ஜBölüm 23ஜ
Sohbet için teşekkür ederim, 1 saat dedik ama 1.5 saattir konuşuyoruz. Bence çok zevkliydi <3 Arada yapalım böyle skclsnlfldlfdm
Keyifli okumalar~
ஜ•ஜ
Filmde, gördüğüm bir kan kusma sahnesinin ardından midem bulandığı için ben de lavaboya gidip kustuktan sonra salona bir daha girmemiştim. Onun yerine, sinemanın girişindeki koltuklardan birine oturmuş ve Jimin'i beklemeye başlamıştım.
Telefonumla oyalanarak uzun süre beklediğim Jimin gelmemekte ısrar ediyordu. Öyle ki, film çoktan bitmiş, diğer seansı oynamaya başlamıştı. Ama ben beklemeye devam ettim. Söylediği gibi, geri gelmesini umarak bekledim. Bir salak gibi bekledim. Hatta aradım, fakat ulaşılamıyordu...
Hava kararınca ise gelmeyeceğini anlamıştım. Sevgilisinin yanındayken çoktan unutmuş olsa gerekti beni. Telefonu bile kapalı olduğuna göre kim bilir neler yapıyorlardı.
Soğuk kanlı kalmaya çalılarak sinemadan çıktığımda elim cebime gitti. Fakat yanıma gelirken tek kuruş almamıştım. Ev, buradan en az yürüyerek bir saat uzaklıktaydı. Hava da karanlık ve soğuktu. Buna rağmen içimde kopan birkaç şeyi unutmak adına düşünmeden yola koyuldum.
Yürümeyi severdim. Rahatlatırdı, güzel bir spordu. Fakat şu an attığım her adım daha kötü hissetmeme neden oluyordu. Böyle karamsar bir ortamda yürümek acı vermekten başka bir işe yaramıyordu. Ayrıca üzerimde, o kadar bekledikten sonra çöken ruhsal yorgunluk da bana kolaylık sağlamıyordu.
Ellerim cebimde, her nefes verdiğimde dudaklarımın arasından çıkan ince, beyaz duman eşliğinde sokak lambalarının altında yürümeye devam ederken aklıma o gece gelmişti yine. İlk kez öldüğüm gece. Artık eski, masum ve çekingen Jungkook'un zincirlerle bedenimin en ücra noktasına kilitlendiği gece. O geceden sonra yavaş yavaş, işkenceler içinde yok olmuştum. Hamile olduğumu öğrendiğimde ise, bambaşka birine dönüşmeye başlamıştım. Bu da yeniden doğduğum andı anka misali. Ve yeni ben, yine öylece terk edilip gecenin bir yarısı tek başıma sokaklara dökülmüştüm...
Yüzümde histerik bir gülüş vardı bu defa. Dediğim gibi, değişmiştim işte. Kilometrelerce yürüdüğüm yol boyunca içten içe kanasam da dışarıya yansıtmamıştım. Sadece eski anılara inat gülüyordum. Ya da kendi halime acıyordum. Çünkü her defasında, her halime bunun yapılmasına izin veriyordum. Jimin'in beni her defasında bırakmasına izin veriyordum.
Yürümekten ağrımaya başlayan bacaklarımla ve son gücümle evin kapısına kadar gelmeyi başardığımda içten içe dua etmeye başlamıştım. Şu an evde olması için dua ediyordum. Çünkü beni unutup da eve gelmesi, onun yanında olmasından daha iyi bir seçenek gibi görünüyordu gözüme.
Şifreyi girdim ve yavaşça içeri geçtim. Temkinli adımlarla teker teker odalarda göz gezdirirken onu bulamadığım her saniye içimde daha büyük bir kırgınlık oluşuyordu. Onun yanında olduğu düşüncem adım adım doğrulanırken daha çok yıkılıyordum. Ve evde olmadığını kesinleştirdiğim an, artık dayanma gücümün bittiği andı.
Artık, o adamın varlığı bile beni rahatsız etmeye başlamıştı. Bu, gerçek anlamda savaş demekti.
ஜ•ஜ
Saat, gece yarısını arkasına bakmadan acımasızca geçerken bir an olsun düşünmemiştim uyumayı. Sinirli bir şekilde koltukta oturmuş, Jimin'in eninde sonunda gireceği o kapının açılma sesini işitmeyi bekliyordum. Bunu yaparken saatin üzerinden ayırmadığım gözlerim ise ateş saçıyordu.
Bekleyişim sonunda yanıt verdiğinde ve kapı ufak bir tıkırtıyla açıldığında anında yerimdan kalkarak girişe yöneldim. Sonunda teşrif edebilmişti beyefendi.
İçeri girer girmez, karanlıkta zar zor ayırt etsem de göz göze geldiğim Jimin ışığı açtı ve yorgun yüz ifadesiyle beni süzdü. Ardından kapıyı kapatıp içeri geçmeye yeltendi. Fakat kolundan tutarak gitmesine engel oldum. Onu bu şekilde gördükçe boğazım düğümleniyordu. Hiç düşünmek istemediğim şeyler düşünüyordum...
"Bana beklememi söyledin ve gelmedin." Bakışları, kolundaki elime kayınca elimi çektim.
"Jungkook bunu içeri geçip konuşsak."
"Hayır," diye itiraz ettim anında. "Bunu şimdi konuşacağız. Senin yüzünden saatlerce orada bekledim ben! Aradığımda da açmadın! Sonra ben eve nasıl döndüm haberin var mı?!"
"Geçerli sebeplerim vardı," dedi sakin bir şekilde. Sakin olması beni daha da delirtirken "Yürüyerek geldim ben eve kadar," diye bağırdım. "Gecenin bilmem kaçında, o soğukta bir saatlik yol yürüdüm ben! Ama sen ne yaptın?! Sevgilinin yanına gittin ve büyük ihtimalle çok sıcak saatler geçirdiniz! O kadar güzel hissettirmiş olmalı ki, sinema salonunda beklemesini söyleyerek bıraktığın birinin varlığını tamamen unutmuşsun!"
"Ben gelmeyince eve taksiyle falan döneceğini düşünmüştüm, lanet olsun!" Birden sesini yükseltmişti. Ve itiraz etmemiş olması, kalbimi kırmaktan başka bir halta yaramıyordu.
"Yanımda hiç para yoktu! Özür dilerim, beraber sinemaya gittikten sonra yarısında sevgilinle sevişmeye gidip beni yalnız bırakacağını önceden düşünmemiştim!"
"Sevgilin sevgilin deyip durmayı kes!" Sinirden aldığım nefesler göğsümüm hızla inip kalkmasına neden olurken bir şey söylemek için atıldım fakat buna engel oldu. "Telefonumun şarjı bitti! Ayrıca senin kafanda kurguladığın gibi bir şey yok ortada!"
"Nasıl bir şey var Jimin, nasıl bir şey var?! Sen bu şekilde eve gelince benim aklıma başka bir şey gelmiyor!" Sinirle dudağını ısırdı ve uyarı dolu ses tonuyla cevapladı. "İlk olarak, benim sevgilimle ne yaptığım ya da ne yaşadığım seni ilgilendirmez." Konuşmasının devamını getirmesine izin vermeden "İlgilendirir," diye bağırarak araya girdim. "Beni ilgilendirir çünkü sen onun yanında oldukça canım yanıyor! Çünkü buna hakkım olmadığını bile bile kıskanıyorum! Çünkü lanet olsun ki kalbime söz geçiremiyorum! Çünkü seni s-" Beni birden kendine çekip, dudaklarını dudaklarımın üzerine örterek susmamı sağladığında kalakalmıştım. Öyle sert buluşmuştu ki dudaklarımız, acıyla kapatmıştım gözlerimi. Öpmüyordu. Ya da öpmüyordum. Sadece ensemden bastırıp beni kendi dudaklarında sabit tutarak susmamı sağlıyordu.
Buna daha fazla dayanamayıp onu itmek adına ellerimi gösüne yerleştirdiğimde, beni kendine çekmek için belime sardığı kolunun tutuşunu sıkılaştırdı ve dudaklarını yavaşça hareket ettirdi. Az önce duran kalbim, sanki yeniden başlamıştı atmaya. Yaptığımız onca tartışma sanki bir hiç olmuştu. Bana yaptıklarını ya da yaşananları umursamadan karşılık verdim dudaklarına.
Dudaklarının tekrar dudaklarımın üzerinde olması harika hissettiriyordu. Bu his tüm doğrularımı alıyordu benden. Bir kara büyü misali yanlışları doğru gibi gösteriyordu. Dolgun dudaklarıyla dudaklarımı kavradığı her an kalbime bağlı damarlardan biri daha kopuyordu sanki. Göğsümden kurtulmak ister gibi atan kalbim tüm bağlarını koparıp özgürlüğe doğru koşuyordu. Ensemdeki saç tutamlarının arasına geçirdiği parmakları beynimi uyuştururken istemsiz olarak üst dudağını dişledim. Ve bu küçük hareketimle benim gibi kendinden geçmiş olan Jimin boğuk bir nefes bırakmıştı.
Öpüşü gittikçe sert bir hâl alıp hızlanırken hareketlerine yetişmek adına kollarımı boynuna doladım ve kendimi tamamen ona bıraktım. Sanki yıllardır bu anı bekliyordum. Çölde susuz geçirdiğim günlerin ardından su bulmuş gibi içiyordum dudaklarını. O ise gittikçe derinleşen öpüşmeyi mümkünmüş gibi daha da ateşlendiriyordu.
Şehvetle emdiği dudağımı çekiştirerek serbest bıraktıktan sonra tekrar dudaklarımızı buluşturdu ve ellerini aşağı doğru kaydırıp kalçama yerleştirdi. Bunu yapmasıyla komut bekleyen bir asker gibi harekete geçmiş, beni kucağına almasına ve sırtımı duvara yaslamasına izin vermiştim.
Aniden sırtım duvarla buluşunca ve üyelerimiz sürtününce ufak bir inleme kaçırdım ağzımdan. Bunu fırsat bilen Jimin ise dilini hemen aralık dudaklarımdan içeri gönderdi.
Hızlı nefes alış verişlerimiz yüzünden çarpıp duran göğüslerimiz ve Jimin'in ağzımda gezen dili yüzünden benden bağımsız olarak bıraktığım inlemelerimin ardından dudaklarımdan uzaklaşan dudakları boynuma indiğinde bedenimde dolaşan şehvet duygusu daha çok kabarmış, adeta beni kendimden geçirmişti. Islak dudaklarını boynumun her noktasında hissederken sesli bir şekilde inlemeye devam ediyordum. Ve bu iş gittikçe daha tehlikeli olmaya başlıyordu.
Kendinde olan ufak bir kırıntıma rastlayınca onu hızla iterek kucağından indim ve afallamış şekilde bana bakan gözlerine döndüm. Eğer bu iş devam ederse, çok kötü yerlere gidecekti.
"Neredeydin," diye sordum hızla alıp verdiğim nefeslerimin arasından. Bakışları dudaklarıma kayarken yutkundu ve "Minji'nin yanındaydım," dedi. "Minji hastalanmış ve kreş bakıcısı Yoongi'yi çağırmış. Yoongi de çok önemli bir işi olduğunu, bana haber vereceğini söylemiş. Minji'nin yanına gittiğimde ve onu hastaneye götürdüğümde sana gecikeceğimi haber vermek için arayacaktım fakat şarjımın bittiğini gördüm. Minji'ye de serum takıldı. Bu yüzden yanında kalmak zorundaydım. Özür dilerim."
Her ne kadar biraz rahatlasam da içten içe ona olan kırgınlığım sürüyordu. Bu nedenle cevap vermedim ve bakışlarımı ondan kaçırdım.
Bedeni benden uzaklaşırken ve bakışları eski halini alırken "Hadi uyu artık, saat geç oldu," diye uyardı beni. Sanki her şey normaldi. Sanki az önce delice öpüşen biz değildik.
Fakat karşı çıkmadım ve başımı olumlu anlamda sallayıp ona bakmadan odama ilerledim. Kalbim hâlâ hızla atıyordu ve onu tekrar öpme isteğiyle dolup taşıyordum. Fakat bunu bir kez daha yapacak cesaretim yoktu.
Her ne kadar ilk öpüşmeyi o başlatmış olsa da...
ஜ•ஜ
JiKook editi bana ait. (Minik bebişi de unutmadım) İstersem çok mu yetenekli oluyorum ne?
Çok profesyönel değilim ama kendimce bir şeyler yapmaya çalıştım. Umarım hoşunuza gitmiştir ve hikayeyle bağdaşmıştır. Başka bir yerde paylaşmadım. Bu bize ve hikayemize özel <3 Ama eğer siz de hikayelerinizde medya olarak paylaşmak isterseniz bana haber vererek ve paylaştığınız yerde etiketleyip adımı belirterek paylaşabilirsiniz ^-^ (Aramızda çalıntı olmayacağına dair size güveniyorum 🖤)
Sizce yeni kapağımızı bu editin üzerine yapayım mı? Ve arada yapabilirsem hikaye içinde böyle editler paylaşayım mı?
Ayrıca, şu sıralar öyle bir planım zaten yok ama ileride olursa diye, smut konusunda konuşmak istiyorum. İlk bölümlerde Jungkook'un rüyası adı altında yazdığım küçük kesit ve bu bölümde olanlar dışında daha yakın bir deneyimim yok. Bu iki örneği göz önünde bulundurursanız, sizce smut yazayım mı yoksa yazmayayım mı? Sizce üstesinden gelebilir miyim?
(Smut konusunda iyi değilim çünkü birçok BoyxBoy smut yazarının aksine gay pornosu vb. izlemiyorum. İzlemeyi de düşünmüyorum. Yani onlar gibi gözlemci ağzından anlatmam mümkün değil. Sadece okuduğum birkaç kitaptan aklımda canlananı kendi kalemimle yansıtabilirim.)
-Bunny🐰
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro