Giriş
Hikayeye başladığınız tarihi buraya bırakabilirsiniz.
Yukarıda tanıtım videomuz var.
Keyifli serüvenler.
-0-
✴
Aspendos, Ay Kuşağı
Gri bir külün buz rengine bürünmüş hali, alevler üzerinde, şömine benzeri ısınma yerinin hemen içinde, ahenkle dans ederken genç adam iliklerinden kansız bedenine doğru yol alan üşüme hissinin elinden kaçamadı ve yoğun bir titreme içini esir aldığı sırada ürperdi. Elindeki siyah tüyü tekrardan kandan yapılmış mürekkebe batırdı ve defterinin bir diğer yarısının başlangıcı olan ilk sayfa üzerine " O " yazıyı yazdı.
DELFİN WALLER
OYUN TARİHİ: 2005.12.30
ÖLÜM TARİHİ: 0000.00.00
Yeryüzünde kendini bir şey sanan insanoğlu, sıradaki kurbanım sensin.
Yeni bir oyunu başlatmış olmanın sevinci ile elindeki gümüş ve üzeri mavi alevlerle kaplı defterini kapatıp dolabının hemen yanındaki kara tabutun yanına koydu ve uzaklaşmadan önce muzipçe konuştu.
"Ona iyi bak Gallian. Bir tek sayfa bile eksilse senden bilirim."
Evrendeki belki de ilk ve son olan arkadaşı kara tabuta verdiği lakabın etkisi ile yüzünde çarpık bir şekilde gülümseme belirdi fakat ifadesini aniden sildi. Elindeki kartal tüyünü de mürekkebin yanına bıraktıktan sonra hızlı adımlarla kapıya yöneldi. Kırmızı sandığın içinden takas için bir şişe kan ve mundar birer et parçası çıkardı. Archangel bunlara hayatta hayır demezdi. Çıkmadan evvel kara tabutu Artemis'e ve hemen üzerindeki defterine baktı ve kapıyı çekti.
Dışarısı buz gibi soğuktu ve evin çevresi zift kokuyordu. Mavi ay ölüler şehrini tezat bir şekilde beyaza boyarken istemeden de olsa üşüme hissi doğuruyor ve kan arzusunu çığırından çıkartmaya çalışıyordu. Anlaşılan bu kış daha fazla kan dökmesi lazımdı. Yoksa halkını ve kendisini zorlu bir mücadele bekliyordu.
Ayaklarından çıkan kara duman ile havalanacağı sırada karşı taraftan kendisine doğru yükselen bir ses duydu. Sesin etkisi ile yere tekrardan bastı ve yanına iyice yaklaşmış olan küçük çocuğu tepeden tırnağa süzdü.
Yırtık üstlüğünün üzerindeki siyah kan damlaları, taze bir avı avlamadığı anlamına geliyordu. Altındaki koyu lacivert pantolon ince belini zor tutuyor ve zayıflıktan erimeye yüz tutmuş omurgasını daha belirgin hale getiriyordu. Çocuk nefes nefese kalmış bir şekilde, iki elini de dizlerine koyup eğilerek nefes almaya çalıştı. Gözlerinin altı morarmış ve teni gitgide kararmaya başlamıştı. Kırmızı gözleri genç adamı bulduğu sırada konuştu.
"Efendimiz. " dedi nefesini biraz daha düzene sokmaya çalışırken. "Efendimiz seni yanına çağırıyor."
Genç adam, çocuğun sözleri üzerine, ardında bıraktığı çelimsiz vücuda aldırmadan fevri hareketlerle yeniden havalandı ve efendisinin bulunduğu alaca kaleye doğru hızlandı. Dumandan ziyade sis çöken gökyüzü görüş alanını seçilmez kılıyordu ve ritimli bir şekilde uğuldayan kargalar sürekli önünü kesip sinirlerini bozuyordu. Elinden çıkarttığı kara dumanlarla büyük bir çoğunluğunu dipsiz göle fırlattı. Önünün açılması ile kale görünmüştü. Hızlı bir şekilde kaleye ulaştı ve kapıdan içeri girmek için muhafızlardan izin istedi. Dumana benzer, eli yüzü yara içindeki adamlar kızgın mızrakları geçmesi için çektiler ve genç adama yol verdiler.
Çürümüş et kokan koridordan geçerken duvarların dibinde yatan cansız bedenlere kısa bir bakış attı fakat hiçbirine acımadı. Nefislerini kontrol edebilselerdi şu an ailelerin yanında huzurlu bir şekilde oturabileceklerdi. Bu sebepten dolayı insanoğluna karşı zerre pişmanlığı yoktu.
İçeri girdiğinde Miğfer şeklinde olan, siyah renkteki ve şehri örten mavi ayın sembolünü taşıyan iç içe girmiş iki üçgenli tahtın tepesinde oturan Efendi Mavris'e doğru eğilerek dizlerini büktü ve ellerinden birini karnına koyarken "Efendim," dedi.
Beden bulmaya çalışan Mavris karartı şeklinde bir belirip bir kaybolurken netsizlikte tek anlaşılan şey garip, siyah kıyafetiydi. Bedeni kaybolduğu sırada kıyafetler sabit durur gibi bir his uyandırıyordu. Boş gözleri belirli bir yere odaklanamamış ve oyuncuyu seçemediği için kirli sakallarını sıvazlar olmuştu. Genç adamı fark ettiği sırada kalkması için kemik kaplamış elini havaya kaldırdı ve dumanlı ağzı ile konuştu.
"Oyuncu," dedi dişleri arasından siyah kanlar dökülürken. "Yeni kurbanını sen seçmeyeceksin."
Genç adam efendisinin söyledikleri ile anlık bir şaşkınlık yaşarken doğrulup bir gerçeği dile getirdi. "Kurban çoktan seçildi." Efendi sinirle ayaklandığı sırada çirkin bir kahkaha belirdi gerilen yüzünde. Dengesiz tavırları, halkının da kendisine benzemesine yol açıyordu. Yüzündeki belli belirsiz tebessümü yok ederken elini genç adama doğru kaldırdı ve "Kim?" dedi. Mavris'in bu hallerine alışık olan genç adam düşünmeden cevap verdi. "Delfin Waller."
Efendi, çürük kan kokan odaya doğru, hologram etkisi yaratan kafasını kaldırarak kızıl bir duman üfledi. Ayaklarındaki kara dumanlarla aşağı indiği sırada Arexum'a oldukça çirkin ve pis görünmüştü. Boş gözleri daha da kararmıştı ve içindeki oyuk kısımlar henüz yemek yemediğinin habercisiydi.
Büyük salonun ortasındaki ateş pistinin yanına gelip eliyle birkaç hareket yaptı ve o an da ateşin üzerine iki beden yükseldi. Birisi kızıl saçlı, yeşil gözlü bir kadındı. Oldukça kusursuzdu ve içindeki anlam verilemeyen nefreti buradan bile okuyabiliyordu. Diğeri ise kahverengi saçlı, gözleri yeşilin bir başka tonuna sahip bir bebekti ve diğerine oranla fazla masumdu.
"Bak," dedi ateşten oluşturduğu şerit kızıl saçlı kadını gösterirken. "Bu senin seçtiğin kurban." Bedeni oynamadan kafasını genç adama çevirmişti. "Ve o... Zaten inançsız biri." Şerit, kızıl saçlı kadının önünden çekilip diğerinin üzerine doğru geldiğinde kanın verdiği hazla boş gözleri kızıllığa büründü. "Ama o," dedi. "Onun inancı hepimizi doyuracak kadar büyük!" Yüzünde, kan kokusunu olmayan ciğerlerine çeker gibi bir ifade vardı. Burunsuz suratı gerilmiş ve dişleri arasından fısıldar gibi konuşmuştu.
Havada asılı kalan alevden oluşmuş bedenleri söndürmedi ve miğferine doğru yükseldi. Oturduğunda genç adama doğru sesini yükselterek konuştu.
"Bu seferki kurbanının hayatına dahil olacaksın ve nefes aldığın her vakit sayısız insan oğlunun nefsini körelteceksin."
Oyuncu itiraz eder gibi öne atıldı ve "Bir insan olacağımı mı söylüyorsunuz?" dedi. Efendi gri tüylerle kaplı göğsünden dumanlı ellerini çekti ve kurulmuş olduğu miğferde doğrularak konuştu. "Ne olacağını çok iyi biliyorsun." Genç adam anlamıyordu. Kalkıştıkları şey fazla korkunçtu. İnsan bedenine bürünmüş bir odel! Kafasını olumsuz anlamda salladı ve geri adım attı. Fakat efendisinin sözleri duraklamasına sebep olmuştu.
"Halkın aç, Oyuncu!"
Bu sözlerden sonra genç adam için seçilebilecek bir başka seçenek kalmamıştı. Haklıydı efendisi. Halkı yüzyılların açlığını çekiyordu çünkü insanoğlunun inancı yeşermeye başlamıştı.
İşte bu sebeple yeryüzüne inmeli ve yeşermeye yüz tutan inançları köreltmeliydi. Kötülük ile bilenen masatları yeryüzüne sürmeliydi.
Yankı yapmasına aldırmadan "Gallian." diye bağırdı Oyuncu, sadece ateş ile çevrelenen boş salonda. Saniye sürmeden eline ulaşan deftere uzun uzadıya baktı ve efendisine çevirdi başını. İki kişiye musallat olmak belki de şu zamana kadar yaptığı en büyük hataydı. Fakat halkı adına yapacaktı. Efendi başı ile onay verdikten sonra defter hızlı bir şekilde açıldı ve son kurbanın bulunduğu yerde durakladı. Kurbanın ismi giderek kararıyordu. Eline kanlı kartal tüyünü aldı ve alevler arasında parıldayan kız çocuğuna bakarak efendisinin kulağına fısıldadığı o ismi yazdı.
Aymira Çetiner.
OYUN TARİHİ: 2005.12.30
ÖLÜM TARİHİ: 0000.00.00
Yeryüzünde kendini bir şey sanan insanoğlu, sıradaki kurbanım sensin.
Elindeki kanlı tüy havalanırken ellerinin boşaldığını fark etti genç adam. Gümüş defter duman olup kalbine saplanmıştı. Yoğun bir acı ile çirkin kanatlarının koparıldığını hissetti. Acı uzun kumral saçlarında yok olurken ensesindeki boşluktan bir yılan çıktı ve Arexum'u geniş ağzının içine aldı.
İşte o an bu sefer ki oyunun rotasını belirlemişti.
Kurbanı, olmadığı biri gibi göstererek bilinçaltından inancına girecekti!
Fakat nereden bilebilirdi, oynadığı oyunun bedelinin ağır olacağını? Bedelin kaynar kanında sinsice planlarını yaparken yeni bir planın içine düşeceğini? Yıllar boyu insanoğluna musallat olamaktan asla bıkmayan Oyuncu, planlarının ortasındaki üçgende kıvrılarak ölümü bekleyen küçük bir kızın, bir gün sonu olacağını nereden bilebilirdi?!
O ilk defa bir yanlışa tutulmuştu. Yanlış ki, Mavris'in bile sonunu getirecekti.
***
YN/ Asperatus adlı hikayeme başlamadan önce yazdığım hikayemdir. Asperatus'un zemini burada hazırlanmıştır. Bu hikaye benim Wattpad'deki ilk kurgumdur. (Ben 17 yaşında iken kaleme alındı.) Yanlışlarım, hatalarım, saçmaladığım onlarca yer olabilir. Ben de okurken cringe geçiriyorum, ne yalan söyleyeyim. Aşırı saçma yerleri kaldırdım ama fazla müdahale etmek istemedim. :) Kusura bakmayın.
Hikaye final vermiştir ve devamı gelmeyecektir. Buna benzer bir kurgu daha okumak isterseniz şayet, Asperatus'u okuyabilirsiniz. Yok ben korkmak istiyorum derseniz, Girift'e de beklerim.
Umarım yüksek doz saçmalıktan bayılmazsınız.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro