Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

1-BÖLÜM-Kyle Warrior

Hey sen nasılsın? Ben  dürüst olmak gerekirse çok harika hissediyorum. Neden? Çünkü şuanda okuduğun tüm fantastik kitaplar arasında en büyüklerinden biri olmak üzere olan bir kitap yazıyorum. Benle birlikte bu dünyanın temellerini atmaya var mısın?

Evet dediğini işitir gibiyim başlama zamanı ama sana bir iyilik yapmak istiyorum. Madem benimle birlikte bu dünyaya adım atmak üzeresin. O zaman bir kaç küçük şeyi önceden bilmenin bir zararı olmaz. Neden? Çünkü sen ne kadar çok olacakları tahmin etmeye çalışsan bile bu kitap sana farklı şeyler sunacak. Çok uzatmaya gerek yok kısaca sana kitapta ki ufak şeylerden bahsedeyim.

Büyücüler,Cadılar,Avcılar,Suçlular,Katiller,Şekil değiştirenler, Kara büyücüler, Rahibeler, Kurt adamlar, Vampirler,Politikacılar, Tapınaklar,Tarikatlar, Dünyayı ele geçirmekle kafayı bozmuş kötü adamlar. Geri si mi? İşte o kısımlarda benim sana eğlenceli ve bir o kadarda merak uyandıran sürprizlerim olacak. 

Tanıtım videosuna bakmayı da unutma çünkü harbiden güzel yapmış ellerine sağlık arkadaşım :)

Afişimiz de fena değil. He ?

HADİ NE DURUYORUZ? BAŞLAYALIM!

Kyle, her gözlerini kapattığın da gördüğü rüyayı tekrar   görüyordu. Sarı ve siyah desenlerin karışık halde olduğu kıyafet içerisinde ki başlığı yüzünü örten  uzun boylu oldukça güçlü gözüken adam ona bakanları dehşete düşürüyordu. Tam karşısında dört tane her biri sadece koyu yeşil ,lacivert,koyu kırmızı ve sarı desenli cübbelerin içinde  olan kişiler  ile dövüşüyordu  ve bir ağaç. Ağaç parlaktı ve  cap canlıydı  ona bakan herkesi büyüleyen bir güzelliği vardı. Ağacın parlaklığı yavaş yavaş solmaya başlamıştı.Başlığı yüzünü örten adamın  ellerinde siyah enerji  çıkmaya başlamıştı ellerini birbirine çarptığı anda dört savaşçı etrafa doğru savruldu. Başlıklı adam arkasını dönüp baş parmağı ile Kyle'yi işaret etti.

''Sen ölmeye hazır mısın?'' Kyle heyecandan terlemeye başlamıştı. Bunun bir rüya olduğunu biliyordu ama yinede korkusunu yatıştıramıyordu. Ne yapacağını bilmiyordu. Karşısında ki Başlıklı korkutucu adam ona yaklaşıyordu. Ellerinde siyah enerjiler çıkmaya başladığında. Kyle başını ellerinin arasına aldı.

''Bu bir rüya. Bu sadece lanet olasıca bir rüya.'' Kyle bir anda kendini çimlerin üstünde daha önce solgun görünen ağacın biraz ilerisinde buldu. Dizleri üzerine kalkıp ağaca baktı. Ağacın tam önünde Kyle ile arasında sadece bir kaç adım mesafe olan uzun beyaz sakallı ve saçlı yaşlı bir adam  ona bakıyordu. Kyle daha fazla dayanamayıp

''Benden ne istiyorsun?'' Diye bağırdı. Kyle'nin karşısında hissizce durup ona bakan yaşlı adam

''Gerçek potansiyelini ortaya çıkarma vakti geldi evlat. Beni bulman gerek  Erolon . Beni bulman gerek!'' 

Kyle kan ter içinde yatağından yere düştü. Soluklanarak etrafına bakındı.  Odasındaydı  kendini daima güvende hissettiği tek yerdeydi.  Yatağının kenarından  destek alarak oturdu. Derin derin nefesler alarak kendini  rahatlattığı sıra Koridorun lambası yandı. Kyle ailesini uyandırdığını fark ettiğinde  hemen yataktan kalkıp masadaki sürahiden bardağa su doldurdu.  O sırada annesi kapıyı açıp içeri girdi ve ışığı yaktı. Kyle annesine baktı.

"Bir şey mi oldu anne?''

"Bazı sesler duydum. Yine kabus görüyor olabileceğini düşündüm.'' 

 ''Görüyor muydun?"  Diye soruyu yöneltince Kyle elinden geldiği kadar içtenlikle

"Hayır." dedi. Kyle'nin annesi bayan Warrior şüpheci bir ses tonuyla

"Emin misin?" dedi.

"Eminim anne sadece bir bardak su içmek için kalkmıştım." Bayan Warrior başıyla onayladı.

"Hadi yat o zaman yarın okul var." dedi ve gülümsedi. Sonra da odadan çıktı.

Kyle annesi odadan çıkınca rahat bir nefes aldı. Son aylarda  aynı kabusu birkaç küçük farklı detay ile yeniden görüyordu. Ailesi bunu ilk öğrendiğinde Kyle'yi psikoloğa götürmüştü. Psikolog hiç iyi bir insan değildi. Bu yüzden kabus görse bile bunu ailesine söylemezdi. 

Saate bakınca okulun başlamasına birkaç saat kalmış olduğunu gördü.Biraz daha uyuyabilirdi ama yine kabus görmekten korkuyordu. Bu yüzden kulaklığını takıp müzik dinlemeye başladı. Okulun başlamasına bir buçuk saat kadar bir süre kalınca müzik dinlemeyi bırakıp kıyafetlerini giydi. Okul çantasını hazırlayıp aşağıya indiği gibi çantasını sandalyeye koyup doğruca buzdolabının başına giderek kendisine kahvaltılıklar çıkardıktan sonra kendine  yumurta yapıp çikolatalı ekmek sürdü. Sabah kahvaltısı için gayet iyiydi. Kahvaltısını bitirince hırkasını giyip çantasını kaptığı gibi evden çıktı. Okula doğru yürürken çevresindeki huzurlu ve mutlu insanlara baktı. Kendisini iyi hissetmesini sağlıyordu bu gülen yüzlü çocuklar. 

Okula vardığında direk sınıfa çıkıp sırasına oturdu. Defterlerini çıkartıp masaya koydu. Sırtını sırasına yaslamış etrafı izlediği  sırada bu dünyada ki en yakın arkadaşı Max sınıfa girdi. Kyle ona bakıp gülmemek için dudaklarını ısırıyordu. Jöle sürüp geriye doğru taramış olduğu saçları bir yana okul kurallarına tamamen aykırı olan giyinişi diğer bir yana. Max, Kyle'nin yanına geldi.

''Hey adamım. Nasıl ama çok yakışıklıyım değil mi?'' Kyle yalandan iç geçirerek

''Öylesin.''dedi.

 Max'sın yüzünde kendinden emin bir gülümseme vardı. Sınıftaki kızlar ona bakıp kıkırdarken erkekler ise soğuk bir tavırla bakıyorlardı. Sınıfa okulun en popüler kızlarından Anna ve arkadaşları girince tüm erkekler o ve arkadaşlarına hayranlıkla  bakmaya başladılar. Kızlar ise erkeklerin onlarda ne bulduğunu anlamıyordu. Kyle bile Anna'yı seviyordu. Okulda sevilip çoğu kişi tarafından tanınsa da onunla konuşmak için bir türlü cesaretini toplayamamıştı. Max  Kyle'yi dürtünce Kyle ne var anlamında kafasını salladı.

''Anna'ya daha fazla ağzın açık bakmaya devam edersen anlayacak. Şu kıza şöyle aptal aşık gibi bakacağına gidip konuşsana oğlum.'' Kyle arkadaşının haklı olduğunu biliyordu. Tam da ona çok haklı olduğunu söyleyecekti ki içeri giren Jessica ile onun da ağzı açık kalınca Kyle, Max'sin sırtına bir tane geçirdi. 

Öğretmen içeri girip tüm sınıfı ikaz edince herkes hemen toparlanıp yerlerine geçti. Sonuçta kimse kimyacıyı kızdırmak gibi bir hata yapmak  istemezdi. Kyle dersle pek ilgilenemiyordu. Aklı sürekli  gördüğü rüyadaydı. O rüyayı görmeye on dört yaşında başlamıştı. Yarın doğum günüydü. on beş  yaşına girecekti. O nefret ettiği rüyayı görmeye başlayalı tam beş ay olmuş  olacaktı. Zilin çalmasıyla kimyacı sınıftan çıktı. Herkes hemen  kendi halinde takılmaya başlamıştı. Kyle ,Max ile kantine indi ve yiyecek bir şeyler almak için sırada beklemeye başladılar. Kyle beklemekten nefret ederdi. Gördüğü saçmalıktan başka bir şey olmayan o rüya onu korkutuyordu.Aynı zamanda da  sinirlendiriyordu. kantinde beklerken  yanında ona bağıran bir çocukla kantine inen Anna gözüne çarptı. Tüm herkes  dikkatlice onları izlerken çocuk Anna'ya el kaldırınca Kyle nasıl yaptığını bilmeden olsa da hızlıca yanlarına gitti ve çocuğu bileğinden yakaladı. Anna dahil tüm herkes afallamıştı  bir şekilde ona baktı. Çocuk öfkeyle çatık olan kaşlarını daha çok çatarak Kyle'yi göğüsünden geriye doğru ittirdi.

''Kimsin bilmiyorum çocuk ama  seni ilgilendirmeyen  bir konuya burnunu sokma.'' 

''Bir kıza bağırıp el kaldırmak hiç doğru bir şey değil.'' Dedi Kyle soğuk kanlı bir sesle. 

Bir anda bir çocuk Kyle'ya yumruk attı. Başka bir tanesi ise onu yere düşürdü. Üçü birlikte Kyle'yi yerde tekmelemeye başladılar. Max'in onu kurtarabilmek için sarf ettiği çaba  birinin  üstüne atlamasıyla son buldu. Kyle'nın canı acıyordu. Yerde  tekmelenmek bünyesini zayıf düşürmüştü. Anna kendisine bağıran çocuğu durdurmaya çalıştı ama çocuk onu itince Anna tökezleyip yere düştü. Kyle bunu görünce sinir dalgalarının bedenini kasıp kavurduğunu hissetti ama kendisinden cüssece büyük üç kişiyi nasıl yenebilirdi ki?

 Kyle içinde büyük bir güç hissetti.Bir anda hissettiği acizlik duygusu  kaybolup yerini  saf öfkesiyle birlikte harmanlanmış dehşet bir hırsa bıraktı. Kyle ona tekme atan çocuklardan birinin bacağını yakalayıp onu yere düşürdü. Ardındansa hemen ayaklandı. Yüzüne gelen gelişine bir yumruktan kaçıp yumruk atanın kasıklarına bir diz geçirdi. En son ise Anna'ya bağıran çocuğa baktı. Çocuk Kyle'ın kendinden emin tavrını hiç umursamadan ona birkaç yumruk atmayı denedi. Kyle her yumruktan kaçmayı başardı ve  çocuğun çenesine en sağlamından bir yumruk attı. Sonra da karnına sert bir tekme geçirdi. Çocuk yere düşüp iki büklüm şekilde inledi. Kyle etrafına bakınca Max'in de üstüne atlayan çocuğu yerde yumrukladığını gördü.

Anna'ya bakınca Jessica'nın onu yerden kaldırdığını gördü. O sırada kantine gelen müdür sinirden yüksek bir sesle bağırdı. ''Hepiniz hemen odama. Hemen!''

                                                                  ...............................

Müdür odasına ilk önce Kyle,Max ve Anna'yı aldı. Diğerleri ise kapıda bekliyordu. Müdür oturduğu sandalyesine yaslanıp kravatını gevşetti. ''Önce kim başlamak ister?'' Max hemen öne atlayıp konuşmaya başladı.

''Hocam ya arkadaşıma kaç kişi dalmış orada ne yapmamı bekliyordunuz?'' Müdür derin bir iç çekti. Çünkü Max okulun en baş belası öğrencilerinden biriydi .Müdür  Max'si boş verip  Kyle'ya sordu. 

'' Peki ya sen Kyle sen neden kavga ediyorsun?'' Kyle derin bir iç çekip İlk önce Anna'ya baktı. Onun da ona baktığını fark etti. Aslında daha çok tişörtündeki kana bakıyordu. Kavga sırasında burnundan akan kan tişörtüne bulaşmıştı. Kyle müdüre bakıp konuştu. "Hocam kıza vurmasına izin mi verseydim yani?" Müdür iç çekti.

"Yine de size  ceza verilmeli. Max yarınki müze gezisine gitmeyeceksin." Max gayet sevinçli bir şekilde

"Çok sağolun hocam zaten benim kızla buluşacaktım." Deyip müdüre göz kırptı. Müdür kızgın bir yüz ifadesi ile Max'e baktı.Sonra da gözlerinin rotasını Kyle'ya çevirdi.

"Gelelim sana eğer yarın doğum günün olmasaydı Kyle kesinlikle müzeye gidemezdin." Kyle müdüre teşekkür edip Max'le birlikte odadan çıktı. Onlar çıkarken diğer çocuklar içeriye giriyordu. Kyle Anna'ya bağıran çocukla göz göze geldi. birbirlerine kötü bakışlar atıp yollarına devam ettiler. Max söylenerek yürüyordu.

"Kardeşim niye bensiz başını belaya sokuyorsun? Hemde  dayak yiyeceğini bile bile." Kyle yürüdükleri koridorda durup arkasını döndü.

"Dayak mı yedim?" Max,Kyle'ye bakıp güldü.

"Harbi aslında iyi  dövdün de şu kanı bir temizlememiz lazım." Kyle güldü ve kardeşi saydığı Max'in omzuna kolunu atıp sınıfa doğru boş koridorda yürümeye devam ettiler. Max duraksayıp. Saatine baktı.

"Zile birkaç dakika var gel derse girmeyelim." Kyle başıyla onayladı.Birlikte merdivenlerden aşağıya indiler. Bahçeye çıkıp oradaki banklardan birine oturdular."

"Kyle" dedi Max. Kyle ona bakıp ne var anlamında kafasını salladı.

"Anna sana ne fena bakıyordu. Bak olur bu iş diyorum sana." Kyle arkadaşının sırtına sertinden bir tane vurdu. Ardından ise sessizlik büründü etrafa zil çalana dek. Bahçeye çıkan öğrenciler Kyle ile Max'e bakıyorlardı. Kavga ettikleri çocuklarda bahçeye çıkıp onlardan en uzaktaki banka oturdular. Anna'ya bağıran çocuk Kyle'ye çok sert bakışlar atıyordu.

"O kim?" Diye sordu Kyle.

"Okul futbol kaptanı Tyler" diye cevap verdi Max." Bahçeye Anna ile Jessica çıktı. Anna,Kyle'ın oturduğu banka doğru yürümeye başladı.Yanına ulaşınca durdu. Anna Kyle'ya bakıyordu. Kyle'nin yanında diye ise en uzak köşede ki bankta oturan Tyler ise sinirden çıldırıyordu. Anna Kyle'ye baktı.

"Bir daha ki sefere ben hallederim anladın mı?" Kyle bir süre Anna'ya baktı. Anna ise arkasını dönerek jessica'nın yanına doğru yürümeye başlamıştı ki Kyle arkasından bağırdı.

"Bu arada önem değil." Anna arkasını dönüp Kyle'ya baktı. Ardından ise yeniden Jessica ile okula girdiler. Zil çalınca Kyle,Max ile birlikte sınıfa doğru yürümeye başladı. Sınıftan içeri girip birkaç sıkıcı derse daha girdiler. Okul bitince Kyle evine gidip  yarınki gezide giyeceklerini hazırlayıp biraz kitap okudu. Annesi de babası gibi çalıştığından dolayı akşam saat sekize kadar genelde evde olmazlardı. Kyle kendine dışarıdan pizza söyleyip karnını doyurdu. Ardındansa odasına çıkıp bilgisayarından bir film izledi. Yatağına girip tanrıya her gece ettiği gibi o rüyayı görmemek için dua etti. Göz kapakları yavaş yavaş ağırlaşarak kendini uykunun kollarına bıraktı.

''Erolon....''

Evet sevgili dostum bölümün sonuna ulaşabilmiş olman harika bir şey! ama sana bahsetmiş olduklarımdan ne kadarını görebildin? Büyük bir kısmını göremedin. Ama bu görmeyeceğin anlamına kesinlikle gelmiyor. Fantastik dünyama ilgi duymaya başlamış olabilirsin. Haksız da sayılmazsın. Eğer sabırlı isen gerçekten hayal gücünü çok güzel bir şekilde besleyecek bir dünyaya ilk adımı atmış bulundun. Artık gerisi senin iraden ve okuma isteğine bağlı. Kurguyu beğendiysen başlama tarihini buraya bırakabilirsin. yorumlarda bana fikrini sunabilirsin ki bu beni çok mutlu eder. Veya oy vererek başkalarının da bu fantastik dünyaya adım atmasını sağlayabilirsin. Anladığın  gibi her şey senin parmaklarınla yapacağın bir kaç saniyelik şeye bağlı. Daha fazla söylenebilecek pek bir söz yok. Bir daha ki bölüme umarım görüşürüz. 

                                                                     1-BÖLÜM-SONU

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro