Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

1: İstifa Ediyorum


"Ve son terfi de işler ne kadar zor olursa olsun inanılmaz bir şekilde çalışan, diğer herkese yardım eden kişiye..."

San, terfi alamayan arkadaşlarının yanında çok heyecanlı görünmemeye çalışıyordu. Her birine üzgün gülümsemesini gösterirken gerçekten onlar için üzülüyordu ama aşırı heyecanlaydı! Çok mutluydu.

Ama onu suçlayabilir miydiniz? Şirkette yıllarca diğer herkesten daha çok çalışmıştı. Terfi alacağına adı kadar emindi.

Kendinden emin oluşunu ve göğsündeki gurur hissini görmezden gelemiyordu; sonunda terfi alıyordu, hafta sonları ve gece yarılarına kadar çalıştığı yılların karşılığını alacaktı sonunda.

Böbürlenen biri değildi ama işinde iyi olduğunu biliyordu. Fakat aklını karıştıran şey arkadaşlarının da kendi işlerinde iyi olmasıydı. Peki neden onlar terfi almamıştı?

Dört arkadaş iki yıldan beri terfi alamamıştı; işteki pozisyonları göz önüne alınırsa çok uzun bir zamandı. Ofise yeni gelen çalışanlar bile terfi merdiveninde onlardan önde tırmanıyorlardı.

Eğer San'ın düşündüğü şey tekrar olursa bu sefer istifa edecekti. Çünkü değmiyordu. Sırf gey diye olduğundan daha değersiz görünmeden yeteneklerini kullanabileceği sayısız yer vardı. Aynı şey arkadaşları için de geçerliydi.

Öyle değil mi?

Sandalyesinin ucunda oturuyordu, ofisin toplantı odasındaki son duyuru için sessizlik etrafı kaplarken heyecandan gözleri parıldıyordu.

"...Lee Minho!"

Hayır.

Doğru mu duymuştu?

Hayır hayır hayır hayır!

Alkışlar ve tebrikler sadece bir yıl önce işe girip onun maaş zammını, onun emeklerini, yıllardır uğruna çalıştığı terfisini alan kişiye, San'ın eğittiği kişiye giderken tüm sesler kulaklarına boğuk bir uğultu gibi geliyordu.

"Buraya kadar."

San arkadaşının sorgulayıcı bakışlarını görmezden gelerek aniden ayağa kalktı. Ne demek istediğini anlayan ilk Hongjoong olmuştu ve San'ı durdurmak için o da ayağa kalktığında yüzü bembeyaz olmuştu.

"Hayır."

"Evet," dedi San dışarı çıkarken, aklında tek bir yer vardı.

"Hayır!" diye bağırdı Hongjoong San'ı durdurmaya çalışırken ama genç adam elinden kurtulunca işe yaramamıştı.

"Durun, neler oluyor?" diye sordu Mingi, büktüğü dudakları ve çatık kaşları aklının karıştığını belli ediyordu.

"İstifa edecek. Ama bu sefer gerçekten kararlı sanırım," diye açıkladı Yeosang diğer ikisinin koridorda can çekişmelerini izlerken.

San'ın yüzündeki öfke ve Hongjoong'un topuklarını yere mıhlayarak iki büklüm halde öne eğilerek elleriyle San'ın göğsünden ittirişi, durum bu kadar ciddi olmasaydı komik bir sahne olabilirdi.

Ama eninde sonunda Hongjoong yere düşüp bu sefer de ayaklarına sarılınca San ardında bile bakmadı. Sadece gitmek istediği yere doğru ayaklarını yere sürüyerek gitmeye devam ediyordu.

"Siz ikiniz! Orada durup izleyeceğinize gelip yardım edin bana!" diye fısıldayarak bağırdı Hongjoong sanki çoktan tüm departmanının dikkatini çekmemiş gibi.

Yeosang büyük odadan çıkıp diğerlerinin peşinden gitmeden önce ona bakan herkese eliyle barış işareti yaparak müdürlerinin ofisine çıkan geniş koridora doğru ilerledi. Mingi San'ın yanından ayrılmıyordu, hatta geri geri giderken yerde sürüklenip sessizce küfürler eden Hongjoong'u kamera kaydına alıyordu.

San Hongjoong'un kollarından kurtuldu ve onu yere yapışmış halde bıraktı.

Ayağa kalktıktan sonra pantolonunu silkeledi ve ardından direkt Yeosang ve Mingi'nin gözlerinin içine baktı.

"Sizden nefret ediyorum."

"Hayır etmiyorsun, hadi şimdi gidip San hayatını nasıl mahvediyor izleyelim!" dedi Mingi ve San'ın peşinden gitti.

San bir an bile tereddüt etmeden müdürünün ofisine daldı.

Müdürün karşısında oturan dört adamı görünce duraksadı, hepsi San'a ve ardından yavaşça giren diğer arkadaşlarına bakarken biraz korkmuş ve şaşırmışa benziyorlardı. Diğer yandan Yeosang yorgun, Mingi heyecanlı görünüyor, Hongjoong ise başı aşağıda, bir eliyle burnunun kemerini sıktırıyordu.

San ne yaptığını bilmiyordu ama çoktan bir halt yediği için işi daha da batırmaya karar verdi.

Tanımadığı ve oldukça yakışıklı görünen adamları görmezden geldi ve müdürüne odaklandı.

"Ben neden terfi almadım?"

"Bu ne demek oluyor?" diye bağırdı Bay Kim Jinwoo, çok önemli insanlarla toplantı yaparken çalışanlarının aniden odasına dalmasından dolayı duyduğu utançtan yanakları hafifçe kızarmıştı.

"Aslında sadece sizin nasıl olduğunuzu görmek istemiştik, gördüğümüze göre de şimdi gidiyoruz, güle güle–" San, Hongjoong'un onu omzundan geri çeken elinden kurtuldu, hala öfkeyle Bay Kim'in gözlerine bakıyordu.

"Ben neden terfi almadım? Biz neden terfi almadık?" diye sordu San yüksek sesle fakat yüksek sesi bile normal sesinden çok da farklı olmayınca pek de korkutucu olmayan sesine içinden küfretti.

"Sorun bu mu yani? Hepsi terfilerini hak etti, özellikle de Minho–"

"Onu ben eğittim! Hongjoong iki ay önce şirkete 36 milyon Won kazandırdı, Mingi sayesinde yüzde 18 oranında büyümeye gittik ve Yeosang sizin katılmaya zahmet etmediğiniz toplantıları yöneterek kendi iş görevlerinden çok daha fazlasını yaptı. Sorunun bu olduğunu tabii ki biliyordun seni homofobik pislik!"

Hongjoong sessizce inlerken hiçbir şeyin onu kurtaramayacağını biliyordu, hiçbir mucize kurtaramazdı artık.

Tanımadığı adamların tepkilerini izledi; ya eğleniyor gibi ya da rahatsız olmuş gibi görünüyorlardı– ya da ikisi birdendi, anlamak çok zordu. İçlerinden biriyle göz göze geldi ve birkaç saniye bakıştılar ama yüzündeki küçük sırıtışı görünce hızla gözlerini çaresiz San'a geri çevirdi.

Ve San hala işini bitirmemiş gibi görünüyordu.

"Sırf ben– hayır! Sırf biz eşcinseliz diye bu siktiğimin işini nasıl yapacağımızı bilmediğimiz anlamına gelmiyor! Aptal şirketinin bizim emeklerimizle buralara geldiğinin kapı gibi kanıtları var. Çalışanlarının tercih ettiği cinsiyetten insanla seviştiğine, sevdiğine ve evlendiğine göre yeteneklerini görmezden gelip engelliyorsan bu kötü bir patron ve kötü bir insan olduğunu gösterir!"

San sonunda yıllardır içinde tuttuklarını patronunun yüzüne doğru bağırdıktan sonra alıp verdiği derin nefesler haricinde ortamı ağır bir sessizlik kaplamıştı. Bir süre kimse tepki vermeyince konuşmasını son sözleriyle bitirdi.

"O yüzden– ben, ee, istifa ediyorum."

Ve ardına bakmaksızın ofisten çıkıp arkasından kapıyı çarparken o an arkadaşlarını kapının diğer tarafında unuttuğunu fark etti.

Bay Kim'in ağzı bir karış açık kalmıştı. Daha önce kimse onunla böyle konuşmamıştı ve hiç de hoşuna gitmemişti; özellikle de Kore'nin en büyük markalarından birinin, ATEEZ'in sahibi ve diğer ortakları önündeyken.

Sarışın olanın gözleri San'ın az önce ofisi terk ettiği kapıdaydı, havaya kalkmış olan bir kaşı ve dudaklarındaki küçük sırıtış ne düşündüğünü tahmin etmeyi imkansız kılıyordu.

Gergin ortam Yeosang'ın rahatsız bir şekilde hareket etmesine neden olurken adamlardan birinin onu izlerken kendini hissettiren gerginliğini gizlemeye çalışıyordu. Gözlerini yere indirmeden önce adamın bakışlarına karşılık verdi ve ardından ceketinin kollarının ucundan gözüken elleriyle oynamaya başladı.

Mingi boğazını temizledi.

"Bu çok garip," diye fısıldadı Hongjoong'a ama ortam aşırı sessiz olduğu için sesi sanki ses bombası atılmış gibi gürültülü çıkmıştı.

Hongjoong iç çekti. "Evet biliyorum. Bilgilendirdiğin için sağ ol Mingi."

"Ne yapacağız?" diye fısıldadı, ilk sefer sesinin ne kadar yüksek çıktığını fark edince bu sefer daha sessiz fısıldamıştı ama yine de ofis odasının içinde sesi yankılanmıştı.

"Sizin ikinizi bilmemem ama ben istifa ediyorum," dedi Yeosang kararlı bir ses tonuyla. Patronunun gözlerinin içine ölümcül bir ciddiyetle baktı. "Sırf çük seviyorum diye matematik hesabı yapamadığım ve insanlara ne yapmasını gerektiğini söyleyemediğim anlamına gelmiyor."

Yeosang topuklarının üzerinde arkasına döndü ve ofisten çıktı. Kapı bir kez daha çarpmıştı.

Bir kez daha sessizlik.

"Ee, Hongjoong–" diye fısıldadı Mingi tekrar bedenini Hongjoong'un arkasına saklayarak ama bu sefer cümlesini tamamlayamadı.

"Mingi, sırası değil!"

Mingi dudaklarını büktü ama sessiz kaldı, Hongjoong ise delici gözlerini artık eski olan patronunun gözlerine çevirdi.

"İnsanlar arasında ayrımcılık yapan biri için çalışamam. Acımasız ve korkunç birisin ve halkın seni sevmesinin tek nedeni senin gerçekte kim olduğunu bilmemeleri!"

Hongjoong sözlerini bitirdikten sonra kapıyı çarparak ofisten bir hışımla çıktı. Birkaç saniye sonra kapıyı tekrar açtı ve sadece başını ofisin içe doğru soktu.

"Bu arada istifa ediyorum," dedi ve kapıyı kapattı.

Zavallı Mingi odanın ortasında öylece kalakalmıştı. Kapıya doğru bakan vücudunu yavaşça onu izleyen adamlara doğru çevirdi. Hınzır bir şekilde gülümsüyordu.

"Şimdi zinciri kıramam ama, değil mi? O yüzden ben de istifa ediyorum!" dedi gururlu bir şekilde ve odadaki herkese el sallayarak rahat adımlarla odadan çıktı.

___________________________________________________

İlk bölümle selamlar 🙋🏻‍♀️

Ön uyarılardaki uyarılara rağmen o kadar komik yerler var ki  özellikle ilerleyen bölümlerde Mingi ve San ikilisi mük gskdk

Umarım severek okursunuz.  Yorumlarınız ve oylarınız değerli o yüzden lütfen hayalet okuyucu olmayın ve oy butonuna basın arkadaşlar pls 🥹

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro