Psikolog🌑
Saat 11.56
Yatağımın kaymış örtüsü kalkmamla beraber daha da karışık bir hal alırken,odamın içinde adım atacak yerim yoktu.
Yerde kırışmış okul gömleğim ve eteğimi ayağımla itip kalktım ve direkt boy aynamda kendimle baş başa kaldım.
Uykusunu almış boş bakan gözlerim,beli düşük pijamam,omzumdan kaymış sütyenimin askısını gösteren pijama üstümle salaş ve özensiz görünüyorum.
Ne??
İnsan yeni uykudan kalkınca prenses gibi gözükecek değil ya..
Masamın üzerinde dünden kalan cips paketinin içine baktım ve patetes cipsinden hala daha kaldığını görüp bir parça alarak ağzıma attım. Onu çiğnerken yukarıdan gelen babamın sesiyle odamın kapısını açıp dışarıya çıktım.
Evin en üst katında oturuyorduk ve yukarıda alt katla birleşen bir daire daha vardı. Yani iki katlı bir evde oturuyoruz diyebilirim. Ahşap merdivenleri çıkarken pijamam ayağımın altına girdi ve az kalsın düşüyordum.Yine de öneme almayıp dağılmış saçlarımı kaşıayarak lacivert ve siyahın hakim tuttuğu çalışma odasına girdim.
Babam masasında her zamanki yerini almış, masanın kenarında duran koltuklardan birinde de ilk defa gördüğüm bir adam oturuyordu.
Elleri önünde birleşmiş,sarıya kaçan saçları oldukça büyük bir cüsseye sahip kendi çapında karizmatik bir adamdı.
İlgimi çekmedi.
Babam üzerimi süzdü.Surat ifadesi değişik bir hal alınca kendini çok geçmeden toparlayıp karşısında oturan adamı işaret etti."Bebeğim Cenk ile tanışsana.Sana bahsettiğim psikolog.."
Şimdi anlaşılmıştı mesele.
Beklediklerimin çok daha dışında gelişmişti her şey.Kadın bir psikolog beklerken bu yaratığın karşıma çıkması..
Cenk denen adam ayağa kalktı,benden uzun olan boyu ile bana doğru gülümseyerek yaklaşırken elini uzattı "Memnun oldum Arzu..."
O koca eline bir de yüzüne baktım.
"Eminim çok memnun olmuşsundur."
Elini havada bırakarak yanından geçip gittim ve deri koltuklardan birine oturdum.
İlk başta osurmuş gibi bir ses çıkarsa da iyice yayılıp gözlerimi kapadım.
Hala daha uykum vardı benim.
Sabah sabah neyin terapisiydi bu!?
"Ben sizi yalnız bırakayım.." babamın benden uzaklaşan ayakkabı sesleri ve kapanan kapı sesinden sonra derin bir nefes alıp verdim.
Gözlerimi açtım ve karşımda ilk onu gördüm.
Oturmuş ve bacak bacak üstüne atmıştı.
"Bak,baştan söyleyeyim.Sana hiç bir şey anlatmam.Tam olarak ne iş yaptığınızı bilmiyorum,sadece oturduğunuz yerden insanları dinleyerek para kazanmayı çok iyi biliyorsunuz"
Ona öylece bakarken güldü.Gülerkenki elmacık kemikleri belirginleşirken dikkatimi çekmek yerine kusma isteğimi arttırdı.
"Haklısın.." dedi beni şaşırtan bir dille."Bende kendi mesleğimden nefret ediyorum keşke her insan senin gibi düşünse."
"Hastasın sen.." dedim inanamayarak.Madem nefret ediyor neden psikolog olmuş madem.
Şu Tıp dilini hiç anlamıyorum.
"Öyleyim o zaman.."yüzüne bakmaya devam ettim. Benden başka hiç kimse ruh hastası ve psikopat olamaz.Üstelik bu doktor,tamam bir şekilde saçma düşünüyor olabilirim ama burada psikolojimin düzelmesi için doktora baş vuran ben değildim.
Kendi çapımda Funda diye bir geri zekalı ile mutluyum ben,ve her ne kadar rahatımın battığı bir ailem var olsa bile,onları da seviyordum.
Cenk,benim değil belki de ama bir başka kadının hayatını çok kolaylıkla süsleyebilirdi.
Upss! sözümü geri alıyorum,parmağında alyansı vardı.Bu demek oluyordu ki,
Evli mutlu çocuklu..
''Hadi söyle..'' dedi.''Senin benim hakkımda düşünmeye iten şey ne?''
'' Buraya doktorculuk oynamaya mı geldin?'' oturduğum yerde öne doğru eğilerek.
''İstersen oynayabiliriz.'' dedi hiçte şaka yapar bi yanı olmayarak.
Herif,akıllı çıktı.
Biraz da uyanık.
''Ne yapmamızı istersin?''
''Hiç bir şey..'' dedim hemen sesimi yükseltip.Yüzünü buruşturunca sözlerime içtenlikle devam ettim.''İnsanlardan nefret ediyorum.Hele ki sizlerden.Bir kızın karmaşık duyguları ve tavırları bir doktor yardımıyla asla çözülemez,bir doktor insanın geçmişte hangi duygulara boğulduğunu ve neler yaşadığını anlayamaz.'' ben konuştukça not alıyordu.O bomboş beyaz sayfaya bir şeyler yazıyordu ve kağıdı alıp buruşturarak ona yedirmek isteğiyle dolup taşıyorum.
Bu herif daha ilk günden sinirimi bozmaya başlamıştı bile.
''Ben anlarım.Psikolog olmak sadece insanları bir koltuğa yatırıp onları dinlemek değildir.Arkadaşlık,dostluk,yanında olma,ve her ne sorun varsa birlikte yenmeye çalışma.Anlat veya anlatma,bunu zaten kendim anlayacağım.''
Nasıl bir belaya çattığımın farkında değilmişim gibi hala karşısında oturuyorum.Ayağa kalkıp ''Git kendine başka bir arkadaş bul,karınla dertleş.Bu tamamen ailemin fikri ben doktor falan istemiyorum.Mutluyum ben..''
''Bunu bir de kendine sormayı dene Mutlu muyum diye,ve ayrıca tek karımla dertleşecek olsaydım,baştan beri zaten doktorluğu tercih etmezdim..''
bunu bir de kendine sormayı dene..bu sözüne takılıp kalırken aynı zamanda olduğum yerde kalakalmıştım.Kafamı karıştırıyordu,bu kadar düşünceli bir zekaya sahip değildim.Bunu bu yüzden sevmiyordum işte..
''Benim bir doktora ihtiyacım yok,bu kadar..'' bir şey demesine müsade etmeden odadan çıktım ve aşağıya indim.Merdivenlerin başında anne ve babamla karşılaşınca ağızlarını açmışlardı ki ''Onu bu evden gönderir misiniz!'' diye bağırıp odama geçtim. Annemin toparlamış olduğunu varsayıp düzenli yatağım,yerde yığılı durmayan kıyafetlerim,masamdan kalkmış olan bilgisayarım,düzenli bir hale getirilen raflarda bulunan kitaplarım...
Her şey yerli yerinde.
hayatımı yönetecek olan bir robot getirmişlerdi sanki önüme.
Bay hazır cevap..
Evet bundan sonra bunun adı oydu.
Psikologların tümü böyle değildi herhalde?
Bir nefes verip üzerimdekileri çıkarttım.Krem rengi bir kazak ile dizleri yırtık bordo dar bir kot ile üzerimi giyip saçlarımı gelişi güzel topuz yapmıştım.
Ardından dışarıya çıktım. Mutfağın geniş kapalı terasına açılan balkonda büyük bir masa ve çeşitli kahvaltılıklar doluydu. Anne ve babamdan önce sofraya oturdum. Daha afyonum patlamadan psikolog bozuntusuna yakalanmışken midemin aç olduğunu unutmuştum tabiki de.
Babam karşıma oturdu.Onun yanına Cenk benim yanıma ise annem oturmuştu.Babam doktora kendi işlerinden bahsetmeye başlayınca bende sakince annemin çayımı doldurmasını izledim.
Dalgındım ve bunu o fark etmişti. Gözlerimi kaçırıp cama baktım. Kaç metre yukarıdaydık? Bir an başım dönüyor gibi oldu,sıcak çayımdan bir yudum aldım.
Sinir ve agresiflikle örülmüş ince duvarım çayın hoş sıcaklığı ve tadıyla dağılıp gitti.
Diğer konuşmaları hariç sadece Cenk'in "onunla iyi anlaşacağımızı umuyorum" diye beni kast ederek konuştuğunu duydum.Ve derhal kafamı ona çevirerek "Seninle iyi anlaşacağımızı hiç sanmıyorum" dedim.
Yine gülümsedi.Laflarımın ardından hep böyle gülümsemeye devam edecekse onunla zaten baştan kaybetmiştik.Anca Sinirimi bozmaktan başka hiç bir şey yapmıyordu.
Kahvaltının sonlarına doğru Babam hastaneden gelen bir telefonla beni doktora emanet eden iğrenç dolu sözlerle evden ayrılmak zorunda kaldı.Annem ise gayet rahat bir şekilde mutfağı toparlıyor ve bende lavaboda elimi ağzımı yıkıyorum.Tam da yanımda kollarını birbirine bağlamış,omzunu duvara dayamış beni izleyen doktorun yansımasını görüyorum aynada. Musluğu kapatıyorum ve sertçe havluyu elime alarak ağzımı siliyorum.Ve dayanamayarak "Bana ne zamana kadar böyle bakmaya devam edeceksin?"diye soruyorum.
Yaslandığı yerden çekildi ve bu sefer ellerini ceplerine yerleştirdi."Sırf seninle terapimiz başlamasın diye iki saat lavaboda oyalandığını fark ettiğimden beri.Sabunu bitirdin neredeyse?"
Yaptıklarım gerçekten fark edilebilir bir hal alırken pes ettim.
Merdivenleri çıkarken ben önde o arkamdan geliyordu. Öyle sıkılıyorum ki,şu an her cumartesi yaptığım gibi kulaklıklarım kulağımda pencerimin kenarına oturup günlük yazıyor olacaktım. Kendi ailemden bile sakladığım şu kara kaplı defter..
Vaaavvv !! dediğinizi duyar gibiyim.
Başım döndü.Aç olduğum halde bir şeyler yemediğim,ailem tarafından normal karşılansa da doktor için oldukça ilginçti.Önümdeki basamaklar anında iki tane olurken sarsıldım ve elim duvara dayandı.
Hayır klasik türk filmlerindeki gibi doktorun üzerine düşmedim.Veya düştüğümde o benim belimden kavrayıp kendine çekmedi.
Adeta ciddi bir şekilde yanımda biterek bir eli kolumdaki diğer eli sırtımda güçlü bir baskı uygulamıştı.
"Biliyor musun?" Dedi kulağıma eğilip."Ben hiçkimseye iyi misin diye sormam,çünkü genellikle yalan söylerler" önüme bakıp çarpık bir şekilde gülümsedim "Ben yalan söylemem doktor.Kötüyüm işte gör"
"Biliyorum" dedi bu sefer.Yakınımda olması ister istemez ondan uzaklaşmamı sağlamıştı.Erkeklerin bu denli yakınımda olmaları beni rahatsız ediyordu."Seni kötü yapan şeyi bulacağım küçük kız..sabret.."
*************
Lütfen düşüncelerinizi dile getirmeyi unutmayın,yoruma açığım :)))
Yeni bölümde görüşmek üzere..
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro