Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

KOPARILAN ÇİÇEKLER


🥀
01:57 .


Gözlerimi saatten çekip geri kapatarak içli bir nefes verdim.
Bu gün olanların travmasını hayatım boyunca unutmayacaktım asla.
Kendimden iğreniyordum,bedenimden,
ruhumdan iğreniyordum.

Bedenimde olan yara izleri , patlayan dudağım, dağınık saçlarım...Bu yaşımda yaşadığım hiç bir şeyi haketmemiştim ben.

Üzerimde olan işini bitirdikten sonra beni odaya kitlemiş ve gitmişti. Artık ağlamak bile gelmiyordu içimden. Sessizce bir noktayı izleyip ölmüş ruhumdan sonra sıranın bedenime gelmesini bekliyordum.

Gece yarısını çoktan geçmişti. Dağılmış saçlarımı taramadan pencerenin önünde oturmuş ıssız evden biraz uzakta olan ambarı izliyordum.

Oradaydı.

Hiç durmayan yorgun bakan gözlerimden damlayan suları silip elimde olan telefonun ekranını açtım.
Sayısız gel mesajlarına kısa bir göz atıp acıyan gözlerimi kapatıp tekrar açarak ekrana dokundurdum parmaklarımı.

Siz : İyi değilim.

Görüldü..
Yazıyor...

Siz : Ben hiç iyi değilim Ali.
Hayatım boyunca bu kadar kirli
hissetmemiştim.

Ali : Noldu sevgilim ?

Ali : Birşey mi yaptı sana ?

Ali: söyle

Ali yazıyor...

Mesajı okuyup içli bir nefes verdim. Kimden neyi saklıyordum ki ? Ama bunu ona yazacak kadar da cesur hissetmiyordum kendimi.

Adım seslerini duyduğumda telefonu kapatıp hızla mesajı silip cebime koydum. Ellerimle gözlerimi silerken ,diğer yandan ayağa kalkıp çektim perdeleri.

Kapının açılması ile büyük gölgesini arkamda hissetmem an meselesi oldu.

" Neden hala uyanıksın ?"

Sorduğu soruya cevap vermeden yatağa doğru giderek kendi yastığımı alıp kanapenin önüne geldim.

" Ne yapıyorsun sen ?"

"Uyuyorum" dedim yastığı bırakıp önümdeki bedene dönerek.

" Kanapede mi uyuyacaksın ?"

" Sorun mu var ?"

" Benimle dalga mı geçiyorsun Yeliz?"

Bir adım bana doğru geldiğinde kıpırdamadım olduğum yerden. Bu gün kelimenin tam anlamıyla elimi-kolumu bağlayarak taciz yaptı bana.
Ağzımı kapatıp bağırmamı engelledi ,onu itmeye çalıştıkça vurdu.

Yaşadığım şeyden sonra ölüm kelimesi o kadar düşük kalıyor ki.Bir kadının başına gelecek en kötü şeyleri yaşıyorum bu evin içinde.

Bir kaç saatin içinde öldürmüştü içimdeki ölüm korkusunu. Nasıl devam edecektim ben bundan sonra?

" Yatağına geç! Benim tepemin tasını attırma yoksa -"

" Zorlar mısın beni ?" Diye lafını keserek burukça gülümsedim. " Ya da asitli suda yakarsın. Köpekbalıkları ve timsahlarında var biliyorum. Yani eninde sonunda öldürürsün dimi beni?"

" Çok mu meraklısın sen ölmeye?"

" Hayır ben ölmek istemiyorum. Ama senden kurtulmamın tek yolu buysa -"

" Dilinde uzamış "

Bir adım daha atıp bu sefer tamamen kapattı aramızda olan mesafeyi.
Yine korkmadan aşağıdan yukarı tüm kibrimle kıpkırmızı gözlerine bakıyordum.

" Kessene "

Sinrile gülümsedi.

" Sana kıyarmıyım hiç "

" Senden nefret ediyorum!"

Hiç çekinmeden verdiğim cevabın arkasında durarak bir adım geri gittim.
Ortalığı ayağa kaldırması gereken adam yüzünde korkunç bir gülümsemeyle beni izliyordu sessizce.
Bu gülümsemenin arkasında yatan düşüncelerini benden iyi kimse bilemezdi.

Bunca zaman sessiz kalmam , telefonumun olmasına rağmen polisi arayamama sebebim beni ailemle şantaj yapmasıydı sadece.

Annem ve kardeşlerimin güvenliğinin benden kaynaklandığını aklıma sokarak yıkamıştı beynimi. Gücünün arkasına sığınarak yanında tutmuştu bunca zaman beni.

Şimdi o kadar doluydum ki. Kendim karışık olmakla kimse umrumda değildi.

" Nereye kadar sürecek bu inadın merak ediyorum. Eninde sonunda yorulacaksın"

Son sözünü söyleyip bir cevap beklemeden sessizce yatağına geçti. Tüm kibrimi , içimden biriken sözlerimi yutarak korumaya çalıştım cesaretimi.

Ve nefes bile almadan uyumasını bekledim.

Firuze'den

Aramızda uyuyan bebeğin ellerini elimde tutarak başımı yavaşça açıkta olan boynuna koyup içime çekiyordum bebek kokusunu. Açık olan omuzlarını, ellerini, gözlerini ,ara sıra dudaklarını öpmekten alıkoymıyordum bir türlü kendimi.

Hayatım boyunca hiçbir insanı bu kadar özlemiştim ben. Hayatım boyunca hiçbir insanı gördüğüme bu kadar sevinmemiştim.

Geldiğinden bu yana eve renk gelmişti. Kucağımdan bir an bile düşürmemiştim.

" Biraz da beni öpsen ?"

Arasın mayhoş sesini duyduğumda gülümseyerek dudaklarımı Ahunun küçük omzundan çekip önümdeki adama döndüm.

Belli etmesede onunda ne kadar huzurlu ve mutlu olduğu belli oluyordu gözlerinden.

" Ahu varken hiç şansın yok "

" Ahu şu an uyuyor " dedi elini küçük yanağına koyup yavaşça okşayarak. Yavaş yavaş açılıyordu ona karşı. Özlemişti işte kabul etmiyor.

" Erken uyudu uyanır birazdan"

Bu saate uyumazdı aslında,uyku düzenini değiştirmişler belli.

" Hiç uyanacak birine benzemiyor şu an"

" Sen biraz daha yüksek sesle konuşursan ters tepki verecek sana karşı"

Cümlem biter bitmez yavaşça doğrulup yan tarafta uzanan adamın dudaklarına dokunup bir kaç saniye bekledikten sonra geri çekildim.

Lakin belimi saran elleri izin vermedi kıpırdamama.
Yavaşça doğrulup dudaklarını boynuma dokundurduğunda içgüdüsel olarak kapandı gözlerim.

" Yapma " diye fısıldadım gülümseyerek.

"Bu kadar güzel olmak zorunda mısın?"

Öperek kuruduğu cümleye karşılık biraz daha izin verdim öpmesine. İzin vermek biraz garip çıktı,geri çekilmedim desem daha doğru olur.

Islak dudakları beyaz ince derimde kapanmayan morluklara yenisini ekliyordu. Emdiği yerlere ıslak bir öpücük bırakıp öpe öpe tam dudaklarıma gelecekken Ahunun sesini duymamızla geri çekildik ikimizde.

Gözlerini açıp ani bir hareketle bize dönmesi ile hemen yerime döndüm. Evet dokuz aylık bir bebekten utanmıştım.

Aras benden önce davranıp gözü açık olan bebeği kucağına alarak " Beni duyuyor musun Ahu?" Diye sordu.

Ağlamıyordu ama büzülen dudaklarından hazır olun mesajı veriyordu.

Kucağıma almak istedim ama Arasla onu yakın görmeyi sevdiğim için dokunmadım.

" Aras altını koklasana "

Duyduğu cümleyle hemen Ahuyu yukarı kaldırıp altını kokladı. Anında yüzünün ekşimesi ile tutamadım içimdeki gülme istediğini.

" Sen ne yedirdin çocuğa"

" Dur bekle bez getirip geliyorum"

Arastan cevap beklemeden hemen yataktan kalkıp Ahunun odasına koştum.
Dolaptan bez , ıslak havlu ,bebek pudrası, ve yeni bir pijama takımı alıp odaya döndüm tekrar.

Ahu yatakta ağlarken Aras ayak üste bodisini açıyordu.

" Niye bu kadar ağlıyor?"

" Altı battı ya rahatsız hissediyor kendini" dedim hemen yanlarına gelerek.
Arası yavaşça geri çekip kucağıma aldım bebeği.

" Bence banyoda yıkayalım sonra yatağa getirelim "

" Sen bilirsin"

Önden gidip ışığı yakarak banyonun kapısını açtı.
Musluktan sıcak suyu ayarlarken ben sadece bezle kalan Ahunun altını tamamen çıkarıp yandaki çöp kutusuna attım batmış bezi.

" Su iyimi baksana Firuze"

Elimi musluğun altına salıp bir kaç saniye bekledikten sonra başımla onaylayarak ağlayan Ahuyu yavaşça musluğun altına getirdim.

Çocuklardan iğrenme gibi bir huyum yoktu,o yüzden elimle tertemiz yıkadım. Aras o sırada havluyu açıp bitirmemi bekliyordu.

" Tamam kuzum ağlama lütfen"

Temizlendiğine emin olduktan sonra musluğu kapatıp Arasa verdim yavaşça.

" Sen yatağa götür elimi yıkayıp geliyorum"

" Tamam "

Onlar çıkar çıkmaz sıvı sabunla elimi temizleyip yandan asılan küçük havluya silerek ışığı kapatıp odaya geldim.

Ahunun ağlaması durmuştu ama hala mızmızlanıyordu.

" Bebek pudrasını versene "

" Bu değil mi ?"

" Evet o "

Yatağın diğer ucundan pudrayı alıp bana uzattı.
Islak havluya gerek kalmadığı için pudradan sonra bezini takarak mor pijama takımını giydirip kucağıma aldım.
Bu sefer tamamen sakinleşmişti ama aç aç uyutmak gelmiyordu içimden.

Biraz kucağımda pışpışladıktan sonra yataktan oturan dayısına uzattım.

"Sen biraz ilgilen ben biberonunu doldurup geleyim"

" Geleyim mi bende ?"

" Bilmem sen bilirsin"

"Gidelim "

Kucağında Ahuyla önden geçerken bende yatağın üzerinden telefonumu alıp peşlerinden gittim.

Saat kaçtı bilmiyorum ama Ali hala gelmemişti eve. Aras bu konularda karışmıyordu kardeşine ama ben merak ediyordum onu.

Mutfağa geldiğimizde ben dolaptan bebek mamasını çıkarıp ısınması için çaydanın altını yaktım.

Aynı zamanda kendim ve Aras içinde kahve yapacaktım. Ahu yeni uyandı bu saatten sonra anca sabaha karşı uyur.

Ama yinede kibarlık olsun diye o kutsal teklifi sundum.

" Sen istersen uyu yarın işe
gideceksin"

" Bu saatten sonra uyumam imkansız artık"

" Yorgun olacaksın "

" Geç giderim " dedi bakışlarını telefondan çekip bana dönerek" Nede olsa patron benim "

" Doğru "

Gülümseyerek önüme dönüp devam ettim işime.
Önce Ahunun mamasını bir tabağa boşaltıp soğuması için kenara koydum.
Daha sonra iki tane fincan çıkarıp ikimiz için birer kahve yapmaya başladım.

Evde makina vardı ama cezvede yapınca daha çok hoşuma gidiyordu benim.

" Ben köpüklü seviyorum sen ?"

Aslında onun sade içtiğini biliyordum sadece konuşmak için bahane arıyordum.

" Sen nasıl seviyorsun?"

Cevap alamayınca ikinci kez sordum aynı şeyi.

" Uyudun mu Aras " dedim bu sefer arkama dönerek.

Yüzünde mimik oynamadan donakalmış bir şekilde elindeki telefona bakıyordu.

" Neden cevap -"

" Firuze " diye lafımı kesip gözlerini ağır ağır çekti telefondan." Buraya gelsene "

Yüzündeki ciddiyetten bir anlık gerilsemde elimdeki cezveyi tezgahın üzerine bırakıp bir kaç adımla Arasın yanına geldim.

" Bu olaydan haberin yok dimi ?"

Telefonu bana uzattığında elime almadan önce içgüdüsel olarak çatıldı kaşlarım.

Fakat soru sormak yerine telefonu sessizce elime alıp ekrana baktım.
Üste yazılan yazıyı okumama engel olan görüş alanıma giren kocaman bir fotoğraf oldu.

Annemin fotoğrafı.

Ansızın dehşetle büyüdü gözlerim.

Kan donduran gizemli ölüm

Ne ?

İçimdeki şaşkınlık ve dehşetle tepkisizce fotoğrafın üstünde yazılan ölüm kelimesinden çekemedim gözlerimi.
Nefes bile almadan bu ani haber karşısında dona kaldım.

Ölüm!

" Aras bu - " dedim yutkunarak. Gözlerimi zarzor ekrandan çekip önümdeki adama döndüm " Bu gerçek olmaz"

Tekrar telefona döndüm. Donuk bakışlarımı annemin fotoğrafından çekemiyordum bir türlü.

" Nasıl...Bu nasıl -"

" Gitmek ister misin ?"

Hiç düşünmeden dolan gözlerimi kaçırarak başımı salladım " Hemen. Hemen gitmek istiyorum"

Bölüm sonu 🍂

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro