Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

Ritim Bozukluğu🌑


Gözlerimi yavaşça araladığımda,vücudumda müthiş bir rahatlama ve gevşeklik hissetmiştim.
Dirseklerimden yardım alarak kısık gözlerimi loş ışıklı ortamda gezdirdiğimde,karşımdaki koltukta üzerinde açık bıraktığı kitabıyla derin bir uykuda gibi gözüküyordu Doktor.

Üzerimdeki battaniyeyi  iterken herşey daha iyi oturmuştu aklıma.
İğne yapmıştı.
Beni sakinleştirip uyutmuştu.

Onu nasıl uyandıracağımı çok iyi biliyordum fakat yapamadım.
Öyle güzel uyuyordu ki..
Bir gün gece yatmadan önce kamerayı açıp öyle uyumuştum.
Sabah kalktığımda ise benden çıkan o değişik hayvansal sesler bana ait değildi tabiki.
Ya odamda cinni bir varlık vardı ,ya da babam gelmişti.

İyice saçmalamadan ayağa kalktım.Başım biraz dönse de kendimi toparlayıp battaniyeyi alarak doktorun üzerine örttüm.
Evet bunu yaptım.
Bilmiyorum fakat,ben ondan nefret etsem de o her zaman benim yanımda.

Evi dolaşıp banyoyu buldum.
Elimi yüzümü yıkayıp,iğne vurduğu yere baktım.Hafif bir sızı hissediyordum,fakat bir iki güne geçiyordu.

Çocukluğumdan beri iğneden nefret ederim,değişen hiç bir şey yok.

Yüzümü yıkayıp sonunda kendimi ayık hissettiğimde dışarıya çıktım.

"Arzu?!" Diye seslendi içeriden uykulu bir ses.

"Efendim?" Diye cevap verirken içeriye geçmiştim.

Battaniyeye birde bana bakıp gülümserken "Yüzümü yıkamaya gittim,yeni uyandım sayılır" diye açıklama yaptım.

Karşısına oturup bileğimdeki tokayla saçlarımı topladım.

"nasılsın peki?" Diye sorduğunda arkama yaslanmış "İğneyle kendimi daha çok iyi hissediyorum sayende.Kuş gibi hafifim" dedim dalga geçercesine.

Güldü bana inat ve "Güzel" dedi.

Güzel mi?
Allahım! Keşke sinirlenebilsem!

"Bunu bana neden yapıyorsun,o çocuk az kalsın öldürüyordu beni! Gözü dönmüş sinirden!"

"İlaçlarını kullanmadan nasıl daha iyi olabileceğini sanıyorsun? Onlar sana bir takviye.Üstelik tadından hoşlanmaman da imkansız,sana ağır ilaçlar vermedim."

Bu konuda haklıydı.
Onları neredeyse ağzıma sürmüyordum.

"Eğer dediklerimi yapmazsan,sana yardımcı olabilmek için başka yöntemler seçeceğim" dedi.

"Ayrıca şu Çınar denen çocukla bizzat kendim ilgileneceğim,umarım okulda sevgili olayınız ortadan kalkmıştır."

"Sahi" dedim aklıma o konuyu getirerek."Nasıl yaptın?"

Kapı çaldı,ayağa kalktı ve "bazen etkili ve düzgün konuşmalar her zaman işe yarar" diyerek kapıya doğru ilerledi.
Gözlerimi ağır bir şekilde devirdim.Yaptığı en fazla bu olurdu zaten.Konuşmak,dinlemek..söylediklerini icraata geçirmek.

Kapı,duyamayacağım bir kaç konuşma içinde kapandı.Ve içeriye elinde dosyalarla Cenk girdi.
Onları karşıki duvarın kenarında duran kitaplığın raflarına yerleştirdi.
"Annenle babanı aramamı ister misin? Yoksa seni ben bırakayım mı?"

"İkisine de gerek yok,kendim giderim." Ayağa kalkmamla nazikçe omuzlarımdan itip beni yeniden oturtması bir oldu.
"Bende buna gerek yok diyorum o halde gece burada kalıyorsun."

"Saçmalama!" Diye bağırmamla bana yan bir gülüşle "Saç-malanmaz,Saç-taranır" dedi.

Bu espirisi ile ortam gerçekten çok soğumuştu.
Yüzümü buruşturup "tamam herşeyden vazgeçtim" dedim.
Allahım Ölmek istiyorum.
Bir psikologtan bunu duymak,hayattan tamamen soğumak demekti.

Kendisini gülmemek için zor tutuyordu.Hiç çekinmeden koltuktaki yastıklardan bir tanesini sırtına savurdum.
Acıtacağını zannetmiyordum fakat yerinden olmuştu.
Bu beni güldürürken "Ergen ergen espiriler yapmanın cezası" diye açıklama yaptım.

Yere düşen yastığa birde bana bakarken,yere eğilip o yastığı aldı ve bana doğru gelmeye başladı."Cezalar karşılıklı olmalıdır" dediği an,yastığı kafama geri yedim.

Sinirlenmiştim.Herşeye de bir cevabı olup beni laf sokma sanatına dahil edip birde gömmesi hırslandırmıştı.
Acaba bilerek mi yapıyordu?

Diğer yastığı aldığımda bir zaman sonra canım Doktorcuğumun evinde  savaş çıkmıştı.

Elimdeki yastığı öyle bir sertçe savurdu ki,neye uğradığımı şaşırmış,kendimi tepesinde bulmuştum.
"Ya,hem bana basit bir iğne yapıyorsun! Hadi onu geçtim bir de kendim gitmeme izin vermiyorsun yeter daha hava aydınlık sayılır!"

"Hem indir beni!"

"Çok oldun ama sen!" Diye bağırdı.

Sıcak teninden yayılan hoş kokunun tenime sinmesi beni sessiz kıldı.
Bana sıkıca sarılmıştı,ayaklarım yere inmek için serbesttken onu zorluyordum.
"Bir daha bana karşı gelip o yastığı fırlatacak mısın?"

"Bilmem yerine göre" diye cevap verdim.

Ayaklarım yavaşça yere temas etti.
Bu onunla ilk yakınlaşmamdı.
O beni bıraktı fakat benim hala ellerim belinde sıkıca tutunmuştu.Yorulduğumdan dolayı yavaşça bluzunu sıkmayı bıraktım ve ellerimi üzerinden çektim.
Bana öyle anlamlı ve içten bakıyordu ki,bi an söyleyeceklerimi kafamda toparlamakta güçlük çekmiştim.

"Peki ya sen aşık olur musun?" Diye sordu.

"Olurum" dedim tereddüt bile etmeden "Ama zor,beni ne kadar iyileştirebileceğine bağlı"

"Ya iyileştiremezsem?"

"Madem çıktın bir yola,yapmak zorundasın.Yoksa bana ömür boyu katlanırsın" dedim.

Dudaklarımız birbirine değecek kadar yakınlaşmıştık birbirimize.
Ellerimi göğsüne koyup "Ne olacak benim halim,bir şey söyle doktor" diye kısık bir sesle konuştum.

"Sevgi eksikliğin çok fazla" dedi yutkunarak."Yaşadıklarından sonra Kendine sert katı kurallar koymuşsun,buna dur diyeceğim"

"Ben Tarihten 86 aldım..Biliyor musun?" Çok güzel bir şekilde tebessüm ederek,dudaklarıma kaydırdı gözlerini




"tebrik ederim.Başarılarını duymak güzel.."

"Bu kadar mı yani!" Hayal kırıklığına uğramışken dudaklarım çocuksu bir tavırla büzüldü.

"Seni seviyorum mu demeliyim?"
Kalbime ucu ağır bir metalle kaplanmışçasına bir ok saplandı.
Nefesimi tuttum.Başımı hızlıca olumsuz anlamda iki yana sallamak istercesine bir girişime kapılmışken kapı çaldı.

Nefesi yüzümü sıyırıp geçerken "Babana mesaj atmıştım,bu tatlı anı bozduğum için özür dilerim" diye fısıltı ile konuştu kulağıma doğru.
Aynı zamanda yavaşça yüzü görüş alanıma girdi ve gözünü kırptı.

Kapıyı açmak için benden ayrılırken kendimi büyük bir boşlukta gibi hissediyordum.

Tatlı ve sarhoş bir an..
Her an bayılıp düşecekmiş gibi olan zayıf bir beden.
Gecemi gündüzüyle aydınlatan rüzgarlı serin bir koku..hiç bu kadar etkileyici gelmemişti.

"Arzu,kızım!" Telaşlı sesiyle hızlı adımlarını duyduğum babama yavaşça döndüğümde bana sıkıca sarıldı.
Kollarımı sırtına koyduğumda Cenk,arkadan kollarını göğsünde bağlamış bir şekilde bize bakarak oldukça şefkatli bir ifadeyle izliyordu bizi.

"Cenk evinde olduğunu söyleyince işi gücü bırakıp buraya geldim.Nasılsın? Solgun gözüküyorsun biri bir şey mi yaptı?" Ardından doktora dönerek bir cevap beklercesine ismini söyledi "Cenk?"

"Evet biraz yorgun,koltukta uyuya kaldı rahatsız etmek istemedim.İlaçlarını içmemiş iğne yapmak zorunda kaldım" diye apaçık herşeyi beyan ederken dişlerimi birbirine bastırdım.

Az önce pamuk gibi kesilen adam şimdi ispiyoncunun teki çıkmıştı!

Babam hızla bana döndü. "Kızım? Ne demek oluyor bu? Hani bu konuda bi sıkıntımız yoktu?"

Elimi yavaşça avucunun içine aldığında bir şey diyemeyip önüme baktım.
Cenk tekrardan hatasını düzeltircesine konuşarak "Ama bundan sonra bir sıkıntı olacağını zannetmiyorum çünkü ilaçlarına devam etmeyecek" dedi.

Başımı hızla kaldırdığımda yüzünde hala daha tatlı bir gülümseme vardı.
Dudaklarının kenarlarında oluşan o çukurluk,her seferimde gözüme takılırdı.Şimdi de olduğu gibi.

Babam "nasıl yani?" Diye sorduğunda cevabını bende çok merak ediyordum.

Bana bakıp iç geçirdikten sonra "Fiziksel yollarla diyelim,böylesi çok daha iyi olucak" dedi.

Hiç bir şey anlamamıştım fakat fesatlık kanımda vardı.

_•_

Babamla eve geldiğimizde annem kapıda karşıladı bizi.
"Meleğim hoş geldin" diyerek kollarını sarılmak için açsa da suratına bile bakmadan "Hoşbuldum anne" diyerek odama geçtim.
Kimseyle konuşamayacak kadar yorgundum.

Odama girip kapıyı ardımdan kapattığımda çantamı yere fırtlatmamla annemin sesini duydum.

"Görüyorsun! Olmuyor işte!"

"Şşt bağırma Nihal,duyacak şimdi"

Geç kalmıştı,çoktan duymuştum.İyice kapımın arkasından kulak kesildiğimde annemin aralıksız isyanını dinlemeye devam ettim.

"Kendi gözlerinle görüyorsun! Hep aynı değişen hiç bir şey yok! O doktora boşuna para veriyorsun Celil! Bu psikolog ne zamandan beri hayatımızda ama kızımızda hiç bir değişiklik yok,tavırlar hareketler aynı..Hatta gün geçtikçe daha kötüye gidiyor farkında bile değilsin!"

Annemin sözleri beni her ne kadar üzdüyse de bir o kadar düşüncelerimin arasına gömüldüm.
Benim neye ihtiyacım vardı?
Bir doktor takviyesine veya ilaçlara mı?
Tamam,bu gün zaten kesinlikle ilaçları bıraktığımı söylemişti peki bunun ilerisinde ne olacak?

Aslında annem bir yönden haklıydı falat sinirlenmiştim.
Bunun sonucunda doktorun ne suçu vardı?

Annem bağırınca babamda sesini yükseltmeye başladı.

"Herşeyin bir anda nasıl düzelmesini bekleyebilirsin! Kızımız aniden eve güler yüzle gelip oturacak hali yok ya! O sandığında güçlü bir kız Nihal! Bunu kendi gözlerimle gördüm! bana sarıldı,ilk defa artık sözlerime karşı gelmiyor, okuldan kaçmıyor,dersleri bile az çok düzeldi.Hala daha görmezden gelip hiç bir şeyin düzeldiği falan yok gibi cümlelerle ailenin huzurunu kaçırmaktan vazgeç!"

Derin soluklar alıp veriyordum.
Babamın benim için koruyucu sözleri içimi bir anlamda rahatlatırken dışarıya çıkıp çıkmamak arasında kararsızdım.
Dış kapının açılıp sertçe kapanma sesinden sonra kendimi çok kötü hissediyordum.
Ya annem evi terk etmişti ya da babam.

Boğazıma oturan bir taşın üzerine yutkunurken aynamın karşısına geçtim.

Ne için bu hayattasın?
Ne yapmak için?
İdeal'in ne?
Geleceğin için planlı programlı bir hayat sürdürüyor musun?

Hepsine hayır.

Elim sıkı bir yumruk olmuş,aynaya vurmak için hamle yapacakken kendimi zor frenlemiştim.

Ben artık herşeyin daha iyi olacağına inanmak istiyordum.
Ama başaramıyorum..

Ve bana gerçekten yardımcı olacak TEK kişi doktordu.
Artık buna tüm kalbimle inanıyordum.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro