Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

AKŞAM YEMEĞİ


Saatler sonra kapının kilidi tekrar açıldığında endişeyle arkama döndüm. Onun her an gelme korkusuyla sakinleştirmeye çalışıyordum kendimi sabahtan. Lakin gelenin o değil de bir hizmetçi olduğunu gördüğümde derin bir nefes aldım.

Elinde kıyafetlerle odama gelip
"Bunları Ahmet bey gönderdi, üstünü giysin ve aşağı gelsin dedi "

Çatık kaşlarla bir kaç saniye elindekilere baktım. "Ne istiyor?"

" Akşam yemeğine gelmenizi istiyor" dediğinde Sabır diledim sadece kendime.

" Tamam çık dışarı"

" Burada beklememi istedi"

Sinirim zaten bozukken daha fazla kendime eziyet etmemek için yatağın yanına gelerek elinden aldım.

Bu günkü cesur davranışlarımdan kendime hak versemde ondan çekindiğim apaçık bir gerçekti. Ne yapacağı belli olmayan piskopatın tekiydi. O yüzden onunla inatlaşmak yerine boş zamanımda bol bol düşünmüştüm.
Bu oda da daha ne kadar otura bilirdim ki ? Ya elime geçen ilk fırsatta kaçacaktım ya da Aras beni buluncaya kadar oyalayacaktım onu.

Çünkü böyle giderse sonum ya ölümdü ya da intahar.

Zarif kumaşa elimi sürdüğüm ilk andan anlamıştım elbise olduğunu.
"Pantalon yokmuydu ?" Diye sordum üstümdeki kirli elbisenin kulplarından aşağı indirerek. " Özellikle bunları verdi"

Beyaz sütyen ve beyaz kilota kaldığımda utanma hissi duymadan tekrar elime aldım kıyafeti .

Esir tuttuğu kadına bu tarz kıyafetler veren insanın akıl sağlığı ne kadar yerinde olabilir ki ? Ah Yeliz ne işler açtım senin yüzünden başıma.

Zaten er ya da geç Ali'ye söylemen gerekmiyecekmiydi ? Ne gerek vardı bu kadar oyuna?

Ayakkabı olarak siyah bir stletto getirmişti. " Ayakkabı giymeyeceğim"

Kadın cevap olarak başını salladı sadece. Üstümü giyerken kendi düşüncelerim içinde onu da incelemiştim. Sarı saçlı,mavi gözlü porselen bebekten farksız güzel bir kadındı.
Üzerinde televizyonda gördüğüm hizmetçi kıyafetleri vardı. Beyaz gömlek siyah kalem etek.

" Sen burada ne zamandır çalışıyorsun?"

" Bilmiyorum"

" Bilmiyor musun?"

" Evet kendimi bildim bileli buradayım" dedi yavaşça yana çekilerek. " Ahmet bey bekliyor"

" Ahmet Bey'inizi siksinler" dedim saçlarımı arkaya atıp önüne geçerek. Arkamdan kıkırdadığını duysamda durdurmadım adımlarımı.

Saatlerce aynı odaya takılı kaldıktan sonra dışarı çıkmak nefes almak gibi geldi bir anlık. Odadan farklıydı dışarısı. Siyah ve kahverenginin hakim olduğu bir saray gibiydi.

Hayatımda gördüğüm en güzel ev Arasın evi sanmıştım ama burası bambaşka bir boyuttu.

Gece olduğundan ışıklar yanmış evi daha bir güzel aynı zamanda ürkütücü kılmıştı.

" Sağdan "

Arkamdan sesini duyduğumda büyük kapıdan içeri girip sağa döndüm ve an içinde takım elbiseyle masanın başında oturan Ahmet'i gördüm.

Büyük masada o , sabah gördüğüm kadın ve başka bir kız vardı. Biraz yakına geldiğime kızın yüzünden ve bakışlarından dawn sendromlu biri olduğunu anladım.

Saçına taktığı kelebekli tokayla ortamın aksine pembeler içinde gülümseyerek bana bakıyordu.

" Hoşgeldin" diye başladı önce Ahmet bana dönerek.
Cevap vermek yerine gözlerimi devirip ondan baya bir uzakta kalan masaya oturdum.

" Hoşbuldum desene ?"

Sinir kadının araya girmesiyle onada gözlerimi devirdim.
Lakin küçük kız tam aksine gülümsüyordu.

" Merhaba hoşgeldin"

" Hoşbuldum" diye cevap verdim gülümsemesine karşılık vermeden.

" Ayakkabılarını giymemişsin"

" Giymek zorunda mıyım?"

Ahmet'e verdiğim cevapla gülümsedi ve başucumuzda duran hizmetçi kadına döndü." Git Firuze hanımın odasından ayakkabısını getir "

" Giymek istemiyorum"

" Yemeğini ye " dedi cevap olarak. Yutkundum o sinirle, takıntılı hasta .

" Abi bu abla kim? Neden bizimle yemek yiyor? Niye Yeliz ablanın yerinde oturuyor"

" Bu abla artık bizimle yaşayacak" dedi bana dönerek. " Yeliz ablanın yerine o seninle ilgilenecek artık "

" Büyük konuşma bence "

İçimde tutmadım kibrimi daha fazla, elimle yumuruğumu sıkarken o yüzünde sinir olmadan önündeki etten bir çatal aldı.

" Sen bu gün kendi isteğinle verdin kararını"

" Beni er ya da geç bulacaklar"

" Elbette bulacaklar" diyip çiğnediği lokmayı yutarak devam etti." Ama asla alamayacaklar"

" Sen artık benim arkadaşım olacaksın"

Kızın heyecanla kurduğu cümleyle cevap verme gereği bile duymadım, sadece önümde şarabını içen adamı izliyordum.

" Benden ne istiyorsun?"

" Bence gayet iyi biliyorsun "

" Tiksinti " diye tısladım önüme dönerek.Kimin duyup duymaması umrumda değildi, özellikle Ahmet'in.

Karnım çok acıkmıştı ama birşey yemek gelmiyordu içimden. En azından onunla oturduğum masada.

" O zaman ailemizin yeni üyesine içelim"

Şarabı kaldırırken dönüp bakmadım ona ,elimi alnıma koyup sinirden titreyen bacaklarımı durdurmaya çalıştım sadece.

~

Yemekte hiç birşey yememiştim. Odaya gelir gelmez yatağın üzerinde gördüğüm bornozu alıp duşa girip bir güzel yıkanmıştım.

Sık sık hizmetçi kadından bişeyler gönderiyordu. Çıktığımda yatağın üzerinde pijama , iç çamaşırı ve tepside kocaman bir hamburgerle bir bardak meyve suyu vardı.

Üstümü giymeden önce kitli olan kapıyı bir kez daha kontrol edip yatağa oturdum.

Tepsiyi kucağıma alıp hamburgerden koca bir ısırık alırken meyve suyunu koca koca yudumlarla yarıladım. O kadar acıkmıştım ki ,midemin ağrısından duvara vuruyordum başımı.

Yemek boyunca bir şey yemediğimi görmüştü o yüzden göndermiş olmalıydı.

Yemeğimi yerken kapının kilidi açıldı tekrar ,bu sefer kalkmadım olduğum yerden . Tam aksine önüme dönüp devam ettim yemeğime.

" Afiyet olsun"

Ahmet'in sesi kulaklarımda çınlarken cevap vermedim. "Bilseydim daha önceden getirirdim" dedi kapıyı kapatarak.

" Ne var ?"
Anca ağzımda olan lokmayı yutup cevap vermiştim." Uyumadan önce uğramak istedim belki teşekkür edersin diye".

" Beni kaçırdığın için teşekkür ederim"

Son lokmayı ağzıma atıp peçeteyle sildim keççap olan dudaklarımı. " Ve bir şart sunmak için gelmiştim" dediğinde iyice önüme geçmişti. " Sevgilin arıyor sabahtan"

" Ne ?"

" Telefonun bende unuttun mu ?"

Arasın ismini duymak beni mutlu ettiği kadar germiştide. Tehlike içinde olduğunu bilmeme rağmen ona haber verememek...bu berbat bir duyguydu.

" Ona yerini söylemek istiyorum Firuze"

Ondan çıkan cümle bir saniye kalbimde garip bir his yaratsada ikinci cümlesi durdurdu kalbimi. " Canım çok sıkılıyor biraz eğlence fena olmaz diye düşünüyorum"

Oturduğum yerden dik dik ona bakıyordum. " Amacın ne senin ?"

" Şartım var dedim ya ?"

" Ne şartından bahsediyorsun?"

" Sana iki ciddi şart sunuyorum"

Az önceki haline nisbeten kalınlaşan sesiyle oturduğum yerde gerildim.

" İlk şartım ya Arası buraya çağıracağım ya da seni sağsalim evine göndereceğim"

" Sakın benimle yatmak zorundasın deme"

" Aynen " dedi ellerini siyah kumaş pantolonunun cebine sokarak. " Eğer ona ve o çok sevdiğin bebeğe zarar gelmesini istemiyorsan dediğin gibi benimle bir gece geçireceksin "

" Sen o bebeğe zarar vereceğini mi düşünüyorsun cidden? Aras hayattayken onun kılına bile zarar veremezsin"

" Aras hayatta olmazsa verebilirim öyle mi?" Dedi benim korkudan büyüyen gözlerimi umursamadan , soğuk kanlı görünmek için verdiğim savaşta beyaz bayrak sallamam an meselesiydi.

" Anlamıyorum, benimle bir gecelik hevesle ne geçecek senin eline? Benden daha iyi bir sürü kadın var"

" Elbette senden daha iyi bir sürü kadın var ama senden sadece bir tane var. Yani sen şöyle düşünebilirsin, hazır elimde fırsat varken Arastan eski bir meselenin imkanını alabilirim"

" Kurban olarak da beni seçiyorsun öyle mi ?"

" Benim kadınım başkasının koynunda mutluyken ,aynı şeyi onunda yaşamasını istiyorum" demesiyle önümdeki tepsiyi itip ayağa kalktım.

" Bunun Arasla ne ilgisi var , madem intikam almak istiyorsun git Yel-"

Kendi lafımı yarıda keserek sıktım dişlerimi. Bazen sinirim söylenmeyecek şeyler söyletiyordu bana.

" Sana bir gün süre veriyorum "dedi ellerini cebinden çıkarıp. " Ya paşa paşa bana geleceksin ya da o çok sevdiğin ailen için ömür boyu vicdan azabı çekeceksin"

Son sözünü söyleyip bana doğru bir adım attığında kıpırdamadım olduğum yerden. Elleri beyaz bornozumun boşalmış ipini sıkarken dik dik yüzüne bakıyordum. "Aslında güzel kadınsın biliyor musun ?" Dedi elini yavaşça geri çekip. " Sadece biraz aptalsın"

" Dışarı çık !"

" Bu gece düşün taşın ve bana kararını söyle"

Daha fazla birşey demeden yavaşça geri çekti kendini ardından beklemeden kapıyı kitleyip çıktı dışarı.

Ahmet istediği kadar kendini övsede bana göre Aras bu dünyada herkesten güçlü bir adamdı,lakin büyük konuşmaları yüzünde duracaktı kalbim.

Ahu ve Aras,ikisinden birine birşey olursa...bunu düşünmek bile istemiyorum.

Gözlerimi kapatıp çaresizce yatağın üzerine oturdum. Gözlerim sadece yerdeki boşluğu izliyordu ve benim gerçekten bir çıkış yolum yoktu.

Onunla yatmayı bir ihtimal olarak bile görmüyordum ama Aras,ya ona birşey yaparsa.
Adam donumuza kadar herşeyi detaylıca bilerken umutlu düşünmek bile saçma geliyordu.

Sıkıntılı bir nefes verip yatağa koydum bu sefer başımı. Aras ve Ahuyu aklımdan çıkaramıyordum bir türlü. Bebeğimi o kadar çok özlemiştim ki, şu an sadece evimize gidip ona sarılmak kadar başka bir şey istemiyordum.

Bebek kokusu, gözleri,elleri her zerresini düşündükçe titriyordu kalbim,aynı şey Aras içinde geçerliydi. İkisinide bu hayatta herşeyden çok seviyordum ,ikisine de olan özlemim yakıp kavuruyordu beni.


" Buradayım sevgilim"

Nefesini dudaklarıma üfleyip sıkıca sarıldı bedenime. " Yanımdasın" diye devam etti usul usul öpmeye başlayarak.
Ellerim çıplak sırtını okşarken dudaklarını dudaklarıma kenetlemişti.

Onun evinde ,onun odasında sadece ikimiz vardık. Arasın kokusu, dokunuşu, öpüşleri ...anın verdiği özlemle öyle yavaş öyle tutkulu öpüyordum ki onu. Bitsin istemiyordum bu an,gitsin istemiyordum yanımdan.

Nefes alma ihtiyacı duymadan dakikalarca birleşik kaldı dudaklarımız. Ellerim yara izinin üzerine dolaşıyordu .

" Sana benden başka kimse dokunamaz" dedi yavaşça ayrılıp yanaklarımdan öperek. " Bana senden başka kimse dokunamaz Aras"

" Her zerren" diye başladı ellerini omzuma sürerek" her zerren bana ait"

" Her zerrem sana ait sevgilim, sadece sana ait"

" Uyudun mu ?"

" Hayır Aras uyumadım "

" O zaman uyansana " dediğinde çattım kaşlarımı. " Sevgilim iyi misin ?"

" Kalk oyun oynayalım "

Arasın sulieti gözümde yavaş yavaş silinirken duyduğum son seslerde artık ona ait değildi.

" Aras?"

" Kalk oyun oynayalım,kalk ,kalk ,kalk"

Durmadan duyduğum seslerle içgüdüsel olarak açıldı gözlerim.

" Noluyor?" Dedim kendi kendime mırıldanarak.
Başımı yastıktan kaldırıp arkama döndüğümde gördüğüm kızla çatıldı kaşlarım. Dün yemek masasında oturan sendromlu kızdı.

" Sen ne zaman geldin?" Diye sordum yüzümde belli olan hayalkırıklığıyla. Az önce yaşananların sadece bir rüya olduğunu anlamam fazla zaman almadı.
Kalbim sızlarken bana bakan kıza burukça gülümsedim.

" İçeri nasıl girdin?"

" Abimin odasından anahtarı çaldım"

" Abin uyanırsa kızabilir ama "

Omzunu silkerek yatağa oturdu.
"Abim bana hiç sinirlenmez. Çünkü ben seninle oyun oynamaya geldim"

" Oyun mu ?"

" Bahçede oyuncaklarım var gidip oyun oynayalım" dedi elimi tutarak
"lütfen abla oyun oynayalım lütfen lütfen hadi gel "

Beni çekiştirirken ayağa kalkarken buldum kendimi. Ne ara sabah olmuştu ya ?" Tamam sakin ol"

" Oyun !"

Elini bırakıp kendi kendine zıplamaya başladı gülerek." Bahçeye gidelim hadi"

Küçük kızın ısrarcı hallerine karşılık derin bir nefes alarak etrafıma bakındım, kapıyı açık görünce donuktum bir kaç saniye.

Açık kapı,uyuyan Ahmet ve dilediği herşeye izin olan bir kız.

" Abla gidelim oyun oynayalım,sana Semihi göstereceğim o çok tatlı bir oyuncak,sana vereceğim onu ben"

" Abla gel-"

" Tamam" diye lafını kestim o daha fazla konuşmadan. " Seninle oyun oynayacağım" dedim tamamen önümdeki kıza dönerek.

Hevesle bana bakarken elimi saçlarına koyup aşağı eğildim. " Ama bir şartla"

" Neymiş o şart?"

" Bak şimdi"

Bölüm sonu.

Asuman🌸

Ahu ♥️

Ahumu özledimmmm.

Sınır ( 400 oy 100 yorum)

Not: canlarım lütfen sınır dolsun diye emoji,harf ve random atmayın 🙏🏾

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro