Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

Başlangıç🌑

Karanlığın bedenimle bütünleştiği, kalbimin rüzgarın etkisiyle şaha kalkıp adeta duygularımla dans ettiği bir an..
Yüreğim bükük,kalbim bölük.
Arzu Çağan ben.
İç görünüşü aynı zamanda dışına da yansıyan bir kız.
Oldukça zayıf ve güçsüz..
Beni ben yapıp temsil eden  hiç bir farklı yönüm yok. Doğal kahverengi saçlar,açık kahve gözler.Yıllardır kendimi ben bile çözemiyorum,umarım sizde bu satırları tamamladıktan sonra anlamadım hiç bir şey deyip kapatacaksınız.
O zaman şunu baştan söyleyeyim ki bundan sonra anlayanlar anlamayanlara anlatsın..
Canım matematik hocamın meşhur sözleri..

Saatlerce dolaştığım ve sahip edindiğim boş sokaklarda adımlarımı duymaksızın yürüyorum.
Okulu yine ektim evet,ama bir şey vardı.
UMRUMDA DEĞİL.
Yani defalarca 12.sınıfı tekrar okumuş tembel bir kız olarak okulu bırakmayı düşünüyorum.
Hayatta herkes başarılı olmak zorunda değil bunu bir sübliminal mesaj olarak algılamayın.Ben sadece özgürlüğüme düşkünüm,kafama hiç bir şey basmıyor,psikolojik olarak bozgun bir durumdayım,saçma cümleler hareketler,umursamamazlık,ailevi sorunlar..
Ailevi derken,tek yakınım babam ve annem.Akraba falan hiç girmiyoruz biz o işlere.

Zamanında daha farklı şeyler oldu.Bunu açıklayacak kadar cesaretli değilim..
Kötüydü yani,çok kötü..
Anlarsınız ya..Bir erkek problemi,istemezsiniz nefret edersiniz..Görünce bile tiksinir kusma isteği gelir.Sanırım bu tek bende var.
Geçmişim Bok gibi..

İç geçirip popomda titreşimi hissettim. Telefonumu alıp ekranda yazan 'Annem' ismi beni bir kez daha gözlerimi devirmeme sebep oldu.
''Efendim?''

''Arzu? sorması ayıp nerede olduğunu sorabilir miyim güzel kızım? ha yani müdüre hanım okulda olmadığını yine  ve yine söyledi de.Kadıncağız da artık bıkamıyor falan..''

''Geliyorum anne..'' dedim kısık bir sesle.Aslında gitmeyi hiç istemiyorum,ama belki de dayak yiyebilirim korkusuydu,bilemiyorum.Telefonun ardında kalan sesiyle derin bir nefes alıp verdiğini işittim.Benimle baş etmekte güçlü bir şekilde zorluk çektiği belliydi. ''Erken gel,baban evde konuşmamız lazım.'' dedi  ve cevap vermeme kalmadan suratıma kapattı.

Yürümeye devam ettim.Attığım her adımda içimde depremler oluyor ve eve gittiğim an beni nelerin beklediği düşüncesi beynimin içini kemirmeye başlamıştı.
Babam bu,sağı solu belli olmayan dengesiz adam,sinirli ve agresif,yeri geldiğinde şefkatli koruyup kollayan.. Klasik bir baba.

Babam İstanbul'da özel avcılar anadolu hastanesinde kardiyolog olarak mesleğini devam ettirmekte.Annem ise hala daha Üniversiteye odaklanmış,benden çok ders çalışan yakında profesörlere taş çıkartacak olan bir kadın.Bu kadar iyi çalışkan ve mesleği yüksek bir aileden gelmeme rağmen sanki annem beni ters doğurmuş gibiydi.

Eve vardığımda saat akşam 8 buçuktu. Anahtarla açtığım kapı da ayakkabılarımı çıkarıp içeriye sessizce girerken,duyduğum tek şey yorulduğumu kanıtlayan nefes alıp verme , kapanan kapı sesi son olarak anahtar şıkırtıları..
Çantamı bir kenara fırlatıp montumu çıkararak askıya astım.
İçeriye girmeye korkuyordum açıkçası.

Salonun kapı pervazından yavaşça başımı çıkartıp koltukta oturan anne ve babama baktım.Babam tüm karizmatikliğini öne sürerek üstünde herzamanki gibi beyaz gömleği altında kumaş pantolonu ve öne biraz eğilmiş,bir kaç ak düşmüş sakallarını ovuyor,bana bakıyordu.
Annem ise elinde bir adet okuma kitabı ile günlük kıyafetleriyle babamın yanında bacak bacak üstüne atmıştı. Aynı şekilde o da bana bakmakla hükümlü.
''Hoşgeldin Arzu,geçsene kızım.'' annem elindeki kitabı bırakmadan karşısındaki koltuğu gösterdi oturmam için.Ses çıkarmadan dediğini yapıp karşılarına oturdum.
''Saat kaç?'' babamın sesini duymamla gözlerim saate kaydı.Kısadan ''8 buçuk'' deyiverdim.
Dudaklarım kurumuş,bu buz gibi havada çölde gibiymişim..
Öyle terlemiş ve susuz...

''Okul sırasında,nasıl sızıp kaçabiliyorsun bilmiyorum ama nereye gittiğini merak ediyorum kızım.Amacın ne? neden böyle bir girişimde bulunuyorsun?'' babam sorularını tamamlayıp doğru ve arkasına yaslandı.Benden bir cevap bekliyordu ve yanıtı vermeyi hiç düşünmüyordum.Gidiyordum işte bir yerlere.''Bu gün cumaydı zaten.Okulun son günü arkadaşlarla bir kaçamak yapalım dedik?''
Bu yalanımın üzerine babam gözlerini açıp ''Ha arkadaşlarında vardı yani? tek değildin?'' dedi şaşkınca.
Ya öyleydi evet.
''Kızım senin tek iyi anlaştığın bi Funda var benim bildiğim.Sen o kadar arkadaş edinen bir kız değilsin.''

Bu kısa muhabbetten  oldukça sıkılan vücudum daha da uzatacaklarını söyledi bana.Dalgalı saçlarımı elimle daha da dağıtarak ofladım.''Anne işte,var bi kaç tane daha iyi anlaştığım napçan sen?o kadar da asosyal birisi değilim abartma.''

''Asosyal birisi değilmisin? sabaha kadar mosmor olmuş gözlerle bilgisayar başında değilmişsin gibi konuşuyorsun Arzu.En son saat sabahın 7'sinde odana geldiğimde okul mu vardı ya demiştin.'' dedi babam.
O anı bir daha hatırlayınca ister istemez gülümsedim.

Göz altı torbalarımı  kısacası boka benzeyen suratımı tamamıyla pudrayla kaplayıp magnum görünümümle okula gitmiştim.Ama o zamanlar daha 11.sınıfta falandım.
Yuh! unutmamış!

''Telefon hariç,tablet ve bilgisayar yasak.'' dedi annem.Hayatım karardı,başımdan aşağıya kaynar sular döküldü.''Çocuk muyum ben ya!'' demişim bir anda.Annem kitabını kapatarak sehpaya bıraktı ve ''Bu hareketlerine bakacak olursak evet,hala daha dün gibi hatırladığım 5 yaşındaki tatlı yaramaz bir kız çocuğum gibi..''  dedi gülümseyip.

İğrenç benzetmeler ve çocuk kavramı..
Sinirden tırnaklarımı avuç içime geçirirken dışarıdan onlara karşı bir hayli sakin gözüküyordum.

''Hiç bir şey yemiyorsun,kendine dikkat etmiyorsun.Okula doğru düzgün gitmiyorsun gidiyorsan bile 4 ve 5.derslerde hep okul dışındasın.Derslere katılmak,ilgi alaka çalışmak sıfır..Çok farklı davranıyorsun,çökmüş durumdasın bu yıllardan beri  devam eden bi durum.Defalarca konuştuk yine aynısın.Öğretmenlerine seni sorduğumda ölü gibi olduğunu söylüyorlar,Anlamıyorum babacım ilaç mı kullanıyorsun? sigara alkol? bunları lütfen ailenle paylaşmaktan çekinme,sana kızmak yerine aksine,yardımcı oluruz.''

''Kötü alışkanlıklarımdan hiç birisi yok,bunu nereden çıkartıyorsunuz?'' dedim yüzümü buruşturarak.Bir kaç şişe bira içtiğim vardı o da sıkça değildi tabi.Nasıl olursam olayım,hiç bir şey umrumda değildi.
Nasıl göründüğüm,ne yiyip içtiğim,sonumuz ölüm değil mi? bırakında istediğimiz gibi yaşayıp mutlu ölelim.

''Bir psikolog ile anlaştık.Eski haline dönebilmen için yarın evimize gelecek olan kişiden takviye alacaksın.Artık bir şeylerin önüne geçip dur' dememizin vakti geldi de geçiyor bile. Bunu sana yapmak istemezdim kendini kötü hissedeceksin ama hiç iyiye gitmiyorsun Arzu.Üzgünüm kızım.''

Kötü hissetmiyorum tabiki de,
Bok gibi hissediyorum. İyi anlaşamam,onu da kendim  gibi bedenen öldürürdüm.
Buna inat gülümsedim ve ayağa kalktım.''Bana  bir gün bile dayanamayıp şu kapıdan koşarcasına  evi terk edeceği yarını dört gözle bekliyorum.'' dedim.Cevap vermelerine bile izin vermeden odamın kapısını sertçe kapatıp yatağıma attım kendimi.

Bu zamana kadar hep tazelenen yaralarımı,basit  bir psikoloğun değiştireceği fikri,Saçmanın da saçmasıydı..
*************

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro