Mezzunlar Buluşması mı?
Bu bölümü Canfeza × Taladro × Sancak'ın Dönemem şarkısı eşliğinde yazdım alakasız gelebilir.
🗣Geçmiş olmadan gelecek olmaz derler ama bilmezler geçmişin izlerinin geleceği kirlettiğini🗣
İri yarı bir çocuk kızıl saçlı ufak kızın kafasına buruşturduğu bir kağıdı attı ve sonrada kahkalarla gülmeye başladı.
"Afedersin burayı çöp sandımda."
Kızıl saçlı kız önce kilolu oğlana sonra kafasına atılan kağıda baktı. Sırasından kalktı ve yavaşça yerdeki kağıdı alıp geri dönüşüm kutusuna attı (duyar kasmada ben gibi olunuz).
"Çöp olmak kağıdın çöp olmadığını bilmeyen bir cahil olmaktan iyidir."
Çocuk sinirinden kıpkırmızı olmuştu. Kızın yüzüne yumruk atmak istiyordu ama kızın abilerinden korkuyordu (dick ve jason). Özellikle yeşil gözlü olan ödünü koparıyordu. Bir keresinde kızın biri kardeşine tuhaf deyip saçını çektiği için sınıfa gelip kızın masasını dağıtmış ve sinir krizi geçirip duvarı yumruklamıştı. Ve haliyle sınıfın duvarında kusursuz bir çatlak vardı. O sırada kızın abileri sınıfa girdi ve kızın yanına gelip saçlarını okşadı. Yeşil gözlü çocuk gülerek konuştu.
"Aramız nasıl prenses?"
"Niye kötü olsun ki?"
"Bilmem. Dick'e tripliydin. Belki bana da triplisindir diye düşündüm. Bu arada Alfred bunu sana vermemizi istedi."
Kız uşağın kendisi için hazırladığı yemek çantasını aldı ve sırasına geri oturdu.
"Alfy amcaya teşekkür ettiğimi söylersiniz."
İki oğlanda başını salladı ve sınıftan çıktı. O sırada sınıftaki herkes kendi arasında fısıldaşıyordu. Bir tane kız bağıra bağıra fikrini söyledi.
Jihye:
"Tanrım senin gibi bir kızın nasıl bu kadar tatlı abileri olabilir."
Kız arkasına yaslandı alayla gülümseyerek cevap verdi.
"Bazen onu bende merak ediyorum biliyor musun? Allah benim cezamı versin ki mükemmel abilerim var. Ama o kadar beğendiysen al biri senin olsun(!) Jason'u vereyim mi sana? Ah pardon masanı dağıtıp nerdeyse sana kafa göz gireşecekti değil mi? Çok yazık.''
Kızın gözleri korkuyla dolmuştu. Martha ise kimseyi takmadan önündeki testi çözmeye koyuldu.
Dört yıl sonra
Elinde tekerlekli valiziyle Al Ghul malikanesine bakıyordu genç kız. Bir haftadır Wayne malikanesindeydi ve bu yüzden sinirliydi. Sözde Al ghul malikanesinde buluşacaklardı ama sonra plan değişmiş ve Wayne malikanesine gitmişlerdi.
"Ne can sıkıcı olay."
Üzerinde beyaz gömlek ve turuncu etek vardı. Uzun kızıl saçların dağınık bırakmıştı. Herkes kıza bakıyor ve kendi aralarında fısıldaşıyorlardı. Kız ne hakkında konuştuklarını az çok tahmin edebiliyordu. Bazı suikastçilerin konuşması şu şekildeydi:
"Lady Martha'nın saçları ne kadar üzün görüyorsunuz değil mi? Demek ki hiç dövüşlerde yenilmedi."
"Eee herhalde yenilmeyecek sonuçta o bir Al Ghul. Boşuna Al Ghul'lara Gotham'ın kartalları demiyorlar (neden kartal diyebilirsiniz diğer kitapta açıklayacağım)."
Kız daha fazla dinlemeden malikaneye girdi ve koridorlarda ilerledi. En sonunda güneş ışığının mükemmel bir şekilde yansıdığı bir camın önünde durdu ve camdan dışarıya baktı. O sırada yansıyan ışık pencerinin gölgesini kızın üzerine bir kafesin parmaklığı gibi düşürüyordu. Kız gözlerini devirdi ve mırıldandı.
'Kartal ha. Kafeste olduktan sonra kartal olsan ne kaplan olsan.'
"Bir şey mi dediniz ladym?"
Kız bir anda yanında beliren kadına baktı ve sordu.
"Sen ne ara buraya geldin ve sen kimsin?"
"Ben Mari. Sizin hizmetçinizim. Bu arada sizin odanız henüz tama olarak hazır değil çünkü efendi Ra's özel hazırlamak istedi ve tamamlanmadı. Bu yüzden abiniz efendi Allen'ın odasında kalacaksınız."
"Abim nerde kalacak?"
"O bugün hastanede kalacak. Rutin bir kontrolü vardı doktor hastanede kalmasını söyledi. İzin verin bavulunuzu yerleştireyim."
Kız el hareketiyle git işareti yaptı ve devam etti.
"Gerek yok ben yerleştiririm. Sen çekilebilirsin."
Kadın başını salladı ve yavaşça oradan uzaklaştı. Kız abisinin odasına ilerledi ve kapıyı açıp içeri girdi. Valizini yere koydu ve içinden bilgisayarını çıkardı.
Bilgisayarını açtı ve maillerini kontrol etti. Maillere göz atarken ortaokul mail hesabındaki bazı mailler dikkatini çekti. Hesaba tıkladı ve mailleri kısaca inceledi. İçerik genel olarak aynıydı. Mezzunlar buluşması yapılacaktı ve kendisini de davet etmişlerdi. Ve yazanlar arasında sözde ortaokuldaki en iyi arkadaşı da vardı.
'Ben o okuldan mezzun değilim. Gerçi mezzun bile değilim.'
Bilgisayarı kapattı ve eline bir kitap alıp bahçeye çıktı.
Yeşil çam ağacının önünde duran sarı çalılıkların arasında yürüyerek kitabını okumaya başladı. O sırada büyük surların kapıları açıldı ve içeri iri yarı cüssesi, siyah uzun at kuruğu saçları ve siyah sakalları olan bir adam girdi. O sırada herkes ellerini bağlayıp adama selam verdi. Birliğin sahibi olan yaşlı adam malikanede torununu bulamadığı için bahçeye çıkmıştı. Adamı gördüğünde hafifçe eğildi ve selam verdi.
"Hoşgeldiniz Lord Savage. Bir sorun mu vardı?"
"Birlikleri ziyaret etmem için izin almam gerektiğini bilmiyordum. Ve şu çalılıklardaki kız kim."
Yaşlı adam endişeyle tur atarak kitap okuyan torununa baktı ve yutkunarak cevap verdi.
"Torunum. Talia'nın kızı."
"Neden beni selamlamak için gelmedi?"
"Büyük ihtimalle farketmedi."
Adam belindeki hançeri çıkarıp kıza fırlattı ancak fırlattığı hançerin kendisine dönmesi bir oldu. Kız bir an bile kitaptan kafasını kaldırmadan boştaki eliyle hançerini çıkarmış ve hizlı reflekslere kendisine gelen hançeri geri sektirmek için kullanmıştı. Adam şaşkın ifadesiyle yere saplanmış olan yeşi ve kırmızı zümrütlerle donatılmış hançere bakarken kız kitabınının arasına ayraç koyup kitabı kapattı ve büyükbabasına doğru gelmeye başladı. Yerdeki zümrüt taşlarla bezeli altın kabzalı hançerini yerden aldı ve etiğinin kurdalesine sıkıştırlmış olan kılıfına geri koydu. Sonra adama dönerek konuştu.
"Hoşgeldiniz."
"Pek iyi bir referansınız yok genç bayan. Hem kabalık ediyorsunuz hemde dünya'yı yöneten birine hançer fırlatıyorsunuz (evet arkadaşlar dünyayı Light ekibi yönetiyor ama Ra's Light'ın içinde yok benim paşa gönlüm sen nelere kadirsin)."
"Nefsi müdafaydı. Yaşama iç güdüsüyle kendimi korumak için yaptığım bir şeydi. Kasten yapılmış bir şey değil. Ayrıca hançerinizi ilk siz fırlattınız."
Kızın büyükbabası torunu için endişelendi ve söz aldı.
"Siz torunumu maaruz görün efendim. Çocuk daha toyluğuna verin."
"Torununu sevdim. Gerçek bir kartal. Ama ona pençelerini ne zaman açması gerektiğini öğretmeyi unutma."
Adam bu sözlerin altındaki açık tehdidi sezmişti ve torununu koruması gerektiğini anlamıştı. Adamın önünde eğildi ve cevap verdi.
"Hiç şüpheniz olmasın.''
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro