Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

saçlarına karışan kum taneleri kadar seviyorum seni

Namjoon elindeki anahtarı parmağında çevirerek ilerliyordu, Taehyung yavaş adımlarla kaldırım taşlarını izlerken mırıldanıyordu. Başını kaldırıp öndeki bedeni inceledi. Salaş paltosu, başındaki beresi ve botlarıyla iyi duruyordu.

Üzerinde mavi bir ceket ve sıradan bir kot vardı. Bir hafta önce boyadığı yeşil perçemleri gözlerini kapatıyordu. Sadece başını hafifçe sallayıp gözünün önünü açmakla yetindi.

Birkaç adım sonra yorulduğunu fark edip Namjoon'a seslendi.

"Hyung daha ne kadar var?"

Seslice ofladı. Ufak bir çocuk gibi görünüyor olabilirdi ama umurunda değildi. Bacakları isyan bayraklarını çekmişti çoktan.

Namjoon gülümseyerek ona döndü. "Fazla kalmadı. Ama.. Sahile gitmeden önce biraz eğlenmek ister misin?"

Taehyung merakla gözlerini üzerinde gezdirdi. "Nasıl bir eğlence?"

Namjoon gülümsemesini genişletti. Buluştuklarından beri omzunda tuttuğu çantayı salladı. "Benimle gel."

Namjoon kolundaki saati kontrol ettikten sonra adımlarını hızlandırdı. Taehyung her şeyden birhaber bir şekilde onu takip etti.

İzbe sokaklardan geçip sessiz bir caddeye çıktılar. Namjoon adımlarını kesip önündeki büyük duvara baktı ve gülümsedi. Çantasını sesli bir şekilde yere bırakıp fermuarını açtı.

İçinden bir sprey boya çıkarıp Taehyung'a fırlattı. Taehyung sprey boyayı havada yakalayıp sırıttı.

"Vay canına! Neden bana söylemedin?"

Namjoon omuz silkti.

"O zaman sürpriz olmazdı."

Taehyung elindeki epeyi sallayıp önündeki büyük duvara baktı. Aklında sadece birkaç saat önce dinlediği şarkının sözleri vardı.

Me, her and the moon.

Mavi boyayı duvara püskürttü. Genel hatlar çizip Namjoon'un çantasına yöneldi. Siyah ve beyaz spreyi alıp yeniden aynı yere döndü. Büyük yuvarlağı içini doldururken Namjoon'un onu izlediğimden habersizdi.

Namjoon elindeki kırmızı spreyi bırakıp duvara yaslandı. Kollarını birleştirip onu izlemeye devam etti.

Taehyung kaşlarını hafif çatmıştı ve dudakları aralıktı. Tek odaklandığı koyu renk bulutların arasına kondurduğu ay çizimiydi şu an. Beyaz spreyi son kez sallayıp uzaklaştı ve ufak parıltılar ekledi.

Yeniden mavi spreyi eline aldığı sırada Namjoon sessizliğini bozup dudaklarını araladı.

"Taehyung bu kadar iyi grafiti yaptığını bil-"

"Hey, siz! Durun!"

"Siktir! Taehyung koş!"

Namjoon konuşurken uzaktan gelen sesle oraya dönmüştü. Polisler elinde fenerlerle onlara doğru koşuyorlardı.

Namjoon Taehyung'un elini yakalayıp koşmaya başladı. Ne olduğunu anlamayan Taehyung sadece onun büyük adımlarına yetişmeye çalışarak tüm gücüyle koştu.

Dik bir yokuştan aşağı koşarlarken polisler tam arkalarındaydı ve ikisinin de damarlarından adrenalin coşkuyla akıyordu. Namjoon Taehyung'un bir ara sokağa soktu ve hızlıca duvarın arkasına saklandılar.

Polisler önlerinden sağa giderken nefeslerini düzene sokmaya çalıştılar. Taehyung seslice nefes verirken konuştu.

"Vay canına! Tanrım, yirmi iki yıllık hayatımda yaşadığım en aksiyonlu geceydi!"

Namjoon gülerek ona eşlik etti. İkisi de dinlendiklerinden emin olduklarında ayağa kalktılar. Taehyung anın heyecanına kapılarak fark etmediği detaya odaklandı.

Namjoon elini tutuyordu.

Normal hızına dönen kalbi birden yine hızla atmaya başladı. Namjoon Taehyung'un gözlerini takip ederek odaklandığı şeye baktı. Ellerinin yeni farkına varan Namjoon utanarak elini çekti ve ceplerine yerleştirdi.

Hiçbir şey olmamış gibi nefes verip konuştu. "Hala sahile gitmek istiyor musun?" Taehyung sadece başını sallamakla yetindi.

Birlikte hafif bir tempoda yan yana yürümeye başladılar. Ara sokaktan çıkıp kaldırımda ilerlediler.

Taehyung yine dalgınca yere bakarken Namjoon gökyüzünü izliyordu. Sessiz ve uzun sayılabilecek bir yolculuğun ardından sahile ulaşmışlardı. Denizin kokusu buram buram sarıyordu onları.

Namjoon yanındaki bedene bakıp "hadi," diye seslendi.

Taehyung ve Namjoon sahil yolunu takip ederek kumlara ayak bastılar. Taehyung içinden tekrar ediyordu.

"Sakin ol..  Alt tarafı deniz. Yakın bile değiliz."

Namjoon'a baktı. Ay ışığı yüzüne vuruyordu. Bir tarafı karanlığa tuval oluyorken diğer tarafı tüm güzelliğiyle parlıyordu.

"Oh.."

Farkında olmadan verdiği tepkiyle Namjoon ona döndü. Kızarmış yüzü ve fal taşı gibi açılan gözlerini görünce kıkırdadı. "Taehyung, bir sorun mu var?"

"Hayır sadece.. Umm.."

Taehyung başını yere eğip dudaklarını kemirdi.

"Sudan korkan bir bebek olduğumu düşünmesini istemiyorum!"

Kendini sıktığı sırada Namjoon uzun ince parmaklarıyla Taehyung'un çenesini kavrayıp ona bakmasını sağladı.

İyiden iyiye kızaran Taehyung halinden oldukça memnun görünen Namjoon'un gözlerine baktı. Hafifçe yutkunup parlayan gözlerinde kayboldu bir müddet.

"Sorunun ne olduğunu söyleyecek misin artık?"

Taehyung hafifçe geri çekildi. Fakat Namjoon aradaki mesafeyi yine kapattı.

"Sadece.. Denizden korkuyorum."

Namjoon 'bu muydu?' dercesine baktı ona. Parmaklarını çekip elini Taehyung'un beline yerleştirip nazikçe ittirdi.

"Merak etme, kimse seni denize atmayacak. Rahatla. Güvendesin."

"Oh cidden mi? Kalbim patlayacak gibi atıyor."

İçinden geçirdiği şeylere karşı başını iki yana sallayıp onunla yürümeye devam etti. Kumlara oturdukları da Taehyung cebinde ki küçük kum saatini hatırladı. Namjoon Seul'den bir süreliğine annesinin yanına gitmek için ayrıldığı zaman bunu ona hediye etmişti. Taehyung'a kaybetmemek için ucuna bir zincir takmış ve kolye yapmıştı.

Böylece hep boynunda olacaktı. Ona en yakın yerde.

Gitmeden önce bunu avucuna bırakıp "yüz kum tanesi kadar uzakta olacağım sana." demişti. Taehyung mutlulukla gülümsedi.

Ona döndü Taehyung, "Bana verdiğin sözü hatırladım Namjoon-ah, hep yüz kum tanesi kadar uzakta olacaksın."

Ona hyung dememişti. Çünkü istememişti.

Namjoon ona dönüp elindeki kum saatine baktı ve gülümsedi. "Yanında taşıyorsun.."

Şaşırmış gibi görünüyordu.

Taehyung başını salladı. "Çünkü sana değer veriyorum Namjoon-ah."

Namjoon gülümsemesini genişletti. Çukurları ay ışığını topladı.

Namjoon kuruyan dudaklarını yalayıp ayağa kalktı. Taehyung başını kaldırıp ona baktı.

Namjoon elini uzattı, Taehyung anında eline uzandı ve sıkıca tuttu. Namjoon onu nazikçe kaldırıp denize doğru ilerledi. Taehyung ne yaptığını anlayınca anında adımlarını durdurdu.

Namjoon geriye dönüp, "Taehyung.. Lütfen gel."

"Gelmeyi istiyorum! Sadece kor-"

"Söz veriyorum elini bırakmayacağım."

Taehyung Namjoon'un elini daha sıkı tuttu.

Bu kadardı işte. Namjoon'un onun aklını çekmesl ve ona kapılması bu kadar kolaydı.

Başını sallayıp sessizce yanında ilerlemeye devam etti. Suya yaklaştıkça yaklaşmışlardı ve Taehyung gerilmeye başlamıştı.

Bunu hisseden Namjoon ona bakıp hafifçe tebessüm etti. Tatlı bir 'ben yanındayım.' dı bu.

Su bileklerini bulmuştu Taehyung'un. Derince bir nefes verip emin adımlarla suyun içinde ilerlemeye devam etti.

Namjoon onun yanındaydı, elini tutuyordu ve her an ona sarılabilirdi. Yani her şey yolundaydı.

Su bacaklarını bulduğunda yavaşça titredi. Hoş bir dalga vücudunu turladı. Taehyung su beline geldiğinde Namjoon'un yönlendirmesiyle kollarını boynuna doladı.

Bir müddet sonra ayakları yerden kesilmişti. Bu Taehyung için kilit noktaydı. Tam şu an da, Namjoon'a bu kadar yakınken ruhunu Tanrı'ya teslim edebilirdi.

Ama hayır. Tam da şu an yaşamak istiyordu. Tam bu anda kısılıp kalmak istiyordu.. Ki onunla sonsuza kadar kalabilsin.

Namjoon hayranlıkla onu izliyordu. Taehyung sadece gözlerine odaklanmıştı. Öyle güzel parlıyordu ki kendi yansımasını görebiliyordu.

Namjoon alınlarını yaslayıp boğuk sesiyle konuştu. "Taehyung.. Çok hoş görünüyorsun."

Taehyung'un aralık dudaklarına dikti gözlerini. "Seni öpebilir miyim?"

Taehyung için artık durmak yoktu. Birçok duygu damalarlarında geziniyordu. Parmaklarını uyuşuyor vücudu alev alev yanıyordu.

Namjoon'u beklemeden dudaklarını dudaklarına bastırdı. İkili birbirine yapışık bir şekilde öpüşürken denizin ılık dalgası onları bir aşağı yukarı sallıyordu. Taehyung'un elleri Namjoon'un ensesindeydi, Namjoon Taehyung'u sıkı sıkı tutuyor arada saçlarını okşuyordu.

Gece kendini hafif bir esintiye bırakırken ikili şehvetle öpüşüyordu. İkisi için de büyülü bir geceydi.

İkili dakikalar sonra dudaklarını ayırdıklarını birbirlerinin omuzlarına yasladılar başlarını. Üşüyünceye kadar öyle kaldılar suyun içinde, sudan çıktıklarında kumlarda uzandılar biraz da. Sabah olmayacakmış, sanki hiç güneş doğmayacakmış gibi izlediler gökyüzünü birlikte.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro