Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

İNTİKAM

YAZARDAN

Bölüm şarkısı: Mebel Matiz
Bir hadise var.

🖤

Ahmeti karakoldan önce hastaneye kaldırmışlardı.Firuzenin vurduğu ağır darbeler yüzünden yüzü ve erkekliği kötü durumdaydı.
Polisler mahzene indiğinde genç adam kanlar içinde yerde kıvranıyordu. Durumu hiç iyi değildi,o yüzden polis arabası yerine ambulansla önce hastaneye götürdüler. Biraz iyleştikden sonrada mahkemeye çıkacaktı.

Ahmet Sungurtekin karanlık dünyanın en büyüklerinin içinde yer  alıyor. Düşmanı olduğu kadar hatrını aziz tutan dostlarıda var hayatında. İçi rahat o yüzden,burada uzun süre kalmayacağını biliyor.

Bir kadın tarafından dövülmenin şokunu atlatamamıştı hala,bu acı duygu fiziksel ağrıdan daha fazla sarmıştı bedenini. İçi kinle dolmuştu,sinirden titriyordu elleri.

O kendi düşüncelerine dalmışken açılan kapıyla önce hemşire girdi içeri,ardından ağır adımlarla Ali.

Ahmet yüzünün yarısı sarılmış vaziyette tavanı izlerken Ali o an ilk defa yakından gördü hayatta en nefret ettiği ve en çok korkutuğu adamı.

" Sadece on dakika" dedi genç hemşire. Ali tamam dercesine başıyla onaylarken dışarı çıktı sessizce. Ahmet içerde kim olduğunu anlamadı önce ,ta ki başını sağa çevirene kadar

Hiç beklemediği çoçuğu önünde görmesiyle çatık olan kaşları yavaşça gevşedi. Alinin çatık kaşlarına aldırmadan hafif bir sırıtma yerleştirdi yüzüne.

" Peterpan?" Diye sordu dudakları yana kıvrılırken."Çoluk çoçuğun sevimli kahramanı"

Onun alay dolu cümlesine karşı mimik oynamadı Alinin yüzünde.

"Hesap sormak için bu günü mü bekliyordun cidden?"

" Geçmiş olsun demeye gelmiştim" dedi ellerini cebine salıp içten-içe bir nefes alarak. Az sonra yapacağı şeyi uzun uzun düşünmemişti ,anlık gelen bir cesaretti sadece.

"Yelizide getirseydin o zaman."

" Yeliz yorgun" diye hiç düşünmeden cevapladı." Doktor bu aralar fazla yorulmasın dedi"

" Hastalandı mı?"

"Hayır hamile"

Alinin ağzından çıkan anlık bir cümle Ahmetin bir saniye içinde büyüttü alaylı bakan gözlerini,kaşları çatıldı,rengi kızardı ve derince yutkunmasına neden oldu.

" Hamile mi?"

"Hemde senden"

" Ne?"

"Ciddiyim"

Söylemesi ağır gelsede bunu en başta göze almıştı. Sevdiği kadın gözlerinin içine bakarak hamileyim demesini unutmamıştı ama kabullenmekten başka çaresi yoktu.Nede olsa bu yaşananların sorumlusu kendisiydi. Belkide  en başta korkularına yenik düşmek yerine ölümü göze alsaydı,Yeliz bu gün bunların hiçbirini yaşamayacaktı.

Sonradan pişman olmak bir fayda vermiyor ama Alinin son bir şansı vardı. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı belkide,Yeliz bakireliğini geri kazanmayacaktı,Firuze yaşananları unutmayacaktı ve bu yaşananların sorumlularından biride her zaman kendisi olacaktı.

" Baba olmayı çok istiyordun değil mi Ahmet" diye başladı elini cebinden çıkararak.

Ahmet şaşkın ve donuk gözlerle boşluğu izlerken Alinin elinde olan iğneyi görmüyordu. Birazdan bu zehrin onu sonsuz bir uykuya daldıracağından habersizdi.

Ali iğneyi damara akan seruma vururken çekmiyordu gözlerini uzaklara dalmış adamdan.

" Sana o kadar üzülüyorum ki"

Zehri hızla vurup etki etmesini beklemeden hızla cebine soktu elindekini.

" Senin sevgilin benden hamile"

" Aslında haklısın,ikimizde acınacak durumdayız"diye başladı kalan son beş dakikasını değerlendirmek adına.
"Ben sevdiğim kadını kaybettim sende-"

"Ben daha yeni başlıyorum"

Ahmet  kendinden emin şekilde gülümserken Alinin yüzünde daha büyük bir gülümseme vardı. Hayır kendisiyle gurur falan duymuyordu,bunu yapmak zorunda hissediyordu sadece.

Çok geç kalmıştı her şey için. Kendini kandırmacalar,sözde kahramanlıklar bitmişti ama doğmamış bir bebeğin hayatı daha başlamamıştı bile.

O çoçuk Yelizindi,onun hayatı Yelizin hayatıydı. Belki de  bundan sonra kaybettiği mutluluğu bula bilirdi yavaş-yavaş.

Önünde uzanan adamın aniden gözlerini büyütmesiyle dudağını ısırdı Ali.

" Noluyor?" diye inleyip  incelen sesiyle devam etti" Naptın lan bana?!"

" Ben bir şey yapmadım"

Alaycı şekilde itiraz edip bir adımla önüne geldi yerinde can veren adamın.

Kasıkları hızla uyuşurken,dilini ağzının içinde kıpırdatamıyordu. Ve bu hadise ansızın olmuştu.

" Heyecanlandın mı yoksa?"

Aldığı zehrin kendini gösterme süresi bir kaç dakika,öldürme süresi ise beş dakikayı geçmiyordu.

Nefesinin daraldığını hisseden adam gözlerini eli cebinde onu izleyen gence çevirdi.

Cevap vermeden önce başını aşağı eğdi yavaşça. Yukarıdan aşağı onun kan çanağına dönen gözlerine  bakarken onun ne kadar korkutucu biri olduğunu bir kez daha anladı. Ama bu sefer  geri çekilmek gibi bir sebep yoktu önünde.

" Bu şekilde hayal etmemiştin değil mi,sana layık değildi benim gibi bir korkağın elinde ölmek"

Ruhu çekilen adam kaybetmek üzeri olduğu bilinci yüzünden duymuyordu artık onu,ama Ali içini dökmek ihtiyacı duyuyordu.

" Hesap defterin kapanmak üzeriyken sana bu müjdeyi vermek o kadar keyifli ki. Gözün arkada gidiyorsun,yıllardır hayalini kurduğun çoçuğunu görmeyeceksin"diye fısıldadı gözleri açık ölen adama derin derin bakarak.

Uzun zamandır içinde tuttuğu nefesi dışarı verip,dikleşti olduğu yerde.

" Ama yinede  kendini yalnız hissetmeni istemiyorum" diyip dışarda bekleyen hemşireye haber vermeden önce alnından akan terleri sildi."Sonuçta bu hikayede kimse masum değil. O yüzden cehennemde tekrar görüşeceğiz seninle merak etme"

Hala doluydu içi ama karşısındaki adam güçlü zehir yüzünden can veremeden geçinmişti,üstelik verilen on dakikanın üzerinden iki dakika on altı saniye geçmişti.

" Benim yakalanmamam için çıkmam lazım"

Adım adım geri gidip çıkmadan önce bir kez daha döndü yataktaki cesede,lakin bu sefer açmadı ağzını.

Bir kaç saniye daha bakıp kendi kendine gülümsedi,ardından hızla çıktı odadan.

FİRUZEDEN...

Kendimi en iyi hissettiğim anlardan biri. Dünyanın neresinde olursak olalım bu iki kişi yanımda olduğu sürece zaman geçsin istemiyordum.

Hava çok güzeldi. Az önceki hafif yağmurdan sonra toprak kokusu tüm bahçeyi sarmıştı.

Arka bahçede olan salıncaklı kanapede oturmuş kucağımda bebeğimle ilgilenirken başımı Arasın göğsüne  koymuştum. Nefes aldığımı hissediyordum uzun zaman sonra.

Ahum,benim canım kızım. Sarı elbisesi içinde kucağımdayken onu sevmekten alıkoyamıyordum kendimi.

Bir saat olmuştu geldiği,bir an bile indirmemiştim kucağımdan. O da inmek istememişti. En az benim kadar özlediğini o kadar belli ediyordu ki,  ağlamamak için zorluyordum kendimi.

" Kokluyor seni"

Arasın sesini duymamla gülümseyerek başını boyun girintime salan bebeğin saçlarını okşadım. Yaramazlığından asla ödün vermeyen Ahu dakikalardır boynuma gömülmüş sessizce özlem gideriyordu.

" Ben olmadığım zaman çok mu ağladı Aras?"

" Hiç susmadı" dedi omzuma koyduğu ellerini açık bıraktığım saçlarıma getirerek ." Gece hiç uyumamıştı. Telefonda senin bana attığın sesi uyuması için açtım ama sesini duyunca  daha fazla ağlamaya başladı"

Aras anlattıkça dolan gözlerimden süzülen yaşları durduramıyordum. Ahunun beni bu kadar benimsemesi ,sevgimi karşılıksız koymaması hayatım boyunca hissettiğim en güzel duyguydu.

" Biliyor musun Aras" dedim burnumu çekerek." Orada kaldığım zaman tek korkum sizi bir daha asla göremeyecek olmamdı"

" Düşündükçe çıldırıyorum"

" Ahu ve sana zarar  vereceğini söylüyordu"

" Ahuya kimse zarar veremez Firuze" dedi bana dönerek. Başımı kaldırıp ona baktığımda baş parmağıyla gözümü silerek " Beni dinlediğin sürece sanada "

" Ben oraya boşuna gitmemiştim"

" Biliyorum sevgilim,ama keşke bana haber verseydin"

" Nedeni söyleyemezdim"

"  Söylemesen sormazdım"

Aldığım cevapla utançla kaçırdım gözlerimi." Sadece güvenliğinden emin olurdum o kadar"

" Özür dilerim Aras"

" Hayır Firuze"

İtiraz eder şekilde aheste aheste salladı başını. " Sen bu hayatta birinden özür dileyecek en son kişisin. Ben senden özür dilerim.
Ali,Yeliz,Annen,Ahmet,Baban,Elif ve hayatında olup sana zarar veren herkes sırayla özür dilemeli senden"

Konuştukça gözüme batan gözlerinden çekemiyordum gözlerimi , ta ki Ahunun kıpırdanıp başını geri çekmesiyle.

Küçük elini burnuna salmak istediğinde gülümseyerek yakaladım.

" Olmaz bebeğim"

Ardından cevapsız bıraktığım Arasa döndüm. Aslında verecek bir cevabımda yoktu.

" Neyi özledim biliyor musun Aras?'

" Söyle" diye cevap verdi yüzümü okşarken." Birbirimize sarılıp uyumayı"

" Ahu ,sen ,ben?"

Sorduğu soruya karşı tekrar parmağıyla burnunu kaşıyan bebeğe döndüm. " Ahu ,sen ,ben!' Dedim onaylarcasına. " Bizi özledim"

Bölüm sonu.

Telefonum hala gelmedi ve size küçük bir haberim var canlarım.

Bir iki gün içerisinde kitaplarımı bir günlüğüne taslağa atacağım. Nedeni uzun hikaye ama ciddi bir konu.

Allahın izni ile sadece bir gün kalacaklar taslakta.
Sonra yayınlayıp bildirim kutunuza çöke bilirim sjsnjss

Yeni bölümü yayınlayınca arada kaybolmasın diye başlığa kocaman harflerle YENİ BÖLÜMMM yazacağım tamam mı?

Bu arada bölüm kısa oldu özür dilerim👉👈

Diğer bölümü artık telefonum gelince yazacağım o yüzden sınır falan koymuyorum)

Neyse iyi geceler sizi seviyorum💞

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro