıyordum
gigi: hoşlanıyorum
gigi: hem de çok
yeo: o zaman sorun ne aptalcım 💕💖💘
gigi: şey
gigi: ya benim garip olduğumu düşünüyorsa .. :(
sanie: o herif
sanie: kim
sanie: yumruk manyağı yapmam gerekiyor mu
yeo: bir ara birilerini dövdün zaten, otur yerine sen
sanie: kapa çeneni yine de okkalı yumruklar atabilirim 😾😿😾
yeo: pekala pelüş çocuk
yeo: mingi bebeğim ne demek istiyorsun
gigi: yani
gigi: eğlenirken ve sizinle birlikteyken biraz kafayı kırabiliyorum doğru ama sakin ve rahatken cidden çok farklıyım, ya benim sıkıcı olduğumu düşünüyorsa:(? ayrıca onu daha üç haftadır tanıyorum ama resmen ona oral çektim
yeo: 1) sıkıcı değilsin. aşırı gürültülü olup votka shotlarını dikerken komik ve aptal olsan da, etrafta koşturup bağırıp ya da evde yüzündeki o gülümsemeyle otursan da, muhabbet edip kitap okusan da sıkıcı birisi değilsin. her zaman olumlu ve destekleyici bir insansın, ne yaparsan yap çevrendeki insanları rahatlatıp mutlu ediyorsun
yeo: 2) senin vücudun senin tercihlerin. fahişe damgası yemek çok garip ve aptalca, üç hafta kulağa çok uzun bir süre gelmese de birisini tanımak için gayet uzun bir zaman. özellikle de o zamanın çoğunluğunu onunla geçirip konuşarak onu tanıyorsan. onunla baş başa uzun yürüyüşlere çıktın, film izledin, oyunlar oynadın ve daha bilmediğimiz bir sürü şey yaptın, aynı zamanda bizimle de zaman geçirdin. ikiniz de her nasıl istiyorsanız aranızdaki ilişkiyi o şekilde keşfedebilirsiniz.
sanie: 3) çok tatlısın
daddyjoong: ... san tatlım o biraz alakasız oldu sanki
sanie: evet ama doğru sonuçta o yüzden küçük minmin'imize daha fazlasını söylemeliyiz. mingi sen harika birisin, çok güzelsin ve değerlisin. ve seni çok seviyorum
gigi: :]
gigi: ben de seni seviyorum 🥰
gigi: ve teşekkür ederim sangie seni de seviyorum
gigi: ve sen hongie seni çok seviyorum
sanie: HDJDHSSH
sanie: bu dünya için aşırı güzelsin
sanie: bir foto göndersene
gigi: tabii
gigi:
gigi: tüm ışıkları yaktım çünkü hepsi kapalı olunca çok korkutucu oluyor o yüzden bu kadar aydınlık
yeo: ağzım yere düştü 😍😍😍
sanie: uwu
sanie: yeosangie sen de göndersene
yeo: olur
yeo: bir dk neden
sanie: hepinizi özledim :(
daddyjoong: son görüşmemizin üzerinden daha beş saat falan geçti
sanie: çok uzun bir süre :(
yeo: iyi al o zaman
yeo:
sanie: GÖRSEL KRALI
daddyjoong: neredesin? saat gecenin bir buçuğu olmuş
yeo: karnım acıkmıştı o yüzden ben de biraz ramen için mutfağa indim
gigi: bana da yap biraz
yeo: banane sürtük kendin yap
gigi: >:(
yeo: off
yeo: iyi. korumalara söyledim (hepsi resmen ensemdeler ve çok tedirgin hissediyorum) onlar da olur dedi
sanie: korumanın olması çok garip
sanie: sürekli kapımın diğer tarafından ayak sesleri, fısıldaşmalar duyuyorum ya da gölgeler görüyorum ve bi anlık onlar olduğunu unutunca ödüm bokuma karışıyor
gigi: ben de korumalarımdan birine yanlışlıkla çarpınca korkudan çığlık attım. orada olduklarını sürekli unutuyorum 😄
daddyjoong: benimkiler çok acımasız:(( bugün wooyoung'un benden getirmemi istediği belgeleri almaya çalışırken dolaba boyum yetmedi. içlerinden biri kahkaha atıp benim için uzanıp aldıktan sonra 'al bakalım küçük adam' dedi
daddyjoong: adamın üzerine zıplayasım geldi
sanie: benimkiler de çok sessiz ve ürkütücüler. o kadar sessizler ki sürekli varlıklarını unutuyorum. ve ne zaman kafamı ya da kolumu bir yerlere çarpsam ya da tökezlesem aynı anda hem kriz geçirip hem de birilerini silahla vuracaklarmış gibi tepki veriyorlar
gigi: muhtemelen yaparlar çünkü wooyoung onlara senin için ekstra dikkatli olmalarını söyledi 👀
sanie: ne? hayır
sanie: nereden biliyorsun ki?
yeo: odanı köşe bucak kontrol ettiğini ve korumalarını sorgulayıp hayatlarıyla ilgili bi ansiklopedi kadar bilgi elde edesiye kadar yanından ayrılmadığını söylememiş miydin
sanie: eee
sanie: evet
sanie: iyi de o zaman bugün neden bana karşı soğuktu:(
daddyjoong: ölüm tehditleri alıyor san muhtemelen aşırı endişeleniyordur. çok fazla kişisel algılama 💖
sanie: olabilir...
sanie: ama ona bir şeyler sorduğumda her seferinde homurdanıp gözlerini devirmek zorunda değildi:(
gigi: ne
yeo: wooyoung sürtüğün tekiymiş, devam et mingi
gigi: tamam
gigi: peki
gigi: sanie'mize başka neler yaptı:(?
sanie: şey.. bugün onu göreceğim için biraz heyecanlıydım çünkü düşündüm ki... bilmiyorum, belki o da beni göreceği için heyecanlandır demiştim
sanie: ama değilmiş:(
sanie: bu sabah kahvaltıda gidip onun yanına oturup konuşmaya çalıştım ama beni baştan aşağı süzdü ve uzaklaştı...
sanie: yani biraz yapışkan olduğumu biliyorum ama çok mu sinir bozucu bir şey bu? sizi sinir ediyor muyum çocuklar? lütfen dürüst olun
yeo: etmiyorsun
yeo: mümkün olan en güzel şekilde yapışkan birisin. eğer birisini rahatsız edip bunun farkına varmazsan sana söyleriz zaten (ki genelde görüyorsun çünkü bu tarz şeylerde iyisin ve bu da senin sinir bozucu olmadığını kanıtlıyor<3) ama wooyoung'un hoşuna gittiği çok belli 😌
sanie: o zaman neden acımasızca davranıyor
gigi: yanılıyor olabilirim ama en küçük bir hatamızla her şeyin mahvolacağı çok önemli bir iş seyahatinin ortasındayken insanların onu ölümle tehdit ederken diğer bir taraftan hoşlandığı biri olduğu için olabilir
sanie: kim???
sanie: ah beni diyormuşsun
sanie: bekle benden hoşlandığını mı düşünüyorsun????
daddyjoong: .
daddyjoong: daha fazla yapamayacağım. güle güle geyler. uyuyacağım
sanie: dur bekle, bi foto gönder
daddyjoong: peki
daddyjoong:
sanie: iki sn bekle
daddyjoong: ?
'daddyjoong' ismini değiştirmek istiyor musunuz?
Evet | Hayır
Şununla değiştirmek istiyor musunuz?
babiejoong
Onayla
sanie: tamam
babiejoong: ne tamam?
sanie: yok bir şey, seni seviyorum
babiejoong: eeeeeee ne yapıyorsun bilmiyorum ama ben de seni seviyorum
sanie: ☺💞
yeo: iğrenç
gigi: katılıyorum
sanie: :(
yeo: harika
gigi: katılıyorum
sanie :')
yeo: sanie uyumadan önce sen de bir foto gönder
sanie: ama şu an çok çirkinim
gigi: sen her zaman çirkinsin, gönder işte şunu 🤩
sanie: sağ ol ya. tamam
sanie:
sanie: artık uyuyabilir miyim
yeo: evet bebeğim iyi uykular 💘💖💕💕✨🏳🌈🥰
gigi: güle güle geyler her zaman benim sorunlarımı dinlediğiniz için teşekkür ederim 🥺
babiejoong: her zaman dinleriz sorunlu çocuğum 🧡
yeo: tabii sıçıp sıvayışlarını her zaman dinleriz biz ✨ haber programlarından çok daha iyi
gigi: 😑
yeo: hehet
yeo: neyse yedi saat sonra falan görüşürüz
sanie: ııııyy sabah iş var
sanie: neyse güle güleee
☂︎☂︎☂︎
San, Wooyoung'un ona olan iğrenmiş bakışlarını gördüğünde dudağını ısırarak göz yaşlarını engellemeye çalıştı.
Kahvaltıya inerken Wooyoung'un dün yalnızca kötü bir gün geçirdiğini ve bugün her zamanki gibi sakin ve iyi biri olacağına dair kendisini ikna etmeye çalışmıştı. Ama hiç de öyle değildi.
San kapının önüne geldiğinde Wooyoung'un gözleri kapıya çevrildi. Bir umutla -daha çok bir aptal gibi- San belki onun da kendisi gibi heyecanlı olduğunu, onu görmeyi bekliyor olabileceğini düşünmüştü.
Ama sadece soğuk bir bakışla karşılaştığında hayal kırıklığından çok daha ağır bir şey hissetti. Kapıdan içeri girer girmez bir kaşı sertçe yukarı kalkmış, keskin, soğuk gözleri ifadesiz bir şekilde ona doğru dönmüştü. Sanki ona bakmak Wooyoung'a acı veriyor gibi görünüyordu.
Yanlış bir şey mi yaptım?
Sessizce Yeosang'ın yanına oturdu ve masanın altından yavaşça elini bulmaya çalıştı. Bulduğunda arkadaşının endişeli yüzüne karşı gülümseyip elini hafifçe sıktı.
Wooyoung her zamanki gibi Yunho ve Jongho iki yanında, masanın en başında oturuyordu. Yunho'nun diğer yanında Mingi, onun yanında ise Hongjoong vardı. Jongho'nun yanında Seonghwa, sonra Yeosang ve sonra yine en geç gelen kişi olduğunu fark edip yüzünü buruşturan San vardı.
Yeosang parmaklarını birbirlerine geçirdi, o anda San, Wooyoung'un eliyle karşılaştırınca somurtmasına engel olamadı. Mingi'ninki çok terliydi, Yeosang'ın çok gevşek ve Hongjoong'unki çok sıkıydı. Wooyoung'un ise kusursuzdu.
Her neyse. Sorunu olan o, ben değilim. Ne zaman hazır olursa o zaman bana anlatabilir. O zamana kadar beni ilgilendirmiyor, diye düşündü San içinden ve Yeosang'ın elini daha sıkı tuttu.
Seonghwa yiyeceğinden ağız dolusu bir ısırık alıp yanakları şişince ve ıslak dudaklarına kırıntılar yapışınca San görüntü karşısında kahkaha attı. Hongjoong'un ağzı açık bir halde hayranlıkla Seonghwa'nın elindeki hamurunu ısırışını izlediğini fark edince hınzır bir şekilde sırıttı. San masanın altından ayağını tekmeleyince anında yakalandığını fark edince hızla kızardı ve telaşla Yunho ve Mingi'nin Ninja Kaplumbağalarla ilgili olan muhabbetlerine katıldı.
İçte içe San da onlara katılmayı diledi ama çok uzakta oldukları için garip olurdu.
O yüzden sadece kıkırdamakla yetindi.
Fakat gözleri Wooyoung'a çevrildiğinde far ışığına yakalanmış geyik gibi donup kaldı. Bakışlarından öfkeli olduğu belli olan Wooyoung, San'a resmen delici gözlerle bakıyordu.
Rahatsız bir şekilde Yeosang'a daha çok yanaştı. Üzerindeki derin gözlerden saklanmaya çalıştı ama Wooyoung'un hala onu izleyip bir elinin masanın üzerinde sert bir yumruğa dönüşünü izlerken sessizce inleyip hareketsiz kalmaya çalıştı. Her hareketinde kol kaslarından gerilen dar bir takım giymişti ve bu onu daha ürkütücü gösteriyordu. Boynundaki kravat ve gözlük ise ona daha dominant ve kontrol sahibi bir hava veriyordu ve bu aralarında koca bir masa mesafesi olmasına rağmen daha da ürküterek uzaklaşmak istemesine neden oluyordu.
Sorunun ne olduğunu çözebilmek için San iri gözleriyle tekrar ona baktı.
Dudaklarını sıkıca birbirine bastırdı, üzerine yapışmış öfkeli bakışlardan ve bakışların neden olduğu ürpertici anılardan gerçekten hiç hoşlanmamıştı.
"Sanie? Sorun ne?" diye fısıldadı Yeosang, hafifçe eğilip yüzünün önüne gelen bir tutam saçı nazikçe geriye doğru ittirdi. San hızla gözlerini kırpıştırıp yaşları engellemeye çalışırken arkadaşının elinin hissiyle utangaçça gülümsedi. Üzerindeki ilgiyle yanaklarının yandığını hissederken aynı zamanda başka birisinin bakışlarının da tenine işlendiğini hissedebiliyordu.
"Hi-hiç. Sadece yorgunum," diye mırıldandı ve Wooyoung'un soğuk ve ürkütücü bakışlarından saklanmak için biraz daha geriye doğru kaçtı.
"Emin misin? Biraz... yanıyor gibisin. Ayrıca sığ nefes alıyorsun sanki. Bir sıkıntı mı var? İstersen astım ilacını içip dışarı çıkabiliriz?" diye önerdi sessizce, ama ses tonu çok endişeliydi.
"Teşekkür ederim ama iyiyim Sangie," dedi San gülümseyerek ve arkadaşının koluna sarılınca çok daha iyi hissetmeye başladı.
Yeosang, en yakın arkadaşının üzerine kilitlenmiş bir çift kıskanç bakışlardan bihaber kıkırdayıp başını San'ın omzuna koydu.
☂︎☂︎☂︎
Wooyoung'un moralinin bozuk olduğu apaçık belliydi.
Hem de çok bozuktu.
O yüzden sadece San değil diğerleri de konuşmaları gerekmedikçe sessiz kalıp adamla direkt göz teması kurmamaya çalışıyordu. San işi biraz daha ileri sürüp adama bir kez olsun bakmıyordu. Dünden beri ne zaman gülümsese ve Wooyoung'la konuşmaya çalışsa aldığı tepkiyle gözlerine yaşlar birikiyordu.
Fakat bugün hiçbiri olmamıştı. San Macaristan'daki işlerini halletmek için tüm gün işine odaklanıp akşamki partiye katılacaktı.
Parti, iki bakımdan İtalya'dakinden çok farklı olacaktı. Birincisi, sadece lüks bir kulüptü. İki farklı parti, büyük otel odaları ve koridorları yoktu; sadece sıradan bir kulüptü. Fakat çok zengin bir yerdi. Muhtemelen daha önce bulunduklarının arasından en önemli ve yüksek sınıfa hitap eden kulüplerdendi.
Ve ikincisi, kötü bir şey olmayacaktı.
San zihnindeki düşüncelerine hafifçe kafasını sallayarak kendisini ikna etmeye çalıştı ve gerçekliğe geri dönüp fiyatlarla satışları karşılaştırmaya devam etti.
Bu sefer Wooyoung'dan sadece iki sandalye uzaktaydı ve bu da onu görmezden gelmeyi ve sinirlendirmemeyi zorlaştırıyordu. San onu bu kadar sinirlendirecek ne yaptığını cidden bilmiyordu ama buna bir son vermek istiyordu.
Odaklanırken dili dudaklarının üzerinde gezdi, hesaplama yapıp yanlış bir şey yapmamaya çalışırken kaşları çatılmıştı.
İki CEO'nun konuşmasını dinliyordu ama diğer yandan Wooyoung'un derin sesine başını kaldırıp bakmamak için sürekli yutkunuyordu. Çok garipti; gülerken sesi çok ince çıkıyordu ama normal bir şekilde konuşurken sesi hoş bir şekilde derin çıkıyordu, ciddi ve iş konuşmalarında ise çok daha derindi.
Ateşli.
Yo, hayır.
San kızardı, düşüncelerini zihninden uzaklaştırmaya çalışırken kendi dikkatini dağıtmak için daha hızlı yazmaya başladı.
"Pazar stok raporlarını hallettin mi San?" diye sordu Seonghwa, morali bozuk gibiydi ve raporlara acilen ihtiyacı olduğu belliydi.
"Evet! Burada," dedi San, son anda geri kalan bilgileri yazdı ve Seonghwa'nın istediği kağıtları toparladı. Sandalyesinde geriye doğru uzanarak kağıtları uzattı.
Seonghwa'ya gülümsedi ve tekrar işine dönmek için önüne dönerken bir elini hızla saçlarına daldırdı.
Yarım saat sonra günün ikinci ve son molasına girmişlerdi. Tekrar sigara içmek için Macarların dışarı çıkıp Korelileri öfkeli bir Wooyoung'la baş başa bırakışını izlerken San gerildiğini hissetti. Köşeyi döndükleri anda bakışlarını yere indirip elleriyle oynamaya başladı; nedenini bilmese de midesi gerginlikten bulanmaya başlamıştı.
Sorun yok. Wooyoung bana ters bir şey söylemeyecek ya da yapmayacak. O benim patronum ve patronlar öyle şeyler yapmaz!
Tamam, belki bazıları yapabilir. Homofobik olan eski patronum mesela. Hala orada kendilerini açıklamayan LGBTQ+ üyesi insanlar var mı acaba? Umarım iyilerdir, orası onlar için cehennem gibi olmalı.
Acaba Minho neler yapıyor? Nasıl olduğunu sormak için ona sonra mesaj atmalıyım. Ne zaman konusu açılsa ya da LGBTQ+'dan bahsedilse kendisi biraz... rahatsız görünüyordu. Sessiz kalıyordu.
Tanrım, umarım o da homofobik değildi. Homofobiklerden nefret ediyorum.
"SAN!"
San gözlerini kırpıştırarak düşüncelerinden kurtuldu. Tüm gözlerin üzerinde olduğunu fark ettiği an yanaklarına, kulaklarına ve boynuna ateş basmıştı.
"Ben... ee... özür dilerim, bi-bir şey mi dediniz?" Sessiz bir duraksamadan sonra kekeleyerek konuşmuştu. Neler olduğunu anlamaya çalışarak her bir kişiye sırayla baktı.
"Kendine gel ve dikkatini ver," dedi Wooyoung sertçe homurdanarak ve San'ın gözleri şokla kocaman oldu. Arkadaşlarının iç çektiğini duydu ve hepsinin gerildiğini fark etti.
"Sana Macar pazarındaki trend araştırmalarında nereye geldiğini sordum," dedi sertçe sıktığı dişlerinin arasından.
San'ın gururu incinirken utanarak bakışlarını yere indirdi. Kendisini diğer insanların önünde bir aptal gibi hissederken avuçları terlemiş ve tüm vücuduna ateş basmıştı.
"Ee, be-ben neredeyse tamamlamak üzereyim. Son detayların üzerinden... üzerinden geçiyorum," dedi gerginlikten çatlayan sesiyle.
"Daha ne kadar sürecek?" diye sordu kabaca ve herkesin önünde ona böyle bağırması utancını daha da körükledi.
"U-uzun sürmez," diye cevap verdi San boğazını temizleyerek.
"Ne? Ciddiye alınmak istiyorsan yüksek sesle konuş," dedi Wooyoung sertçe.
San tereddüt ederek Wooyoung'dan korkan ama yüzünü parçalara ayırmak istermiş gibi hazırda bekleyen Hongjoong'a baktı. Ne zaman incinse, birisi bağırsa ya da sözlü tacize uğrasa aynı şeyi yapıyordu.
"Seninle konuşurken bana bak!" diye gürledi Wooyoung ve ona doğru bir adım attı.
San anında geriye çekildi, yapılı vücudun açık tehditleriyle aniden bu kadar yakınlaşması için hazır değildi. Boğazına oturan yumruyla kendi tükürüğünde boğulacakmış gibi hissederken göğsündeki baskı nefes almasını zorlaştırıyordu.
"Ben... ö-özür dilerim. Çok uzun sürmez."
Yüzünden akan sıcak yaşları gizlemek için başını daha da aşağı eğdi ve herkesin gördüğünü bilmesine rağmen bir eliyle hızla yaşları silmeye çalıştı. Uzun koridordaki sessizlik ve tedirginlik San'ın kalp atışlarını hızlandırırken kulaklarını sağır ediyordu.
"Bu bir cevap değil. On dakika mı sürecek? Otuz mu? Bir saat mi? Sana bir şey sorduğumda gözlerimin içine bak ve net bir cevap ver-" diye bağırdı Wooyoung. Önündeki titreyen adama bağırdığı için hiçbir pişmanlık belirtisi göstermiyordu.
Sert bir sesin cümlesini yarıda kesip kolunu tutup geriye çektiğinde bile.
"Bu kadar yeterli Wooyoung," dedi Yunho yüksek sesle, ifadesiz yüzüyle genç adamın önüne geçerek.
Wooyoung ağır ve derin bir şekilde nefes alıp veriyordu, vaktinde alması gereken ilacının üzerinden saatler geçmişti.
Her şeyi bir tehdit ve herkesi bir hedef olarak görürken hırladı. Ona çılgına dönüp yakınındaki herkesi dövmesi için bağıran omzundaki o ağrıya ve yumruklarının kanla kaplanma ihtiyacına kendisini aşırı kaptırmıştı.
Kasları seğiriyordu, acıdan bilinç kaybı geçirmeye hazırdı. Acıyı hissetmeye, tadını çıkarmaya ve canını vermeye hazırdı.
O çok tanıdık öfkesinin serbest kalmasını engelleyen tek şey kocaman açılmış ve yaşlarla dolmuş gözlerin görüntüsüydü.
Dehşet, panik ve ıstırap onu daha da öfkelendiriyordu ama her zamanki sebeplerden, aşması gereken zayıflıklardan değildi. Hayır, onu daha çok öfkelendiriyordu çünkü San'ın gözleri korkuyla kaplanmıştı ve San'ın ona asla o korkuyla bakmasını istemiyordu.
"Bensiz devam edin," dedi, daha fazla olay çıkarmadan gidiyor olması başlı başına bir mucizeydi.
Topuklarının üzerinde döndüğü an Jongho nazikçe kolunu kavradı fakat Wooyoung'un kolunu sertçe çekmesiyle birlikte ölümcül bakışlarıyla karşılaştı. Genç adam tökezledi ama hafifçe eğilip sadece Wooyoung'un duyabileceği kadar sessizce konuştu.
"Lanet ilaçlarını iç ve binanın arkasında biraz kafanı dağıt. Kamera ve insan yok orada. Bir süre sensiz idare ederiz, dikkatli ol dostum."
Wooyoung çenesini sıkarken arkadaşına belli belirsiz başını sallayarak binanın arkasına doğru uzun adımlarla ilerlemeye başladı.
_______________________________________________
Wooyoung'a sövmek serbest
Arkadaşlar yeni bölüm gelmesi için oy sınırı falan mı koyayım... 20 oy gelmeden yeni bölüm gelmeyecek falan mı desem acaba gsjjds
Okunma 43 oy sayısı 6 resmen 🤠
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro