Cehennem🌑
Bir ayın parıltısı yeter karanlığın gökyüzünü aydınlatmaya.
Geçmişten kalbine vurgun yiyen insanların karanlığı vurur gökyüzüne.
Acıları yağmur olarak kana dönüşür.
Bir genç kızın hayatı söner sokakta üç beş gedikli yüzünden.
Vurgun yeri sokaklar..Şehir ve gökdelenler.
Kışın yaprak döken ağaçlar kadar bir mevsimlik tükenir insanlar.
Bir ses yükselir Gökkubbeden..
Hayat,değerini bilemeyeceğimiz kadar pahalı..
Bir yaşam var derler dünyada.
Yaşamı yaşam yapmayan insanlar dolu dünyada.
Cehennem gibi bir yaşam var burada.
Sevilipte sevilmeyen,Yalan söyleyenlerle dolu..
Tek sorun ve imkansız olan şey..Bugün ve yarının neler olacağını tahmin bile edemememiz.
İnsanlığın sonu gelmiş,bomboş bir şehrin kaypaklarıyız biz..
Daha nasıl her şey iyi olabilirdi ki...
Derin bir nefes alıp vermem bile ciğerlerimi aralıksız yırtma hissiyle dolup taştı.
Yağmur,bardaktan boşalırcasına yağıyor,ağlıyor sanki gözleri kururcasına..İki gündür boğazıma tek lokma dahi bir ekmek parçası geçmiyor.
Tükeniyorum.
Neslimin devamı varmış gibi..
Adamın varlığına alışıyorum.
Tükendikçe hayatım değişiyor benim.
Ortalığı yıkıp devirdim.
Rüyalarıma konu bile olan adam..Karabasanım gibi olmuş.
Darmadağın odamın günlerce açmaya cesaret edemediği kapıyı babam tıklattı.
"Ne var!" Diye bağırdım "Görmek istemiyorum o doktor bozuntusunu da sizi de!"
"Arzu! Fazla ileriye gittiğinin farkında mısın babacım! Şu kapıyı aç iki insan gibi konuşalım,hadi."
Titriyorum.Zayıf ve çelimsiz bacaklarımı doğrultuyorum.Ayağa kalktım.Göz yaşlarımı elimin tersiyle sildim.
Geçmişimden o geceye ait kalıntılar beynimin çevresinde dört dönüyor,bir monitör gibi gözlerimin önüne getiriyordu.
Bir krizin daha başlangıcındaydım.
Kapımın önünde parmaklarım anahtara gidip çevirdi.Kapı açılırken,henüz daha yüzümün yarısını bile göstermeyip bir gözümü dışarıya çıkarttım."Ne var? Ne istiyorsunuz?"
Yanında doktor vardı..
"Lütfen sana yardım etmeme izin ver." Dedi Cenk.Korku dolu ve endişeliydi."Burada sana yer yok" dedim.Gitmesini istemiyordum.
Belki de ona bakmaya ve konuşmaya katlandığım tek kişi oydu.
"Lütfen Arzu.. Lütfen" yüzünü dışarıdan gözüken tek gözüme yaklaştırdı.Kapıyı biraz daha araladım.Babam ve annem bizi izlerken Doktoru yavaşça içeri girmesi için çekildim.
Gözlerim yerdeydi.İçeriye girer girmez kapıyı da kapatmıştım ardımızdan.
"Nedir seni bu kadar parçalayan? Söylesene ne?"
"Söylersem ne ifade edecek?! Yıllardır kimseye açmamışım içimi onlara bile!" Elimi kapıya doğrulttum anne ve babamı kastederek.
"Peki nereye varacak bu iş! Nereye kadar devam edecek Arzu?"
Çaresizlikten ve sinirden dizginleyemediğim kan ağlayışlarım feryad figan döküldü yanaklarımdan.Kafamda binlerce ses dönüp yankılanıyor,duvara çarpıyor..
Susturamıyorum..
Bana yaklaştı bir an ve sarılmak için hamle yaptı.Geri çekildiğimde oda durdu.Sanki bu hareketim ona anlatamadıklarımı tamamen bedenen anlatmış gibi oldu.
Anladı.
Bir adım daha attı.Sırtım,dolabıma dayandı.Var gücümle yumruklarımı sıktım.Gözlerimi kapattım.Ondan gelecek bir hamleye hazır değildim.Ne yapardım ne tepki verirdim bilmiyordum.
Nefeslerimiz,yüzünün yakınlığı şu an rahatsız edici gelse bile alışıyordum..
Bana temas edecekti ki son anda ellerini başımın yanlarına dayadı.
Oda yapamamıştı.
Dokunamadı.
"Sana uzak olan herşeyi geri getireceğim liseli..Herşeye en başından başlayacağız.Git desen bile buradayım..Kabullen.."
Burnu alnıma temas etti ve hemen geri çekildi.
Kaybolan ruhumun çizdiği değişik duygulardan birtanesini yaşıyordum yine.Ucu bitmiş sanki de yanlış yazmayı göze almış bir mürekkepli kalemi almış eline..
Durmadan karalıyor bedenimi.
Siyah boyası bütün her yerimi kaplamış..
Bir yandan yok olmamı sağlıyor..
Daha yeni aldığım antidepresan ilaçlarım son derece de sakinliğimi korumakla hükümlü.
Koltukta oturmuş henüz daha sol kolumdan yeni iğne yemiş olarak sızısını dinliyorum.
Televizyondaki programa boş boş bakarken az önce kendimi yırtıp odasını deli gibi dağıtan ve bağırmaktan boğazları yırtılan ben değilmişim gibi.
Daha fazla rezil rüsfa olmamın açık bir sebebi olamazdı herhalde.
Yanımdan bir dakika bile ayrılmayan annem,elimi daha sıkı kavrıyor.Saçlarımı öpüyor ve "Her şey çok güzel olucak hayatım,bunların hepsi geçecek" diye mırıldanıyor.
İçeriye doktor ve Babam girdi.
"Arzu,kızım? Pazar gününü Cenkle geçirmeyi ister misin?" Babamdan sonra Cenk "Merak etme,terapi yok..Başını şişireceğim sözler yok.Sadece eğleneceğiz. Ne yapmak istersen"
Cevap vermedim.
Zaman geçirecek bir tarafım kalmamıştı.
Bir iğne tarafından etkisiz hale getirilmek yaşamım boyunca en kırıcı yöntemlerden bir tanesi gibi.
Elim kolum halatla bağlı..
Ayağa kalktım ve düz umursamaz adımlarım odama yol aldı.
Uyumak istiyordum.
Sadece...Gözlerimi belki de sonsuz bir uykuya hapsetmek..
*
Ağır adımlarla odamdan çıktım.Uyandığımda saat akşam 8'di.
Bu kadar lanet bir etkinin altında olmam içimdeki huzursuzluğun senfonilerinden birini yazdı.
Anlamsız rüyalar,karmaşık görüntülerden ibaretti herşey.
Uyudum,uyandım.
Mutfaktan süzülen beyaz ışığa doğru gittim.Anne ve babam karşılıklı akşam yemeğini yerlerken beni ilk fark eden annem oldu.
"Günaydın meleğim..İyi dinlenebildin mi?" Hiç bir şey olmamış gibi gülümsüyorlardı ikiside.Annem ayağa kalkıp "Hadi otur sana da bir tabak koyayım" deyince reddedip elimi olumsuz anlamda iki yana salladım."Aç değilim.Size afiyet olsun"
Bir sonraki durağım üst kata çıkmak oldu.Babamın kitaplığından bir felsefi kitap alıp,dışarıya bakan koltuklarından birine yerleşmeyi planlıyordum.
Ama taki siyah,uzun kanepeye üzerinde bir battaniye örtülü uyuyan adamı fark edene kadar.
Donup kaldım olduğum yerde.
Gitmemiş,burada mı uyumuştu?
Ona duygusuzca bakarken bu ifademin sadece yüzüme yansıttığımın farkındaydım.
Öyle değişik hissediyorum ki,elim ayağım yeniden birbirine dolanacakmış gibi oluyor.
Ne kadar da masum görünüyor.
Cennetin kapısını aralamışım ve gördüğüm ilk yüz bu adamınmış gibi..
Aslında günah işleyip cehenneme girme sebebim bu adam.Beni öyle böyle kahredip sinir eden..
beni kendisinden defalarca soğutan bu keskin hatlı manken suratlı yüz..
Elli defa yanıp tekrar cehennemde dirilme sebebimdi.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro