Geçmiş🌑
Ağını kendi ören bir örümceğin bile küçük bir kalbi ve hisleri olabiliyordu.
O çok çalışır,savunmasını yapar kendini korurdu.
Ben onu yapamıyordum işte.
Hiç kimseye hayır diyemezdim,dur diyemezdim,Savunmam vardı,ama fazla oyuna gelirdim.
Pembe bulut diye bir şey yoktu.
Hayatım sadece boş bir tuvalden ibaretti.Fakat fırçayı eline alıp sanatına sarılacak olan da doktordu.
Benim kaderimin yolunu o boş tuvale yeniden çizecek olan bir adam.
Belkide yanlarına geçen gittiğimiz ormanlık alanı çizer,iki bisiklet,ve biraz da sonsuzluk işareti.
Hala daha küçük bir kız diye anıldığım bir beni bu kadar çabuk etkilerken,nasıl da bir adam bu kadar karşı konulamazdı?
Hata yapmaktan ölesiye korkuyordum.
Mesela şu an.
Cenk'in gergin bakışları içerisinde,henüz daha tanışalı on dakika bile olmamış Arhan denen adamın bana uzattığı elini tutup onunla dans edecek miyim diye odaklanmış gibiydi.
Çenesi gergindi.
Arhan'ın eline bakarken,her an bir aslan gibi dişlerinin arasına hapsedecekmiş gibi.
Bundan pek emin değildim.
Saniyeler sonra onunla piste doğru ilerlerken buldum kendimi.
Kolu,çelimsiz belimi sarmalamış,diğer eli de elimi hafif ve nazik bir şekilde tutuyordu.
Gözlerine bakamıyordum bile.
"Memnun oldun mu gerçekten?"
Ani bir soru ile gözlerimi buz mavisi gözlerine çevirdim.Aramızda çok az bir mesafe vardı ve yüzünün bu kadar güzel olduğunu daha yeni fark etmiştim.
Sorusunu anlamayarak "Neyden?"
"Tanıştığımıza"
Gözlerimi en ağırından devirerek "Hadi memnun olmadım dedim,ne olacak?"
Çarpık bir gülüş kondurdu dudaklarına ve "Bilmem,ayağıma bilerek basmanı istemem"
Güldüm.
"Çok şakacısın"
Başını ukala bir şekilde olumlu anlamda sallayarak "Öyleyimdir" dedi."Fakat seninle dans etmek güzel,"
Çaresizliğim ayak parmaklarımdan gözlerime kadar etrafa saçılırken şu durumdan kurtulmak ister gibi bir halim vardı.
Az ötemde,annem ve yanında olan arkadaşları düpedüz bizi işaret ederek gurur verici bir ifade ile baktıklarını -konuştuklarını- fark ettiğimde artık herşey çok geçti.
Şimdiki olacakları ne tahmin etmiştim ne de aklımdan geçirmiştim.
Cenk bir anda Arhan'ın arkasında belirirken sertçe yutkundum.
Arhan koluna bakıp Cenk'in elini fark ettiğinde "O daha doğru düzgün tanımadığı adamlarla böylesine yakın bir şekilde takılmaktan nefret eder.Kendine başka bir kadın bul,Küçük oğlan..." Cenk'in hiç beklemediğim bir şekilde ağzından çıkan sözlere ağzım aralık bakarken Arhan'ın kolları üzerimden çoktan çekilmişti.
Bu sayede doğru düzgün derin bir nefes aldığımda "Niye herşeye burnunu sokma zahmetinde bulunursun anlamıyorum.O ve ben,hiç halimizden şikayet eder gibi durmuyorduk." Dedi birden Arhan.
Kuzuların sessizliği gibi bir şey vardı aralarında.
"Uzatma,sen ne demek istediğimi anladın.Kaybol"
"Gençler bir sorun mu var?"
Babam üçümüzün arasına yaklaşırken karmaşık duygularımın arasında ne açıklama yapabileceğimi düşündüm."Hayır abi.Arhan'a sadece nerede olduğunu hatırlatıyordum.Arzu benimle"
"Hadi benimle gel.."
Cenk elini belime atıp babam ve Arhan'ın yanından uzaklaşırken az önce olanları beynimde teker teker yoklamıştım.Kötüydüm,ruhum daralmış,kalbim sıkışmış,sanki uçurumdan tam atlayacakken elimden tutup çekmiş gibiydi doktor.
Hava almam için büyük geniş bir terasa getirdi beni.
Sıcak avucu yavaşça yanağımı ısıtmaya başladığında gözlerimi anın büyüsüyle kapattım.
Bunu neden böyle yapıyorum bilmiyorum.
Dudaklarıma doğru nefesini vererek "İyi misin?" Diye sordu.
"Üzülsem mi kızsam mı bilemedim" dedim yavaşça gözlerimi açarak."Çok kaba bir adamsın,sayende bunu da görmüş oldum"
Söylediklerimi es geçerek "Sana ne dedi?"
Elini yavaşça yanağımdan çekerek boşluğunu hissettirirken "Çok egolu bir insan.Korkularımın üzerinden gitmek istedim ama,başaramadım"
Derin bir nefes alıp verdi."Her zaman yanında ben olmayabilirim biliyorsun değil mi?"
"Neden yanımda olmuyorsun ki?" Diye sordum ani bir dürtüyle."Olabilirsin,ihtiyacım var belki..?"
Maraton gibi atan kalbime tezat hızla aramızdaki mesafeyi kapattı."Neye ihtiyacın var söyle.."
Yutkunarak gözlerimi delercesine bakan hafif renkli gözlerini taradım.Hayatımda gördüğüm en anlamlı bakışların dolu olduğu bir havuzun içinde gibiydim.
Derin bir nefes alarak "Sana." Diye cevap verdim en sonunda.
Gözlerinde saniyesi saniyesine binlerce ateş dansına davet edilen kıvılcımlar yükseldi.
"İstediğin herşeyi yapabileceğimi biliyorsun değil mi? Şu saatten sonra,hm?"
"Gerçekten mi?"
"Beni arayabileceğini biliyorsun,iki elim kanda olsa bile-"
"Arzu,kızım?"
Annem yanımıza doğru yaklaşırken Cenk bir iki adım geriledi.Toparlanıp boğazımı yenilerken "Heryerde arıyorum seni.Babana soracaktım o da ortalıklarda yok."
Dedi bir kez daha. Yaklaşıp yanağıma bir öpücük bırakarak.
"Biraz hava almaya çıkmıştık,sende arkadaşlarınla takılınca yanına gelmek istemedim"
"Neden böyle düşündün ki? Sohbet edebilirdin sende bizle.Hem doktorunun da arkadaşlarının, ailesinin olduğunu unutma birtanem"
Saçlarımı hafiften okşarken Cenk'e baktım,gözleri kısık bir şekilde manzaraya bakarken bizi pek takmıyor gibiydi.
"Tamam peki,biraz daha kalalım,sohbet ediyorduk zaten bizde.Gelirim yanına"
Başını sallayıp "Fazla üşütme" dedi ve Cenk'e son bir bakış atarak içeriye yol aldı.
Bu adamdan pek hazetmemişti,farkındaydım.
"Ailen burada mı?" Diye sordum eskisi gibi bende yaklaşarak.Bunu fark etmiş olacak ki hafiften güldü ve o da bir adım daha yaklaşarak aramızdaki mesafeyi kapattı,artık tamamen istediğim dudakları fazlaca yakınımdaydı.
"Hayır,bu gece yoklar.Ama seninle kız kardeşimi tanıştırmayı düşünüyorum.Belki kafa dengi birisi çıkar seversin."
"İnanmıyorum,kız kardeşin mi var? Kaç yaşında?"
"On yedi,bir yaş var aranızda işte"
Yüzümdeki tebessüm hafiften artmaya başlarken karşımdaki adamın hayatından bir bilmediğim yönle daha karşı karşıyaydım.
Bir kız kardeşi vardı.Ağabey'di,Büyük bir Ağabey.
Aralarındaki diyalogları çok merak ederdim kardeşlerin.Ben evin tek kızı olduğumdan bunları düşünmezdim hiç.Fakat daha şimdiden bile heyecanlanmıştım.
"Gülüyorsun,bunu görmek güzel,yakından..."
"Benimle dans et.."
"Efendim?"
"Duydun,hemen burada"
Bir kahkaha atmamla üzerindeki ceketinin bir düğmesini açtı."Elini ver"
Bütün vücudumun uyuşmuş hücreleri bir anda kan damarlarımda harekete geçerken şaşkınlıkla dediklerini yaparken buldum kendimi.
İçeriden duyulan hafif tanıdık bir müzik kulaklarımızı doldurduğunda bedenim çoktan kollarının arasındaydı.
"Rodrigo Amarante?"
"Sever misin?"
"Bayılırım"
"O zaman keyifli olucak.."
Ve hayatımın bir kez daha bana adadığı hatta ilk defa onunla geçirdiğim en değerli gecelerden bir tanesiydi..
Gülüşlerim gülüşlerine karışırken,beni etrafımda döndürüp tekrar korurcasına belime sarılan,gözleri gözlerimden asla ayrılmayan,dudakları sürekli yanaklarıma temas edip beni baştan çıkararak kavuran bir doktorun gece karanlığı altında esiri olmuştum.
...
Perdelerin deli gibi hışırtı sesleri ve gözlerimi kavuran ışık.
Bir güneş ışığı değil,sadece gün ışığı.
Bu kadar erken kaldırılmamın çok önemli bir sebebi olmalıydı ki,odamda tek hesap soracağım kişi annem olurdu.
Biraz babamı örnek alsa ne güzel olurdu.O odama gerekmedikçe adımını dahi atmazdı.
Annemde böyle olabilirdi mesela.
"Öğlen oldu Kızım,hadi.."
Yüzüme gelen saçlarımı elimde ittirerek duvardaki saate baktım.
On bir buçuk öğlen mi oluyordu yani?
"Anne,lütfen yorgunum rahat bırak"
"Bu saatte kadar bu uyku fazla bile Arzu hanım,hadi kalk artık,kalk çabuk"
Dudaklarımdan huysuz homurtular yükselmeye başlarken başımın altındaki yastığı çekti beklemediğim bir anda.
Ah! Hazırlıksız yakalanmıştım.
Annem sesli bir şekilde gülerken yastığımı sinirle elinden kapıp "Çocuk musun sen ya!" Diye mızmızlandım.
"Eğer yatmaya devam edersen kahvaltı masasını mutfakta görmeyebilirsin.Kendin hazırlarsın baştan söyleyeyim de."
"Aman iyi tamam,geliyoruz"
Memnun bir ifadeyle başını sallayıp odamdan çıktığında derin bir nefes alıp tavana diktim gözlerimi.
Cenk?
Telefonumu akşamdan taktığım şarjdan çıkartıp açtığımda ondan gelen bir bildirim olduğunu gördüm.
Sabah sabah tempoya alışkın olmayan kalbimde bu sayede hızla atmaya başlarken yatakta doğrulup attığı mesajları okudum.
"Bu gün okula gitmediğini babandan öğrenmem?"
8.58
"Günaydın mesajı atmayı sevmem bu arada üzgünüm.
9.00 "
"O zaman herzamanki gibi konuşmak için uygun bir zaman?
9.00"
"Belki denizi yeniden görmek istersin?"
Deniz?
Evi?
Yüzümdeki gülümseme genişlerken en son beni götürdüğü evini kast ettiğini anlamıştım.
Hiçbir cevap vermeden telefonumun ekranını kapattım ve banyoya geçtim.Üzerimdekileri çıkarıp kısa bir duş aldıktan sonra siyah kot pantolon ve kırmızı kapşonlu bol t-shirtimü geçirip ıslak saçlarımı örerek odadan nihayetinde çıktım.
Kahvaltı masası olduğu gibi dururken sandalyeyi çekip oturdum.Annem önüme bir bardak çay koyarken hazır kızartmış olduğu ekmeklerden bir tane alıp kahvaltımı yapmaya başladım.
"Bu gün okyula gitmediğin için mi bu mutluluk hayırdır?" Yanağımdan bir makas aldığında karşıma oturup çayını yudumlamaya başladı.
"Kesinlikle evet,hm bu arada dışarıya çıkacağım şimdi"
Bozulan suratı ve düşürdüğü omuzlarıyla yine laf yiyeceğimin habercisiydi.
"Hem yorgunum diyorsun hemde evde bir dakika oturmuyorsun be yavrum,nereye gidiyorsun yine?"
Bu sefer doğru söylemeye karar vererek "Cenk'le buluşacağım"
"Ah,tabii.." diye başladı imalı bir şekilde "Hiç şaşırmadım"
"Şaşırılacak bir durum yok ki zaten anne,tedavim için gidiyorum tabiki oraya dimi? Bunu siz istemediniz mi,başından beridir?"
"Doğru,biz istedik"
Daha fazla uzatmadan ayağa kalkıp gitmem için ayaklarım bana komut vermeye başladığında yeni bir tartışmanın başlangıcını yapmak istemiyordum.
Ağzımdaki son lokmayı yutup çayımı da bitirdikten sonra ağzımı dahi açmadan odamdan çantamı ve telefonumu aldım ve bir miktarda para.
Araba kullanmayı ne zaman öğreneceğim bilmiyorum,ama geç kaldığım kesindi.
Siyah güneş gözlüğümü de gözlerime yerleştirden sonra anneme "Ben çıkıyorum!" Diye bağırdım.O sırada botlarımı giyerken annem göründü ve az ötemde omzunu duvara yaslayarak "Çık bakalım,Erken gelmeye bak." Diye uyardı beni.
Yavaşça doğrulup yüzüne,en sonda gözlerine odaklanarak bir süre birbirimize baktık.
Şu anda çoktan dışarıya çıkıyorum diye kıyamet kopmuştu aramızda.
Ama bende kırık yılda bir görülen hareketi yaparak bileğinden çekip yanağına bir öpücük kondurdum."Geç gelmeyeceğim merak etme"
"Arzu?!" Ağzından şaşkınca dökülen ismime karşın gülümseyerek evden hızlı adımlarla çıktım.
Taksi durağına varana kadar binlerce sokakların arasından geçtim.
İnsanlara bak,
Top oynayan,mahalle kaldırımlarında oturup taso oynayan çocuklar,ip atlayan saçları örgülü kızlar.."
Şalvarlı kadınlar,çeşit çeşit yüz.
Arkama dönüp birkez daha baktım onlara;
Bir şeylerden ders çıkarmalı mıydım?
Ellerimi kapşonumun ceplerine sokup yürümeye devam ettim.
Bir taksi durağının önüne geldiğimde adam,içtiği çayı hemen bırakıp ayağa kalktı ve "Buyrun" dedi arabasını gösterip.Hafif bir tebessümle arkaya oturduğumda,arabayı çalıştırıp kemerini takana kadar nereye gideceğimizi sordu.
Bende adresi söyleyip koltuğa yayıldım ve cam kenarından bakınmaya başladım.
"Burası hanımefendi,geldik" kaç dakika geçti bilmeden yerimden doğrulurken,çantamdan çıkardığım cüzdanımla ücreti ödeyip teşekkür ettim ve "Kolay gelsin" diyerek indim arabadan.
Evinin önüne geldiğimde bir süre kapısının önünde dikilip öylece durduktan sonra elimi zile götürdüm.Heyecandan titremenin doruklarına ulaşırken kapıyı orta boyda kırklı yaşlarını andıran kısa saçlı bir kadın açtı kapıyı.Elinde mutfak bezi vardı.
Kadın güler yüzle girmem için geriye çekilirken "Hoşgeldiniz.."dedi duraksayarak,ardından devam etti "Yanılmıyorsam Arzu hanım sizsiniz?"
İçeriye geçerken garip bir şekilde omzumdaki çantamı ona teslim edip "Evet,benim" diye yanıtladım."Cenk bey geleceğinizden haber etmişti,lütfen rahatınıza bakın birazdan aşağıda olur" diye bir kez daha konuşup yanımdan uzaklaşırken hala daha neler olduğunu anlayamamıştım.
Bu kadın,Cenk'in ev işlerini halleden yardımcısıydı,onu anlamıştım.
Tek sorun ilk geldiğimde bu kadınla karşılaşmamış olmamdı.
Demekki,sadece belirgin günlerde buraya geliyordu.
Derin bir nefes alıp tanıdık ortama bir göz atınca kollarımı birbirlerine bağlayıp gezinmeye başladım ki,oturmaya hiç niyetim yoktu.
Evin çok otantik bir yapısı vardı,geniş salona inerken bile iki basamak merdiven bulunuyordu boylu boyunca.Tavan oldukça genişti.
Laminant parkeler daima temiz ve ışıl ışıl parlarken etrafta hoş bir koku vardı.
Onun kokusu.
Yukarıya çıkan merdivenleri izlerken ayaklarım hiç çekinmeden bir bir tırmandı.
Boylu boyunca uzanan bir koridorun karşısındayken bir kaç adım ilerleyip rast gele bir odaya girdim.
Lacivert duvarlar,tam karşımda geniş bir yatak,solumda büyük bir vitrinde maket gemi koleksiyonları.
Hemde bir sürü.
Cam kapakları açıp maket gemilere dokunmadan daha yakından bakarken burası çoktan onun odasının olduğunu anlamıştum bile.
Bir süre sonra kapının açılma sesi yerimden olmama sebep olurken odanın içinde bir kapı daha olduğunu daha yeni fark etmiştim.
Fakat ta ki,onu yarı çıplak bir vaziyette görünceye kadar.
Altında sadece beyaz bir havlu varken,geniş kaslı vücudunu görmem gözlerimi kapatana kadardı.
Az önce neler gördüğümü kapalı gözlerimle bir daha süzgeçten geçirirken direkt arkama döndü.
"ya ben çok özür dilerim! Burada olduğunu bilmiyordum gerçekten! Sadece daha yeni geldim ve kapıyı bir kadın açtı ama sen yoktun bende sıkıldım ve evi dolaşmaya başladım,sonra şu maket koleksiyonunu gördüm valla ciddi bir şey yok yemin ederim ki sadece-"
"Arzu.." ellerini nazikçe belime koyduğunda onu yakınımda hissetmemle "Bana dön lütfen.." dedi yavaşça.
"Şey ben dönmesem daha iyi olucak,en iyisi çıkayım sende giyin"
Sağ eli belimden karnıma doğru yol alırken beni yavaşça kendisine doğru çekmeye başladı,sırtım en sonunda ıslak göğsüne yaslandığında kalbim yerinden çıkmak üzereydi.Kulağıma tüy kadar hafif bir nefesle "Giyinip hemen geliyorum o zaman,aşağıda bekle"
Dudaklarını ateş gibi enseme sürttüğünde az kalsın kıvılcım çıkacağından şüphe etmiştim.Sakalları ayrıca tenime batarken bir titreme dalgası vücudumu sardı ve kendimi yavaşça öne ittim.
Bu...
Ne kadar doğruydu!?
Derin soluklar içerisinde hızlı hızlı merdivenleri inip kendimi koltuğa attım.
Hayır hayır.Bunu yapmamalıydım.
Ne işim vardı orada,kendimi nasıl da ummadık bir manzaranın içinde bulmuştum,gördüğüm o vücut..
Ellerimle yüzümü sıvazlayıp bir süre sonra arkamdan işittiğim ayak seslerine kulağımı verdim.
Ardından arkama dönüp baktığımda,günlük bir Doktor gördüm karşımda.
Siyah kot,siyah kazak ve nemli saçlar..
Onlara dokunma isteğim bir yönden artmaya başlarken yanıma oturup aniden sarıldı.
"Geleceğini biliyordum,cevap vermemene rağmen"
Şaşkınlığımın hücrelerimde cirit attığı bir anda kokusunun burnumu işgal etmesi de aynı sepete giriyordu.
Kollarımı yavaşça kaldırıp sırtına koyduğuma kaburgalarımı biraz daha sıktı.
"Mesajını sabah gördüm,sırf senin şu deniz manzarası için Yani" diye ayrılmadan konuştuğumda güldüğünü duydum.
"Arzu.." benden ayrılıp cebinden telefonunu çıkardı."Benim elime bazı fotoğraflar ulaştı,"
Gözlerim anında büyürken dudaklarında geniş bir tebessüm mevcuttu.
"Merak etme bunlar oldukça...edepli ve şirin fotoğraflar"
Gördüğüm fotoğrafların son üçü haberli,ilk başta babamla aynı koltukta olduğum fotoğrafı çeken annem,ruhumun dahi duymamasını sağlarken,bu fotoğrafların geçen yazdan kalma olduğunu anlayıp derin bir nefes verdim."Annem fotoğrafçılık ve Kameramanlık okudu,bu yüzden fotoğraf çekmeye bayılır,özellikle de beni.Her zaman fazlasıyla fotojenik çıktığımı dile getirir hatta küçük bir sütüdyosu bile vardı.Şey bu arada ilk baştaki fotoğrafa bir daha bakabilir miyim?"
Cenk son derece de anlattıklarım karşısında memnun bir ifadeyle başını salladı ve bana babamla olan fotoğrafı bir daha açtı.
Tekli koltuğa ikimizde nasıl sığmışsak halimizden gerçekten oldukça memnun gibi gözüküyorduk.En garibi de annemin bizi habersiz çektiği bu fotoğrafı daha yeni görüyor olmamdı.
Derin bir iç geçirip "Annem anı biriktirmeyi çok sever" dedim.
"Ne desem bilemedim" dedi telefonu kapatıp önündeki sehpaya bırakırken."Tarzın,fotoğrafa yansıttığın yüz ifadelerin,fotoğraflar gerçeği yansıtmaz belki ama,senin kadar farklı bir kız görmedim hayatımda"
"Ben farklı biz kız değilim,sadece geçmişimden pişmanlık duyuyorum.Hala daha o sır diye aramızda adlandırdığımız şeyi aileme söyleyeceğinden dolayı onların benden nefret edeceklerini düşünüyorum bir yönden.Bu da bir şekilde davranışlarıma ve düşüncelerime yansıyor tabii ki."
"Hepsi geride kaldı.Bu sır dediğimiz şey ömür boyu bende kalabilir.İnanır mısın bilmiyorum ama.." dedi ve ellerimi sıcacık avucunun içine aldı."Sanırım senin için herşeyi yaparım.."
———-
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro