Farklı🌑
Bu gün hava oldukça Rüzgarlı.
Onu bekleyişim hala daha sürüyor.
Zaman ilerliyor ve ben,değişik ve karmaşık duyguların dolu olduğu bir havuzda boğuluyorum.
Sert Rüzgar,Poyraz sokağının tozunu kaldırıyor sinsi bir gizlilikle.
Kafamdaki dostlarım hala daha gidaşatımla ilgili kendi aralarında toplantı yapıyorlar,onları duyabiliyorum.
Değişik atmosferi soluyorum.O beni bir hayli bekletiyor.
Ama ilk defa onun için sabretmeyi öğreniyorum.
Bunu bilerek yapıyor biliyorum.Fiziksel tedavi dediği buydu.
Ama bir şey varki onun kadar kurnaz,zeki bir doktorla ilk defa karşılaşıyorum.
Beni sinirlendiriyordu,sabrımı sınıyordu,cinsellik arzularımı körüklüyordu.
Ve bende bunları anlamayacak kadar saf değildim.
Cinsellik yönünden büyük sıkıntılarım vardı.Neredeyse çocuk yaşta bekaretimi kaybetmem normal karşılanabilir bir durum değildi.Fakat o zaman.
Çok sevmiştim.
Ben hiç bir zaman masum değildim.Olmadım da.İşte bu hayatın bana verdiği en büyük derslerden bir tanesiydi.
Sırtımı soğuk duvara dayayıp sağıma ve soluma baktım.Bu sokağın en önemli özelliği de buydu zaten.
Terk edilmiş kadar ıssız olması.Sadece yere dökülen yaprakların sesi ve hafif bir uğultu.
Sonra ayak sesleri işitiyorum bana yaklaşan.
Yanımda beliren Cenk ellerini montunun cebine koymuş benimle birlikte yaslıyor sortını duvara.
"beş dakika içinde aşağıdayım demiştin.Neredeyse on dakikayı geçti"
Doğrulup karşıma dikildi.Rüzgardan önüme gelen saçlarımı geriye doğru itti.Artık bana olan davranışlarından rahatsız olmuyordum.Çünkü içimi kaplayan sıcak güveni beni hiç bir zaman yanıltmamıştı.
Bana dokununca ölmüyordum.
"Sonuçta geldim" dedi."Geleceğimi biliyordun.Bir şey fark eder mi?
"Hayır" diye kestirip attım.Daha sonra karanlıkta cam gibi parlayan gözlerinin içine bakıp "Nereye gittiğimizi hala daha söylemedin" dedim.
"Arabaya geçelim" söylediğimi duymamış gibi yaparak önden yürümeye başladığında kocaman gülümseyişimle sırtına atladım.
Bunu beklemiyordu ve düşmemem için bacaklarımı son anda tutmuştu.
Çivi gibi dik duruşuyla beni kolaylıkla taşırken "Amacın ne?" Diye sordu.Omuz silkip boynuna sarıldım.
"Biz Fundayla genellikle hep böyle yürürüz.İşine gelirse"
Güldü.Şuh kahkahası kulaklarımda yankılanırken az kalsın çekememezlikten dişlerimi ensesine geçiriyordum.
"Ne gülüyorsun!"
"Zamani gençlik" dediği anda yüzümü buruşturdum."Anneannem gibi konuşma lütfen."
"Ağırım dimi? Beni bekletmenin cezası"
"Hayır,benim kaldırdıklarım yanında sen çerez kalırsın"
Bu söylediğine Kafamı yorup üzerinde durarak düşünmeli miydim bilmiyorum fakat arabaya çoktan geldiğimizde sırtından inmek zorunda kaldım.
Arabasını gerçekten uzağa park etmişti.
Arabaya yerleştiğimizde tepemizden yanan ışıkla üzerimi süzdü ve güldü."Aferin."
Üstüme baktığımda acele ile üzerime ne geçirdiğime dikkat etmemiştim.Altımda siyah yırtık bir kot pantolon ve omuzları düşük bir kırmızı kazağım varken,montumu üzerimden çıkarmamla "Sözümü geri alıyorum" dedi,ve bu sırada açıkta kalan omuzlarım gözüne çarpmıştı.
"Sana ne demek istiyorum ama nedense öyle bir sözü sana söylemek istemiyorum" dedim,"Şöyle söyliyim o zaman.Bu seni niye ilgilendirir?"
"Aynı kapıya çıkıyo ama neyse"
Ana yola sonunda çıkarken "Gideceğimiz yer pek uygun olur mu onu tartıyordum kafamda.Giydiklerine karışıyorum çünkü çok güzel bir kızsın.Sana zarar gelmesine izin vermem" dedi.
"Bende onu diyorum ya işte! Gideceğimiz yer ne?"
Bunu neden söylemezdi anlamıyorum.Sürpriz yapmaya çalışıyorsa hiç hoşlanmazdım.Çünkü iyice çıkmıştı cırkı.Gerçi hoş böyle bir adamdanda sürprizle ne alakası olursa.
"Gözlem yeteneğine inanıyor musun diye sorsam?"
"Eh işte" diye cevap verdim."Neden ki?"
"Çok sık gittiğim bi bara gideceğiz.İnsanlara bakacağız"
"Çok sık gittiğin?" En çok takıldığım yer bu olurken,bir kendisine bir de bar kelimesine baktıkça ikisi de birbirinden uzak gibi duruyorlardı.
"Ben çok serbest bir yaşam sürdürdüm Çocukluğum boyunca Arzu.Ailemin soyu hep tutumlu disiplinli ve kurallı bir hayattan gelme.Dedemler, anneannem,babaannem,kardeşlerim.Ve ben bunlara uymayan tek kişiydim.
Çok gezdim,çok seyahat ettim.Okudum,zor bir dönemden geçtim.Ama artık param vardı.Hemde çok para.Kendi başımın çaresine bakabilirdim.Çünkü alışkındım.Ben lise hayatım boyunca bir fırında çalışarak okul masraflarımı gidermiştim.Babamın hiç maddi bir yardımı dokunmamıştı.
Çünkü sırf alkol problemim var diye 17 yaşında evden atılmıştım.Babam tarafından incinip evden atılmak gerçekten çok üzücüydü.İşte o zamana kadar bu sokaklar benim oldu.
Çok sık gittiğim mekanlar oldu.Sosyalleştim.şu an neredeyse otuz yaşına merdiven dayamış bir adam olarak şimdiki nesiller beni burada gördüklerinde önümde saygıyla eğiliyorlar.Çünkü hikayem dilden dile ün saldı.Şuradaki bir gence baktığımda kendimi görüyorum"
Tüm bu anlattıkları karşısında onunla ilgili öğrendiğim yeni şeylerin şaşkınlığını içimde gizlemeye devam ediyordum.
Kalbimde açılan derin bir yaranın içine onu dahil etmişim gibi hissediyordum.
"Neyse" dedi konuyu kapatarak;
"Hadi inelim,gece uzun"
O arabadan inerken gülümsedim ben inmeden önce.
"Ve ben uzun geceleri severim"
Yaktığı bir dal sigaraya adeta hayran kalırken "Bu gece beni bi psikolog olarak görmeni istemiyorum" dedi."Ben buyum"
Sigarasının dumanı soğuk havaya doğru üflerken hızlı atan kalbime sakince söz geçirip "Ben seni hiç bir zaman öyle görmedim" dedim.
Bana yan bir bakış atıp çarpık gülümsemesiyle "O zaman elini ver" dedi.Uzattığı elini tuttuğum anda sokağın köşesinden hızlı adımlarla döndük.
Kaldırımın kenarında saksafon çalan uzun sakallı bir adam yarıda bıraktığı şarkısıyla Cenk'e selam verdi.
O da sigara olan elini kaldırıp selam verdikten sonra bana baktı.'Ben sana demiştim' der gibi.
Yanında küçük bir kız çocuğundan farksız babasının elinden tutmuş gibi yürürken,gözler Cenk'e odaklandıktan sonra illaki beni buluyordu.
Ve bu biraz garipti.
Eli,elimi sıkıca parmaklıklar arasına almış hiç bırakmıyorken içimde bir gram dahi korku veya tedirginlik duygusu yoktu.
Yol boyunca yürüdük.O tanıdıklarına selam verirken bende yere bakıp gizleyemediğim gülümsememi açığa çıkarıyordum.
Hayat ne garipti öyle değil mi?
Hiç ummadığımız bir anda karşımıza farklılıklar çıkartıyordu.
Cenk elimi bırakmadan,geniş bir mekanın kapısında iki yanda izbandut gibi dikilmiş adamlara "Kolay gelsin beyler!" Diye seslendiğinde "Abi hoşgeldin" dedi birisi ve kapıyı açtı.Yanında ne kadar küçük kaldıysam beni de daha yeni fark etmiş başını eğerek selam vermişti.
İçeriye girdiğimizde bizi geniş bir teras karşılamıştı.Aşağıda deli gibi kendinden geçen insanlara bakarken ortam ful kırmızı neon ışıkla aydınlatılmıştı.
Onun ışıktan dolayı kırmızı renkli suratına bakarken kulağıma eğilip "Korkuyor musun?" Diye sordu.
Alışkındım.
Her ne kadar böylesine geniş ve lüks bir bara gelmesem de gittiğim yerlere azçok benziyordu.Bu yüzden olumsuz anlamda başımı iki yana salladım.
"Güzel,çünkü yanında ben varım"
Elimi daha sıkı tutup aşağıya inmek için merdivenlerden inmeye başladık.
Kulak zarımı patlatacak kadar derin bir müzik bana hiç yabancı gelmemişti.
[Burada bir GIF veya video olmalı. Görmek için uygulamayı şimdi güncelle.]
"Başını bile dinlemeniz yeterli,yoksa klibi ciddi anlamda bilinçaltı mesajlarla doludur.
Adı N O M I N A L - Everyday Everyone"
Aşağıya indikçe ter,sigara dumanı ve kokusu,adeta türlü içkilerin sanki bir araya gelip karıştırılmış keskin bir koku burnumu işgal etti.
Dediğimden vazgeçiyorum.
Burası geldiklerimden de farklıydı.
Bar sandalyelerinden birine oturduk.Burası için fazla uygun giyinmiş gibi gözükmüyordum.
Yanımdan geçen kızlara bakıyordum da..
Hakikaten ben giydiklerim onun yanlarında bir hiçti.
Cenk gömleğinin açılmış düğmeleriyle oldukça salaş ve yine de yakışıklı görünümünü kaybetmezken limonataya benzettiğim sarı içeceği önüme bıraktı.
"Alkolsüz bir kokteyl.Hoşuna gideceğini inanıyorum"
Dedi.
Şu kırmızı ışıkta teni öylesine güzel görünüyordu ki,uzun süre birbirimizi süzmeden gözlerimizi alamadık.
O elinde viski bardağıyla rahat bir şekilde arkasına yaslanmış adeta ona saygıda kusur etmeyen ilgili bakışlara dalgınken etrafımı süzmeye başladım.
Ne demişti?
Gözlem yeteneğin nasıldır?
Karşımdaki Locada bir adamın kucağına kolaylıkla yerleşmiş sarı afet,adamın dudaklarına yapışmasına az kala başka bir kadın tarafından saçından sürüklenilerek uzaklaştırıldı.
Sinirli kadın,sarı afeti kavduktan sonra önündeki masada duran içkiyi de adamın üzerine boca etmişti.
Ve yine birilerinin hayalleri yıkıldı.
Pistte oynayan sarhoşluğun en alasını yaşayan başka bir kadında erkeklerin önünde kıvırta kıvırta oynarken bir karış topuklularla yere düşmüştü.
Ve beş kişilik adamlarda hunharca gülmüşlerdi.
Ve edepsizliğin diz boyu olan bir ana şahitlik etmiştim.
Adamın eli kadının elbisesinin altına gittiği andan itibaren gözlerimi çektim.
Derin soluklarım içinde o değişik mavi gözlerle karşılaştım.
Fark etmişti.
Ne halde olduğumu,ne yaptığımı..
Kendi yaşadıklarımla,yaptıklarımla onları karşılaştırmamı istiyordu.
Biraz insan içine çıkıp,onları gözlemleyebilmek,anlamaya çalışmak,yalnızca kendi yarattığımız cehennemde daha fazla ateşte boğulmamak..
Ben şimdi anlıyordum.
"Sen bana gönderilen bir lütuf gibisin" diye mırıldandım.Fakat bu gürültüde yalnızca dudaklarımı okumuş,tek bir mimik dahi vermemişti.
Saatler,dakikalar hatta saliseler bile daha da derine dalış yaparken,izin vermediği halde beş veya altı bardak tekila bardağını kafama dikmiştim.
Alkolü aldığımdan bu yana iyice sıcak bastığında elimi masaya vurup ayağa kalktım.
Tek bir şey vardı ki,içimden ne geliyorsa yapma isteği.
O alkollü bende alkollü.
Tek bir fark var,onun bilinci hala daha yerinde olması.
Elinden tuttum,onları insanların arasına çekmeye çalıştım.
Ve galiba başardım da.
Tam ortaya geldiğimizde onu bıraktım ve ona sırtımı dönerek gözlerimi kapadım.
Bütün gözler bizdeymiş gibi.
Aklım başımda değilmiş gibi.
Kolları yavaşça belime dolandı.Sırtımı,sıcak göğsüne yaslarken burnu boyun kenarıma dayandı.
Öyle huylandım ve ter içinde tüylerim diken diken oldu ki,bir kahkaha atarak elimi kaldırarak yanağına koydum.
Boynuma tüy kadar hafif bir öpücük bıraktı.
Vücutlarımız bir bütün şeklinde yerinde yavaşça sallanmaya başlarken hayatımda geçirdiğim en heyecanlı ve bilinçsiz anlardan bir tanesini yaşıyordum.
Biraz da içimde saklayamadığım bir mutluluk.
_____
Baş ağrımın ikiye katlandığı yastıkta bir sağa bir sola dönerken gözlerimin önüne gelen ışığı engellemek için yorganımı tepeme kadar çektim.
Fakat daha sonra odada annemin varlığını hissettiğimde gözlerimi açıp yorganı tepemden çektim.
Perdeleri de açan oydu.
Hava hala daha karanlıktı üstelik.
"Ne yapıyorsun sen ya? Kapatsana odamın ışığını!"
"Ayılman gerek kalk!"
"Başım ağrıyor çek ellerini üstümden!"
Bu konuşmalar dışında yatakta her türlü hayvansal hareketleri deniyordum.
Bir adım dahi yanıma yaklaşmasını istemiyordum yoksa benden gelecek içki kokusunu hemen anlayacağından şüphem yoktu.
"Neyin var senin?"
"Uykum var anne.Böldüğün için sağol."
"Cenkle nereye gittiniz?"
Bir an yorganımın altında durdum ve kafamı yeniden çıkarttım."Gittiysek gittik işte bir yere.Lütfen yarın okul var zaten,git ve babamın yanında uyumaya devam et.Ben de huzur içinde uyuyayım tamam mı? Sabah konuşuruz"
Ona arkamı dönmemle gözlerimi kapatırken bir süre daha konuşmadan öyle kaldı ve iç geçirerek odamın ışığını kapatarak çıktı.
Derin bir nefes alarak gözlerimi zar zor yeniden açtığımda her anın utancını aklıma getirerek bir kez daha kızardığımı hissettim.
Eve dönerken kustum ve iki fincan kahveyle zar zor kendime gelmiştim.
Cenkle sokakta yürürken bile çok eğlenmiştik fakat o da içkili olduğundan bir arkadaşını aramıştı gelip bizi alması için.
O halde araba sürecek hali yoktu.
Ağzıma iki tane attığı naneli sakızı da çiğneye çiğneye eve gelmiştim ki hala daha koktuğumu hissediyordum.
Sabah erken kalkmalı ve duş almayı planlıyordum.
Ve en sıkıcı bir an daha vardı yarın benim için.
Şu yeni özel hastanenin açılış töreni.
Bir yandan şanslı hissediyordum kendimi.Çünkü orada onu da görecektim.
Sırf bunun için miydi yani?
Ne ara böyle olmuştum ben?
Ne ara beni ilgilendirir olmuştu bu kas yığını herif?
Kas yığını diye düşününce yüzümde hafif bir tebessüm olsa da suratımı birden astım.
Ne yapıyordum ben ya?
Sırt üstü pozisyonuna geçerek tavanla yüzleştim.
Gözlerim uykunun ve sarhoşluğun verdiği yorgunlukla yavaşça kapandı..
Ve etrafım,kırmızı ışığın ardından parlayan o bardakla kaplandı.
Erkeksi ve damarlı bir el onu kavramış,gergince sallıyor...
Ve ben bunun için bir neden arıyorum.
Başka..
Bambaşka.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro