
11.Bölüm
Herkese tekrardan selamlar!
Okumadan önce şuraya bir saat fırlaatın aşklar💙
Bir de yeni kapağımız hakkında yorum yapmadan geçmeyin..
Biraz kısa oldu ama diğer bölümde telafi edeceğim. İnşallah hoşunuza gider. Olduğu kadar olmadığı kader🙈
İyi okumalar ponçikleriim 💜
'Ben Baran'ı seviyorum!'
Duyduğum şeyler karşısında bir süre beynim çalışamaz hale gelmişti. Bunların hepsi şoktandı. Market olan değil ha! Biliyordum, biliyordum! Hareketleri, davranışları, bakışları her şeyi ele veriyordu. Sonunda itiraf etti.
'Bir tek sen Çağlar'a aşkını itiraf etmedin!'
Ben çağlar'a falan aşık değilim!
'Belli belli'
Sen sus!
Farketmiştim evet arkadaşlar ben biliyordum. Çünkü ben Ece Ateş. Da vincinin şifresini bulmuş kadar sevinçliydim. Bu aşk karşılıksız kalmayacaktır.
Sevinçten çığlık attıp Neşe'nin omzuna atladım. Sanki kendim aşık olmuş gibi hissetim ayol!
"Eceee ya şimdi herkesi buraya toplayacaksın ya," deyip kulağımı sağır etmişti. Evet arkadaşlar ilk beynim sonra kulağım yavaş yavaş ölüyordum sanırım. Tüh lan kendi mürvetimi göremeden ölecektim.
Benim çığlıklarım ile herkesi mutfağa toplamıştım. Evet konser versem bu kadar hızlı gelmeyeceklerdi!
Berkan,"Ne oluyor niye çığlık attınız?" Diye soru sorduğunda ne yalanı uydursam diye bir ayak üstünde bin takla atmaya çalışıyordum.
"Fare!" dedim aklıma tek gelen yalan olarak ama bu zengin evde fare ne gezsin aq?
Neşe'de beni onaylamak adına kafasını hızla sallarken bir ara beyin kanaması geçirecek ya da kafası kopacak diye korkmadım değil.
Çağlar, "Fare mi?" deyip bakışlarını gözlerime dikti. Aklını okuduğum da hiç te inanmamış görünüyordu.
"Evet fare var," dedim biraz oyunculuğumu ortaya çıkarıp yere eğildim. Elimle masanın alt tarafını gösterdim.
"İşte şuraya doğru kaçtı,"
"Yav bizim evde fare olamaz ki her yer de ilaç var," dediğinde aha sıçtım. Bez getirin arkadaşlar!
"Ay yanlışta görmüş olabilirim hadi gidelim!" Dedim. Bizim kızlar sizin içinizi biliriz biz, inanmadık bakışları atıyordu.
Herkes yavaş yavaş mutfaktan çıkarken en son Çağlar, Baran, Neşe ve Buse kalmıştı.
"Siz ne karıştırıyorsunuz bakalım?" Diyen Buse, bakışlarını ikimiz de götürüp getirdi. Hadi ama heyecanlanmayın bu kadar ben öğrendim ya siz öğrenmeseniz de olur. İçimden kötü kız kahkahaları atıyordum. Na na na selena selena ne diyordum yav ben.
"Hiç hiç bir şey" deyip gözlerini kaçırdı Barandan ya utandın mı sen salak şey! Ya ben sizi yerim. Bende hiç anlamında Buse'ye omuz silktim.
"Bende Buse'ysem ne olduğunu öğrenirim." Atar yapma bana uleyn yakarım bu dünyayı NeşBar için uuu uyumlu oldu len!
Herkes mutfaktan çıkarken tezgahın üzerinde duran sürahiyi elime alıp bardağa su doldurdum. Yavaş yavaş içerken herkes çıksın diye! İçtikten sonra tezgaha bırakıp önüme döndüm. En son ben ve Çağlar kalmıştık mutfakta.
"Yanlız bende inanmadım, ama yakında çıkar kokusu," deyince
"Çıkarsa fare ölüsünün kokusu çıkar," deyip hangi akılla yaptım bilmiyorum ama Çağlar'ın yanağından makas alıp içeriye koştum. Laaan ne yapıyordum ben! Sanırım özgüven patlaması yaşıyordum.
'Ya baktın yakışıklı elden gidiyeeah sende böyle bir yol seçtin'
Yav he he!
İçerdeki koltuğun üstüne kendimi attığımda da herkes bana baktı. Yaa ünlü olmak böyle bir şey işte. Tamam komik değildi. Bu aralar sanırım hiç iyi değilim.
"Ya ben çok acıktım ne oldu yemeği falan yaktıysanız yada becermediyseniz hani makarna falan ya da dışardan bir şeyler sipariş edebiliriz," dedim ukala bir şekilde. Ay ben ne kadar uzun konuştum öyle. Kızlar benim dediklerimle gülerken Özge gülmüyor cok ciddi duruyordu. Eğer Özge gülmüyorsa kesin bu işte bir bok var demektir!
"Bence o kadar da emin olma," Yarım bir gülüş atarak göz kırptı. Senin o gözünü torna vida ile oyarım ulan!
Evet siz tahmin etmişsinizdir Çağlar tabii ki.
'Sen çocuktan makas alırken bir şey yok ama çocuk sana göz kırpınca olay var! Yanlız makas, torna vida falan bunlar delici aletler siz zaten bakışlarınızla birbirinizi delersiniz!'
Of salak şey azcık sus! Biraz benden taraf olsana sen ya! Seni iç sesler pazarında satarım bak ha!
Çağlar ve diğerleri mutfağa gidip salondaki masayı kurmaya başladılar. Kurt gibi acıktım umarım güzeldir ama güzel olursa da dedigim kelimeleri yicektim. Yine tok olacaktım.
Erkekler hepsi bir yerden masayı hazırlarken bizde ayaklarımızı uzatmış yatıyoruz. Kendi evimiz de gibi hissediyorum şuan.
'Kız sen daha Çağlarla evlenmedin nasıl kendi evinde hissedebiliyorsun,'
Ya gerçekten bir insanın iç sesi bu kadar gıcık olur mu? Gıcık şey!
"Sofra hazır, hadi buyurun," Emir'in bize seslenmesiyle ile hepimiz masaya geçmiştik. Şöyle bir masayı süzerken ağzım açık kalmıştı.
Fırında patatesli tavuk, pilav, salata ve mantı... Diğerlerini sayamıyorum bile. Bir ben eksiğim tatlı olarak...
Oha mantı!
Lan ben daha mantı yapamıyorum bunlar nasıl yaptı ulan! O kadar çok dalga geçmiştim ki şu an utandım kızlığımdan! Umarım tatları güzel değildir dicem de kesin güzeldir abi ben kesin sıçtım. Şu an gözümde biscolata erkekleri neyse bizimkilerde öyleydi.
Yemek yapan erkek diğer erkeklerden 837373727 adım öndedir.
Kızlarla birbirimize bakarken, Neşe dayanamayıp konuştu. O konuşmasaydı ben konuşacaktım.
"Hangi yerden sipariş ettiniz bunları?"
"Kendi ellerimizle hazırladık," diyerek masaya oturdu Berkan. Abi bu çocuk çok ciddi duruyordu her zaman. Bazen hareketlerinden korkmuyorum değil.
"Şu an biri benim cimcikleyebilir mi?"
Yanımda oturan Baranın kolumu sıkmasıyla çığlık attım. Rüya degildi rüya olamayacak kadar gerçekti.
"Niye cimcikliyosun ya?"
"Sen cimcikle dedin," derken masadaki herkes gülüyordu. Sevgili enişte adayı dediklerimi yapman güzel ama yanlış yaptın kardeş. İçimdeki kaba dayı uyandı kaçınnn!
Masayı süzerken tabaklar hijyenik olduğundan parıl parıl parlıyordu. Masa örtüsünün üzerinde kedi resimleri vardı ortama tatlı bir hava veriyordu. Bıçak, çatal kaşık peçete her şey yerli yerindeydi.
Herkes yemeğe başladığında elime kaşık alıp yemeye başladım.
"Çok güzel olmuş elinize sağlık kim yaptı bunları?"
Buse'nin dedikleriyle ona katıldım. Acaba aralarından hangi yetenekliden çıktı bu? Haa bu arada insan bu kadar iyi yemek yaptığını bilmez mi kuzeninin?
"Ben salata hazırladım, diğer hepsini Emir, Çağlar, Berkan hazırladı." Dedi Baran. O sırada da Neşe salataya saldırıyordu.
Vay be ben şok ben iptal ben vefat.
Yemek boyunca pek fazla konuşma olmadı ama gerçekten beni şok ettiler. Büyük laf etmeyeceğim bundan sonra.
"Ece, sen de pastanede çalışmayı bıraktın değil mi?" Diyen Çağlar'a döndüm.
"Okul falan derken bıraktım aynen,"
"Ha bu arada size söylemem gereken bir şey var!" Dediğimde hepsi bana döndü.
Kütüphane de kitabı bulduğumu söylemeyi unuttum öyle bir kitap var ama Çağlar'ın boya olayında oraya atmıştım. Kim bilir şuan nerede?
"Ben aradığımız kitabı buldum," Bakışlarımı hepsinden teker teker gezdirdiğim de hepsinin bakışlarında hafif şaşkınlık ve sevinç vardı.
"Ee şimdi nerede? Neden daha önce söylemedin!" Dedi Özge ile Berkan aynı anda.
Uuu yeni bir aşk mı doğuyordu?
"İşte sonra bir çocuk geldi kütüphaneye Yağız ve Çağlar kavga ediyordu dedi bende o ara nereye koydum bilmiyorum ama bulmuştum,"
Yüzleri asılmıştı. Asılmayacak gibi bir nedenden değildi hep Yağız'ın yüzündendi. Baran ise ortamı yumuşatmak için espri yapıyordu.
Bir titreme gelince anlamadım nedendi tamam klima çalışıyordu ama ne bilim pencere de açık değildi. Titreme hala devam ederken popomun altından geldiğini farkettim.. Elimi kot şortumun arka cebine atıp telefonu çıkardım. Lan telefonmus bu titreme şeysi. Telefonumun ekran şifresini hızla girip bak ben bu şifreyi değiştircektim ya. Mesaj geldiğini görünce mesaj kutusuna girdim.
'Yakışıklı Prens' gördüğüm yazı ile kaşlarımı çattım. Bu kimdi ya? Ben kimseyi böyle kaydetmemiştim. Ekrana dokunup mesaja girdim.
'On ikiye kadar senden mesaj bekliyor olacağım prenses'
Mesajı okuduğumda Yağızdan geldiğini anlamam uzun sürmemişti. Prenses kelimesi ile kulaklarıma kadar kızardığımdan emindim resmen domatese döndüm. Sanırım kitap yüzünden sana da ısınamayacağım. Telefonu tekrar cebime koydum.
Baran, Emir'e sırnaştığında "En sevdiğin hayvan ne?" Şebeklik yapıyordu.
"Ooo oda soru mu tabii ki sen!"
"Ay kesin bana aşık ya.s.s" dediğinde kahka attım. Bu çocuk çok komik ya..
****
Yatmadan önce odamızın balkon kapısını kitledikten sonra yatağıma geçmiştim. İkinci bir Yağız vakasını kaldıracak gücüm yoktu. Yatağımın altına doğru eğilip tava var mı diye kontrol ettikten sonra yatağıma uzanmıştım.
"Acaba Baran şuan ne yapıyor?" Dedi Neşe kollarını başının altına koymuş tavanı izlerken.
Millet uyurken sevdiğini düşünüyor. Ben eve hırsız girse ne yaparım diye taktik geliştiriyorum.
Kim daha Şizofren bilemiyorum..
"Haydi haydiii fazla konuşma uyu! Uşağım uyuu!"
Karadeniz, şivemle konuştuktan sonra uykumun gelmesini bekledim. Sihirleri saymaya başladım millet kuzu sayar ben sihir.
'Kim daha manyak belli oldu.'
Sen susar mısın?
Bir sihir, iki sihir, üç sihir, dört sihir.....
Sabah uyandığım da hemen banyoya gidip rutin işlerimi halledip odama girdim. Gardirobumu açıp ne giysem acaba diye düşünmeye başladım. Özel okulun en kötü yanı da sivil olması her gün ne giyeceğim derdi var!
Elime siyah bir kot pantolon üzerine de beyaz bir tişört bulduktan sonra hiç düşünmeden üstüme geçirdim. Ben diğer kızlar gibi erken kalkıp makyaj mış saç mış kıyafet miş hiiç uğraşamam. Uyku daha cazip belkide bu yüzden sevgilim yoktur. Boya küpü gibi bir yüzüm olmadığı içindir aman eksik kalsın!
En sevdiğim çorabımı ayağıma giyerken diğer teki yoktu. Çekmeceleri karıştırmaya başladım.
Millet ruh ikizini buluyor, ben 15 dakikadır çorabımın diğer tekini bulamıyorum. Nerde hata yapıyorum acaba?
Hangi geri zekalı, mal, beyin özürlü benim çorabımı haa burdaymış.
Diğer tekini de ayağıma geçirirken Neşe hazırlanmış beni izliyordu. Hayırdır yavrum izlenilecek bir yerim mi var? Annem arı gibi çocuk yapmış ya..
Hep beraber masayı hazırlayıp hızlı bir kahvaltı sonrası evden çıkmak için kapıyı açtığımda yerdeki güller dikkatimi çekti.
Bu da neyin nesi?
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro