Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

SENİ İSTİYORUM


Aras'dan

"Saat ikide Şemseddin Bey'le toplantınız var , üç gibi basın mensupları gelecek . En fazla yarım saat süreceğini düşünüyorum. Saat dörtde -"

"Üçten sonrasını iptal et " dedim Berilin lafını keserek .

Cevabımı duyması ile başını elindeki tabletten kaldırıp bana döndü.

"Ama bugün Ozan bey ve annesiyle görüşme vardı. Hatta uzun zamandır bir randevu ayarlamaya çalışıyordum onlarla"

"Saat kaç gibi "

"Beş buçuk efendim" demesi ile istemesemde başımı salladım. Haklıydı.

"Peki sonra önemli bir şey var mı ?"

Birkaç saniye daha ekranla bakışıb
"Mahzar bey -"

"Başka ?" Diye kestim lafını onun ismini duymamla.

"Başka da bir şey yok efendim"

"Tamam o zaman" dedim telefonumu elime alarak " Çıkabilirsin Beril "

Mahzarla muhattap olmak bu hayatta katlanmam gereken en zor şeylerden biriydi.
Hayatım boyunca gördüğüm en kurnaz adamdı kendisi. Sevmiyordum kısaca ve hiçbir olayda ortak olmak istemiyordum onunla.

Ekranı açıp birkaç saniye donuktuktan sonra Whatsapa girdim . Bu sırada Beril dışarı çıkmıştı.

Siz : Ne yapıyorsun?

Yanıt yazıp gönderdikten birkaç saniye sonra yukarda çevrimiçi yazıldı. Ve aynı zamanda mavi çizgi oldu yazdığım mesaj.

Firuze: Film izliyorum.

Firuze: Sen napıyorsun ?

Siz : Seni düşünüyorum.

Bu yazdıklarımı bırak ona dokunmam bile normal değildi benim açımdan. Ama nedensizce sorgulamıyordum kendimi. Ayarlarımla oynamıştı birkaç gün içinde bu kadın.

Sadece anlık bir hisle gelen öpüşmenin sonucuydu hepsi.

Firuze: Yani boşsun ?

Siz : Hayır geldiğim andan sadece seni düşünüyorum.

Yazıyor...

Çevrimiçi...

Yazıyor...

Firuze : Utandım desem saçma olur dimi ?

Siz : Utandın mı ?

Firuze : Buna cevap vermek istemiyorum.

Mesajı okurken kendimden aslı olmadan ekrana bakıp gülümsüyordum.

Siz : Sabah ki kadın mı yazıyor bunları?

Firuze: Bana arada böyle geliyorlar işte.

Firuze :


Firuze : AVM'den dönüşte çekmiştim.

Ahuya ait resmi gördüğümde donuktum bir anlık. İçgüdüsel olarak yüzümde hafif bir tebessüm belirdiğini hissettim.

Yazıyor...

Firuze : Orada mısın?

Mesaj geldiğinde yutkunarak çektim gözlerimi fotoğraftan. Belli etmemeye çalışıyordum ama saklayamıyordum kendimden.
Yanımdan ayırmak istemiyordum onu . Onun için en güvenli yer sadece benim yanım olabilirdi.

Tekrar klavyeye dokunup yanıt yazmaya hazırlaştığım an odanın kapısı tıklandı. Ellerimi durdurup ekrandan gözlerimi çekerek "Gir "

Söz ağzımdan çıkar çıkmaz Beril girdi içeri.

"Efendim sizinle görüşmek isteyen biri var?"

" Kim?"

"Tanımıyorum çok önemli diye tutturdu"

Oturduğum yerde dikleşerek merakla çattım kaşlarımı.

"İçeri gelsin "

"Peki efendim"

Çıkar çıkmaz tekrar telefonu açıp klavyeye dokundum. Yanlış anlasın istemiyordum.

Siz : Bir görüşmem var ben sana dönerim birazdan.

Firuze : tamam o zaman konuşuruz

Siz : Konuşuruz

Telefonu kapatıp masama koydum. Berile kaç kez odama gelmek yerine telefon et diye uyarmama rağmen bırakmıyordu bu adetini.

Merakla gelecek kişiyi beklerken daha fazla düşünmeme gerek kalmadan kapı açıldı.

"Buyrun " diye içeri çağırdı Beril.

Daha önce hiçbir yerde görmediğim bir adam içeri dahil olduğunda kapıyı kapatıp çıktı arkada bekleyen asistanım.

Oturduğum yerden kalkmadan birkaç saniye baştan sona süzdüm. Aynı şekilde tuhaf bakışlarıyla beni izliyordu o da.

" Kimsin ?" Diye sordum gereksiz sessizliğin daha fazla uzamasına izin vermeden.

Sorduğum soruya karşı kendine gelerek birkaç adım önüme geldi. " Öncelikle Selam "

"Selam " dedim tekrar bir cevap bekleyerek." LDinliyorum,buyur"

"Vaktinizi çaldığım için özür dilerim. Önemli olmasaydı buraya kadar gelmezdim"

"Ne istiyorsun ?"

" İstemek değil. Bir şey rica etmeye geldim "

Cevap vermeden konuşmasını bekledim tekrar.

"Benim adım İsmet " diye başladı.
" Firuzenin eski erkek arkadaşıyım"

" Ne ?"

Firuzenin ismini duymamla şaşkınca açtım gözlerimi. "Erkek arkadaşı mı?"

" Evet " diye destekledi adam rahatlıkla.
" Ve buraya sizinle konuşmaya geldim"

Birkaç saniye daha bekleyip içten içe bir iç çektim. "Ne söyleyeceksin ?"

"Firuze gideli neredeyse bir ay oldu ve bu süreçte beni hiç aramadı. Yani eskiden aramız çok açıktı. Tüm günümüzü birlikte geçiriyorduk , sık sık telefon -"

"Sonra " dedim lafını keserek.

"Sonra sizin yanınızda işe başladı ve o günden sonra hiç aramadı beni. Nasıl olduğunu merak ediyorum "

" Gayet iyi "

" Sizde numarası var mı peki ? Onunla konuşmak istiyorum "

Başımı hayır anlamında salladım ayağa kalkarak. "Firuze telefon kullanmıyor. Eski telefonu kırıldı ve yenisini almak için daha maaşını almadı "

" Peki nerede şuan "

"Benim evimde" dedim yavaş yavaş yanına gelerek. "Ben sana bir soru sorabilir miyim ?"

" Ne sorusu?"

"Firuzenin eski erkek arkadaşı olduğunu söyledin dimi ?"

Adam kaşlarını çatarak başını salladı ağır - ağır.

" Evet "

"Güzel " dedim ellerimi cebime salarak.
"Yani şuan aranızda bir şey yok "

" Arkadaşlık -"

"Arkadaşlık dışında" diye kestim lafını.

" Hayır yok "

" Güzel " diye birkez daha tekrarladım.
"Bak İsmet oturup burada uzun uzun sana izah edecek zamanım yok herşeyi. Ama kısa bir şey söylemek gerekirse,Firuze benimle çalıştığı sürece sadece benimle iletişimde olacak "

"Ne demek bu ?"

"Dediğim gibi bunu sana anlatacak zamanım yok "

Ardından duvardan asılan saate
bakarak"Şimdi bir görüşmem var"

"Anlamıyorum siz o kızı esir mi tutuyorsunuz ? Ne demek görüşemez ,ne demek numarasını kimseye veremez. Bu yaptığınız suç biliyorsunuz dimi ? Böyle bir şeye hakkınız yok ! Sizi polise şikayet edebilirim "

" Deneyebilirsin" dedim elimle kapıyı işaret ederek"Ama şimdi çıkman lazım"

" Bakın -"

" Lütfen" diye lafını kesip bu sefer kendim açtım kapıyı. "Dışarı lütfen"

Adam ters bakışlarıyla iki üç saniye yerinde durup sesli şekilde bir nefes aldı.
Ve daha fazla bir şey demeden kapıyı iterek çıktı odadan

Firuzeden...

Zaman hiç bu kadar yavaş geçmemişti. Tüm gün evde onu beklemekten daralmıştım.
Uyumuş , uyanmış,yemek yapmış, duş almış ve sıkıntıdan kendime sarmıştım en sonunda.

Dolabımda olan tüm kıyafetler güzeldi. O yüzden içinden seçerken ikizler burcu olduğumdan zorlanmıştım baya.

Üstümü giydikten sonra saçlarımı şekillendirip makyaj yapmıştım.

Akşam olmuştu neredeyse.Masayı
hazırlamış Ali'yi de düşünerek üç tabak koymuştum masaya.
Gerçi sabah çıktıktan sonra gelmemişti ama ben her ihtimali düşünerek hareket ediyordum.

Ali ve Aras tamamen farklı kişilerdi. İç ve dış görünüş benzerlikleride yoktu. Ve geldiğim günden sezgilerime dayanarak konuşmak gerekirse aralarıda iyi değildi.

Ali ara sıra yumuşayıp Aras'a yakınlık göstersede Aras hep mesafeliydi. Gerçi Aras çoğu kişiye karşı mesafeli.
İlk geldiğim birkaç gün konuşurken yüzüme bile bakmıyordu benim.

Annesini de sadece bir kere görmüştüm. Buraya geldiğim gün evden çıkmış ve hala geri dönmemişti. Yurt dışında mı kalıyor yoksa ayrı evde mi oturuyor bilmiyorum. Ayrı evde otursa neden hiç gelmiyor torununu görmeye? Başta merak etmiyordum ama düşündükçe sorular kendi kendine doğuyordu ve merak hissi uyanıyordu .

Gözlerimi aynadan çekip ses gelen tarafa döndüm. Hiç beklemediğim bir anda kapı açılma sesiyle "Kimse var mı ?" Diye yükseltti sesini Ali.

Beklemiyordum.

Salonda olan aynadan uzaklaştığımda içeri girmişti artık. Karşı karşıya gelmemizle " İyi akşamlar Firuze" dedi.

" İyi akşamlar Ali" diye cevapladım üstümü baştan sona süzmesini görmezden gelmeye çalışarak.

"Çok güzel görünüyorsun"

" Teşekkür ederim"

" Bir yere mi gidiyorsun?"

" Hayır"

" O zaman abim evde "

İma dolu cümlesini duymamla sahte şekilde gülümseyerek başımı salladım.
"Süslenmem için abinin ve ya başka birinin evde mi olması gerekiyor ?"

Bilmem öyle mi olması gerekiyor?" dedi salonda hazırladığım masanın yanına yaklaşarak.

"İstediğini düşünmekte özgürsün Ali"

Masanın üzerinde olan köfteden birini ağzına alarak "İstediğimi değil, gördüğümü düşünüyorum"

" Ne görüyorsun?"

" Herşey ortada değil mi ?"

" Peki bu durum niye bu kadar batıyor sana ? "

Gülümseyerek kalçasını masaya yaslayıp yönünü bana çevirdi.

"Benim seninle bir sorunum yok Firuze. Aranızda olup bitenlerlede ilgilenmiyorum"

"İlgilenmediğin halin bu mu ?"

"Hayır gerçekten ilgilenmiyorum " dedi çiğnediği köfteyi yutarak. "Benim sorum sadece abime "

Derdinin ne olduğunu anlamak hiç zor değildi. Zaten bunu ilk başlarda anlamam lazımdı

" Ne senin sorun ? Dur tahmin edeyim . Abin sevgiline kavuşmana izin vermiyor mu ? "

Sorduğum soruya karşı çatık kaşlarıyla beni izlerken devam ettim konuşmaya.

" Burada Arası suçlu görmen komik ama . O izin vermiyor diye mi , yaklaşmıyorsun kıza ? Veya senin yerine onu Arasın kurtarmasını mı bekliyorsun ? "

Yüzüne söylemek istediğim bir şey daha vardı ama gerisini düşünerek sessiz kaldım o konuda. Nasıl söylenir bende bilmiyordum çünkü.
Arasla bizi kıskanıyor diyemem . Ama bu konuda kibirli olduğunu belli ediyor.
Sevgilisine kavuşmak için en büyük engelin Aras olduğunu düşünüyor. Komik.

" Derdimin cidden bu olduğunu mu düşünüyorsun ?"

" İnkar etme boşuna . Herşey apaçık ortada" dedim üste çıkmasına müsade etmeden.

" İstediğini düşünmekte özgürsün" diyip haraketlenmeye başladığında tutamadım yine kendimi.

" O zaman bana tek bir cevap ver Ali "

" Ne cevabı ?"

" Neyi bekliyorsun?"

" Anlamadım?"

Derin bir nefes alarak "Madem bu kadar seviyorsun , madem o kadının aşkından ölüyorsun . Neyi bekliyorsun o zaman? Niye bir şey yapmıyorsun? Abinden mi kork -"

" İkide bir abinden mi korkuyorsun diye sorma bana "

"O zaman ne ?"

" Sana ne ?" Dedi bu sefer hafif yükselen sesiyle. "Kapat artık bu konuyu. Ayrıca kiminle konuştuğuna da dikkat et !"

" Ne ?"

" Diyorum ki ,kiminle konuştuğuna dikkat et Firuze! İki yüz verdik diye tepemize çıkma hemen . Karşında kimin olduğunu iyi düşün öyle konuş "

Cümlesi biter bitmez yutkunarak birkaç saniye donuktum. Sonra ağzımı açıp birşey diyeceğim sırada, dudağımı dişleyerek geri kapattım.

" Noldu ? Az önce dilin insan kesiyordu? Gerçekleri duymak zoruna mı gid-"

" Ali !"

Cümlesini yarıda kesen Arasın sesinin salona yayılması ile gözlerim hemen kapının orada bizi izleyen adamı buldu.

"Asıl gerçekleri duymak senin zoruna gidiyor "dedi gözlerini Ali'nin üzerinden çekmeden bize doğru gelirken.

"Benimle nasıl konuştuğunu görmedin mi abi?"

" Herşeyi gördüm "

Elindeki kırmızı buket çiçeği koltuğa bırakıp biraz daha yaklaştı Ali'ye doğru.

" Senin derdini çok iyi biliyorum ben. Karşıda ben veya başka biri olsun, kimse seni anlamayacak kadar aptal değil" diyip mümkünmüş gibi biraz daha yaklaşarak " Ve senin bir şeyden çok emin olmanı isterim. Ben sana asla ama asla yardım etmeyeceğim!"

Bu cevaba karşı donuk kalan taraf sadece Ali değildi. Bende ne diyeceğimi bilmez şekilde Arası izliyordum öylece.

" Senin ve o kadının birazcık kendinize saygınız olsaydı bu aşağlık oyunu sürdürmek yerine gidip kendinizi uçurumdan atardınız "

" lAbi ne diyorsun sen ?" Diye sordu Ali hafif titreyen sesiyle.

"Haksız mıyım Ali ? Senin aşkından ölürüm dediğin kız değil mi o ? Gündüz seninle akşam kocasının koynunda -"

" Abi lütfen "

" Buna nasıl dayana biliyorsun ? Bu mu senin yere göğe sığdıramadığın aşkın? Bu kadar mı koraksın sen ? Ya adam gibi sev ya da adam gibi unut! Ne oyun yapıyorsun oğlum sen!"

"Aras tamam lütfen -"

"Hayır Firuze!" Diye lafımı keserek elini sus derecesine kaldırdı.

"Ben evli bir kadının başkasıyla ilişki yaşamasını savunmadığım kadar destek de olmuyorum. İster kardeşim olsun ister herhangi biri. Bu konuda senin arkanda değilim. Git kendi başının çaresine kendin bak! "

Son sözünü söyleyip boyu kendisinden kısa kalan kardeşine yargılayıcı bir bakış atıp daha fazla bir şey demeden hızla çıktı salondan.

Daha fazla ne diyebilirdi ki ?

İlk Arasın peşinden gitmek istedim ama ayaklarım yerinden kıpırdamadı. Aynı şekilde gözlerimde.

Yerdeki boşluğu izleyen adama bakarken onun da ağır bakışları çok geçmeden beni buldu.

"Ali-"

" Konuşmak istemiyorum"

Bir şey dememe izin vermeden koşar adımlarla çıktığında sesli şekilde ve kendimden aslı olmadan ofladım derince.
Hatta o kadar içten ofladım ki,sanki tüm bu dertlerin altında kalan sadece benmişim gibi .

🥀

Aradan ne kadar zaman geçmişti bilmiyorum ve daha fazla dayanacak gücü bulamamıştım kendimde .

Aras , Ali ve ben. Üçümüzde kendi odalarımıza çekilmiştik.
Kurduğum masa öylece kaldı ve artık hevesim bittiği için üstümdekileri çıkarıp, saçlarımı topuz yaparak rahat birşeyler giymiştim.

Aras içeri geldiğinde bana aldığını düşündüğüm bir buket vardı elinde. Odama gelirken onunda yanıma almış, yatağımın üzerine koymuştum öylece.

Ali'ye üzülmüştüm ama Arasa karşı bir kızgınlık sezmemiştim kendimde. Arası çözdüğüm kadarıyla mantığı ile haraket eden bir adamdı. O yüzden duygular onun için ikinci planda kalıyordu.

Bir yandan haksız olsada bir yandan çok haklıydı. Aşk korkakların işi değil.
Ne zamana kadar böyle gizli saklı buluşacaklardı ki ?
İhanet bu ne telafisi ne bahanesi olur.

Bir yandan kendimce birşeyler düşünürken diğer yandan dışarı çıkmayı planlıyordum.
Arasla konuşmak istiyordum. Ya da konuşmak bahanesi ile yanına gitmek.

Kapı kulpunu yavaşça aşağı indirip derin bir nefes verdim. Hala neyi bekliyordum ki.
Kapıyı tamamen açıp dışarı çıkarak,geri kapattım tekrar.
Aras ve benim odam yanyanaydı. Ali'nin odası biraz uzakta kalıyordu bize bakınca.

Arkama dönüp kimsenin olmadığına emin olduktan sonra koşar adımlarla onun kapısının önüne gelip yavaşça kapıyı tıklattım.

İlk tıkladığımda ses gelmedi. Birkaç saniye bekleyip bir kez daha vurdum ve yine ses gelmedi.
Son birkez daha vurup ses duymayınca elimi kapı kulpuna indirdim bu sefer.
Bir anlık tereddüt etsemde açtım yinede kapıyı.

" Aras ?" Dedim içeri girmeden boylanıp.

Sesini duymak yerine su sesleri duyunca içli bir nefes verip içeri girdim .
Banyodaydı ve kapı açıktı.

Odasına kısa bir göz gezdirip dudağımı ısırarak yatağın yanına geldim .
Banyonun kapısı açıktı ama hiçbir şey gözükmüyordu. Lakin benim arsız gözlerim kapıya takılı kalmıştı.

"Aras" dedim boğazımı temizleyip sesimi yükselterek.
Söz ağzımdan çıkalı iki saniye olmadan kesildi su sesi.

"Firuze ?"

"Benim "

"Geliyorum"

Cevap vermek yerine kendimce başımı salladım. Kalp atışlarım hızlandıkça kalbim acıyordu. Heyecanda üste geldiğinden iyice değişiyordu ruh halim .

Biraz sonra yerdeki gözlerimi tekrar öne kenetleyen Arasın ansızın önümde belirmesi oldu.

Yutkundum.

Islak saçları ve bedenine damlayan ıslak vücudu ile bana bakıyordu öylece. Altına siyah uzun bir havlu bağlamıştı.
Yana taradığı kahakülleri önüne düşmüş bambaşka bir adam yapmıştı onu şuan.

" Rahatsız etmiyorum dimi ?"

" Etmiyorsun elbette " diye cevapladı elindeki küçük havluyla saçlarını kurulayarak.

" Bir türlü tutmadı uyku ,uyumadıysan biraz konuşuruz demiştim"

" Umarım konu Ali değildir"

Havluyu odasında bulunan siyah deri koltuğa atıp dolaba doğru gitti .

" Ali'ye karşı o kadar kaba olmasaydın keşke . Yaptığı doğru olmasada o sözleri hak etmedi "

" Ali son zamanlar çok şımardı Firuze" dedi çıkardığı eşofman takımını omzuna asarak " Öyle masum göründüğüne aldanma onun. Ben çok iyi tanıyorum kardeşimi"

" Umarım bu söylediklerini ciddeye alıp birşey yapmaz kendine "

" Söylediklerimde ciddiydim"

" Uçurum konusundada mı ?"

" Onu laf gelişi söyledim. Gidip kendini uçurumdan atacak kadar salak değil"

" Umarım değildir " dedim gözlerimi gözlerinden çekip vücuduna bakmadan yana kaçırarak.

" Neyse gideyim ben o zaman. Sende üstünü falan giyersin ,yorgunsundur"

" Nereye gidiyorsun?"

" Odama "

"Konuşmak için gelmemiş miydin ?"

" Konuştuk ya ?" Dedim parmaklarımı avuç içime bastırarak.

" Bu kadar mıydı?"

" Senin bir sorun var mı ?"

" Var "

" Ne sorusu?"

Merakla kaşlarımı çattığımda verdiği sesli nefesi kolaylıkla duydum. Bir kaç saniyelik sessizlikten sonra " Bu gün şirkete biri geldi ve bana senin eski sevgilin olduğunu söyledi"

" Ne ?" Dedim içgüsüsel olarak yükselen sesimi umursamadan. "Ne sevgilisi be?"

"Eski sevgilin "

" Benim eski sevgilim mi ? Aras şaka mı yapıyorsun ?"

" Hayır "

" İyide benim hiç sevgilim olmadı ki "

" Ciddi misin ?"

" Neden yalan söyleyim ? Hem kimdi bunu sana söyleyen"

" Adının İsmet olduğunu söyledi"

İsmini duymamla daha fazla çatıldı kaşlarım. Sinirle ısırdım dudağımı bir anlık.

"Tabi ya " diye mırıldandım .
Bir insan daha ne kadar arsız olabilirdi? Sırf üzülmesin diye yumuşak davranmanım fesatları yavaş yavaş çıkıyordu ortaya. Şirkete gelip sevgilim demek ne ya? Daha ne kadar ileri gidebilir bu adam?

"Seninle derdi ne ?"

"Zehirli bir aşk " dedim gözlerimi sabır dilercesine kapatarak.
Bu kadar rahatsız hissetmem normal miydi ?

Arasın ansızın koluma dokunması ile açtım gözlerimi. Aynı benim büründüğüm yüz ifadesi ile beni izliyordu.

"Rahatsız mı ediyor seni ?"

"Ben rahatsız oluyorum" diye Aras'a döndüm. "Ama asla yerimi ona söyleme"

"Onunla gün bugün konuşa bilirim biliyorsun dimi ? Gerekirse gelişi güzel bir şekilde anlatırımda "

"Hayır gerek yok "

"Neye gerek yok ? Adam bildiğin taciz ediyor seni " diyip diğer elinide omzuma koyarak tamamen kendine çevirdi bedenimi.

" İnan bilseydim onun orada -"

"İyiki bilmemişsin o zaman " diye lafını kestiğimde oralı bile olmadan devam etti konuşmaya. " Bide arsız arsız senin yerini falan soruyor bana . Beni Firuze ile görüştür falan diyor"

" Sen ne dedin ?"

" Sence ?"

Rahatlıkla salladım başımı tamam dercesine. Konu İsmetten korkmak değildi. Kimseden korkum yoktu benim. Sadece onu hayatımdan çıkarmak istiyordum.
Bana zamanında çok yardımı dokunmuştu ama beni bu şekilde rahatsız etme hakkı vermiyordu ona.

Karşımdaki adama bakarak hafif bir şekilde teşekkür edercesine gülümsedim.

" Bir anlık kriz geçiyordum neredeyse"

" Bende "

Duyduğum cevapla biraz daha genişlendi gülümsemem.

"Sende mi ?"

" Sabah saçmaladı ya gelip"

"O yüzden mi ?" Diye sorduğumda hiç beklemden başını evet dercesine salladı.

"Sevgilin sandım "

" Eski sevgilim"

"Her neyse işte "

Arasın bu hallerine alışıyordum galiba. Ama kaç kez üstü çıplak şekilde görmeme rağmen bu manzaraya bir türlü alışamıyordum. Ne kadar sürededir odadayım bilmiyorum ama hala kalbimdeki o sızı geçmemişti. Ve en kötüsü şuan daha fazla acıyordu .

"Aramızda olan şeylerden sonra ,birinin çıkıp öyle demesi -"

"Kıskandın mı?"

" Öyle demesi sinirimi bozdu"

" Yani kıskandın ?"

" Yani " dedi gözlerini dudaklarıma doğru ağır ağır indirerek."Kıskandım evet "

Omzumdaki elleri belime inerken çekinmeden çıplak göğsünden başlayarak boynuna doğru uzattım kollarımı.

"Sonuçta sabah sabah o kadar şey oldu"

"Hep sabah mı olacak o şeyler" dedim tamda onun baktığı gibi bakarak dudaklarına.

"Sen ne zaman istersen o zaman "

"Şimdi istiyorum desem ?"

"Emin misin ?"

Belimi okşarken sorduğu soruya karşı nasıl hayır diyebilirdim ki ?

"Sen istiyor musun ?"

"Ben istiyorum" dedi dudağını çeneme değdirerek."Önemli olan senin isteyip istememen"

"Ben istiyorum Aras " diye cevap verdim kapanan gözlerimi açamadan.
Bu sınavı geçmek imkansızdı.

"Son kez soruyorum -"

"Evet istiyorum" dedim lafını keserek.
"Çok istiyorum hemde "

Bölüm sonu ❤️


Ha bide şuna bakar mısınız şaka gibiydi. Sonra düştük ama olsun kalkarız yine ♥️

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro