0.1
"Bu gece bu partide bekaretimi kaybetmeyi düşünüyorum." Taksiden inerek Mia konuştuğunda gözlerimi irice açıp bende hızlıca indim.
Alex'in fazla gösterişli ve müziğin bir akım olarak büyüdüğü evine bakarak istemsizce gülümsedim. Gerçekten fazla büyük ve eğlenceli bir parti olacaktı.
Önden yeşil bahçede ilerlemeye başlayarak "Bence pişman olacağın bir şey yapma." Dedim. Havuz tarafa baktığımda şimdiden bir kaç kusan insan gördüğümde yüzümü buruşturdum.
"Annem gibi konuşmayı bırak, on altı yaşındayız ve bu parti fazla iyi." Mia çığlık atıp güldüğünde ona doğru dündüm ve istemsizce gülümsedim.
"Abimin buraya geldiğimden haberi yok, pencereden kaçtım." Mia söylediğime kahkaha attı "Aynı durumdayız, babam yatağımda ayıcığıma sarılarak uyuduğumu sanıyor."
Gülerek kafamı salladım "Umarım Louis gece uyanmaz, yakalanmak istemiyorum." Mırıldanıp büyük evin kapısını ittirdim.
Gördüğüm manzarayı beklediğim için çok şaşırmamıştım. Sadece avizeden sallanan minion kıyafetli bir çocuk beklemiyordum, onun dışında her şeye hazırdım.
"Louis ile geçen gün senin odanda yalnız kaldık. Kısa şortumu giyimeme rağmen sadece bana süt getirdi ve iyi geceler diyip gitti." Mia yüzünü buruşturup konuştuğunda istemsizce güldüm.
Eğer yirmi dört yaşında abiniz varsa, on altı yaşında olarak onun arkadaşları hep size küçük kardeşi gibi davranır. Bunu tüm deneyimlerime dayanarak söylüyorum, abimin arkadaşları abimden farksız gibiydi.
"Oh, işte prenseslerde gelmiş!" Lucas gülerek konuşarak içkisini kafasına dikip bize doğru adımladı.
"Nasılsın?" Gülerek ona sarıldım "Harika!" Bağırarak konuştuğunda kıkırdayıp geri çekildim. Mia sadece ona göz devirip yanımızdan ayrılmıştı. Bir birlerini pek sevmiyorlardı.
"Küçük göğüsler gidiyor!" Lucas arkasından alay ederek bağırdığında Mia ona orta parmak çekmişti.
Elinde ki içkisini hızlıca kaptım "Teşekkürler, bebek" Göz kırparak yanından ayrıldım. Dans eden, pizza ile sevişen ve ot çeken insanların yanından geçerek şişeden bir kaç yudum aldım.
Ağzımda bıraktığı iğrenç tat ile yüzümü buruşturdum ama içmeye devam ettim. Yaşım küçük olduğundan belkide içki bana kısa sürede etki ediyordu ve saçmalıyordum. Belkide bu yüzden Louis içmeme izin vermiyordu.
Partinin ilerleyen saatlerinde arkadaşlarım ile sohbet etmiş ve sanırım tanımadığım bir kaç erkekle de dans etmiştim. Sanki kendi içtiklerim yetmezmiş gibi arkadaşlarımda beni baya içirtmiştiler.
Sanırım en son hatırladığım bitmiş altı tane bira şişesiydi.
Başım dönerken duvara tutunup salakça güldüm. Gerçekten iyi hissetmiyordum, silkelenip kendime gelmeye çalıştım ve kendimi ilk bulduğun koltuğa attım.
Yan tarafımda dillerini bir birlerin boğazına sokmaya çalışan çifte bakarak yüzümü buruşturdum. Gerçekten insanlar fazla iğrençleşe biliyordu, sonuçta yukarıda o iş için odalar vardı.
Yanıma birisi daha kendini attığında bakışlarımı tişörtünü çıkarmış Mia'ya çevirdim. Kırmızı sütyenine bir kaç saniye baktım, göğüsleri küçük olduğu üçün fazla fark etmiyordu bence.
"Şu çocuğa b-baksana, beni ıslatı-yor!" Hıçkırarak zorlukla konuştuğunda parmağı ile gösterdiği tarafa bakışlarımı çevirdim. Bulanık görüşümü düzeltmek için gözlerimi bir kaç kez kırpıştırdım. Gerçekten bazen benimde kusasım geliyordu, fazla içmiştim.
Kalabalığın içerisinde sigarasını yakan çocuğa beğeni ile bakmamak elde değildi. Dolgun dudakları arasındakı sigara olmak istemiştim bir an.
Ne saçmalıyordum ben?!
Kendime gelmek için hızlıca doğruldum ve aniden başım dönünce yeniden koltuğa düştüm. Mia bana bakıp gülmeye başladığında bir kaç saniye kaşlarımı çattım. Alkolün etkisi ile kendimi tutamayıp bende kahkaha atmaya başladım.
"Başını döndürdü değil mi?" Mia aniden ciddileşip konuştuğunda dudak büzdüm.
"Alakası bile yok!" Elimi sallayıp abartılı bir şekilde göz devirdim. Oysa kı çocuk - genç adam- fazla iyi gözüküyordu gerçekten.
"İnkar etme, bir tanrı kadar yakışıklı. Ona bekaretimi vermek isterdim ama az önce odada pembe saçlı bir çocuğa verdim."
Duyduklarım ile kafamı hışımla Mia'ya doğru çevirmem bir olmuştu. O ne demişti az önce?
"Ne saçmalıyorsun sen?!" Sesimi yükseltip konuştuğumda bana sıkıcı bakışlar attı ve nereden bulduğunu bilmediğim sigarasını içine çekti.
"Beni rahat bırak, Büyükanne Lottie!" Alay ederek konuştuğunda ona bir kaç saniye gözlerimi kısararak baktım, demek ki onun için pek önemli değildi. Bende omuz silktım, kendisi bilirdi.
Masanın üzerinde ki pembe içki beni kendisine çekerken kendimi durdurmak için büyük bir savaş veriyordum. Eğer bir tane daha içersem kendimi gerçekten kaybedecktim. Tanrım, kendime hakim olmalıydım!
Sonuç olarak o pembe içki şu an kanıma karışmıştı bile. Bitmiş bardağı masaının üzerine bıraktım ve bacak bacak üzerine atıp yüzümde ki aptal gülümseme ile etrafı seyrettim.
Yine aynı çocuk görüş açıma girdiğinde gözlerimi kısıp ona bakmaya başladım. Yanında kı kızla sohbet ediyordu ama pek kızı umursuyormuş gibide değildi. Sigarasını içine çekip, içkisini yudumluyordu.
İtiraf ediyorum, o fazla muhteşem gözüküyordu.
Kıkırdayarak dudağımı ısırdım ve sarı saçlarım ile oynadım. Deniz mavisi gözlerim onun parlak elalarını sevmişti.
Kafamdan geçirdiklerim ile yüzümü buruşturdum, çocuk benden baya bir büyüktü. Zaten buradakı herkes benden büyük sayılırdı ama o gerçekten büyüktü. Sanırım bu düşüncelerin hepsi kanımda dolaşan zehir yüzündendi.
Zorluklada olsa koltuğa tutunup ayağa kalktım ve topuklularım üzerinde durmaya çalıştım. Mia umrumda değildi, buradan gitmeliydim yoksa hiç istemeyeceğim şeyler yapabilirdim.
Sabah yaptıklarım için utanç duymak istemiyordum.
Bir kaç adım ilerlediğimde beni yanına çekmek isteyen bir kaç erkeği itekleyip onlara orta parmak çektim. İnsanları ittirerek geçmeye çalıştığımda topuklularım üzerinde sendeledim. Ayağım aniden takıldığında dudaklarım arasından büyük bir çığlık kaçtı.
Kendimi karşılaşacağım acı için hazırlarken yumuşak bir yere düşmüştüm ve canım acımamıştı.
Gözlerimi kırpıştırarak açtığımda görüş açıma bana bakan ela gözler ve aralık dudaklar girdi ardından. Siktir, bu o çocuktu!
Dövmeli kolu beni tutarken tam olarak kucağına düşmüştüm ve şu an kucağında uzanıyor gibiydim.
Kalkmak için hızlıca doğrulduğumda bunu başaramamış ve yeniden kucağına düşmüştüm. Dövmeli kolları beni tuttuğunda yüzümü buruşturdum. Kaşlarını çatıp bana bakarken karnımın üzerinde duran dövmeli eline bir kaç saniye baktım.
Aniden kahkaha atmaya başladığımda yüzünde ki ifadeni değiştirmeyip bana bakmaya devam etti. "Burası fazla rahat, dövmeli yakışıklı." Kıkırdayarak konuştuğumda kucağında kı bedenimi süzdü.
Dudağımı ısırıp onun keskin yüz haltlarında gözlerimi gezdirdim. Onun kucağında birazcık küçük kalmış olabilirdim.
"Annen sana tanımadığın insanlarla konuşmamayı ve kucağına düşmemeyi öğretmedi mi, küçük Barbie?" Alay dolu sesi ile yüzüme bakıp konuştuğunda kucağında biraz daha yerleştim.
Aniden ellleri vücudumda sıkılaştı ve beni durdurdu "Bu kadar haraket etme!" Gözlerini kısıp konuştuğunda dudaklarımı aralayıp büyük bir kahkaha attım.
Şu an gerçekten iyi değildim.
Sessizce beni seyretmeye devam ediyordu ve ben kucağında kahkaha atıyordum. Sonunda bittiğinde mavi gözlerimi kırpıştırıp ona baktım. Ela gözlerinde en ufak bir duygu göremiyordum, dolgun dudakları içkiden dolayı parlıyordu.
Şimdi yüzü bana yakın olduğu için benden gerçekten büyük olduğunu anlamıştım. Aramızda kesinlikle yaş farkı vardı.
İçimden gelen dürtü ile aniden yükseldim ve ıslak dudaklarına dudaklarımı bastırdım.
Sanırım bunu beklemediği için kolumdakı eli gevşemişti. Bana karşılık vermiyordu ama ben onu zevkle öpüyordum. Alt dudağını çekiştirerek elimin birisini yüzüne yerleştirdim.
Dilim dudakları üzerinde gezinirken sigara tadı alıyordum ama bu fazlası ile hoşuma gidiyordu. Üst dudağını istekle emmeye başladığımda dudakları kıpırdandı ve bana karşılık vermeye başladı.
Üst dudağımı emerken dilini üzerinde gezdirdiğinde istemsizce mırıldandım. Bu iyi hissettiriyordu.
Gülümsediğim için dudaklarım gerilirken alt dudağım dişleri arasındaydı. Şu an ne yaptığım hakkında en ufak bir fikrim yoktu ama ben sadece... yapmak istiyordum, evet sadece yapmak istiyordum.
Öpüşü benim öpücüğüm gibi acemice değildi. Üst dudağım dudakları arasında ezilirken alt dudağını yakalıp öpmeye çalışıyordum. "Lottie!" Aniden ismimi duymamla kendime gelmem bir oldu ve hızlıca dudaklarımı geri çektim.
Mia şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. Çocuğun yüzüne bakmamaya çlışarak hızlıca kucağından kalktım. Başım dönsede bunu umursamadan hızlıca çıkışa doğru adımladım. Çocuğun yüzüne gerçekten bakamazdım, yaptığım şey doğru değildi.
Mia arkamdan ismimi seslenerek yetişmeye çalışıyordu. Miğdemde ki sıvı boğazıma kadar gelince adımlarımı daha da hızlandırdım. Temiz havaya çıktığımda iyi olacağımı sanarken yanılmıştım. Sıvı daha çok yükselirken adımlarımı oldukça hızlandırdım.
Arka bahçeye doğru adımladığımda başım dönüyordu ve gerçekten hiç iyi değildim.
Aniden tüm sıvı yükselince yere eğilip çimlere kusmaya başladım. Gözlerim dolmaya başlarken, ağzımda fazla iğrenç bir tat vardı.
Ve ben tamamen rezil olmuştum.
~~~
Evet işte yeni bir hikaye daha. Tam olarak bilmiyorum Lottie ve Zayn hakkında hikaye olup olmadığını ama bence yok.
Umarım beğenirsiniz. Lütfen yorum yapın ve oy verin. Gerçekten yorumlarınıza çok ihtiyacım var.
İyi okumalar. Sizleri seviyorum, tavşancıklarım
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro