ÖLÜMÜN PENÇESİNDE
Bölüm şarkısı: Şebnem Ferah
( Dilek Taşı)
Bir Hayal Tufanı eser başımda
Hangi Yana baksam durur karşımda
Artık tüm Umutlar yabancı bana
Onu aramaktan ben ne haldeyim
♡
"Anladın mı canım? Eğer telefonu sessizce bana getirmezsen seninle oyun oynamam" dedim saçını okşayıp ayağa kalkarak.
Akşam nasıl uyumuşsam bornoz hala üzerimdeydi.
" Tamam getiriyorum ama sen benimle oyun oynayacaksın " dedi kıyık gözlerinin gülümsemesi arasında kaybolmasına izin vererek.
Kaçıncı derece sendromdu bilmiyorum ama baya akıllı ve konuşkan bir çocuğa benziyordu." Söz veriyorum"
Kız kucağında olan bebeğini sert şekilde yere atıp koşarak çıktı odadan.
O gider gitmez saate döndüm içimdeki endişeyi susturmaya çalışarak.
05:32
Daha çok erkendi umarım geç uyanan tiplerdendir.
Kapıyı kapatıp hızla bornozumun ipini açıp yatağın üzerindeki iç çamaşırlarını ve bir umut koşmak zorunda kalırsam rahat olayım diye pijamaları giydim.
Islak saçlarımı tarama gereği duymayıp olduğu gibi bırakarak beklemeye başladım. Getireceğine pek umudum yoktu ama elimden geldiğince basmaya çalışıyordum tüm tuşlara. Bu gün son günümdü ,bu gün birşey yapmam şarttı. Aksi takirde ölecektim,çünkü onunla asla yatmayacaktım.
Arasın buraya gelmesini istiyorum ama onun bundan kesinlikle haberi olmamalı. Ne yapmaya çalıştığımı kendimde bilmiyordum ,tek hedefim Arasa haber vermek ve koşa bildiğim kadar koşmaktı.
Gözlerim pencereden uzakları izlerken sıkıntılı bir nefes verdim.
Karşımda kocaman bir ormandan başka bir şey yoktu,burdan kaçsam bile kurda kuşa yem olacaktım.
" Getirdim"
Küçük kızın sesini duymamla arkama döndüm anında. Elinde başka bir telefonla kapının yanında gülümseyerek bana bakıyordu.
" Afferin sana" dedim yanına koşarak. Önce Ahmete ait olduğunu düşündüğüm telefonu aldım,ardından hızla kapıyı kapattım.
" Biraz bekle üstümü değiştirip çıkalım tamam mı?"
" O zaman çabuk ol"
" Tamam"
İçimden kitli olmamasına dair dua edip banyoya geçtim hemen. Asumanın duymasını istemiyordum,duyarsa Ahmete söyleye bilirdi.
Banyonun kapısını kitleyip telefonu açtım. Ekranda Asuman ve kendisinin önden çekilmiş bir fotoğrafı vardı.
Sadece bir saniyelik inceleme sonucu ekranı kaydırdım ve anında ana ekran girdi görüş alanıma.
Derin bir nefes verdim. Kitli olsaydı işim bitmişdi.
Daha sonra arama kısmına girip Arasın ezbere bildiğim numarasını hızlı hızlı ekrana yazmaya başladım.
" Abla geliyor musun?"
Asumanın sesini duymamla son rakamı yazıp kulağıma tuttum telefonu.
" Geliyorum"
Yutkunarak geri çekildim kapıdan,elim kalbimdeyken Arasın sesini duymayı bekliyordum.
İki defa çalmıştı ve hala karşı taraftan ses duymamak sancıyordu korkudan kalbimi.
Elimde onun telefonu vardı ,bununla yardım çağırdığımı öğrenirse eminim ki yumuşak olmayacaktı bu sefer bana karşı.
+ Alo?
Kendi kötü düşüncelerimle boğuşurken hiç beklemediğim bir anda onun sesinin kulaklarımda çınlamasıyla büyüdü ansızın gözlerim.
+Kimsin?
- Aras?
+Firuze?
Dolan gözlerimi yüzümde yaranan buruk gülümsemeyle silip burnumu çektim.
+ Firuze sen misin?
+Benim Aras dedim hızlanan kalbim yüzünden gözlerimi kapatarak.
+ Sen...Neredesin sen Firuze ?! Her yerde seni -
- Biliyorum sevgilim diye kestim lafını ağlamaklı çıkan sesimle. - Ama inan bende nerede olduğumu bilmiyorum.
+ Ne demek bilmiyorum? Korkutuyorsun beni iyi misin sen?
- Değilim.
Bu sefer tutamadım saatlerdir içimde saklı tuttuğum korkumu. Huzur veren sesini uzaktan duymak bir bıçak gibi kalbime saplandığını hissettim. Garip şekilde canım yandı o an.
- Ahmet dedim elimin tersiyle yanağıma damlayan yaşlarımı silerek.
- Ahmet beni kaçırdı Aras ve şu an nerede olduğumu bilmiyorum.
Karşı taraftan gelen bir saniyelik sessizlik sonucu tekrar konuştu Aras ama bu sefer sesi anlatamayacağım kadar endişeliydi.
+ Sakın ama sakın korkma tamam mı, gelip alacağım seni.
- Aras burası yok yabancı ,sadece ağaçlar var ve ara sıra uzaktan tren sesleri geliyor.
+ Elbet Ali ve ya Yeliz biliyordur.
Dudağımı ısırarak başımı salladım.
- Lütfen yalnız gelme ,o çok tehlikeli
+ Bak ben şimdi polise haber verip ardından Aliyi alıp geleceğim.
- Tamam.
+ Bir şey yaptı mı sana ?
Bu soruyu duymak içgüdüsel olarak o iğrneç dialogu getirdi aklıma.
" Sizi rahat bırakmam için tek bir şart"
" Ne şartı?"
" Benimle bir gece geçireceksin"
+ Firuze?
- Hayır Aras dedim düşüncelerden arınarak. - Şimdilik bir şey yapmadı ,ama bu gece gelmek zorundasın.
+ Geleceğim ,bundan zerre şüphen olmasın
- Şüphem yok, bekleyeceğim seni.
Uzun uzun konuşmaya zamanım yoktu ,gelebilirdi her an.
- Şimdi kapatmam gerekiyor .
+ Hiçbir şeyden korkma sadece bir kaç saat oyala onu.
- Elimden geleni yapacağım am-
+ ......
Kapanan telefonla yarıda kaldı cümlem. Hemen kulağımdan çekip simsiyah olan ekrana baktım.
Kapanmıştı ,büyük ihtimalle şarjı bitmişti.
Sesini duyduktan sonra tekrar başa dönmek boşlukta gibi hissettirsede içimdeki güven duygusunu onarmıştı.
Ona haber verdiğim için kendimi az önceki halime göre iyi hissediyordum.
Yersiz kahramanlık yapmak yerine polislerle geleceği için diğer endişelerimde silinmişti.
Elimde tuttuğum telefonu cebime koyup banyoda bulunan aynada kendime baktım bir kaç saniye.
Bir gün içinde nasılda çökmüştüm böyle ,görende yıllardır esaret altındayım sanacak. Bunlar ondan olan korkumdan kaynaklanmıyordu elbette,işin gerçek tarafı benim kimseden korkum yoktu.
Sadece yapacakları için endişe duyuyordum. Ona istediğini vermesem öldürecekti beni ben gidersem elinde kalan son kozlarını Aras ve Ahu için oynayacaktı.
Musluğu açıp suyu avcuma toplayarak bir kaç kez yüzüme çarptım. Fazla ağladığım için yüzüm kzarmıştı,ansızın soğuk su çarpmam acıtmıştı yanaklarımı.
Kendime gelene kadar kapatmadım suyu. Suyu ağzıma alıp biraz gargara yaptım,boynum ve ellerimi iyice yıkadıktan sonra yana asılan havluyu alıp durulamaya başladım yüzümü.
Kuru havluyu nemli yapana kadar durulandım ,bu arada uzun zamandır içerde olmama rağmen Asumandan ses gelmiyordu.
Kendi düşüncemle kendi içime kurt salarak çattım kaşlarımı.
Elimde tuttuğum havluyu musluğun içine öylece atıp kapıya yaklaştım.
" Asuman?'diye hafifçe yükselttim sesimi kapıyı açmadan önce. Ses gelmeyince kapı kulpuna koydum elimi ve yavaşça kilidi çevirerek
"Orada mısın?"
Yine ses gelmeyince bu sefer yavaşca araladım kapıyı.
Tam açmak isterken ansızın gözüme çarpan gölgeyle kapıyı geri kapatacakken sert sekilde üzerime itildi.
Açılan kapının ardında Ahmet tüm kibriyle önümde belirdiğinde affalayarak arkaya gittim.
Benden izinsiz büyüyen gözlerim onun sinirden kızaran gözleriyle birleştiğinde yutkunarak bir adım daha geri gittim.
Sırtımı soğuk duvara yaslayıp ellerimi arkama aldım. " Duş-"
" Telefonu bana ver " diye lafımı kesti ansızın. " Çabuk ol!"
Yalan söylemenin gereksiz olduğunu düşünmek bile geçmedi o an aklımdan. Sessizce telefonu cebimden çıkarıp ona uzattım.
" Kendini fazla mı akıllı zannediyorsun sen?"dedi elimden sert şekilde telefonunu alarak. "Yüz verilince hep böyle tepesinemi çıkarsın sen insanın!"
Verecek cevabım ve sunacak bir bahanem olmadığı için yere indirdim gözlerimi. " Çık banyodan hemen" diyip kolumdan tutmasıyla haraket etmeme izin vermeden kendine çekip sert şekilde odaya itti bedenimi.
Affalayıp o an kendimi kaybetmemle yere düştüm dizlerim üstüne.
" Arayıp ne dedin ona?"
Banyonun kapısını sert şekilde kapatıp baş ucuma geldiğinde yüzümü düşen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp ayağa kalkmak istedim ,lakin o an saçımda hissetiğim el yüzünden acı dolu bir çığlık döküldü dudaklarımdan.
" BIRAK SAÇIMI" diye bağırmamla daha sert çekmeye başladı,hatta o kadar sert çektiki ayağa kalkarken buldum kendimi." Anlat ne dedin ona?"
" Canım yanıyor bırak beni!"
"SÖYLE!"
" Bir şey-" İnleyerek çıkan sesim yüzünden konuşamadan sıktım gözlerimi. " Bir şey diyemedim, telefon açılmadı"
" Yalan söyleme bana" dedi, diğer eliyle çenemi kavrayarak sıkmaya başladı boğazımı.
Dirseklerimle karnına vursamda kıpırdamıyordu bile yerinden. Acıyan saç diplerim yüzünden güçsüz hissediyordum kenimi.
" Sen istedin bunu"
Son sözünü söyleyip ellerini saçımdan çekmeden öne iterek kapıya doğru sürüklemeye başladı "Saçımı BIRAK!"
Ağlayarak bağırmama zerre aldırmadan kapıyı açarak "Güzellikten anlamıyorsun demek,o zaman senin anlayabileceğin bir dilde konuşurum bende "
Merdivenleri acı içinde inip bilmediğim kapılardan geçirip farklı odalara salıyordu. Hissettiğim ağrı yüzünden ondan kurtulmaya çalışıyordum sadece. Bir şey yapamayacağımı bilsemde çırpınıyordum.
Son olarak beyaz kapıyı açıp karanlık bir odaya saldı. Daha nerede olduğumu anlayamadan arkamdan ışığı yakarak odanın aydınlanmasına izin verdi.
Dar bir kolidor ve tam önümde aşağı inen uzun bir merdiven vardı. Merdivenin sonu sadece karanlıktı.
" Seni öyle bir saklayacağım ki " dedi saçımı bırakmadan boynuma doğru eyilerek. " Yıllar sonra cesedini bile bulamayacaklar"
" Saçımı bırak"
" Az sonra hissedeceğin acıların yanında bu ne ki ?"
" Bırak saçımı!" Diye tısladım elimle elini itmeye çalışarak. " Bırakacağım" dedi daha sert çekip ,acıyla çığlık attırarak." Ama şimdi değil"
Son sözünü söyleyip yine öne itip o karanlık ve uzun merdivenlere doğru yönlendirdi.
YELİZDEN
" Ne demek Ahmet kaçırmış!?" Diye yanağıma akan yaşları elimin tersiyle silip önüne geçtim Alinin.
Aras abinin arayıp o kötü haberi vermesinin üzerinden beş dakika geçmişti. Benim dehşetle büyüyen gözlerim tepkisizce Alinin üzerindeydi ama oturduğu yerden kıpırdamıyordu bile.
" Dışarda tehlike olduğunu bilmesine rağmen neden çıkıyor ki, dışarı" dedi sesli bir nefes vererek.
" Aras abi ne dedi ? Gidecek mi Firuzenin yanına?"
" Beni de çağırıyor" diyip yere indirdiği gözlerini bana çevirdi.
"Abim eceline susamış belli ,yakmak istiyor benide"
Duyduğum cümleyle kaşlarım çatıldı içgüdüsel olarak.
" O ne demek ?"
" Oraya gidersek geri dönemeyiz demek "
Aliden beklemediğim cümleler karşısında sessizliğim sadece şaşkınlığımdan kaynaklandı,lakin bu sükunet beş saniye anca sürdü.
" Aras abi seni bekliyor,Firuze tehlikede olabilir"
" Tehlikede olan sadece Firuze değil Yeliz. Oraya gidersek abim dahil kimse sağ çıkmaz" dedi ayağa kalkarak. Olduğum yerden onu izlerken devam etti konuşmaya.
" Ben mi dedim Firuzeye kendi başına dışarı çık diye. Aras abimin bir bildiği vardı diye evde kalmamız için sıkı sıkı uyarmıştı hepimizi. Şimdi hanımefendinin macera perileri geldi diye ölmek zorunda mıyız biz?"
" Sen neyden bahsediyorsun Ali? O kız şu an bizim yüzümüzden o adamın elinde"
" Ben mi dedim dışarı çık"
" Keyfinden mi çıktı?!" Diye kendimden aslı olmada yükselttim sesimi." Ya sen bu kadar mı korkaksın? Ahmetin nasıl biri olduğunu benden daha iyi biliyorsun"
" Firuzenin bana ne iyliği dokundu ki ,ben onun için hayatımı tehlikeye atayım?" Demesi ile beynimden vurulmuşa döndüm sanki. Benim sevdiğim adam mı söyledi bunu?
" Burada öylece bekleyecek misin sen şimdi?"
" Ahu evde yalnız" dedi yüzünü diğer tarafa çevirerek." Birinin sizi koruması lazım"
" Bahane üretme Ali! Korkaklığın sırası değil"
" Ne saçmalıyorsun Yeliz"
" Bizi korumana gerek yok,abinin sana ihtiyacı var onun yanında olman gerek" diyip onu baştan sona küçümseyici bakışlarla süzerek devam ettim." Eğer gitmezsen ben gideceğim"
" Sen nereye gidiyorsun"
" Benim yüzümden birinin ölmesini engellemeye" dedim yüksek çıkan sesimi alçaltmadan.
Alinin bu korkakça hallerine pek şaşırmamıştım ama bencilliği katlanılır gibi değildi. O kızın bizim yüzümüzden ölümün pençesinde olduğunu bilmesine rağmen nereden geliyordu bu rahatlık.
" Nereden senin yüzünden oldu Allah aşkına ? Kes artık şu aptallıklarını! Seni yeni kurtar-"
" Beni sen kurtarmadın Ali!"
Ansızın lafını kesmemle donuktu olduğu yerde." Ben kendim kaçtım o adamın elinden. Sen sadece olduğun yerde bekledin beni"
Sırası değildi ama anlık gelen bir sinir ele geçirdi bedenimi. Sözde kahramanlık konusunu açması en son isteyeceğim şeydi.
" Ne demeye çalışıyorsun?"
" Lafı niye uzatıyorsun ki , ne demeye çalıştığımı gayet iyi anladın sen"
Aptal kafam işte. Kendi sevgilisini kurtaramayan adam bir yabancı için mi...
" Ben gidiyorum Ali ,sen burada kal Ahuyu koru tamam mı?'
Başka bir şey demeyip tam arkama dönecekken kolumdan tuttu ansızın.
" Bir yere gitmiyorsun!"
" O zaman sen gidiyorsun!"
" İkimizde bir yere gitmiyoruz Yeliz" diyip durdurmak amaçlı biraz daha sıktığında sinirle geri çektim kendimi.
" Bu kadar mı korkaksın cidden? Gururun,vicdanın ,erkekliğin bu kadar mı? "
" Doğru konuş!"
" Gayet doğru konuşuyorum ben. Firuze şehire çıktıysa" diyip yutkunarak devam ettim." Benim yüzümden çıktı ,ama en çokta senin yüzünden"
" Biz ne alaka Yeliz"
" Biz değil sen!"
" Ben mi?"
" Duymak istiyor musun gerçekten?" Dedim saatlerdir içimde tuttuğum sessizliğimin son demlerini kullanırken.
" Seni anlamıyorum,ne demeye çalışıyorsun sen?"
" Hamileyim!"
Bir anlık verdiğim cevapla "ne?" diye büyüttü sinirden kısılan gözlerini. Olduğu yerde donuktu bir kaç saniye. Çatık kaşları gevşedi.
"hamile misin?" Diye sessiz bir soru döküldü dudaklarından.
" Hamileyim" dedim ikinci kez.
Dolan gözlerimi silmeden ona doğru küçük bir adım attım." Bu da senin korkaklığın yüzünden Ali" diyip işaret parmağımı uzattım ona.
" Sen aşk acısı adıyla sıcak odanda saçma sapan şarkılar dinlerken hemde."
" Yeliz-"
" Klavye arkasından kahramanlık yaparken o adam beni hamile kalmam için zorluyordu. Sen iki ağlayıp saatlerce arkadaşlarınla şehrin koynunda gezerken karanlık odada şiddet görüyordum ben" diyip o ağzını açmasına izin vermeden üzerimdeki ince tişörtü sütyenime kadar yukarı kaldırıp ,ardından başımdan çıkararak yere fırlattım.
" Bak" dedim omzumu, göğüslerimin üzerini,yanımı,kollarımı göstererek.
" Açıklamama yeter mi kendimi ömür boyu taşıyacağım bu lekeler"
Şimdiyse çektiğim onca işgence yetmezmiş gibi o gecenin bedelini ödemek yine bana kalmıştı.
Verecek bir cevabı olmadığı yere indirdiği bakışlarından belliydi.
Burukça gülümsedim. Ardından yere attığım beyaz tişörtü eyilip yerden alarken sildim yanağımdan süzülen yaşları.
" Aslında şaşırmamam lazım biliyor musun" dedim tişötümü giyerek.
"Sonuçta sevdiği kadına yardım etmekten aciz bir insan neden başka birine yardım etsin ki?"
" Bak Yeliz-"
" Sorun değil Ali" diye lafını keserek başımı salladım ağır-ağır.
" Sen evde kal Ahu ve kendi güvenliğinden emin ol. Ben Aras abinin yanına gidiyorum"
"Evde kal"
Kolumdan ikinci kez tutmak isterken geri adım attım." Sen evde kal" diye itiraz ettim bir adım daha geri çekilerek ." Ben şöförle gideceğim"
Bölüm sonu.
Ali korkak
Telefonum bu cuma Allahın izni ile gelecek bölümü zor imkanlarda yazdım.
Cuma gününe kadar idare edin beni güzelliklerim ve duyuru bölümde verdiğiniz destekler için çok teşekkürler 👉💗👈
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro