0.1
* * *
Saçlarımı hangi yöne gittiğine çokta önem vermeden yüzümün önünden çekmek adına arkaya doğru attım, esneyerek arabımı sakince çalıştırdım. Dikkatlica park alanımdan geriye doğru sürdüm, ana yola çıktım ve navigasyonun bana gösterdiği yöne doğru sürmeye başladım. Bugün çekim yapacağımız yere yaklaşık bir saatlik bir mesafede yaşıyordum.
Bugün günlerden salıydı, setin ilk günüydü ve saat henüz 5:11'i gösteriyordu. Sadece Phoebe ve henüz tanımadığım oyuncular ile birlikte birkaç sahnem olacaktı. O kadar uykusuzdum ki, heyecanlanmaya halim bile yoktu.
Saat 6:20'yi gösterirken arabamı park ettim ve bana verilen, her tarafını renkli kalemlerle çizdiğim senaryoyu elime alarak çantamı sol omzumun üzerine attım. Dikiz aynasından kendime bakarak parmaklarımla kirpiklerimi düzelttim, nasıl olsa makyaj yapılacağı için rahat davranmıştım.
Arabadan inerek asfalt yolda adımladım ve çekim yapacağımız binaya giriş yaptım. Hope'un ilk sahnesi doğaüstü çocukların gittiği Salvatore okulunda olacaktı, başını belaya sokup ceza alıyordu.
Daha önce dizide gördüğüm, evden yatılı okula çevrilmiş binaya giriş yaptığımda derin bir nefes aldım. Yüzümde oluşan gülümsemeyi durduramıyordum, burada olmayı daha önce kaç kez hayal etmiştim?
Bakışlarımı geniş salonda, üniforma giymiş birçok oyuncunun arasında gezdirdim. Küçük lacivert eteklerin ve onlarla uyumlu süveterlerin ne kadar tatlı gözüktüğünü söylemeden geçemeyecektim, bir an önce kendiminkini giymeye sabırsızlanıyordum.
"Cindy!"
Elinde bir dosya, kulağındaki tek kulaklığı ile bana doğru hızlı adımlarla gelen kısa boylu kadını gördüğümde sonunda kendime gelebilmiştim.
"Bu taraftan, seni giydirmemiz gerekiyor."
Elini sırtıma koyup beni binanın koridorlarından bir odaya doğru yönlendirmeye başladığında adımlarına uyarak onunla beraber ilerledim. İçimden 10'a kadar sayıyor, derin nefesler alıyor ve sakin kalmaya çalışıyordum.
Beni soktuğu odada göreceğim ilk yüzün Phoebe Tonkin olacağı beklediğim en son şeydi. Sarah'nın, yaka kartında böyle yazıyor, büyük askılığa doğru beni iteklemesine izin vermeden durdum ve renkli gözlü, buğday tenli kadına baktım. Beni fark etmiş olacakki kafasını önünde duran, okumakta olduğu senaryodan kaldırdı. Saçlarını kısa kestirmişti ve çok güzel gözüküyordu.
"Merhaba, sen Cindy olmalısın!"
Elindeki kağıtları bıraktı ve ayağa kalkarak elini bana doğru uzattı, yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Her zaman böyle tatlı mıydı?
"Anne-kızı oynayacağımız için çok heyecanlıyım, ekibe hoşgeldin."
Uzatmış olduğu elini yavaşça sıkarak içten gülümsemesine karşılık verdim ve ona sarılma arzumu zorda olsa bastırdım. Aynısını Joseph'la da yapabilir miydim, emin değildim.
"Ben de çok heyecanlıyım, tanıştığımıza memnun oldum Phoebe."
Arkamda sabırsızca beni bekleyen Sarah'ı daha da kızdırmamak adına elini yavaşça bıraktım. Askılığa doğru ilerleyerek üzerinde adımın yazılı olduğu askıyı çekip çıkardım. Paravanın arkasına geçtim ve oyalanmadan hızlıca üzerimi değiştirmeye başladım. Lacivert ve mavinin güzel bir tonunun karışık olduğu şort-eteği, beyaz gömleği, eteğin lacivertiyle aynı tonda olan süveteri hızlıca giydikten sonra yanlarına iliştirilmiş olan dizaltı çorapları da ayağıma geçirdim. Paravanın arkasından çıktım ve benim için ayrılan kısımda, yerde duran siyah ayakkabıları giydim. Her zaman bu tarz üniformaların oldukça tatlı olduğunu düşünmüştüm.
"Sana ayrılan karavan henüz hazır olmadığı için bugünlük böyle olacak, makyaj masasına geçer misin?"
Başımı salladım, sorun olmadığını söyleyecektim ama Sarah'nın bunu dinlemeye bile vakti olmadığını düşünüyordum. Bana kendini tanıtmamıştı bile, sadece beni hazırlamaya odaklıydı.
Makyaj masasına oturmamla biri adam biri kadın iki kişinin odadan içeri girmesi bir olmuştu. Phoebe burada durmaması gerektiğini düşünmüş olmalı ki onlar girdikten sonra odayı terk etti.
Kısa saçlı esmer kadın makyajımı yapıyor, adam da bir yandan saçlarımı büyük bir maşaya sarıyor ve doğal bukleler haline getiriyordu. Sonrasında ise bir tutam saçı alarak başımın üzerinden bir taç gibi örmeye başlamıştı.
Masaya bir çift lens kutusu yerleştirilmişti, gözlerim kahverengi olduğu için mavi lensler takmam bekleniyordu. Açık kahverengi saçlarımın arasına onları biraz daha turuncuya çevirmek istercesine bir miktar sprey sıkılmıştı.
İşleri bittiğinde makyaj ve saç ekibine gülümsedim ve elimi uzattım. Bundan sonra hep onlarla mı çalışacaktım bilmiyordum ama kendimi tanıtmanın bir mahsuru olmayacağını düşünmüştüm.
"İsmim Cindy, beni böyle güzel gösterdiğiniz için teşekkür ederim."
Beyaz tenli adam gülümseyerek hafifçe sol yanağımı sıktı ve ardından çantasını toplamaya başladı.
"Biz sadece varolanı ortaya çıkarıyoruz. Ben Jeff, tanıştığıma memnun oldum."
Gülümsemesine karşılık vererek tıpkı onun gibi çantasını toplamakta olan makyöze döndüm, kendisini tanıtmasına izin verdim.
"Çekime son 5 dakika."
Sarah gözlüklerinin üzerinden bana uyaran bir bakış attığında gergince gülümsedim ve odadan çıkarak beni yönlendirmesine izin verdim.
*
Okuldaki sahnenin çekimleri bitmişti. Hope bir çocuğu meleze dönüştürmüş, başını belaya sokarak okuldan uzaklaştırma cezası almıştı. Şuana kadar her şey yolunda gidiyordu. Bugünkü son sahnemiz Mikaelson malikanesinde olacaktı.
Beni Salvatore okulundan daha çok heyecanlandıran bir şey varsa o da bu evdi.
Derin bir nefes alarak ismimin yazılı olduğu sandalyemde arkama doğru yaslandım ve Jeff'in saçlarımı bir kez daha başımın üstüne doğru örmesine izin verdim. Bana sevimli pijamalar giydirmişlerdi ve böyle daha küçük gözüktüğüm için yine saçımı örüyorlardı.
Yapacağım tek şey Hope'un odasında uzanmak, müzik dinlemek, solan çiçekleri fark etmemle Klaus'un eve geldiğini anlamak ve koşar adım aşağı inmekti.
Tek sorun Joseph'ı asla göremeyecek olmamdı. Senaryoya göre Hope aşağı ulaştığı anda Klaus ortadan yok oluyordu. Merak ettiğim tek şey ise bugün gerçekten burada olup olmayacağıydı.
"Hazırsan yerini alır mısın Cindy?"
Gülümseyerek başımı salladım ve sandalyemden kalkarak yatağa doğru ilerledim. Yatağın üzerine bırakılmış büyük kulaklıkları başımın üzerinden geçirerek kulaklarımın üzerine yerleştirdim ve başımı yastığa koydum. Müziğin ritmine ayak uyduruyor gibi yapıyor, bakışlarımı tavanda gezdiriyordum.
Yönetmenden işaret geldiğinde bakışlarımı sol tarafa, komidinin üzerinde duran çiçeklere çevirdim. Kulaklıklarımı hızlıca çıkardım ve benimle birlikte gelen kameraman ile, küçük adımlarla önce odayı, sonrasında da katı terk ettim.
Alt kata ulaştığımda birkaç dakika önce tanıştığım Riley'i, Freya halayı, görüyordum. Ona hayal kırıklığı dolu bir şekilde baktıktan sonra sahnenin kesilişini izledim.
"İyi iş çıkardın, bugünlük bu kadar."
Yönetmen sağ gözünü kırptığında gülümsedim ve istemsizce yerimde zıpladım. Makyaj odasına dönmeden önce gözlerimi son bir kez ekibin üzerinde gezdirdim. Bunu yaparken Julie ile konuşan Joseph'ı görmeyi beklemiyordum.
Baştan aşağı siyah kıyafeti, kusursuzca yapılmış saçı ve yüzündeki büyük gülümsemesiyle birkaç adım ileride duruyordu. Keyfi oldukça yerinde gözüküyordu.
Yavaşça yutkundum, ellerimi gergince sıktım ve derin bir nefes aldım. Arkamı dönüp gitmeli miydim, yoksa yanına gidip kendimi tanıtmalı mıydım?
İçinde bulunduğum ikilem fazla uzun süremeden gözlerim Julie'nin gözleri ile buluştu. Kaşları sevinçle havalandı ve eliyle bana gelmemi belirten bir işarette bulundu. Gülümsemesine karşılık verirken yavaşça yanına doğru adımladım.
"Joseph, Cindy ile tanışmadın, değil mi?"
Sarışın adam başını iki yana doğru sallarken dudakları biraz daha yukarı kıvrıldı. Gözlerim onun mavi gözleriyle buluştuğunda birkaç saniye için ne yapacağımı bilemez bir hale gelmiştim. Yıllardır izlediğim, hayranı olduğum bu adamın karşısında nasıl davranacaktım, bilmiyordum.
"Merhaba, seninle tanışmayı dört gözle bekliyordum."
Dudaklarımı ıslattım ve hafifçe tebessüm ettim, bunu bir de bana sor.
-
Ben bu hikayeye başladığımda daha yetişkin Hope rolüne biri seçilmemişti. İsteyen kızı Daniel Rose olarak hayal edebilir veya nasıl istiyorsa öyle hayal edebilir, ben kıza bir yüz koymayacağım
Umarım beğenir ve birkaç yorum bırakırsınız
Ayrıca Picturesque adındaki The Originals kurguma da bir göz atarsanız çok mutlu olurum^^
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro