7-BÖLÜM- Karanlık Katili Mason
Sabrına hayran kaldığımı itiraf etmek zorundayım. Gerçekten buraya kadar geldin. O zaman benden sona bol bol maceralı aksiyon içeren ve bol bol da bilgi veren bir bölüm hediye. Okumaya biran önce başlasan iyi edersin.
Hangisi sence?
DEREK
Dondurma fabrikasının giriş düğmesine basarak arabasını tapınak oto parkına park etti. Richards'ın büyüsü sayesinde hala on altı on yedi yaşlarında gibiydi akmona diyerek yirmi üç yaşlarında ki haline geri döndü. Tapınağa girip. Azazilleri geçti. Richardsın odasının önünde ki sandalyelerden biri ile otururken buldu elinde ki tablette bir şeyler yapıyordu Derek yanına yaklaşıp.
''Richards.'' Dedi. Richards ise bir süre daha ona bakmadan bilgisayar ile uğraşıp ardından kapattı. Derek sakin bir sesle.
''Benim iş tamam mı?'' Richards başı ile onayladı.
''Tabi ki tamam.'' Richards bilgisayarı koltuğa bırakıp tapınağın alt kısımlarına giden koridorlara doğru yürümeye başladı. Derek'te onu takip ediyordu.
''Tapınağın alt kısımları labirent gibi . Sen vaktini orada geçiriyor olabilirsin ama senin gibi biri için bile aradığın şey bulmak bulup da geri dönmek çok zor.'' Richards gülerek.
''Gerçekten buraları geçerken boş durduğumu sanıyor musun? Buranın bir haritasını çıkartıp tabletime aktarmıştım.'' Derek sakin bir şekilde
''Ama senin gibi bir ihtiyar onu ezberleyemez ki.'' Richards sinirlice ona baktı.
''Abartıyorsun altı üstü.''
''Dört yüz küsür yaşındasın.''
''Sende yüz beşi devirdin ama ben bir şey diyor muyum?'' Derek usulcana
''Richards ne yaptın?'' Richards derin bir nefes verip.
''Hafıza büyüsü yapmış olabilirim ama bu senin işine de yarayacak.'' Derek kendisi kadar Richards'ın da hafıza büyüsünün ne kadar tehlikeli olduğunu bildiğinin farkındaydı . Tapınağın alt kısmında ki karanlık koridorlara girince Richards Derek'e dönüp.
''Hadi yap numaranı.'' Derek bıkkınlıkla iç çekip duvar da ki meşalelerden birini alarak elin de yarattığı ateş ile yaktı. Etraf aydınlanınca elindeki yanan meşaleyi Richardsa verdi.Kendisi ise elinde ki ateş ile çevresini aydınlattı. Bir süre daha yürüdüler. Ardından Richards cebinden çıkarttığı bir anahtarı duvarda ki bir deliğe sokup çevirince duvar gümbür diyerek açıldı. Richards Derek'e dönüp gülümsedi.
''Gizli kapılar ne kadar harika değil mi? Ben hemen arka odalardan birini dinamitle patlatırken bulmuştum burayı. Derek umursamazlığını belli edince Richards somurtmaya başladı. Girdikleri gizli odada ki kitaplar çok fazlaydı. Richards bir şeyi kontrol ediyormuş gibi tüm raflara tek tek göz gezdirdikten sonra eline bir kitap alıp sayfalarını çevirdi.
''İşte. Antik yunan tanrısı VERASKİNA aslında bir kain ama tanrı diye adlandırılıyormuş.'' Richards okumaya devam etti.
''Kartları kesin kaderi işaret eder biri ölecek ise ölecektir yada biri yaşayacak işe yaşayacaktır. Hiç bir güç buna müdahale edemez tanrılar bile!''
''Peki bu kartlar tanrıların gücüne nasıl karşı çıkabiliyor?'' Richards okumaya devam etti.
''Kartlar kutsal pınarda su ile yıkandı o su büyünün ana damarı.Tanrıların banyosu .''
''Peki müdahale etmek için hiç mi şanşımız yok?'' Richardas. Derek'e bakıp okumaya devam etti.
''Kişi tanrıların bile söz geçiremediği kaderini değiştirmek istiyorsa bir bedel karşılığında kartların yaratıcısı Veraskina ile anlaşa bilir.'' Derek odadan tam çıkacakken.
''Bu gücü ancak büyük bedel ödemiş kişiler kullana bilir kartlar ancak bir hayat karşılığı size geleceği gösterir. Örnek verilebilecek tek kişi ise Karanlık katili Mason karısının hayatı karşılığında gelecekte karanlığın mı yoksa aydınlığın mı hüküm sürdüğünü gördü.'' Derek sonunu dinlememişti onun takıldı tek yer Bir hayat karşılığı
Derek bunun anlamını çok iyi biliyordu.
Max'sın başı gerçekten büyük bir beladaydı!
KYLE
''Sonrası için buz var mı?'' Kyle'nin soru ile Arthur'un kahkahası bir olmuştu. Devon ise sırıtarak.
''Arkanda olan kapıdan girip içerideki soyunma odasında üstünü değiştirip hemen buraya gel.'' Kyle başı ile onaylayarak soyunma odasına gidip dolaplardan birini açtı hemen üstündekileri mavi kolsuz bir tişört ve eşofman ile değiştirdi. Onların yanına dönünce Devon hemen söze girdi.
''Sağ tarafta gördüğün Berkay senin spor eğitmenin ne derse yapacaksın.'' Kyle sağ tarafına bakınca bildiğin canavar gibi olan bir adam gördü iki elinde de tuttuğu yüzer kiloluk ağırlıkları kaldırıyordu.
''Neyse.'' Dedi Arthur. ''Kyle artık sizde benim halletmem gerek bir kaç işim var sonra görüşürüz.'' Deyip Yanlarından uzaklaştı.
''Hadi Kyle eğitmenin yanına git. İşin bitince de sol tarafta ki yakın dövüş eğitmenin Sarpın yanına uğra en sonunda ise benim rakibim olacaksın!'' Dedi Devon.
Kyle kaderine razı olup sağ tarafta ağırlık çalışan eğitmenin yanına gidip durdu.
''Bir..iki...üç...'' Eğitmen her kaldırdığı sefer sayıp nefes alıyordu. Ona geldi zaman ağırları bir anda yere bırakarak. Kyle'ye dik dik baktı.
''Demek sen yeni çaylaksın.''
''Kyle.'' Eğitmen batara da ki suyunu bir dikişte içerek.
''Berkay.'' Elini uzatınca Kyle'de ona elini uzattı Eğitmenin eli çok sert sıkınca Kyle yüzünü buruşturdu. O ise gülerek.
''Bu senin ilk sınavındı ve başaramadın daha küçük bir el sıkışmasına dayanamıyorsan senle işimiz var demektir.'' Kyle surat asınca Eğitmen gülüp
''Bebekler gibi surat asmayı bırak. Şimdi hemen yat şuraya.'' Kyle eğitmeninin sözünü dinleyip düz zemine uzandı. Eğitmeni iki tarafa da büyük ağırlıklar koyunca Kyle ona sırf pislik olsun diye bunu yaptığı düşündü. Eğitmen tüm ağırlıkları koyunca geri çekildi.
''Hadi çaylak kaldır şunları görelim kol kaslarını hadi!'' Kyle kollarını çok zorluyordu ama kalkmıyordu işte.
''Çok ağırlar..'' Eğitmen ise gülerek
''Büyük annem bile daha fazlasını kaldırır mızmızlanmayı bırakıp kaldır şunu hadi!'' Kyle yanana kol kaslarını daha çok zorlayarak bir kere kaldırmayı başarmıştı ikinci sefere giderken daha fazla dayanamayarak ağırlığı üzerine düşürdü. Nefes alamıyordu eğitmenine onu kurtarması için bakıyordu ama o karşısında öylece durmuş olan biteni seyrediyordu. Kyle'nın nefes alışverişi yavaşladı gözleri kararırken eğitmeni üstünde ki ağırlığı alıp kenara koydu. Kyle hemen ayağa kalkıp derin derin nefes aldı. Eğitmene öfkeli gözlerle bakarak.
''Neden hemen üstümden almadın onu?'' Eğitmen Kyle'ye düz bir ifade ile baktı.
''Bak çaylak bu da senin başka bir sınavındı kendinden daha ağır bir şeyi kaldıra bildin ama kaldıramadığın zamanlarda her zaman seni kurtaracak birileri olmayacak. İşte o zaman kendi başının çaresine bakman gerekecek bunu bil.'' Kyle başı ile onaylayınca eğitmen güldü.
''Hadi çaylak daha yeni başlıyoruz.'' Ardından Kyle'ye bacak ağırlığı ,omuz ver bir çok alet yaptırdıktan sonra Kyle'de fazla derman kalmadığında yere yığıldı. Yerde biraz soluklanmaya çalışırken. Eğitmeni üstüne gelip yüzüne şu döktü. Kyle hemen oturur hale geçip zaten terden sırılsıklam olmuş tişörtüne yüzünü sildi.
''Sen ne yaptığını zannediyorsun?'' Berkay gülerek.
''Benle işin bitti şuan sırada dövüş eğitimi var şimdi hemen oraya gidiyorsun.'' Kyle olumsuz anlamda kafasını sallayınca eğitmen sırıttı.
''Seni yerde sürüklemekten ne kadar büyük bir keyif alacağımı tahmin bile edemezsin.'' Kyle bu tehditden sonra ayağa zar zor kalkarak sol tarafta ki dövüş sahasına gitti. Uzun boylu normal kaslı olan eğitmen yanında ki diğer kişileri yollayarak Kyle'ya baktı.
''Demek yeni çaylak he?'' Kyle kesinlikle ona çaylak denilmesinden nefret etmişti.
''Benim bir adım var. Kyle.'' Eğitmen gülerek.
''Memnun oldum Kyle. Ben dövüş eğitmenin Sarp.'' Kyle başı ile onaylayınca eğitmen iki elini arkasında birleştirerek.
''Şimdi Kyle bana saldırmanı istiyorum hünerlerini görelim.'' Kyle ona ciddi misin der gibi bakınca.
''Hadi ama çaylak.''Eğitmen pis bir şekilde sırıtıyordu. Kyle ise ona çaylak denmesinden nefret ettiği için öfkesinden aldığı güç ile onun üzerine atladı.Eğitmen kenara çekilip Kyle'nin yere düşmesine izin verdi elleri halen daha arkasında birleşikti. Kyle hışımla ayağa kalkıp eğitmenine bir yumruk savurdu. Eğitmen yumruğun altından geçerek Kyle'nin karnına sağlam bir tekme atınca Kyle acı içinde inleyerek kendini yerde buldu. Eğitmen arkasında birleştirdiği ellerini serbest bırakarak Kyle'nin yanına diz çöktü.
''Bak Kyle öfkene hakim olursan güçlü olursun. Bu günlük senle işimiz bitti. Niye bu kadar kısa sürede çünkü alışma faslı diyelim.'' Kyle'yi yerden kaldırdı.
''Şimdi ise Devon'un yanına git.'' Kyle başı ile onaylayarak silahların bulunduğu yerde dikilmiş Devon'un yanına zar zor yürüyerek gitti. Yanına ulaşınca Devon onu baştan aşağıya süzdü.
''Sandığımdan daha az yorulmuşsun.'' Kyle bitkin gözlerle ona baktı. Devon ise
''Beni takip et.'' Dedi. Birlikte bir odaya girdiler. Mavi duvarlı kare oda gerçekten çok küçüktü be bir duvarı camdandı. Devon başı ile cam duvarın arkasında onları izleyen kişiye işaret verdi. Adam başı ile onaylayıp bir iki düğmeye basınca odada ki borulardan duman çıkmaya başladı gri duman etraflarını sararken Kyle panik olmuştu Devon ise gayet sakindi.
''Havasızlıktan öleceğiz!'' Diye bağırdı Kyle. Devon ise Kahkaha atarak.
''Ölmeyeceğiz en ağzından şimdilik.'' Dumanlar her yeri kapladığında Kyle hiçbir şey göremiyordu. Sonra bir an Tüm dumanlar kayboldu ve Kyle'nin çok büyük bir alanda olduğunu fark etti. Etrafında ki duvarlarda çeşitli silahlar vardı. En büyük kılıçtan en küçük hançere kadar.
''Burası neresi?'' Diye sordu Kyle. Devon silahlara göz gezdirirken.
''Bu gördüğün yer dünyada ki her bir tapınakta vardır. Biz buraya paralel dünya deriz.'' Kyle'nin kafası karışmıştı.
''O nasıl oluyor?'' Devon iç çekip
''O gördüğün dumanlar büyü sayesinde sana istediğin bir şeyi yansıtabilir. Richards tapınağın alt kısımlarda bulduğu antik kitaplardan birinde ki büyü ve bilimin gücü sayesinde paralel dünyayı yarattı. İlk başlarda sadece element güçlerimizi geliştirip farklı büyülere karşı nasıl karşı koyacağımızı öğrenirdik.''
''Nasıl karşı büyüler?''
''Kara büyülere , perilerin sana isabet ettiği anda seni öldürecek enerji toplarına veya şekil değiştirenleri nasıl anlaya bileceğin tarzdan büyüler.'' Kyle başı ile onayladı.
''Burası gerçekten çok büyük.'' Devon güldü
''Aslında hala aynı küçük odadayız sadece duman sayesinde etrafı büyük görüyorsun.''
''Ben bu oda dışında da silahlar gördüm ama burada ki kadar fazla değil. Neden?'' Devon sıkıntı ile bir nefes verdi.
''Çok soru soruyorsun o dışarıda ki dövüş alanı ve silahlar temel bilgiler için burada gördüklerin ise büyü gücünü kullanamazsan eğer kendini savuna bilesin diye var .''
''Büyü gücümü neden kullanamayacağım?'' Devon duvardan aldığı silahlardan biri ile Kyle'yi bacağında vurdu. Kyle bacağı da bir acı hissettikten sonra küfür edip. Devona öfkeli gözlerle baktı.
''Bu şimdi ne içindi?'' Devon silahta ki mermiyi çıkartıp ona gösterdi.
''Avcılar büyünün ilk çıktığı zamanlardan beri iyi kötü ayırt etmeden bizi avlıyorlar ve onlara yardım eden büyücüler de var. Bu elimde görmüş olduğun mermide onun eseri sammka ağaç kökünün özü ile yapılan bu mermi büyü gücü olan birine isabet etti mi onun gücünü bir kaç saatli ne etkisiz kılıyor. Bu da bizi apaçık bir av haline getiriyor.Bu yüzden şimdiye kadar çok büyücü öldü ama son yüzyıldır büyücüler hatalarını anlayarak yakın dövüş ve silahlara önem veriyor. Biz de her ihtimale karşı silah olarak kullanıla bilecek her şeyi öğreniyoruz.''
''Tamam da beni bacağımdan vurmak zorunda mıydın? Acıyor!'' Devon ona düz bir şekilde baktı.
''Emin misin Kyle? Seni gerçekten bacağından vurdum mu? Acıyı hissediyor musun?'' Kyle evet demek için ağzını açmıştı ki bacağında ki acı kayboldu. Vurulduğu yere baktı. Ama kan yoktu. Bunun nasıl mümkün olabileceğini o sormadan Devon yanıtladı.
''Büyülü duman sadece küçük odanın görüntüsünü değiştirmek ile kalmıyor her şey o oluyor. Elimde ki silah aslında duman duvarlar aslında duman sana isabet eden kurşun bile sadece duman.''
''Ama canım gerçekten yandı!'' Diye diretti Kyle.
''Bizler böyle eğitim gördük. Canımız yanıyordu ama geçici olarak. Ama gerçek dünya da her şey gerçek olacak gerçekten öleceksin.'' Kyle yavaşça yutkundu. Kendi kendine gülerek.
''Harika!'' Devon ona tuhaf bir şekilde baktı
''Neden gülüyorsun?''
''Neden mi gülüyorum? Çünkü her günüm ölmemek için arkamı kollamak ile geçecek.''
''İyi yanları da var.''
''Ne gibi?'' Devon duvarda ki silahlardan birini alıp Kyle'ye doğru fırlattı Kyle silahı havada tuttu.
''Artık sıradan biri değilsin.'' Dediğin de Devon. Kyle cevabını almıştı normal sıradan hayatı ne kadar sevilse bile çok sıkıcıydı. Ama bu yeni dünya da bilmediği çok şey vardı. Ve hepsini öğrenmek istiyordu.
Devon ona göstererek anlatıyordu her şeyi.
''Hançeri kıyafetimizin ayak kısmında saklarız eğer savunmasız kalırsa idealdır.'' Kyle başı ile onayladı Devon ona büyük silahları göstermişti bile ama onları yanlarında taşıyamayacaklarını söyleyip genel olarak hançer ve tabancayı tercih ediyordu.
Tabancaları göstererek.
''Standart silahlar kolay taşına bilir içlerinde özel yapım kurşunlar var.'' Silahları kenarda ki masanın üstüne koydu. Ve küçük hançeri gösterdi.
''Standart bir hançer ama zehirli sapladığın kişi bir iki dakika içerisinde kalp krizi geçirerek ölür.'' Hançeri de masa bırakıp elinde ki küçük tüpü gösterdi.
''Şimdi buna iyi bak.'' Kyle. Devon'un elinde ki tüpe bakıyordu. Devon onu kenara fırlattı ve duman her yeri kapladı. Bir süre sonra sönen dumandan .
''Duman düşmanlarını kör eder.'' Kyle öksürerek.
''Evet beni ettiği gibi.'' Devon sırıttı.
''Zeki birisin Kyle.'' Elinde ki lensleri gösterdi.
''Bunları taktığın zaman sana gece görüşü dumanda görüş gibi yetenekler veriyor.'' Kyle başı ile onayladı.
''Başka bir şey?'' Devon. kyle'e yaklaşıp lensleri gözlerine yerleştirdi.
''Lensler sen aktive kodunu söylemediğin sürece çalışmayacak aynı zamanda takip cihazı.''
''Aktivasyon kodu ne?''
''4532.'' Kyle başı ile onayladı
''Teknolojiniz nasıl bu kadar ileride'' Devon. Kyle'ye cevap vermedi.
''Eğitim bitti.'' Odada ki masalar ve silahlar yavaş yavaş duman olurken Kyle'nin her yeri yeniden duman kapladı. Bir süre sonra ilk başta oldukları küçük oda dalardı.'' Kyle boğazını temizleyip
''Madem her şey duman o zaman gözümde ki lensler nasıl hala duruyor.'' Devon kapıdan çıkarken durdu. Arkasımı dönüü kyle bakarak
''Büyü.'' Kapıdan çıktığı sırada Kyle hemen onun arkasındaydı.
''Benim hala sorularım var.'' Devon bıkkınlıkla nefes verip.
''Bak Kyle soruların olabilir ama bunları cevaplamakla uğraşmak istemiyorum.'' Arkasını dönüp yürümeye başladığı sırada.
''Richards'ın yanına git o sana tüm soruların cevabını verir.'' Ve Devon eğitim gören kişiler arasında kayboldu. Kyle bir süre daha Devon'un gittiği yöne doğru baktı ardından ise Richards'ın odasına gitmeye karar verdi. ama tek sorun şuydu.
Richards'ın odası nerede bilmiyordu. Hemen sağında ağırlık çalışan güzle bir kız vardı. Kyle ilk başlarda ona sorup sormamak konusunda emin olamadı. Ama sonunda sormaya karar verip yanına gitti.
''Şey pardon.'' Ağırlık kaldıran kahverengi saçlı pembe taytlı kız yeşil gözleri ile Kyle'yi baştan aşağıya süzdü sonra kaldırdığı ağırlığı kenara bırakarak havlusu ile yüzünü kuruladı. Ardındansa Kyle baktı.
''Richards'ın odası nerede?'' Kız güldü.
''Buralarda yenisin dimi.'' Kyle başını evet anlamında salladı. Kız ona elini uzatarak
''Malia.'' Kyle onun elini sıkarak.
''Kyle.'' Kız gülümsedi.
''Burada bekle üstümü değiştirip gelicem.'' Kyle başı ile onayladı.
''istersen sende gel.'' Kız Kyle göz kırparak kızlar soyunma odasına girdi. Kyle ise kıp kırmızı olmuş kalbi güm güm atıyordu. o sıra oda terli eşotmanları içinde olduğu fark edince. Hemen erkekler soyunma odasına gidip gölge birliği üyelerinin giydi siyah deri kıyafetleri giydi. Ardından soyunma odasında çıkınca kızın üstünde giydi gündelik kıyafetleri ile onu bekliyordu. Kyle gördüğünde gülümsedi ve arkasını dönüp yürümeye başladı. Kyle hızlı adımlar ile onu yakaladı bir süre boyunca ikisi de konuşmadı sessizliği bozan Malia olmuştu.
''Seni daha önce hiç görmedim ne çeşit bir büyücüsün? Yada bu tapınakta ne arıyorsun.'' Kyle. Malia'yı tanımıyordu ondan dolayı ona kısaca.
''Gölge birliğinin yeni üyesiyim.'' Dedi. Malia duraklayıp Kyle'ye döndü.
''Ciddi misin?'' Kyle olumlu anlamda kafasını salladı. Malia ise onu süzüyordu.
''Gölge birliği çok üst bir mertebe ona ya çocukluktan beri bu iş için eğitilenler katılabilir. Ya da çok büyük güç sahibi olanlar.'' Malia yürümeye devam etti. Bir odanın kapısına gelince durdu Malia.
''Burası.'' Kyle bu kapıyı hatırlamıştı Derek'de onu buraya getirmişti çünkü
''Teşekkür ederim.'' Diyerek Malia'nın yanından geçmeye çalıştığı sırada Malia. Kyle'nin sırtını duvara yaslayarak dudaklarına çok ateşli bir öpücük kondurdu. Kyle gözlerini açtığın Malia ona gülümsüyordu.
''Sonra görüşürüz Kyle.'' Malia oradan uzaklaşırken Kyle kıp kırmızı yüzü ile orada öylece kala kalmıştı. Beş dakika kadar bir süre sonra Kyle kendini toplayarak kapıdan içeri girdi.
''Richards burada mısın?'' Kyle kapıdan içeri girip kapıyı kapattığı sırada Richards
''Bööö.'' Kyle ufak bir çığlık atıp geriye doğru sıçradı. Richards ise hunharca gülüyordu. Kyle ona kötü bakışlar attığında.
''Tamam tamam kızma sadece ufak bir şakaydı. Hem ben sana lazımım. Değil mi?'' Kyle kaşlarını çatarak
''Senden bir şey istediğimi de nereden çıkardın?'' Richards sandalyesi oturarak.
''Ah yapma ama bildiğinden tamamen farklı bir dünya ile tanıştın. Onu merak ediyor olmasın. Gölge birliğinde ki arkadaşların sana bunları anlatmaya üşeniyor olabilir. Ama ben istediğin her şeyi sana anlatabilirim.'' Ellerini birbirine vurdu.
''Başlayalım mı?'' Kyle de bir tane sandalyeye oturup başı ile onayladı.
''Ne bilmek istiyorsun Kyle?'' Kyle. Richards'a biraz daha yaklaşarak.
''En başından beri olan her şeyi.'' Richards başı ile onayladı
''Anlatacağım ama sözümü kesmeyeceksin. Anlaştık mı?'' Kyle başı ile onaylayınca. Richards gülümsedi.
''Harika hadi başlayalım o zaman. Efsanelere göre evrenin yaratıldığı zaman Yüce tanrı ışığı temsil eden Darius'u yarattığı ve evreni dengelemek için onun tam tersi olan kardeşi Demon'u.'' Kyle bu hikayeyi biliyordu Darius onla konuşurken bunlardan bahsetmişti.''
''Dünyada insanlar huzur içinde yaşarken göklerde Darius ile Demon büyük bir kavgaya tutuştu. Yüce tanrıda onlara kızarak onları dünyaya mahkum etti. İki kardeşin gelmesi dünyada çok büyük değişikliklere sebep olmuştu. Büyü gücü olan insanlar ortaya çıktı. Bunlarda zamanla kendi içlerinde ayrıldı element büyücüleri,enerji büyücüleri , kara büyücüler ve daha değişik şeyler şekil değiştire bilen insanlar ormanda ortaya çıkan periler ile troller. Kurt adamlar ve vampirler gibi. Her şey iki tanrı kardeşin dünya gelişi ile başladı. Büyücüler ve bu kadar şey dünyada cirit atarken normal insanlar ayaklanarak avcıları oluşturdu. Ama avcılarda kendi içerisinde ayrıldı. Gölge avcıları iblis ve kötü ruhları avlar. Normal avcılar iyi kötü ayırt etmeden büyücüleri avlar. Birde günümüzde bizden taraf olan canavar avcıları var. İşte dünya bu kadar karışıkken Demon tüm gücü eline almak adına yanında topladığı yandaşları ve tanrısal gücü sayesinde yarattığı ölümsüz ordusu ile etrafa dehşet saçtı her türden kötü büyücüler ve yaratıkları kendine tarafına çekti. Dünyayı karanlığın le geçirmesine ramak kala Darius ve avcılar ile büyücülerden oluşan büyük bir ordu onun kötü ordusu ile amansız bir savaşa girdi. Ama sonunda Darius ve ordusu Savaşı kazandı. O da Demon'u öbür aleme sürgün etti. Ama Demon evrene denge getiriyordu o olmadan denge bozuldu bu yüzden yüce tanrı Demonmu geri getirdiğinde Darius büyük bir hezimete uğradı Darius'un tam öleceği sırada tanrı yenide müdahale ederek onu hayat ağacına dönüştürerek fiziksel bedeninden ayrırdı. Evrende denge hala bozuk olduğunda yüce tanrı Darius aracılığı ile dört büyük savaşçı insan seçti. Onlar Demon'u kandırarak tekrardan başka bir aleme sürdü. Ve evrene denge yeniden geldi.
Yüz yıllar geçti ve insanlar iki tanrı kardeşin savaşını unuttu kendi içlerinde bölündü avcılar büyücüleri avlıyor kurtlar ile vampirle kan davaları ile uğraşıyor periler normal insanlara yardım ediyor troller ise etrafa terör saçıyordu. İşte tekrar dünyanın karıştığı sıralarda Demon'un varisi ortaya çıkarak kontrolü eline aldı ve karanlık çağ başladı.'' Richards güldü
''Müzelerde bu anlatılır kötü hükümdar ve sekiz başlı ejderhası.''
''Bunu bende biliyorum.'' Dedi Kyle. Richards başı ile onayladı.
''Demon'un varisinin sekiz başlı ejderhası aslında. 1 ölümsüzler ordusu 2 Trol ordusu 3 cadılar 4 ölüm yiyenler 5 iblisler 6 anubisin ordusu 7 bir tarikat 8 ise büyücüler. Bu 8 ordu birleşince onun sekiz başlı ejderhasını oluşturuyor.''
''Peki ya kılıç?'' Richards gülerek.
''İyi bir noktaya parmak bastın. Demon'un bir varisi olduğu gibi için de Darius'un gücünü taşıyan bir insan vardı . Daha on yedi yaşında ki Mason gücü ile karanlık zamanlarda sekiz başlı ejderhadan o kadar çoğunu öldürdü ki ona karanlık katili Mason ismi verildi. Kılıç ise gene aydınlık ve karanlığın savaşı sırasında Mason'un liderlerini öldürmesi bile hem onun hemde Mason'un kanını barındıyor. Tabi kılıçta ki o kandan ejderha kalbi diye bahsedilir.''
''O kanların önemi ne ki?'' Diye sordu Kyle.
''Beni dinlemiyor musun?'' Mason ve Rakibinde Darius ile Demon'un kanı bulunuyor bunu eline geçiren kişinin sonsuz bir gücü olacak. istediği her büyücü her avcı her büyülü varlığa diz çök türe bilir sekiz başlı ejderha ordusunu yeniden toplayabilir.'' Richards. Kyle'nin gözlerinin içine baktı.
''Dünya yeniden Karanlık çağ girebilir.'' Kyle korkuyu iliklerine kadar hissetti. Gerçekten dehşete düşürücü bir hikayeydi.
''Peki.'' Dedi Kyle ''Diyelim ki biri o kılıcı ele geçirdi. onu durdurmanın bir yolu var mı?'' Richards düşünceli bir şekilde Kyle'ye baktı.
''Eskiden olsa yok derdim ama.'' Masanın üstünde ki tozlu kitabı alarak Kyle'ye gösterdi.
''Tüm savaşlar bittiğinde her yer harap olmuştu Demon'un varisi ölmüştü ama kalıntıları dünyayı tehdit etmeye devam ediyordu. Bu yüzden birlikler kuruldu Dünyada ki düzeni korumak için tah ki..'' Kyle
''Tah ki ne?'' Richards devam etti.
''Tah ki Karanlık yeniden ortaya çıkıp dünyayı esir edene kadar. Efsane böyledir ama elimde ki kitap Karanlık katili Mason'un günlüğü. Çoğu yazı silik sayfalar yırtık bazı sayfalar yok. Ama Onun Darius ile bir konuşmasını anlatığı bölümü okudum.''
''Ve?'' Dedi Kyle.
''Ve si okul yemekhanesinde rahibenin kart numarasını kullanarak.O da geleceğine bakmış. Geleceğinde birinin o kılıcı ele geçirdiğini görmüş. Ama kendi soyundan gelen birininde ona karşı savaştığını da görmüş bu ikilinin mücadelesinin sonu belli değilmiş.'' Richards iç geçirdi.
''Aslında kartları bir kez daha kullana bilirdi ama zaten ilk kullanışının bedelini karısının canı ile ödemiş.'' Kyle'nin öğrendikleri karşısında kanı donmuştu sandalyesinden kalkıp saçına ellerini geçirdi.
''Bu gerçekten çok fazla.'' Richards sandalyesinde oturmaya devam edip.
''Her şeyi öğrenmek isteyen sendik ki bu daha her şey bile değil sadece bizim bildiğimiz kısımlar.'' Kyle suratına ciddi misin? der gibi baktı. Richhards ise hiç istifini bozmadan.
''Nöbetçi.'' İçeriye kaslı bir adam girince.
''Kyle bu bir azazil seni evine bırakıcak.'' Kyle bu kadar şey dinledikten sonra itiraz edecek gücü kendisinde bulamıyordu. O yüzden sadece kafasını sallamak ile yetindi. Azazil onu oradan çıkartıp otoparkta ki arabalardan birine kadar götürdü ardındansa dondurma fabrikasından çıkarak Kyle'yi evine bıraktı. Kyle eve girer girmez sıcak bir duş alıp hemen yatağına yattı. her ne kadar uyuyup o rüyayı görmek istemiyor olsa bile yinede uykuya ihtiyacı vardı. Daha fazla dayanamayarak yanan göz kapaklarını dinlenmesi için kapattı.
Beğenmiş olduğunu düşünüyorum. Umarım beğenmişsindir. Çünkü tek amacım sana farklı bir şey suna bilmek. İnsan beyni hayal etmekte sonsuz bir yeteneğe sahip. Ama artık beynimiz günümüzde başka şeyler ile dolduğundan hayal kurma kapasitesini kaybediyor. Ben size kurduğunuz o fantastik hayalleri geri vermeye niyetliyim. Bir daha ki sefere görüşürüz.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro