ஜBölüm 42ஜ
⚠️M⚠️
(Bölümde smut yok, bölüm tamamen smut)
Uyarımı da yaptım, okumak istemeyen okumayabilir~
ஜ•ஜ
Önümdeki aynayı temizleyerek, buhardan görünmeyen yansımamı ortaya çıkardım ve birkaç saniye boyunca yüzümle ıslak saçlarımı inceledim. Banyodan yeni çıktığım için yüzümde su damlaları süzülmeye ve damlamaya devam ediyordu. Sıcak bir banyo böyle bir günün sonunda iyi gelmişti.
Derin bir iç çekip arkamı döndüm ve kapının kolunu tutup aşağı indirdim. Saniyeler içinde aralanan kapının arkasında Jimin'in beklediğini görmek ise gülümsememe neden olmuştu.
Geçmesi için ona yol vereceğim esnada yavaşça kulağıma doğru eğildi ve "Üzerini giyinme, beni bekle." diye fısıldadı tahrik edici ses tonuyla. Karşı koyamayacağım bu emir, başımı olumlu anlamda sallamama neden olurken yanımdan sıyrılıp içeri girdi.
Kapı arkasından kapandığında dudaklarımın arasından titrek bir nefes almış, ayaklarımı yere sürüyerek yatağın yanına gidip sırtım yatak başlığına denk gelecek şekilde oturmuştum.
Oda, önceki günlere oranla daha bir sıcaktı sanki. Bornozla bile üşümeden durulabiliyordu.
Bugün babalarımla buluştuğum ve hava kararana kadar onlarla uzun uzun konuştuğum aklıma gelince yeniden tatlı bir tebessüm yer edindi yüzümde. Beni kabullenmelerine, korktuğum kadar kötü bir geçmişle karşı karşıya gelmediğime seviniyordum. Artık istediğim her an onlarla görüşebileceğimi de biliyordum. Telefon numaralarını, adreslerini ve onlara dair bilmem gereken her bilgiyi de öğrenmiştim.
Aklımı karıştıran bir diğer olay ise evlilik konusuydu. Daha önce bahsi bile geçmeyen bu konunun birden bire babalarımın yanında açılması beni bir hayli şaşırtmıştı. Jimin bundan, planlarımızda olan bir şeymiş gibi bahsetmişti fakat ben bir teklif aldığımı bile hatırlamıyordum...
Daha sonra bu konuyla ilgili ona trip atmayı aklımın bir köşesine not ettim ve yatağın üzerindeki telefonumu elime aldım. Uzun süredir sessizde olan telefonuma birkaç bildirim gelmişti. Bu bildirimlerin bir çoğunu ise Taehyung'un mesajları kaplıyordu.
Merakını gidermek için mesajlarına cevap verip, babalarım hakkındaki sorularını kısaca cevapladım ve telefonu tamamen kapatıp tekrar kenara attım. Ardından boşaltma zahmetine girmediğim valizimin yanına gittim.
Yerde diz çöküp oturarak ağzını araladığım valizimin üzerindeki kıyafetleri yavaşça kenara çektim ve altlarda kalan bebek yağını çıkarttım.
Bunu her banyodan sonra kullanır olmuştum. Kendi cilt bakımım için gerekli oluyordu ve sonradan oluşma ihtimali barındıran çatlakları da önlüyordu.
Tekrar yatağa çıkıp bağdaş kurarak oturdum ve üzerimdeki bornozu kollarımdan sıyırıp, iki yanıma düşmesini sağladım. Yeterince büyük olan karnımla bağdaş kurduğum bacaklarım, erkekliğimi gizliyordu. Bunun dışında tüm vücudum şu an açıktaydı.
Elimdeki şişenin kapağını açıp bir miktar elime döktüm ve boynumdan başlayarak kollarıma, göğsüme, karnıma ve bacaklarıma olmak üzere tüm vücuduma yedirdim yağdan.
Kokusu o kadar hoşuma gidiyordu ki, her burnuma dolduğunda doğmuş bebeğimi kokluyormuş gibi hissediyordum.
Yüzümdeki gülümseme eşliğinde şişenin kapağını kapatıp yanımdaki komidine koydum. Ardından bornozu tekrar kollarımdan geçirmeye başladım.
Tam o esnada banyonun kapısı açılmış, sıcak bir buhar dalgasının ardından üzerindeki siyah bornozla, beklediğim beden karşımda belirmişti. Ona bakarken o kadar dalmıştım ki, henüz giyemediğim, kendi bornozumu tamamen unutmuştum.
Zorlukla yutkundum ve yavaş adımlarla karşıma geçip oturuşunu izledim. Gözleri baştan çıkarıcı bir ifadeyle vücudumda geziniyordu. Önünü bağlamadığım ve bir kolu dirseğime kadar sıyrılmış, omzumu açıkta bırakmış olan bornozu sıkıp heyecanımı bastırmaya çalıştım. Aynı anda onun da açılmış üst bacağına bakmaktan alıkoyamıyordum kendimi.
Yatağın üzerine attığı tek bacağı yüzünden bornozu biraz sıyrılmıştı ve siyah bornozun yanında beyaz kalan prüzsüz teni nefesimi kesmişti.
Çenemde hissettiğim el, başımı hafifçe kaldırırken tekrar göz göze geldik. Bir süre bakışlarında kaybolmama izin verdikten sonra yavaşça yüzüme doğru yaklaşmış, burnunu burnuma sürterek beni sabırsızlandırmaya başlamıştı.
Dudaklarıma çarpan ılık nefesiyle istemsiz olarak dilimi dudaklarımın üzerinde gezdirdim ve nefesimi tuttum; Yavaşça uzanmasına, beni öpmesine izin verdim.
Sonunda istediğim öpücüğe kavuştuğumda ani bir atakla kollarımı boynuna dolamış, müptelası olduğum dudaklara büyük bir açlıkla asılmıştım. Bırakmak istemiyormuş gibi emdiğim üst dudağıyla onu zorlamaya başladığımı hissedebiliyordum.
Hiç masum başlamayan bu öpüşme dur durak bilmeden devam ederken ellerimden biri, dokunmak için can attığım bacağına gitmişti. Arsız bir şekilde okşadığım bacağında yavaş yavaş yukarılara çıktığım esnada Jimin'in boğazından derin bir hırıltı çıkmış, istemsiz olarak, dudaklarında gezdirdiğim dilimi ısırmıştı. Acı içinde inlediğimde hareketleri daha da hızlandı, dilimi diliyle okşayıp emmeye başladı. Daha bu noktadayken kendimden öyle bir geçmiştim ki, nefesin nasıl alındığını unutmuştum ve istemsiz olarak, elimin altındaki bacağına tırnaklarımı batırmıştım.
Birden geri çekildiğinde büyük bir boşlukla gözlerimi araladım ve kaşlarımı çattım. Fakat bu çok uzun sürmedi. Bağdaş kurmuş olduğum bacaklarımı, ayak bileklerimden tutarak çözdü ve aşağı doğru çekip yatakta uzanmamı sağladı. Hemen ardından ise, yatağın yanındaki anahtarla ışıkları kapatıp bizi gece lambasının ve ay ışığının loşluğuyla baş başa bıraktı, yanıma uzandı.
Tek kolundan destek alarak kendini dik tutarken, sırtüstü şekilde yatan bana yukarıdan bakıyordu. Ama öyle bir bakıyordu ki, oracıkta erimek istemiştim. Hayranlık ve tutkunun birleşimiyle gözlerini benden alamıyormuş gibi yüzümü incelerken ben de nefeslerimi düzenlemeye çalışıyordum.
"Çok güzelsin." diye mırıldandı birden.
Ben daha bu iltifatı sindirememişken yüzünü boynuma gömüp derince soluklandığında kalbim anlık atmayı kesti. Ben hareketsizce, ondan gelecek bir hamleyi beklerken; O burnunu sürterek kulağıma kadar çıktı ve boğuk, tahrik edici sesiyle "Ve çok güzel kokuyorsun." diye ekledi.
Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde ağlamamak için titrek bir nefes çekmiştim ciğerlerime. Ellerimi yavaşça yüzüne yerleştirdim ve "Park Jimin..." dedim bana bakması için. Başını yavaşça kaldırıp tekrar göz göze gelmemizi sağladı. "Efendim, Park Jungkook." Bir kez daha afallamama neden olduğunda artık göz yaşlarımı tutabilecek gücüm kalmamıştı.
"Mükemmelliğin beni ağlatıyor." diye cümlemin devamını getirebildim sadece. Ardından tekrar dudaklarımızın buluştuğunu hissettim ve gözlerimi yavaşça kapattım.
Yumuşak başlayan ve bir süre devam ettikten sonra aynı şekilde yumuşak bir kapanışla, Jimin'in dudaklarıma kondurduğu küçük öpücüklerle, son bulan bir öpüşmeydi bu seferki. Bir eli bedenimin her noktasında gezerken dudakları işine boynumdan devam etti.
Boynumu ödüllendirdiği eşsiz öpücüklerinden bir kolye yapmak ve sonsuza kadar çıkarmamak istedim. Fakat sadece bana armağan olarak bıraktığı izleriyle yetinmek zorundaydım. Boynuma, köprücük kemiklerime, göğsüme çoktan ev sahipliği yaptığını tahmin ettiğim izler gittikçe çoğalırken dili göğüs uçlarımı buldu. Ve tiz bir inleme yankılandı odada. Jimin ise bundan fazlasıyla zevk alıyormuş gibi birkaç kez daha dilini gezdirdiği sağ göğsümü birden dudakları arasına almış, aklımı yitirmeme neden olmuştu.
Bir yandan dudaklarıyla, diğer yandan parmaklarıyla oynadığı göğüs uçlarım yüzünden altında adeta kıvranıyordum. Bunu yapmasına engel olmak ister gibi kollarına geçirdiğim parmaklarım onu itmeme engel olan ve zevkten kendinden geçen tarafım yüzünden etkisiz kalırken "Jimin-ah mmğ" diye adıyla inledim. Sesim ve inlemelerim o kadar boğuktu ki, bu onu daha da hırslandırıyormuş gibi hareketleri sertleşmişti. Ve karşılığında tiz bir inleme daha kazanmıştı.
Sonunda dayanamayıp onu üzerimden ittim, uzandığım yerden doğrulup sırtı yatağa düşmüş olan Jimin'in üzerine bu defa ben eğildim.
Hiç düşünmeden bornozunun ipini çekmiş, iki yana doğru açıp durumumuzu eşitlemiştim. Çoktan yorulmuş, soluklanmaya ihtiyaç duyan bedenimi umursamadan dudaklarımı boynuna götürdüm ve can attığım tadına baktım. Konuşamasak da inlemelerimizle çok güzel ifade ediyorduk kendimizi.
Arada dişlerimin arasına alarak, çoğunlukla da emerek morarttığım nokta, beyaz boynunda eşsiz durmuştu. Ona benim aksime her şey yakışıyordu. Bedeninde kötü duracak bir şeyin dünya üzerinde varolduğundan şüpheliydim.
Biraz daha buna benzer izler oluşturup, yarın için günahkâr gecemizi ifşalayacak kanıtları bıraktıktan sonra; Ne kadar istemesem de, tadına doyamayacağımı fark edip geri çekilmiştim. Ona yaklaşan kimse sarkma cesaretine giremeyecekti artık. Boynu, bana ait olduğunu belli eden izlerle süslüydü...
Bakışlarım çoktan erekte olmuş erkekliğine kayarken benim de ondan pek bir farkımın olmadığını hissetmiştim. Hızla, kısılmış göz kapakları arkasından beni izleyen gözlere döndüm ve istemsiz olarak alt dudağımı ısırdım.
Mesajı almış gibi doğrulduğunda aynı hizaya gelmişti yüzlerimiz. Elini yanağıma çıkartıp nazik bir şekilde okşadı ve tekrar dudaklarımızı birleştirip benim az önceki gibi uzanmamı sağladı. Hareketlerimiz ne aceleciydi, ne de sert. Tek amacımız özlem gideren tenlerimizin birbirini tekrar sevmesini sağlamaktı.
Üzerindeki bornozdan tam anlamıyla kurtulup rast gele bir yerlere savurduktan sonra benimkinin de kollarımdan çıkmasını sağlamış, altımdan sıyırıp aynı şekilde atmıştı. Ayak ucumuzda, katlanmış şekilde duran yorganı üzerimize çekip kollarını tekrar bedenime doladı. Tek heyecanlananlar bizler de değildik. Ben burada zevkten yerimde duramazken karnımdaki miniğin her zamankinden daha hareketli olduğunu hissedebiliyordum.
Jimin, bedenimi yavaşça dönderip sol tarafıma doğru uzanmamı sağladıktan sonra göğsünü sırtıma yasladı ve omzuma küçük bir öpücük bıraktı. Birbirine dolanmış bacaklarımızı ve arkamdaki bedeni tüm benliğimle hissedebiliyordum.
"Böyle rahat mısın?" diye fısıldadığında onaylar bir mırıltı çıkarttım ve gözlerimin yavaşça kapanmasına izin verdim. Artık sadece ondan gelecek hareketi bekliyordum.
Bedeni benden uzaklaşırken yatağın diğer tarafında kalan çekmecenin açılıp kapandığını işitmiştim. Başımı arkama attım ve sabırsızca ne yaptığına baktım.
Titreyen elleriyle tuttuğu kondom paketini aceleci şekilde açmış, daha fazla dayanamayacağını bildiği için kendini zorlayarak, hızla erkekliğine geçirmişti. Odağını tekrar bana verirken uzanıp son kez dudaklarımızı birleştirdi ve "Canını yakarsam söyle." dedi nefes nefese.
Başımı olumlu anlamda sallayıp önüme döndüm ve üzerimdeki yorganı avuçladım. Tam o esnada girişimde bir baskı hissetmiştim. İstemsiz olarak tüm vücudum kasılırken belimde gezinen eli öyle bir noktaya baskı uygulamıştı ki, soluğum boğazıma tıkılmıştı.
"Kendini kasma." diye bir uyarıda bulunduğunda bedenimi gevşetmeye çalıştım. Deliğime uygulanan baskı katlanınca ise çığlık atmamak için birbirine bastırdığım dudaklarımı dişlerimle sıkarak kenetledim.
Alışmam için yavaş yavaş hareket ederken belimden kalçama doğru kayan eli, kilo aldığımdan dolgun olan kalçamı avuçladı. Ardından kendini biraz daha içime itti.
Acı yüzünden çığlık atmak istiyordum ama başımı yastığa bastırıp buna engel oldum. Deliğimdeki acı yerine kalçamdaki eline odaklanmaya çalıştım. Fakat bu mümkün değildi.
Başının tamamen içime girdiğini hissettiğimde boğazımdan bir hıçkırık yükselmişti. Bastırmaya çalıştığım hıçkırığın arasında kalçamdaki eli biraz daha aşağı kaydı ve bu defa baldırımda sürtünerek diz kapağımın arkasını buldu. Tam o noktaya parmağıyla masaj yapmaya başladığında hıçkırığın yerini boğuk bir inleme almıştı. Bacaklarımın arasındaki bacağını istemsiz olarak sıkıştırdım ve kalçamı hareket ettirdim.
Hareketimle kendisini biraz daha, zorlanarak ittiğinde içimdeki doluluk artmıştı. Daha fazla dayanamayıp "Jimin! A-acıyor!" diye çığlık attım. Azalmak bilmeyen bu acıya katlanabileceğimi sanmıyordum.
"Siktir! Jungkook çok darsın, özür dilerim." Canımı yakmak istemediğini anlatmaya çalışırken, hareketleri bunun tam tersini gösteriyordu. Gözlerimden akan göz yaşlarını artık tutamadığım anda son bir hareketle kendini itti ve kasıkları kalçama çarptı.
Karnımın üstünde, göğsüme sarılı olan kolunu ve arkamdaki omzunu iterken "Jimin yapma." diye yalvardım çıkması için.
"Sakin ol. Geçecek..." Yüzünü görememek endişemi ve acımı daha çok artırıyordu. Elini yanağıma çıkardı ve göz yaşlarımın üzerinde gezdirdi baş parmağını. Ardından omzumu öpücükleriyle süslemeye devam etti.
Hareket etmediği için bu doluluk hissine alışmaya başlarken yüzümdeki elini tutup avucunun içine dudaklarımı bastırdım ve kalçamı biraz hareket ettirdim. "Sanırım yapabilirim." diye mırıldanıp, bir yandan da elini saçlarımın arasına bırakmıştım.
Saç tellerimi karıştırırken kendini biraz geriye çekti ve tekrar kasıklarını kalçamla buluşturdu. Boğuk bir inlemeyle yorgana sarıldım. Bir kez daha aynı hareketi tekrarladığında ise yay gibi gerilen belim yüzünde sırtım tamamen göğsüne yapışmıştı. "Daha iyi mi?" diye sordu tekrar kendini içime iterken. Sadece inleyerek karşılık verdim.
Kaşlarım çatılmış, dişlerim acımasızca alt dudağımı eziyordu. Her hareketinde biraz daha gevşerken onu daha çok hissetmeye başlamıştım. Acı yerine onu, dokunuşlarını ve yaşattığı harika hissi...
Enseme kuş tüyü bir öpücük bıraktığında bedenimin altından göğsüme sarılı koluna tırnağımı geçirdim ve kendimi daha çok ona sürttüm. Bir yandan da sertleşmiş erkekliğim, bacaklarımın arasında duran bacağına değdiği için terlemeye başladığımı hissediyordum.
Gittikçe hızlandı, odada yankılanan inlemeler ve tenlerin birbirine çarpma sesi arttı. Ama bir süre sonra kulağımı ele geçiren uğuldama yüzünden melodik inlemelerini duyamaz olmuştum.
Saçlarımda ve yüzümde gezinen elini çekip, ilgi için kıvranan erkekliğime attığında gözlerim geriye doğru kaymıştı. Boğazımdan kaçan hıçkırıklar yüzünden ağlıyormuş gibi, kendimden geçmiş bir şekilde inlerken ona yalvarmaya başladığımın farkında değildim.
Kulağıma doğru "Daha da mı hızlanayım sevgilim?" diye sorduğunda hiç düşünmeden başımı salladım ve terleyen avuç içlerimle çoktan bozulan çarşafı sıktım.
Vuruşlarıyla birlikte eli de hızlanırken bayılmak üzere olduğumu hissediyordum. Ama bunların bir hiç olduğunu, kendini iterken vurduğu nokta yüzünden güçlü bir çığlık attığımda anlamıştım.
Daha fazla dayanamayıp altında delicesine kıvranırken aynı yere olan baskı arttığında "Jimin!" diye bağırdım adeta. Fazla lafa yine gerek kalmamıştı. Ne demek istediğimi anlayıp erkekliğimi çeken elini toplarıma indirdi ve avucunun arasında ovmaya başladı. Başımı delirmiş gibi yastığa sürterken kendime engel olamamış, bileğinden tutup onu, tekrar beni çekmeye devam etmesi için yönlendirmiştim. Elimle elini sarıp ona eşlik ederken vücudumda hissettiğim titreme ve ardından gelen kasılmayla son kez güçlü bir şekilde inleyip boşalmıştım.
Kasılan deliğim yüzünden onun da geldiğini fark ettiğimde kendimi bıraktım ve yorgun bir şekilde soluklanmaya başladım. Ardından içimden çıkarak kendini geriye doğru atan bedene dönüp bakışlarımı yüzünde gezdirdim.
Benim gibi nefes nefeseydi ve terlediği için ıslanmış saç diplerinden süzülen damlalar, yüzünden kayıp yavaşça yastığa damlıyordu. Başımı sol göğsünün üzerine koydum ve kolumu beline doladım. Ardından mayhoş bir şekilde gülümsedim.
"Hoşuna gitti mi?" Sorduğu soruyla ona doğru dönüp görebildiğim kadar yüzüne baktım. Daha sonra kendimi biraz yukarı çekerek yüzlerimizi aynı hizaya getirdim ve burnumu, burnuna sürttüm. "Kelimelerle tarif edilemeyecek kadar hem de." Göğsüne doladığım ellerimden birini tuttu ve yüzüne çıkardı. Dudaklarını avucuma bastırırken ve derin derin öperken gözlerimin kapanmaya başladığını hissediyordum. Ama kendimde kalan son kırıntılarımla geri çekilip uzandığım yerden doğruldum.
"Şimdi kalk. Bu yatağın çarşafı değişmeli ve biz de tekrar duşa girmeliyiz."
ஜ•ஜ
Başak burcu Kook dklgrkogrlfkrlgk
Soft olacak dedim ama yine zevkler duygulara baskın geldi amk...
Bir insanın smut yazarken uykusu gelebilir mi ya? Bölümü yazıyorum, her yüz kelimede bir olaydan kopup duvarla bakışıyorum. Uyuya kalmamak için kendimi zor tuttum şerefsizim.
Her neyse, ilk defa böyle bir şey yazdım. Hatam olabilir çünkü neden olmasın. Ama olmaması için elimden geleni yaptım işte. Bir kere bölüm iki bölüm uzunluğunda oldu ve ben defalarca kontrol etmeye çok üşeniyorum.
Artık kaosa geçebilirmiyiz? Bunlar çok mutlu, ben sıkıldım. Yoongi bebeğimi istiyorum!
Ayrıca yeni yayınladığım KookMin kitabına da bir bakabilirsiniz :))
Hadi ben kaçtım, bye~
-Bunny 🐰
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro