Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

ஜBölüm 24ஜ

Göz önünden uzak masalarında dakikalardır kestiği genci izlemeye devam ederken bir yandan da yanındaki arkadaşının her söylediğini onaylayarak geçiştiriyordu. Gece hayatına ait olmadığı belli olan genç, gittikçe batılaşan arkadaşının anlattıklarından daha ilgi çekiciydi. Belki herkes kendi ışığının altında parladığını sanarken onun farkına varamayacak kadar kendinden geçmişti ama Jimin farkındaydı. Tüm masumluğu ve çekingenliğiyle ilk defa böyle bir yere adım attığını haykırıyordu. Ve yanındaki diğer yaşıtlarının ona hazırladığı şakaya bizzat tanık olmuştu.

Yüksek ihtimalle alkolsüz içeceğine koydukları alkolü seçememişti. Fakat Jimin görmüştü. Gençle dalga geçerken eğlenen topluluktan, gencin adım adım sarhoşluğa yaklaşarak içtiği kokteyle kadar görmüştü....

"Yoongi'yle yine mi tartıştınız?" Yoongi'nin adı geçtiğinde dağılan dikkatini toparlamak yerine yanında oturan Hoseok'a döndü ve "Sayılır," diye yanıtladı arkadaşını. "Ona aşık olmadığımın farkında. Ve sadece Minji için yanında olduğumu bildiğinden kendini suçluyor."

"Hâlâ ona dokunmadın mı gerçekten?" Bıkkın bir nefes bıraktı ve vermekten bıktığı cevabın yerine başını olumsuz anlamda salladı. Ona dokunmayı düşünmüyordu. Çünkü Yoongi bu kötülüğü haketmiyordu.

"Dostum, cidden ne kaçırdığının farkında değilsin. Yoongi gibi bir taşı nereden bulacaksın? Adam senin için yanıp tutuşuyor." Hoseok'un sözlerine göz devirdi ve "Çok istiyorsan onunla sen çıkabilirsin," diye bir teklif ortaya attı. "Ben ona karşı bile bile bu kadar acımasız olamıyorum. Ama senin olacağından hiç şüphem yok. Çünkü kendini düşünen piçin tekisin." Bu laflara karşı çıkmayan Hoseok büyük bir kahkaha patlatmış, ardından önlerindeki şişeden biraz daha boşalan bardağına doldururken "Haklısın," diye onaylamıştı onu.

Kendi bardağını doldurduktan sonra teklif eder gibi şişeyi Jimin'e doğrulttu fakat geldiğinden beri bir yudum içmeyen arkadaşı onu yine reddetti.

Buraya gelme amacı içmek değildi Jimin'in. Sadece arada küçük kaçamaklar eşliğinde babasından habersiz Kore'ye dönen Hoseok'la buluşmak istemişti ve arkadaşı buluşma mekanı olarak burayı tercih etmişti.

"Yoongi eşsiz bir parça ama benim taşım bana yetiyor. Taehyung'a bu gün açılmayı planlıyorum. Ardından kabul ederse benimle Amerika'ya gelmesini teklif edeceğim. Sahi, o nerede kaldı?"

"İşleri varmış ve gece yarısından sonra bize ancak katılabilirmiş. Siz keyfinize bakın dedi," diye yanıtladı yanında içmeye devam eden arkadaşını. Geldiklerinden beri neredeyse bir şişeyi kendi başına bitirmişti ve gece yarısından sonraya onun ayık kalabileceğinden emin değildi.

"Sen de artık Yoongi'nin ne kadar mükemmel olduğunun farkına var. Ona dokunmak istemediğinde kendini yetersiz hissediyor. Çıkmaya başladığınızdan beri gece hayatın sıfırlandı. Seni sıkmak istemediği için başkasıyla yatmana bile izin veriyor fakat sen buna dahi yanaşmıyorsun. Yakında aletin çürüyecek ahbap. Benden söylemesi." Hoseok'un bu gevşek konuşması ve özel hayatına karışması onu yumruklama isteğini artırırken ateş saçan gözleriyle ona döndü. "Minji ve Yoongi benim ihtiyaçlarımdan daha ön planda. Ki buna ihtiyaç da duymuyorum. Onlar benim ailem ve ailemin mutlu olması bana yeter. Gerekirse tüm hayatımı onlara adarım."

Ciddi konuşmasının yarısını Hoseok'un anlamadığının farkındaydı. Sarhoşluğun etkisi altına giriyordu yavaş yavaş.

Birden duyduğu gürültüyle tekrar izlediği topluluğa döndü ve anlam veremeyerek kaşlarını çattı. Hepsi ritmik ve sert bir şekilde masaya vururken ve "Korkak Jungkook," diye kışkırtmada bulunurken dakikalarca kestiği genç olduğu yerde büzülmüş, yok olmayı diler gibi saklanmaya çalışıyordu. Klasik bir şişe çevirmece olduğunu anlamıştı Jimin. Ve genci de eğlence kurbanları olarak seçip buraya getirdiklerinden artık emindi.

Kaçamak bakışlarla ona doğru döndü, adının Jungkook olduğunu öğrendiği genç. Gözleri kesişince ise tekrar korkarak bordo rengi hoodie'sinin şapkasıyla kendini gizlemeye çalıştı. Bu tavırları Jimin'in içten içe onu gıdıklayan bir merak duygusuna yenik düşmesine neden olmuştu.

Çevresindekiler sıkıştırmaya devam ederken birden oturduğu masadan kalkan Jungkook onlara bir şeyler söyledi ve doğruca Jimin'in olduğu masaya doğru ilerlemeye başladı. Adımları çok sağlıklı değildi. Her an düşecek gibiydi. Fakat yığılmadan Jimin'in karşısına geçip "Benimle yatar mısın," diye atıldı düşünmeden. Çünkü düşünürse utanacağını biliyordu. Sersemlemesine neden olan sarhoşluk bile utanmasına engel olamazdı.

Aldığı bu ani teklifle afallayan Jimin önce yanında oturan şaşkın arkadaşına baktı, daha sonra onu buraya yollayan ve her an reddedilip masaya dönerek biraz daha onları eğlendirmesini bekleyen topluluğa.

Gözleri en son merakla cevap bekleyen gençte sabitlendiğinde içini anlamsız bir öfke kaplamıştı. Onun kendini bu kadar ezmelerine izin vermesine öfkelenmişti. Onu ezenlere ise daha çok öfkelenmişti. Saf insanlar hep kullanılıyordu. Hem de hayatlarında hiç yeri olmayan insanlar tarafından.

Birden ayağa kalktığında ve gencin elini tuttuğunda, onun masasından bir gürültü daha kopmuştu. Şaşkınlık nidalarını buradan duyabiliyordu. Fakat oraya bakmadan en az onlar kadar şaşkın olan Jungkook'u sürüklemeye başladı.

Karşı koymadan, belki de sarhoşluğundan dolayı koyamadan, peşinden gelen genci odaların olduğu koridora çektikten ve göz önünden uzaklaştırdıktan sonra etrafına bakınıp kapısı açık, boş bir odayı gözüne kestirdi. Ardından hiç düşünmeden odaya girdi ve kapıyı kapattı.

İğrenç insanlara karşı duyduğu sinirin geçmesini ve bir nebze olsun sakinleşmeyi bekliyordu. Bu esnada Jungkook ise yaşadığı şoku yeni yeni atlatıyordu.

Karşısında, iri gözleriyle öylece kendisine bakan gence döndüğünde azalan siniriyle birlikte midesindeki kasılmayı daha net hissetmişti. O kadar güzel ve temiz bakıyordu ki, Jimin bu bakışlarda kaybolmaktan korktu. Onu kirletmeye çalışmalarına hâlâ inanamıyordu. Ve ilk defa birinin gözlerine bakarken bu hisleri yaşıyordu.

"Neden sana bunu yapmalarına izin veriyorsun," diye sordu azarlamaktan uzak bir tonda. Fakat sarhoşluğu yüzünden hiçbir şeyi anlamayan Jungkook gözlerine öylece bakmaya devam etmekten başka bir şey yapmadı.

"Kendini ezdirme. Onlar gibi olanlardan da uzak dur. Evine git." Genci öylece bırakıp çıkmak için arkasına döndüğünde ve elini kapının koluna koyduğunda, kendi kolunda yabancı bir el hissetti. Merakla eli takip ederek tekrar bakışlarını ona çevirdiğinde, az önce dikkatle kendisine bakan gözlerin bu defa dolduğunu farketmişti.

"Lütfen," diyebildi Jungkook. "Gitme." Bir şeyler söylemek istediğini anlayınca gitmekten kısa bir süreliğine vazgeçen Jimin tekrar sırtını kapıya yasladı ve kollarını göğsünde bağlayıp merakla gelecek sözleri bekledi.

Ağlamamak için direniyordu Jungkook. Bunun yanında kendisini açıklamak çok zordu. Fakat dudaklarının arasından titrek bir nefes aldı ve gözlerini birkaç kez kırpıştırıp anlatmaya başladı. "Ben çok yalnızım. Yanımda beni koruyacak kimsem yok. Kendimi koruyabilmek için yapabileceğim tek şey, bana zarar veren kişilerin sahte arkadaşlarım olmasına izin vermek. Ama çok yoruldum. Onların elinde oyuncak gibi bir oraya, bir buraya atılmaktan çok yoruldum. Her şey benim suçumdu. Eşcinsellerle dalga geçtiklerinde onları savunmamalıydım ve kendi düşüncelerimi dile getirmemeliydim. Sadece susmalıydım. Fakat susmadım. Susamadım. Ve onlar da bunu kullandı. Şimdi gidersen ve ben tekrar onların yanına dönmek zorunda kalırsam bu defa reddedildiğim için benimle daha çok dalga geçecekler. Belki de beni yetersiz bulup son anda vazgeçtiğini düşünecekler. İçlerinden biri beni yanına gelmediğim taktirde yumruklamakla bile tehdit etti ve yemin ederim yapmadığı bir şey değil. Ben liseden beri bu muameleyi görüyorum. Bıktım. Anlıyor musun? Lütfen, sadece bir kere. Bir kereden kimse bir şey kaybetmez." Sonlara doğru gittikçe Jimin'e yaklaşan ve kışkırtıcı şekilde burnunu onun burnuna sürten gençle ilk defa kalbinin bu kadar hızlı attığını hissetmişti. Tüm bedeni uyuşmuştu adeta.

Sarhoşluk yüzünden mantıklı hareket edemediğinin farkındaydı. Fakat sarhoşluk, dürüstlük de getiriyordu. Ve kendini ondan uzak tutmaya çalışan tarafı bu dürüstlükte kaybolmuştu. Anlattıkları hâlâ çocuk yüreğiyle kalan gencin yerine kendisini koymasına neden olmuştu. Ve düşünmesi, ardından mantıklı bir karar verebilmesi için yeterli zamanı yoktu. Çünkü alkol kokan nefesiyle dudaklarına kapanan dudaklar onu da sarhoş etmeye yetmişti. Kalbi deli gibi çarpmaya başlamıştı. Tüm kelimeler anlamını yitirmişti. Tarif edilemez bir duygu sarmalamıştı bedenini. Uzun süredir bundan mahrum kaldığı için bedensel olarak hissettiği tepkimeler değildi bunlar. Bu genç, tek seferde kalbine dokunmuştu. Çünkü daha önce hiçbir öpüşmede bu kadar yok olmamıştı.

Ya da hiçbir ilişkisinde ellerinin altındaki bedene zarar vermekten korkmamıştı.

O gece sadece bedenleri olmamıştı birleşen. İkisi de o gece ilk defa aşık olmuştu...

ஜ•ஜ

Aslında başta Jungkook'tan alacaktım fakat nedensiz bir şekilde Jimin'in bölümünden başlayıp bitirdikten sonra bu kadar uzun olduğu için ve aslında Jungkook'un oraya kadar nasıl geldiği Jimin'den de az çok anlaşıldığı için gereksiz gördüm.

Bazı gizemleri daha iyi anlayabilmek adına bu geri dönüş gerekliydi. Umarım beğenmişsinizdir ve bazı şeyler yavaş yavaş yerine oturuyordur.

Anlamadığınız yerleri sorabilirsiniz. Tabi daha her şey ortaya çıkmadığı için spoi olacak soruları cevaplayamam :d

Bir de, diğer bölümde son bıraktığımız yerden sonra uzun bir zaman atlamayı düşünüyorum. Atlayayım mı, yoksa o bölümden sonra neler olduğuna dair bir, iki bölüm daha işleyeyim mi?

Ayrıca yeni kapağı beğenmeniz beni çok mutlu etti. Böyle işlerle uğraşmayı sevmiyorum ama bu kitap bizim buluşma noktamız, ailemiz gibi olduğu için daha güzel bir resimle temsil edilsin istedim. Ve yine manip yeteneğimi konuşturdum fln işte 🙈

Eğer JiKook'u daha net kesmek isterseniz diye kapağı aşağıya bırakıyorum ve gidiyorum. (Bordo hoodie~ yeee kdlgkdlfldmf)

Bir sonraki bölüme kadar kendinize iyi bakın~

-Bunny🐰

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro