Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

Gece🌑

Multimedya,Arzunun bu geceki kıyafeti diyebiliriz.
Temsili olarak,bölüme geçebiliriz.

İyi okumalar..


-

Uykumu akşamdan beri alamamış yorgun gözlerim,başımla birlikte sıranın üzerinde derin bir uykuya dalacakken bir kez daha esnedim.

Onun aklına uyduğum için mutlu muydum?
Galiba.
Annem zaten akşamdan beri uyutmamıştı diyebiliriz.
O son kadehi içmeyecektim asıl. Oysaki Cenkte karışmamıştı.

Cenk deyince..

Derin bir iç geçirdim.Dün akşam tahmin ettiğimden de çok farklı şeyler yaşamıştık.
Fazla yakın.
Fazla sıcak.

Açılışata onun yüzüne dahi nasıl bakacağım aklıma gelirken içten içe kendime kızdım.Pişman olacağım şeyler yapıp sonradan yine bu durumun da hoşuma gitmesi kendimi edepsiz hissetmeme sebep oluyordu.
Peki ne kadar doğruydu?
Şu kısa zamanda hayatıma giren adam,ileride en fazla neyim olabilirdi?
Onunla mutluydum.Her gördüğümde söz geçiremediğim kalbim hiç bir zaman iyi değildi zaten.
Cengizden sonra hayatıma giren bir adam daha ne kadar iyi ve doğru olabilirdi?

İnsanlığımın içimde kalmadığı Yıllardır içimde körelen duygularım yeniden benimle oyun oynuyor gibiydi.Kendime söz geçiremediğim anlar o kadar fazlaydı ki.Onun bana dokunmasına izin veriyordum.
İçten içe yaralarımı sarıyordu.Bunu hissediyordum.Güldüğünde,gözlerime her anlamlı bakışında bir şeylerin olduğunu hissediyorum.
Çocuksu bir sevinç kaplıyor içimi.Beni mutlu etmek için herşeyi yapıyordu üstelik.

Yanımdaki dürttü kolumu.Ve ben düşüncelerimin yarattığı uykumdan sersemce doğrularak uyandım.
Gözlerimi karşımda elinde kitabıyla bana bakan kimyacıya baktım başımı kaldırıp.
"Yeterince uykunu alamadın galiba.Yoksa sınav günü geldiğinde hala daha uyuyor olacak mısın,Arzu?"

Arzu kadar başa taş düşesice hoca.

Sol gözümü kaşıyıp "Hocam özür dilerim.Dün gece pek uyuyamadım" dedim.

Funda'da dahil sınıftakilerin şaşkın bakışlarını fark ettiğimde dudaklarımı sıkıca birbirine bastırdım.

Az önce özür dilemiştim ben değil mi?

Gülay hocanın yüzünde belli belirsiz bir gülümseme oldu ve "Önemli değil kızım.Olabilir öyle şeyler.Yüzünü yıkar ayılırsın,Ama dersi dinlesen senin için daha iyi olur" dedi beklemediğim bir yumuşaklıkla.

Kadın resmen 365 derecede dönmüştü.

Zilin sesini işittiğimde neredeyse sınıfın yarısı grupça sınıftan çıktıklarında hocanın gidişini izledim ve rahatlayarak arkama yaslandım.
"Sana daha önceden.'seni artık tanıyamıyorum' demiş miydim?"

Funda yüzüme doğru eğilirken baygın bakışlarımı ona çevirdim.
"Beni kim tanır ki zaten?"
Ani bir asabilikle ayağa kalktım.Bunu yüzüme vurmaları şaşırmaları,neden bana bu kadar sinir bozucu geliyor bilmiyordum,fakat ilaçları kestiğimden beridir de herşeye bu kadar kolay sinirleniyordum.
Galiba bu iyi olmadı.

"Ya hayır,yanlış anladın öyle demek istemedim!"

Funda ardımdan gelip kolumu tuttuğunda "Hakikaten yanlış anladın.Git gide iyiye gidiyorsun Arzu,hocayı da gördün sınıfı da.Bu iyi bir şey."

Önüme geçip durdu ve göz göze geldik."Sırf bunu söyledim diye bana küsüp darılıcak mısın yani?" dudaklarını tatlı bir şekilde büzüp,bakışlarını bebekleştirdiğinde en sonunda yumuşamış,gülümseyerek onu kolumun altına almıştım.

"İstesem de küsmem mümkün değil"

Belime sarıldı ve sarı saçlarını karıştırdım.
Hiç hoşlanmadığı şeylerden birini yaparken "Yaa!" Diye bağırdı.Sarmaş dolaş kantine inerken masalardan birine oturduk ve "Ben öğleden sonra yokum" dedim."Babam almaya gelicek"

Bi anda ciddileşerek "Neden? Noldu ki?" Diye sordu.

Ona durumdan haber vermek için "Yeni bi tane hastane açtılar.Bakanlar falan gelicekmiş,ne işim varsa öyle resmi ortamlarda.Bir nevi açılış töreni işte"

Gülümsedi."Resmi ortam dediğine göre senlik olmasa gitmezsin.Seni oraya götüren bir etken var"

"Yuh!"

Yeniden bir kahkaha attı."Şu senin psikoloğun da gelicek dimi?"

"Ya ne alaka!"

"Hadi hadi bilirim ben"

Kollarımı ukala bir şekilde göğsümde bağlayıp karşımdaki bayan çok bilmişe baktım.
"Evet onun için oradayım oldu mu?"

Bir çığlık atmasıyla etraftaki bakışları üzerimize çekmeyi başarırken susması için işaret ettim hemen.
"Sana bir şey anlattığımda lütfen şu tepkileri vermekten vazgeç" dedim dişlerimin arasından.Verdiği tepkiler fazla dikkat çeken türdendi ve bu hiç hoş değildi.

Ağzını eliyle kapatıp boğukça özür dilerken ona bakarak yüzümdeki gülümsemeyi engelleyememiştim.

Öğlen arası sırtımda çantam,elimde montumla müdür yardımcısının odasına girdiğimde,babam elinde bir bardak çay ile siyah deri koltuğa oturmuş bana gülümserken müdür yardımcısı "İyi görünüyorsun Arzu.Hoşgeldin" dedi.

Sahi,iyi mi görünüyorum?

Babam son yudumunu aldıktan sonra bardağı önündeki masaya bırakıp "Biz izninizi isteyelim.Bu gün ağırlayacağımız bir sürü insan var" dedi müdüre karşı.

"Tabii,e-okula çoktan işledim.1 gün izinli,hayırlı olsun bu arada"

Babam müdür yardımcısıyla el sıkışırken dışarıya çıktım çoktan.

Oh be,yarın da gitmeyecektim.

Babam dışarıya çıkıp kapıyı da kapatırken bana gülümsedi ve ilkokul ve ortaokul da yaptığı gibi çantamı alıp kendi omzuna taktı.
O monta omuzdan asmalı çanta çok yakışmıştı zaten.

Elini omzuma atarken yanağıma eğilip bir öğücük  bıraktı ki bende onu öpmüştüm.O sırada merdivenlerde karşı karşıya geldiğimiz Çınarla göz göze geldiğimizde başımı önüme eğdim hemen.
Rüzgarı hissedilecek derece de yanımdan hızla geçip gitti.
Bu çocuktan nefret ediyordum.

"Bir sorun mu var bebeğim?"

Babam arkasına dönüp bakarken "Hayır" dedim kesin bir dille."Hadi gidelim biz"

Okuldan çıkmış babamla arabada sessizce yolda ilerliyorken sessizliğini bozarak "Annen bir mağazada seni bekliyor.Seni oraya bırakacağım" dedi.

Suratım asık ona bakarken birden vücudumu sarsan vazgeçip gitmeme isteğiyle dolup taştım.
"Baba,hakikaten ben gelmesem mi? Şimdi ben sıkılırım orda"

"Yalnız olmayacaksın ki birtanem"

Daha fazla itiraz cümlelerimi içime adeta patlatırcasına atarken önümdeki cama düşen yağmur tanelerinin görüş alanımızı kapattığını gördüm.
Ve babam silgeçleri devreye soktu.


Ruhum,şu arabanın içerisinden uçup çıkacakmış gibiydi.Bir anda fikir değişimlerim,duygularım bıraktığım ilaçlardan dolayı mı oluyordu bilmiyordum.

İnsanın ileride neler olacağını bilememesi kadar kötü bir şey yoktu.Hissetmek ise tamamen teferruat.His bambaşka bir kefen.Hisler başkadır,tıpkı aylar öncesindeki beni de kendisini de ölüme terk eden adam gibi.Aklıma ne zaman gelse gülerim.Yaptıklarımdan hala daha pişman olmayışım içimde biriktirdiğim öfke zamanla görünmez olurken bile ben yine de yaşıyordum.Onsuz bir hayat varmış.Bu kadar basit bir olayla hayatıma giren adam,çocuk yaşımda basit bir mektup ve bir adet asılmış bedeni ile beni bırakabiliyordu.Üstelik ben ona tüm hislerimi tüm varlığımı vaat etmişken.

Güçlü çam ağaçlarının yapraklarından yükselen rüzgar kadar hızlı.Zaman insanları değiştirdiği kadar yıpratırken basit bir kağıt parçası küçük kızın elinde bir gemi haline gelir,ve bırakıverir suya..İçindeki yazılar sonsuzluğa uğurlanır..

Bu benim geçmişim.

O kağıdı öylece yağmurdan birikmiş akıntıya bıraktım.

Sonra başladığım yere geri döndüm.

Hiç bir şey olmamış gibi.Ben gölde küreksiz bir kayık gibi sallanırken her seferinde,beni kurtarmaya çalıştılar.

Arkadaşlar,velhasıl beni öldürdüler...

Uzun bir yolculuktan sonra araba büyük denebilecek bir mağazanın önünde durdu.
Burayı hatılarmıştım.
Annemin sürekli alışveriş için geldiği yer.

"Annen içeride.Akşama doğru sizi almaya geleceğim" dedi babam."Şimdi bir öpücük daha alayım"

Yanağını uzattığında gülerek öptüm ve geri çekildim.
"Görüşürüz o halde"

Mağazadan içeriye girdiğimde annem karşımda deri koltuğa oturmuş önündeki dergiye odaklanmışken,Kapı sesinden sonra başını kaldırmış ve muhteşem bir gülümseme ile ayağa kalkmıştı.

Birbirimize sıkıca sarılırken içeriden gelen bir görevli bize güler yüzle yaklaştı.

Bir üst kata çıktığımızda etrafımızı saran elbiselere duygusuzca göz gezdirdim.
Hepsi benden uzaktı.
Giymek istemeyeceğim derece de abartı dolu.

"Anne.." onu kolundan tutarak sakin bir köşeye çektim."Sence bunları ben giyer miyim?"

Annem dediklerimden sonra kısa bir an elbiselere bakıp geri döndü "Buluruz kızım,sana uygun elbet bir şeyler buluruz"
Bir çocukmuşum gibi elimden tutarak beni tanıdığı görevli bayana yönlendirdi.

Benim için sade bir şeyler istediğini ama bir o kadar dikkat çekmesini istediği ben konuşmadan hepsini anlatmıştı kadına.
Sanki giyecek olan oymuş gibi.

"İçlerinden neredeyse en sade olanı" dedi kadın ben kabinden çıkarken.Toz pembe renginde kadife askılı bir büstiyer ve onunla takım olan kalem bir etek.
Altımdaki siyah spor ayakkabılarla harika olmuştum bence.
Kesin açılışa da böyle gitmeliyim.

"Hepsi yakıştı aslında,bu da çok güzel oldu kızıma"

Artık sıkılmıştım.

"Alalım o zaman bunu"
Annemin gözleri parladığında "kıyafet denemekten yoruldum!" Diye sitem ederek kabine geri döndüm.
Neredeyse şu zayıf ve çelimsiz vücudum sıfır bedene yakındı.Bu yüzden her denediğim kıyafette bir sıkıntı yaşamıyordum.
Ama insan da bir süre sonra sıkılıyordu yahu.
Karar verdiğimiz elbiseyi alarak elimizde poşetlerle çıkarken en yakın bir mağazadan bantlı topuklu ayakkabı almıştım.Ve annem bu durumuma çok şaşırmıştı.
Ne?
Giysi olmayabilir belki ama ayakkabıları bende seviyordum.

En çok vaktimizi kuaförde ayırmıştık.
Saçlarım anca adam olurken sürekli makyaj,saç,parfüm kokusu kısacası bir kuaföre girdiğinizde o meşhur kokuyu teneffüs ettiyseniz anlarsınız.
Nefes almak için dışarıya çıktım.
Elbisemin yanında pudra rengindeki suni kürkü omuzlarıma attığımda artık tamamen hazırdım.
İstemesemde..

Ne gerek vardı?
İllaki sıkılacaktım ve en önemlisi de kalabalığın beni boğacağı bir ortamda bulunacaktım bu akşam.
Herşeyi bir kenera bırakırsak bu gece en çok onu merak ediyorum.
Onda kendimi görüyorum.
Baktığımda,karşılaştığımızda tatlı ve mutlu bir heyecan sarıyor içimi.
Engel olamıyor muşum baksanıza.

Babam bizi almaya geldiğinde saat tam sekizdi.
Açılış yapılacağı yere geldiğimiz andan itibaren İstanbul belediye başkanı geleceğinden dolayı bir sürü kameramanlar buradaydı.
Babam elini belime atıp bizde bir kaç poz verirken gülümsemeye çalıştım.
Ama sadece çalıştım.
Annemle ikisini yanlız bırakırken içeriye girdim.
Ne yalan söyleyeyim bu kadar ışıklandırma gereksizdi.
Alan gerçekten çok büyüktü.
Her yer tertemiz gözüküyordu.

Karşımda küçük bir sahne vardı.Sanırım burada da konuşma yapılacak yerdi.
Düşünüyorum da,üzerinde bir sürü takım elbiseli adamlar diziliyor ve kırmızı kurdeleyi hepsinde ellerinde makasla kesiyorlar.
Tamam olabilir.Bu gecenin sonunda da muhakkak böyle bir şeyi bekliyoruz o zaman.
Sıkıcı düşüncelerimden kurtularak yemek ve atıştırmalık bölümüne göz gezdirdim.
Hepsi çeşit çeşitken şu renkli manzara gözlerimi doyurmaktan başka bir işe yaramamıştı.
Herkesten önce tıkınacak halim yoktu.

"Arzu?"

Babamın adımı seslenmesiyle sesinin geldiği yöne doğru dönerken yanında dikilen adamı görür görmez nutkum tutulmuş,gözlerim öylece ona sabitlenmişti.

Bir smokinli adam,uzun boyu ve biçimli kemikli bir yüz..Hafiften görünen kirli sakalları.
Yanlarından geçen insanların beğeni dolu bakışlarını kazanan adam.
Hafiften gülünce dudakların kenarlarından çıkan gamzeli adam.
Evet evet gülüyor.
Kıstığı gözleriyle beni elleri ceplerinde beni süzüyor.
Rüya mı görüyorum ne? Yoksa aptal beynimin uydurduğu bir kurgu mu sadece?

Yutkunarak yürümeye çalıştım.
Omuzlarımdaki kükürkü çıkararak koluma atarken gözleri üzerimden ayrılmıyordu.
"Efendim baba?" Yanlarına vardığımda babam eliyle Cenk'i işaret ettiğinde ayaklarından başına kadar süzdüm.
Mükemmeldi.

Elimi uzattığımda "Hoş geldin." Dedim.Uzattığım elimi yavaş hareketlerle tuttu ve iyice sıkarak boşta kalan elini de sırtıma koyup sarıldı.
Bu hareketi beklemezken bir süre öylece boşta bekledim.
Adeta ayrılmak istemediğim kokusu burnuma ulaştığında bir elimi kaldırıp sırtına koydum.
Kulağıma doğru nefesini verdiğinde "Çok güzel olmuşsun.Ama bu sen değilsin,biliyorum"


Hayatımdan geçen her saniye bir ömür gibi geldi bana.Elimi biraz daha sıktı.Yavaşta başını omzumun üzerinden çekti ve hiç bir şey olmamış gibi gülümsedi.''İşte sen busun.Olması gerektiği gibi.Yetiştirdiğim bu kız da böyle olmalıydı,olması gerektiği gibi''

Bir dediğini diğerini tutmayan bu adama sadece bakmakla yetindim.Babam memnun bir şekilde o takım elbisesinin içinde oldukça katı ve gururlu bir ifadeyle bizi süzerken daha gecenin başından itibaren sıkılacağım kesindi..''Cenk,Arzunun bu gece yalnız kalmasını istemiyorum.Biliyorsun,pek arkadaş çevresi yoktur.''

Babam kısaca ne demek istediğini beyan ederken doktor sadece başını öne eğip ''Merak etme.'' dedi.''Bu gecenin dört gözle bitmesini bekleyen bir kızın olmayacağından emin olabilirsin.'' babam her zamanki gibi memnun bir ifadeyle ''Buralardayız,gelen misafirlere bir merhaba diyelim.'' babam yanımızdan ayrılırken Cenkle baş başa kaldık.Bir dizimi kırıp etrafıma bakmaya başladığımda insanların yavaş yavaş içeriye doldurduğunu ve gittikçe kalabalıklaştığını gördüm.İşte en nefret ettiğim ve sıkılganlığımda bu yöndendi.Vücudum,başım,ruhum hep bir zaman sonra rahatlığa ve sakinliğe alışmıştı.Alışkanlıklarımın da üzerine gitmem benim gibi birisine bir hayli zordu.''İnsanlar...'' dedi ve durdu.Etrafına baktı ''Ne kadar çoklar öyle değil mi?muhtemelen kimisi de etrafı süzüp bize bakarak bu kalabalıktan memnun olmadıklarını dile getiriyorlardır.'' onun gibi bende gözlerimi etrafta gezdirmeye devam ettim ve ardından cevap verdim.''Sanmam.Hepsi bulundukları konumdan çok memnun gibi gözüküyorlar.''güldü.''Tabi ki.Ama sadece senin gözünde.''

Bir anda laf soktuğunu düşünürken bu cümlesi beni aynı zamanda düşündürdü.Doğru ya,sadece benim gözümde.Şuradaki hangi insanın beyninden geçenleri okuyabilirdik ki? Kaybolmak üzere olduğum bir yolda bilmeden ilerleyişim beni ummadık ıssız yerlere sürüklüyordu.Kendimi bir yandan iyi hissederken bir yandan ruhum hala daha büyük bir sıkıntı içindeydi.''Yani? ne demeye getiriyorsun?'' diye sordum sonuca varmak isteyerek.''Yani ..'' bana dönerek ''Eğer zihninden geçenleri bilmeseydim bu konuya bile değinmezdim kızım.''

''Kızım?''

Önünden geçen görevli garsondan bir bardak içki aldığında gülümseyip elini sırtıma koydu.''Hadi gel de sana anlamını söyleyeyim o zaman.''

İlerimizde boş olan deri geniş,köşeli koltuğa oturduk,omuzlarımdaki kürkü geriye atarken bacak bacak üstüne atarken bu hareketime sadece gülümseyerek ''Fazla iddialı görünüyorsun.'' dedi.''Fazla güzel..''

''Unuttun mu? bu ben değilim..'' arkama yaslanıp onun mükemmelliğine bakmaya devam ettim.Dirseklerini dizlerine dayayıp iki eliyle bardağını tutuyordu.

Yüz ifadesini değiştirmeden ''Çabuk öğreniyorsun.'' dedi. ''Senin sayende'' diye karşılık verdim.

Bu, ciddi anlamda değişikti.

''Pekala..'' kendime gelerek dik bir konumda gözlerinin içine baktım.''Bana kızım kelimesinin anlamını söyleyecektin?'' hatırlamış gibi yaparak ''Evet..'' dedi.''Kızım kelimesi çok nadir pahalı,az bulunan masum ve değerli anlamlarına gelen bir kelimedir"

Ona doğru gülümsedim."Mutlu olduğunda bende oluyorum"
Bir kaç dakika içerisinde öylece gözlerimizin içine bakarken aramızdaki sessizliği bozan bir kadın Cenk'in ismiyle seslendiğini duydum.
Başka başka kadınlar,
Alımlı güzel..
Hep mi bunlarla takılırdı bu adam?

Kaşlarını kaldırıp indirerek ayağa kalktı Cenk ve Kadın elini Cenk'in sırtına atarak ilerlemeye başladılar.
Yine yalnızdım?
Doktor bir anda durarak kadına döndü ve başını olumsuz anlamda iki yana salladı.
Ve bir anda beklemediğim bir şekilde Cenk bana doğru gelmeye başladı.Arkasındaki kadın sertçe bana bakarak çenesini oynattı ve oradan uzaklaştı.
Cenk yeniden yanıma oturduğunda ne olduğunu anlamamıştım.
Bu yüzden "İyi misin?" Diye sordum.O da başını sallayarak "İyiyim iyiyim.Bir şey yok."
O da benim gibi arkasına yaslanıp yüzünü iyice yüzüme yaklaştırdı."Açıkçası seni bırakıp gitmeye niyetim yok.Başladığım yolu geri döndüm"

"Yanlış anlayacaklar biliyorsun değil mi?" Dedim Nefesimi yüzüne vererek.Gözlerini kırpıştırdı.Bu hareketiyle öyle tatlı göründü ki gülümsedim."Yanlış anlaşılmalar gerçeği yansıtır.İnsanlar ne görürse onu anlar.Biz ayıp bir şey yapmıyoruz.Ayıplar gece olur"
Yavaşça yutkundum.

Kalp atışlarım hızlanmaya başladığında duygularımın tarifi olmayan bir süreç içine girdim.
Sadece küçük bir an gözlerinden geçen binlerce anlatmaya çalıştığı kelimeleri okumaya yeltendim.
Ama ne onun dilini ben anlayabilirdim nede o benim.

Düşünme yeteneğimi kaybetmişçesine birinin bu durumdan bizi kurtarmasını dileyerek gözlerimi kapadım.Dudaklarında oluşan hafif bir kıkırtı sesi benim de biraz da olsun gülmeme sebep olurken rüyamı uyandırıp gözlerimi açmama sebep olan ses,annemin sesiydi.

"Arzu? Meleğim seni tanıştırmak istediğim birisi var."

Yavaşça ona ve etrafına baktığımda kimsenin olmadığını görünce "Kiminle?" Diye sordum.Eğer gerçekten böyle bir niyeti varsa veya arkadaş olmamı istediği birisi varsa şimdiden söyleyeyim ben bu işte yoktum.

Bu sefer kurtulmak için muhtaç gözlerle Cenk'e baktığımda gerildiğini ve bir gözünü kırparak bana güven vermek istercesine "Yanında olmamı ister misin?" Diye sordu.

Yanında olmamı ister misin?
"Sanırım sana her anımda ihtiyacım var"

Başımı salladığımda ayağa kalktık.
Cenk elini sırtıma yerleştirse de gözlerim onu tahmin etmiş zihnim hemen herşeyi kabul etmişti bile.
Ona doğru geldiğimizi fark eden sert görünümlü buz mavisi gözler,annemin beni tanıştıracağı kişiydi.
Üzerinde lacivert bir kaban vardı.
Geniş omuzlu ve en az Cenk kadar kadınların kolaylıkla hayallerini süsleyebilecek bir düzeyde.
Peki neden hep böyle olur bi düşündünüz mü?
Birde Türk erkekleriyle yabancı erkek modellerini kıyaslarlar.
Daha hiç bir şey tanımıyorsunuz gerçekten.
Boyu oldukça uzun olan bu buz mavili adam neredeyse Cenk ile aynı boydaydı.

"İşte,Arhanla tanış.Benim çook eski bir öğrencim.Sınıfımın en başarılı öğrencilerinden bir tanesiydi.Kendisi artık bu hastahanede."

İsminin Arhan olduğunu öğrendiğim adam elindeki bardağı masaya bırakıp samimi bir gülümseme ile elini uzattı."Arhan Vural,Anesteziyoloji ve Reanimasyon uzmanıyım"
Uzattığı elini sıkarak "Ben pek tıp dilini anlamıyorum.Arzu Çağan ben.Öğrenciyim"

Gıcık bir gülümseme ile "Biliyorum" dedi.Şu an gerçekten gıcık bir gülümseme olduğunu tam olarak söyleyemeyeceğim.Yani bana öyle geliyordu ya da ilk başta ısınamadığım için bana öyle görünüyordu.



Bozuntuya vermeden Cenk'e baktığımda umursamazlık kanında varmış gibi karşısındaki adama bakmaya devam ediyordu.
Bir dakika?
Çenesini mi oynatıyordu bu adam?

Herşey neredeyse harika ilerlerken Annemle birlikte İstanbul belediye başkanını uzaktan izliyorduk.
Ne büyük ironi ama.
Etrafında bir sürü adamlar, babam,Arhan,Cenk..
Cenk...
Güzel gülüyordu,fazla güzel hemde.

Ani bir hapşurmayla kolumla kapatmayı başarabilmişken,etraftaki bakışların bir kaçı bize döndü.Sonradan annem elindeki ceketimi omuzlarıma asıp
"Sağlıklı yaşa tatlım.Ceketini omuzlarına atsan daha iyi olur"
başımı olumlu anlamda salladım.
Bu soğuk hava da bu kadar açık kıyafet niye diye sormakta haklısınız.
İçerisi sıcak olsa tamam.
Herşey eksiksiz gibi gözüküyor ama değil işte.
Güzel görüneceğim diye bir süs uğruna girmediğim hal kalmamıştı.Ben alışkın falan değildim böyle.
Ne güzel evde pijamalarımla elimde bir cips paketi veya üzerimdeki battaniye ile televizyona kurulmuş olacaktım.

İkinci bir hapşurma daha gelecekti ki karşımda doktoru görmem kısa sürmedi.
Şu her defasında bağımsızca atan kalbim onu görünce sekiyor,tökezleyip düşüyor gibi bir şey olurdu her seferinde.
Gözlerinin içine bakarken avucumun içine beyaz saten bir mendil verdi.
"Lütfen dikkat et."

"Alt tarafı hapşurma." Diye geçiştirdim.
Etraftakiler umrumda bile değildi.
"Hasta olman konusunda diyorum.Yoksa insanlar benimde umrumda değil."

Anneme son kez bakıp onunla birlikte tekli koltuklara yerleştik.
"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun aklımdan geçenler için?"

Bir büyü vardı üzerimde.
Onun büyüsü.

"Aradan o kadar zaman geçmiş.Bilmemi istemez misin?"

"Bazı düşünce okumaların fazlası zarardır."

Gülümsedi."Doğru söyledin.Bende sadece okumak istediklerimi okurum"

Gözlerim dudaklarına kaydı ilk defa.
Öpülmek,öpmek?
Yine yeniden nasıl bir duygu olsa gerekti.
İhtiyacım varmış gibi nasıl da arsızca düşüncelere kapılıyorum.Ve bu onu okuyabiliyor.Biliyorum.O ne demek istediğimi anlayabiliyor.
Ailem burada,herkes burada.

Ve en son kulağıma tanıdık bir ses geliyor.
Başımı kaldırdığımda buz mavisi gözlerle karşılaşıyorum.
Elini uzatmış bana,farkında değilim.
Gözlerim bir elinde bir de gözlerinde gidip geliyordu.
Saniyeler sonra dudakları aralandı,ve konuştu.

"Geceye bu kadar özel ve güzel hazırlanmış bir kadının özenir bakışlar içerisinde  benimle dans etmesini isterim açıkçası.Arzu? Benimle dans eder misin?"

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro