Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

ஜBölüm 7ஜ

Tanrım, neydi bu hissettiğim?

Pişmanlık mı?

Ah buna alıştım. Eğer pişmanlık olsaydı anında tanırdım bu hissi. Bu his, onu üzme korkusuydu. Evet, aşk böyle bir şeydi işte. Hayatını mahveden ve sana gitgide zarar veren bir virüs gibi. Bana yaptıklarını umursamadan onun ufacık üzülmesinden deli gibi korkuyordum ne olursa olsun. Kim bilir, belki de sadece henüz bazı zamanlarda kabullenemediğim bebeğin bana yaşattığı duygu büyümsemelerinden ibaretti bu hissettiklerim...

Gözlerindeki hayal kırıklığı...

O içimi parçalayan hayal kırıklığı dolu bakışlar...

Belki de dışarıya göstermemek için çabalıyordu ama tüm duyguları tek tek tadarak öğrenen bir duygu uzmanından saklayamazdı bunu. Defalarca kez yaşamış, bu duygu eşliğinde dakikalarca aynayla bakışmış, kaç defa göz yaşı dökmüştüm.

Belki kendisi bile farkında değildi üzgün olduğu zaman birbirine bastırdığı dudaklarının. Ama ben farkındaydım. O her üzüldüğünde istemsiz olarak bunu yapıyordu. Birkaç kez tanık olmuştum sadece. Ama hafızama çok iyi kazımıştım. Hayatımda istemediğim, ama çıkmasından da deli gibi korktuğum adama tam ortasında bir oda kurmak ve ömrünün sonuna kadar onu orada yaşatmak istiyordum. Hiç üzülmesin, hiç kırılmasın, daima mutlu olsun...

"Bunu düşürdün." Sesindeki umursamaz ton o kadar gerçekçiydi ki, bir an kendimden şüphe edecektim. Fakat sanki onun için hiçbir şey olmamış gibiydi. Sanki yoldan geçen herhangi birinin düşen bir eşyasını uzatıyordu.

"Teşekkürler," diyerek elinden aldım kutuyu. Ardından kutuyla bakışmaya başladım. Belki de, utancımdan başımı kaldıramadığım için kutuya bakıyordum. Utanç. Bana çok sık uğramazdı. Genelde pişmanlık daima ilk sıradaydı....

"Taehyung söyledi mi bilmiyorum ama erkek arkadaşımın pastanesinin açılış yıl dönümü için küçük bir kutlama yapılacak. Taehyung'u da davet etmemi istemişti. Ben de ikinizin davetli olduğunu Taehyung'a söylemiştim fakat bana geri dönüş yapmadı. Gelecek misiniz?" Taehyung'un böyle bir şey söylemediğine adım gibi emindim. Acaba tüm gün gerilmesinin nedeni de bu muydu? İşin garip yanı, gerilmesi için ortada hiçbir neden yoktu. Zaten Jimin'le benden çok daha öncesinden tanışıyorlardı.

Ne olursa olsun, böyle bir teklifi direk reddedeceğimi zaten bilirdi. Belki de bundan dolayı söylememişti. Jimin'i erkek arkadaşıyla eğlenirken mutlu görmektense, bir köpeği severken mutlu olduğunu görmeyi hayli hayli yeğlerdim. Bu yüzden hiç şüphe etmeden olumsuz anlamda salladım başımı.

"Maalesef davetini reddetmek zorundayım. Bu gün çok önemli işlerimiz var." Jimin'in yüzünde yine umursamaz görünmeye çalışan bir ifade oluşurken altında gizlediği buruk gülüşü sadece ben görebilirdim. Ellerini üzerindeki deri ceketin cebine koydu ve omuz silkip bakışlarını kaçırdı.

"Oh, peki. Siz bilirsiniz. O zaman, görüşürüz..." Başımla selam vererek "Görüşürüz," diye karşılık verdim.

Umarım görüşmeyiz.

Çünkü seni her gördüğüm gün biraz daha içten yıkılıyorum sanki.

Bu gün her ne kadar dışarıdan bakan biri için sıradan bir diyaloğumuz varmış gibi görünse de ben toparlanmaya çalıştıkça tek bir cümlesiyle kabuk bağlamayan yaralarım parçalanıyordu...

Yanımdan geçip gitmesini öylece bekledikten sonra bakışlarımı tekrar elimdeki kutuya indirdim. Pençelerimi geçirdiğim kutuda, parmaklarımın şeklini alarak bükülen ufak çukurları görünce stresimi dışarıya fazla vurup vurmadığımı sorgulamaya başlamıştım. Gerçekten, demir kutuyu bükecek kadar mı sıkmıştım? Hem de farkında olmadan.

Daha fazla elimde tutamayarak çöpe atmaya yeltendim fakat sanki görünmez bir güç bileğimden tutarak bu hareketime engel oldu. Kararsızca iğrenç kokuların geldiği çöp kutusunun önünde beklerken gözlerimi kapattım ve yumruğumu sıktım. Kendi benliğimle savaşıyordum. Bir yanım atmamı söylerken, diğer yanım yapmamam konusunda uyarıyordu beni.

En sonunda iki seçenekten birini seçemeyip kutuyu açtım ve içindeki çikolataları çöpe boşaltıp poşetle birlikte konteynıra gönderdim. Kutuyu da tekrar yanıma alarak hızlı adımlarla eve doğru ilerlemeye başladım. O anda aklıma başka bir gerçek dank etmişti. Ben pijamalarımla, hem de üzerinde ren geyiği desenli pijamalarımla Jimin'in karşısındaydım ve onunla bir dakikadan uzun bir süre iletişimdeydik. Aman tanrım, ölmek istiyorum...

Yine o utanç duygusunun vücudumu ele geçirdiğini fark edip koşarak binaya, oradan da asansörün içine atmıştım kendimi. Evin katını tuşlar tuşlamaz kendimi asansörün köşesine bırakıp utançla ellerimi yüzüme örttüm. Hayatımın en rezil anlarından birini yaşamıştım. Ve o da bunun seyircisiydi.

Ellerimi çekerek asansörün tavanına kaldırdım bakışlarımı. Artık onu düşünmeye hakkım yoktu benim. Her ne kadar karnımda bebeğimizi taşısam da onun belki de evlenme hayalleri kurduğu bir erkek arkadaşı vardı. Hayallerimi süslemek için bile gelmemeliydi. Rüyalarıma girdiği an birbirine bastırdığı dudaklarını umursamadan kovmalıydım onu...

Yine beynimin işlevini kaybettiğini fark ederek doğruldum ve sonunda duran asansörden çıktığım gibi bizim dairemizin önüne gelip hızla ezbere bildiğim şifreyi girdim. Kapı daha açılır açılmaz içeriden güzel yemek kokuları burnuma dolmaya başlamıştı. Vakit kaybetmeden odama koştum ve kutuyu Taehyung'un bulamayacağı güvenli bir yere saklayıp üzerindeki pijamalardan kurtuldum. Ardından, çöplüğün içinde resmen debelendiğimi hatırlayıp banyoda bol köpüklü suyla ellerimi ve yüzümü yıkadım. Sonraki istikametim ise direk mutfak olmuştu. Kendimi hızla yemek masasına attım ve önümdekilere büyük bir iştahla bakmaya başladım. Normalde iştahım olmuyordu, özellikle de yemek konusunda. Yediğimi de çıkartıyordum zaten. Son bir haftada ise iştahım fazlasıyla açılmıştı.

Elime aldığım kaşığı, önümdeki pirince daldıracakken Taehyung'un seslenmesiyle hareketimi olduğu gibi kesip bakışlarımı ona çevirdim.

"Jimin'in sevgilisi bir kutlama düzenleyecekmiş." Tek cümlede söyler söylemez rahatlamış bir nefes vermişti. Sanki yıllardır içinde biriktirdiği dertleri vurmuştu dışarı.

"Biliyorum," dedim sıradan bir şekilde. Ardından iştahıma kaldığım yerden devam edip kaşığı daldırdım ve bir kaşık dolusu pirinci ağzıma tıktım.

"Ne demek biliyordum? Ben dünden beri bunun için kıvranıyordum ve sen başından beri biliyor muydun?" Ağzımdakileri çiğnerken, dolu olmasını umursamadan "Az önce öğrendim," dedim zorlukla.

"Peki davetli olduğumuzdan haberin var mıydı?" Bu defa ağzımdakileri yuttuktan sonra başımla onaylayarak "Vardı," diye dille tastikledim.

"Jimin'le karşılaştık aşağıda. Sana söylediğinden ama senin geri dönmediğinden bahsetti. Sonra gelip gelmeyeceğimizi sordu."

"Sen ne dedin," diye atıldı hayatı buna bağlıymış gibi.

"Tabi ki de gelmeyeceğimizi ve meşgul olduğumuzu söyledim. Taehyung, adam gelmiş beni sevgilisinin kutlamasına çağırıyor. Tanrı aşkına, ne diyebilirim? Evet, geliyorum, aynen mi deseydim?" Göz devirerek yemeğime kaldığım yerden devam ediyordum ki Taehyung öfkeden ya da ne yapacağını bilemediği için işsizlikten çıldırmış gibi hareketler yapmaya başlayınca bir yandan da onu izlemeye koyuldum.

"Jungkook ne yaptın sen," diye sordu. Son günlerde garip davrandığını söylerken son derece ciddiydim.

"Ne demeye çalışıyorsun Taehyung? Açık açık söyle, anlamıyorum." Bir kaşık pirinç daha ağzıma attıktan sonra yanağı ceviz dolu sincap gibi bakışlarımı üzerine diktim. Birkaç nefes egzersizinin ardından kendini sakinleştirdi ve adeta bir yoga hocası edasıyla bana döndü.

"Jungkook o kutlamaya gideceğiz." Duyduğum şeyle ağzımdaki pirinçler boğazıma kaçınca büyük bir dejavu yaşamıştım. Masadaki portakak suyunu kafama diktikten sonra çatık kaşlarla Taehyung'a döndüm.

"Ne dediğinin farkında mısın?"

"Evet, farkındayım. Oraya gitmemiz gerek. Aşk hayatım buna bağlı. Lütfen Jungkook." İşte bunca zamandır ev arkadaşım, aynı zamanda dostum olan şahsın bir aşk hayatı olduğunu da ilk defa böyle öğrenmiştim...

ஜ•ஜ

Uzun süredir bölüm gelmediğinin, normalde de çok seyrek bölüm attığımın farkındayım. Ama Wattpad'e çok sık giremiyorum ve girersem de sevdiğim kitaplara gelen yb leri okuyup gidiyorum. Yani kısacası yb yazmıyorum.

Neden sadece o an içimi dökmek için başladığım ve değer görmeyen bir kitaba bölüm yazmak için kendimi zorlayayım ki? İlham birden geliyor ve gelirse yazıyorum.

Sizin ne kadar hayalet okuyucu olmaya hakkınız varsa, benim de hayalet yazar olmaya hakkım var.

Saygılar tayfa...

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro