Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

OYUN ZAMANI

Jameela;
"Sameer ne yapmak istersin?"
Sidhart "Dojeks çocuk daha doğru düzgün cümle kuramıyor nasıl söylesin sana."
Sameer "Abiy kyiket maçı."
"Efendim Yuvraj duyamadım."
"Ukâlâ!"
"Kibirli!"
Sameer "Abla abi kavga yookk."
Sidhart "Peki küçük patron hadi maç izleyelim." Dedi ve salona geçtik. Maç izlemeye başladık. Saat 3'e geliyordu. 10 dakika sonra Sameer'i yatırmalıyım. Sameer ve Sidhart'a baktım. İkiside aynı dikkatle maçı izliyordu. Tüm hareketler aynı. Ve çok sakin izliyorlar.
"Ben bu kadar dikkatli izlesem 10 kere oturup kalkmıştım. "
Sanırım son söylediğimi sesli söyledim. Sidhart ve Sameer aynı anda bana döndüler.
"Are ne bakıyorsunuz? Hiç sesli düşünen insan görmediniz mi?"
"Pardon Dojeks senin deli olduğunu unutmuşuz."
Tam ağzımı açıyordum ki Sameer gülmeye başladı. Sameer olmasa ben sana yapacaģımı biliyorum ya neyse.
"Sameer uyku vakti." Dedim. Sameer hemen yanıma gelip elimi tuttu.
Beraber yukarı çıktık. Sameer'i yatağına yatırdığım bende odadaki diğer yatağa uzandım. Sameer'e duymam daha iyi olur hemde biraz kestirmiş olurum..

(45 dakika sonra)
Sidhart;
Dojeks yukarı çıkalı neredeyse 1 saat oldu. Acaba uyutamadı mı? Sameer'in odasına çıktım.
"Dojeks ne oldu uyutam--a--dın--- mı?"
İkiside uyumuş. Önce Sameer'in yatağının yanına gittim. Senin yerinde olmak isterdim ufaklık. Mışıl mışıl uyuyorsun. Dojeks'in uyuduğu yatağın yanındaki pufa oturdum.

"Dojeks'e bak uyurken ne kadar da masum gözüküyor hemde hiç konuşamıyor. Kim derki şu masumluğun altında çirkef biri var. Ah Dojeks nerden girdin hayatıma. Tartışmasız günüm geçmiyor sayende. Bu kadar baş kaldıran biri olmasan arkadaş olabilirdik. Bunca yıl bana kimse baş kaldıramadı sonuçta ben Vishnu Singh'in oğluydum ama sen bunu takmadın bile. Senden gerçekten nefret ediyorum. Ama hayatımda olmasan kimle atışırdım zaman nasıl geçerdi inan bilmiyorum. Seni sevmiyorum ama tuhaf bir his var içimde neyse bu çok sinir bozucu aynı senin gibi. Dojeks işte kendisi gibi tuhaf hisler bırakıyor insanda."
Dojeks gibi sesli düşünmeye başladım sanırım. Saçının önündeki perçem göz kapağına düşmüş. Elimle geri ittim. Çirkef Dojesk uyurken seninle güzel konuşuluyor. Hep uyusan ya. Bende kon- neyse bende burada uyuyayım.

Jameela;
Sen uyuduğumu zannet bay ukâlâ. 5-10 dakika sonra gözlerimi araladım. Sidhart yanımdaki pufta uyumuş.

"Ben tuhafım ha? Asıl tuhaf olan sensin bay ukâlâ. İtiraf ediyim. Uyurken sende çok masum gözüküyorsun ama gerçekte Ukâlanın kibirlinin sinir bozucunun- tekisin. Ben senden nefret etmiyorum. Seni boğmak istiyorum bir insan nasıl bu kadar kendini beğenmiş olabilir. Tuhaf hismiş sanki sen hiç bırakmıyorsun o tuhaf hissi. Ne zaman seni görsem boğmak kafana bir şeyle vurmak stiyorum. Eğer bunu yaparsam o his gidicekmiş gibi geliyor. 2 haftada tüm sinir sistemim değişti senin sayende. İyiki daha önceden tanımıyoruz birbirimizi düşünsene 2 sene boyunca kavga etmeden gün geçirdiğimizi. Aslında iyi biri olabilirsin Nandi'ye olan davranışlarından anlayabiliyorum bunu ama bunun %5'ini bile bana yansıtmıyorsun. Gıcık şey ne olucak."
En iyisi ben salona iniyim. Kalkıp salona gidicektim ki. Kalktığım gibi oturmak zorunda kaldım. Bir şey beni kolumdan tutuyordu. Koluma baktım. Sidhart kolumu tutmuş.
"Bana tuhaf diyene bakın uyurken konuşuyor. İnsanların kolunu tutuyor. Ben nasıl kurtulucam bundan?"
Yavaşça parmaklarını açmaya başladım. Are yâr bu ne. Kapan gibi mübarek. Vee başardım. Salona inip televizyonu açtım. Yarım saat sonra Sidhart indi.
"Sonunda uyanabildiniz Yuvraj bey."
"Sen çocuğu yatırmaya gittin kendin uyudun. Ben iki dakika kestirdim sadece."
"Evet 2 dakika, 32 dakika."
Sidhart beni takmadan kumandayı aldı. Laad Govender ne olucak!


1 saat sonra;
Sameer odasından "Abla." Diye seslenince yanına gittim. Kucağıma alıp aşağıya indirdim.
"Sameer sen şimdi abiyle burda otur ben yemeğini getiriyim sonrada oyun oynarız olur mu?"
Sameer olur manasında kafasını salladı. Rohini ablanın hazırladığı yemeģi alıp Sameer'in yanına geldim. Sameer hiç sesini çıkarmadan yemeğini yedi.
Yemeği bitince "Oyun zamayııııı" dedi sevinçle.
"Söyle bakalım ne oynamak istersin?"
"Saklambaç"
Sidhart'a baktım. İstemsizce başını tamam manasında salladı.
Sameer "Sid abi say."
Gülmeye başladım. Sidhart Yuvraj Singh duvarda arkasını dönüp sayı sayıyordu sonuçta.
"Dojeks gülme!"
"Tamam." Dedim gülerek. Sameer çoktan saklanmıştı.
"Dojesk gidip saklan. Arkamda durup hemen sobeliyeceğini sanıyorsan yanılıyorsun."
Nasıl anlıyor bu adam bunları? Ağzımı yamultarak içeride bi odaya gittim. Sameer'in içerden sobeleme sesleri geliyordu. Ve Sidhart'ında arayış sesleri;
"Dojeks! Nerdesin? Çık artık uğraştırma beni!"
Odanın kapısının önünde olduğunu anlayınca kapıyı açmaya yeltendim ama kapı açılmıyor.
"Yuvraj buradayım"
"Çıksana o zaman"
"Çıkamıyorum kapı açılmıyor."
"Şakanın sırası değil Dojeks."
"Yemin ederim açılmıyor."
Sanırım Sameer Sidhart'ın yanına geldi "Buranın kapısı bozuk."dedi.
Sidhart "Ne!?"
"Ne!? Burda mı kaldım. Lütfen çıkarın beni. Karanlık burası ve çok küçük."
"Önce sakin ol ve ışığı yak."
"Ampul patlak yanmıyor."
"Tamam tamam sakin ol. Ben açıcam şimdi. Sameer aletler nerde biliyor musun?"
Sameer "Şu dolapta."
"Tamam sakin açıcam şimdi Jameela."
"Tamam."
Ne tamamı nasıl sakin olabilirim. Küçücük ve karanlık bir odada tek başımayım.
"Jameela iyi misin? Ses ver arada."
"Hıı iyiyim."
"Sesin hiç öyle demiyor ama?"
"Gerçekten mi? Neden acaba?"

Sidhart;
Anlaşılan Jameela baya korkmuş. Sesi fena titriyor.
"Az kaldı açıyorum."
"Çabuk aç nolur kapalı yerlerde duramam."
Tornavidayla biraz daha uğraştıktan sonra kapı açıldı. Jameela bembeyaz olmuş. Ağlayarak birden yerden kalkıp boynuma atladı.

"Jameela sakin ol tamam aydınlıktasın artık."
Sameer "Rabbaaa veee [(Yzrdn: Seni gidi küçük Rohini Sameer bu işi biliyorsun yâr 😉)]
Jameela'yla Sameer'e bakarak aynı anda "WHAT THE!" dedik. Sonra yine birbirimize baktık şaşkın bir şekilde.
Jameela eliyle göz yaşlarını silip
"Pardon kapının açılmasının sevinciyle birden şey.."
"Sorun yok. İyisin değil mi?"
Jameela evet manasında kafasını salladı. Ama yüzü hâlâ bembeyaz.
"DOJEKS! sen nasıl bir insansın ya oraya Sameer girseydi o orda kalsaydı. Sen nasıl bu oyunu oynarsın!!"
"Ha!? Are Laad Govender bu oyunu ben değil Sameer istedi."
Gülmeye başladım.
"Neden gülüyorsun komik mi?"
"Rengin geldi."
"Ne?!"
"Korkmuş halinden normal haline döndün diyorum."
"Sen!-" diyip kaldı Jameela. İkimizde güldük. Ah Dojesk ah..

Rohini;
Rahul asıl hediyeyi görünce ne yapıcak çok merak ediyorum. Onun için biraz daha beklemesi gerek.
Rahul'le akşam saat dokuz buçuğa kadar oturduk. Uzun süredir bu kadar uzun süre başbaşa kalmamıştık.
Rahul saatine bakıp "Evet tam şimdi. Hadi gidiyoruz." Dedi heyecanla.
"Nereye?"
"Sürpriz bu bandajı takma sırası sende."
"Ne sürprizi?"
"Rohini adı üstünde sürpriz."
Rahul bandajla gözümü bağladı.
Arabaya bindik.
"Rahul nereye gidiyoruz Çok hızlı sürüyorsun Rahul cevap versene sürpriz ne ne yaptın Rahuuull sana diyorum."
"Rohini hayatım sus lütfen motorunu soğut."
"Puff........ Gülüyorsun dimi şu an biliyorum gözlerim kapalı ama anlayabiliyorum kesin bana bakıp yamuk ağızla gülüyorsun. Gamzende çıktı orda şimdi."
Rahul arabayı durdurdu. Kendisi inip benide indirdi.
"Nereye geldik?"
Bandajı açtı. Are bu..
"R&R Production.... Rahul..."
"Hayır. Rohini&Rahul."
"Rahuuul.. Sen bunu ertelediğini söylemiştin."
"Evet bugüne erteledim. Rohini ikimizinde birer hayali vardı. Benimki senin büronun olması. Seninkide bizim bir yapım şirketimizin olması. Şimdi ikimizinde hayali gerçekleşti."
Gülümsedim. Doğru söylüyor. Benim hayalim kendi yapım şirketimizin olmasıydı ve sonunda oldu. Bu adama aşığım demiş miydim daha önce? Sanırım çoğu kez. Are yâr aşığım hemde çok. Rahul'e sıkıca sarıldım.
"Teşekkür ederim Bay Khan."
" İçeri girelim mi Bayan Khan."
Rahul'le içeri girdik.
"Rahuuulll."
Rahul gülümseyerek bana döndü.
"Hââ are ne oldu neden ağlıyorsun?"
"Yâr sen nasıl bir adamsın burası çok güzel olmuş."
Rahul tüm duvara ikimizin fotoğrafını kaplatmış.

[(Yazardan: Aceleye geldi telefonda anca bu kadar oldu siz daha güzeli hayal edin 😉😉)]
"Rahu-"
"Şişş heryeri gezene kadar konuşmak yok."
Rahul elimden tutup heryeri gezdirdi bana. Her oda başka bir fotoğrafımızla kaplı. Bazısında sadece ben ve Rahul bazısında Sameer ve ben bazısında Sameer ve Rahul ve bazısındada üçümüz. .
Karanlık bir yere girdik.
"Burası ne?"
Rahul ışıkları açtı.
"Bizim küçük sinema salonumuz."
"Rahul burası harika."
Ekranda "Seni Seviyorum Filmim ömür boyu yanımda ol." Yazıyordu. Sıkıca Rahul'e sarıldım.
"Rahul teşekkür ederim." Dedim. Geriye kalan odaları gezdik. En son duvarında fotoğraf olmayan bir odaya girdik.
"Rahul"
"Hı?"
"Benim sana söylemem gereken bir şey var."
"...nedir.?"
"Bu oda boş kalmış."
"Evet ne koyucağıma karar veremedim."
"O zaman 4'ümüzün fotoğrafı olsun."
"Olur." Rahul kafasını duvara çevirdikten sonra tekrar bana döndü
"4?"
"Hâ (evet) yâr 4."
"Biz 4?"
"Hâ yâr biz 4"
"Rohini?"
"Rahul?"
"Sen?"
"Ben?"
"4?"
"4?"
"Ben?"
"Sen?"
"Yani ben? Sen? Ha-ha-"
Rohul'ün şaşkınlığına gülmemek için kendimi zor tutuyorum yâr.
"Sen ha-ha-hamilesin?"
"Hâ yâr ben hamileyim."
Rahul birden
"ROHİNİ." Diyerek sımsıkı sarıldı.
"Ra-ra-rah-Rahul boğuluyorum. Bi-bi dakika."
Rahul beni duymuyordu anlaşılan.
"Ra-rah-ra-Rahuuull."
"Çok sıktım. Boğdum ne yaptım ben iyimisin şu an o kadar mutluyum ki ne yaptığımı bilmiyorum."
"Farkındayım ve sakin ol." Dedim gülerek
"Rohini aldığım en güzel hediye bu."
"Şapşalım benim."
"Şimdi bizim 2. Çocuğumuz olucak."
"Benim 3."
"Rohiiii."
Rahul'ün yanaklarını sıkarak "Tamam tamam yakışıklı babacık."
Rahul'le tekrar birbirimize sarıldık. Minik ailemiz büyüyor 😉

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro