Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

ஜBölüm 18ஜ

Vücudumu tamamıyla sarıp sarmalayan sudan avuçlarıma doldurarak suratıma çarptım ve parmaklarımla ıslak saçlarımı geriye doğru tarayıp, başımı tekrar küvet taşına yasladım. Ardından derin bir nefes alarak göğsümdeki daralmadan kurtulmaya çalıştım.

Parmaklarım istemsiz olarak dudaklarıma gidiyordu sürekli. Ama kendime verdiğim sözü hatırlayarak ağlamamaya çalışıyordum. Sırf bu yüzden suya girmeye karar vermiştim. Belki su engel olurdu akmak için savaş veren göz yaşlarıma...

Parçalamak ister gibi tırnaklarımı dudağıma geçirdiğimde gözlerim acı içinde kapanmış, boğazımdan istemsiz bir hıçkırık kaçmıştı. Bir hıçkırık daha, bir hıçkırık daha ve bir hıçkırık daha...

Hıçkırık seslerim boş ve sessiz banyoda yankı yaparken küvetin içinde doğruldum ve yanımdaki sabunu sert bir şekilde kavrayıp karşı duvara fırlattım.

"KAHRETSİN!" Kuru hıçkırıklarım devam ederken aynı şekilde şampuan şişesini de fırlatmıştım.

Duvara çarpıp kapağı açılan ve küvetin içine düşen şampuanı umursamadan bir kez daha bağırdım. "KAHROLASI ADAM!"

Sürekli saçlarımı çekiştirerek suyun içinde kıvrandığım için suların bir kısmı sıçrayıp dışarı dökülüyordu. Aynı zamanda kendi kendime acıyla kıvranırken birisiyle boğuşuyormuşum gibi nidalar koparıyordum. Aslında boğuşuyordum. Kendi benliğimle...

"Jungkook! Orada neler oluyor?" Telaşla kapıyı çalmaya başlayan Jimin'e bile cevap veremeden yorgunlukla durmuş, biraz nefeslendikten sonra yavaş yavaş suyun içine doğru kaymaya başlamıştım. Su, önce dudaklarıma kadar içine çekmişti beni. Daha sonra burnuma ve gözlerime. Tamamen suyun içine girdiğimde ise yüzeye çıkıp dalgalanan saçlarımı umursamadan kendime gelmeye çalıştım. Su beni sakinleştiriyordu. Su beni ruhen temizliyordu. Aynı zamanda suyun içinde düşünebildiğim tek şey, vücudumu saran sıcak oluyordu. Adeta anne karnındaki bir bebeğe dönüşüyordum.

Tıpkı karnımdaki gibi bir bebeğe dönüşüyordum...

Ben iyi olmaya, hayatı yaşamaya ve mücadele etmeye çalıştıkça her şey daha çok sarpa sarıyordu. Kötü ediyorlardı beni. Yaşamama izin vermiyorlardı. Mücadelelerde hep kaybediyordum. Bu gün de bir kez daha kaybetmiştim. Ufacık bir öpücüğün bile onun aklına getirdiği ilk kişi Yoongi oluyordu. Kesin o gece benimle sevişirken de aklına Yoongi'yi getirmişti. Çünkü o Yoongi'yi seviyordu. Ama aynı zamanda sevdiği adamı bile aldatıyordu. Pisliğin tekiydi. Bu kadar geç farkettiğime ve kendimi kandırdığıma inanamıyordum.

Birden omuzlarımdan tutularak yukarı çekildiğimde ve su yüzüne çıkarıldığımda soluksuz kaldığımı yeni hissederek derin bir nefes aldım ve ciğerlerime kaçan su yüzünden öksürmeye başladım. Deli gibi öksürürken beni çeken kişiye bakmaya fırsatım olmamıştı. Biraz daha sakinleştiğimi hissedince ise ilk iş ona dönmüştüm.

Jimin telaşla beni su yüzünde tutmaya çalışırken omzularımdaki ellerini itip onu kendimden uzaklaştırdım. Ardından öfkeli gözlerimi, gözlerine diktim.

"Derdin ne senin?! Neden banyoda olduğumu bildiğin halde içeriye giriyorsun?!" Ona çıkışmama şaşırmış olsa gerek bir süre boş boş yüzüme baktıktan sonra kaşlarını çatmış, benim gibi sesini yükselterek cevap vermişti.

"Bağırışların yüzünden endişelendim ve kapıyı çaldığımda cevap vermedin! Uzun süre ses gelmeyince de bayılmış olabileceğini falan düşündüm! Ama bu kadar düşünceli olduğum için üzgünüm, özür dilerim!"

"Neden benim için endişeleniyorsun," diye sordum sinirle bakmaya devam ederken. "Neden her defasında bana bir şey olabilme ihtimalinden telaşlanıyorsun?!"

"Senin için değil," dedi sesini alçaltarak.

"Kimin için?! Yine Taehyung için mi?!"

"Kimse için değil. Kim olsa bunu yapardım. Yardıma kimin ihtiyacı olsa, kim o durumda olsa ben yardım ederdim. Anladın mı Jeon Jungkook? Senin bir özelliğin yok."

Cevap beklemeden çıkıp kapıyı çarptığında küvetin kenarına güçlü bir yumruk geçirmiştim.

"Lanet olsun." Suyun artık o kadar da iyi gelmediğini farkedince deliğin tıpasını açtım ve sabunlu suyun çekilmesini sağladım. Ardından küvetin içindeki şampuanı bir kenara kaldırıp duşla durulandım kısaca.

İşim bittiğinde küvetin yanında asılı olan bornozu üzerime geçirmiş, banyodan çıkıp Jimin'in yüzünü görmemek adına hızlıca odama girmiştim.

Bornozla birlikte yatağa uzandım ve ellerimi başımın altına koyup bakışlarımı tavana diktim. Ona söylemek istiyordum. Ona hemen bebeğimizi taşıdığımı söylemek istiyordum ama söylediği gibi bebeği alıp beni bırakmasından korkuyordum. Bu yüzden önce beni sevmesi gerekiyordu.

Çok büyük bir ikilemde kalmıştım. Ona verdiğim söz yüzünden Jimin'i kazanmaya çalışıyordum fakat Jimin'in ne halt olduğunu bildiğim için bir yandan da uzaklaşmak istiyordum. Çünkü lanet olası kalbime söz geçiremiyordum. Bir pislik olduğunu bildiği halde onun için atmaya devam ediyordu...

"Sen ne dersin küçüğüm? Bu davadan vazgeçip kaçmalı mıyız? Kendimize daha fazla zarar vermeden uzaklaşmalı mıyız ondan?" Elimi karnıma koyarak, aslında kendime sorduğum bu soruyu düşünürken hafifçe okşamaya başlamıştım. Belki de kendi başımın çağresine bakabilirdim. Artık Taehyung'suzluğa alışmıştım. Bu yüzden evimize geri dönüp onunla tüm iletişimimi kesebilir, aldattığı sevgilisiyle mutluluklar dileyebilirdim.

Sahi, Yoongi Jimin'in kendisini aldattığını öğrense ne tepki verirdi acaba? Terkeder miydi onu? Ya da benimle aldattığını öğrense, ne olurdu?

Ona mesaj atarak her şeyi anlatmam için beni dürtüp duran şeytanı başımdan kovup biraz doğruldum. Ardından bakışlarımı da okşadığım karnıma indirdim.

Tam o esnada telefon çalmaya başlamıştı. Beni Taehyung'tan başka arayan olmazdı. Bunu bildiğim için heyecan yaparak yerimden kalktım ve masanın üzerindeki telefonu hızla kavrayarak çağrıya yanıt verdim. "Taehyung!"

"Jungkook, nasılsın? Herhangi bir sorun var mı?" Tekrar yatağıma dönerek oturdum ve yapmacık bir şekilde kıkırdadım.

"Yok, ne sorunu olacak. Sadece ölmek istiyorum. Mümkünse bir an önce."

"Ne oldu? Neden ölmek istiyorsun yine?" Derin bir nefes alıp başımı yatak başlığına yasladım. "Öncelikle, kaçmadan bana neden yalan söylediğini anlatmanı istiyorum."

"Ne yalanı Jungkook?"

"Yoongi ve Jimin'in yeni çıkmaya başladığı yalanı," diye çıkıştım öfkeyle. Sesimin biraz yükseldiğini farkedince ise düşürerek devam ettim. "Bana neden beş yıldır çıkıyor olduklarını söylemedin?"

"Çünkü eğer söyleseydim, Jimin'in sevgilisini seninle aldattığını düşünecektin ve ondan nefret edip, kaçamadığını anlayınca intihar etmeye kalkışacaktın. Ben seni çok iyi tanıyorum Jungkook. Seni çok iyi tanıyorum ve çok da seviyorum. Sana zarar gelmesini istemiyordum sadece..." Sözleriyle yutkunduktan sonra "Ne demek aldattığını düşünecektim? Taehyung, o zaten sevgilisini benimle aldattı. Ayrıca madem beni seviyorsun, neden hiçbir şey anlatmadan gittin o zaman? Neden beni bıraktın Taehyung."

"Jungkook," dedi ve bir süre sustu. Kapatmak için bahane aradığını farkedince ise anında atıldım. "Sakın Taehyung! Sakın telefonu kapatmaya kalkma. Her şeyi anlatmanı istiyorum."

"Her şeyi anlatamam..."

"Neden?!"

"Dediğim gibi Jungkook. Yaptığım her şey senin iyiliğin için ve anlatmamamdan, buraya gelmeme kadar her şeyin bir nedeni var. Her ne kadar başta seni bırakmaktan korksam da, bu en doğrusuydu."

"Anlamıyorum... Beni gerçekten korumak mı istediğini, yoksa bunun da bir yalan mı olduğunu bilemiyorum..."

"Emin ol, eğer seni korumak istemeseydim çoktan iletişimi kesmiştim." Ona güvenmememden gelen hayal kırıklığı dolu sesi burnumun direğini sızlatmıştı. Sadece, bunca zaman insan kadar değer görmeyen biri olarak, başkasının hayatını benim uğruma harcaması fazla tuhaf geliyordu. Şimdiye kadar tanıdığım tüm insanlar bencildi. Aksine alışkın değildim...

"O zaman bir kısmını anlat," diye yalvardım. "Lütfen, buna ihtiyacım var..."

"Sadece, Jimin'in seni, Yoongi'yi aldatmak için kullanmadığını bilmen yeter. Durum aslında çok farklı. Bunun için ne kendini, ne de onu suçlama. Jimin başkalarına, başkalarının duygularına, özellikle de sevdiklerininkilere kendininkilerden daha çok önem verir. O kötü biri değil..."

Beni büyük bir sessizlik esir alırken, Taehyung da hattın diğer ucundan yorgun bir nefes bırakmıştı. Konuşmadığımı ve konuşamayacağımı farkedince ise devam etti. "Beni Jimin aradı. İyi olmadığını ve seninle konuşmam gerektiğini söyledi. Lütfen kendine dikkat et Jungkook. Ve iyi ol. Ben, ne olursa olsun yanındayım..."

Akan burnumu çektim ve göz kapaklarımı birbirine bastırdım. "Teşekkür ederim Taehyung. Teşekkür ederim..."

ஜ•ஜ

Hep Jimin'in kötü biri olduğunu, Jungkook'a eziyet ettiğini, onun da acı çekmesi gerektiğini vs. söyleyen yorumlar ve mesajlar aldım. Kısaca şöyle söyleyeyim, Jimin sandığınız kadar kötü biri değil. Hatta fazlasıyla saf ve zor bir hayatı var. Bunu ileriki bölümlerde daha iyi anlayacağınızı düşünüyorum.

Kitabın uzunluğunu ne kadar tutmalıyım bilmiyorum. Daha önce hiç kitap bitirmediğim için uzun yazabiliyorum ya da yazamıyorum da diyemiyorum. Bu nedenle size sormak istedim.

Kitap ortalama kaç bölüm olsun? Ya da kaç bölüm olmasın?

Bir sonraki bölüme kadar kendinize iyi bakın~

-Bunny🐰

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro