:(
Yüzüne gözlerimi kısarak baktım.Elinde,anneme aldırana dek öldüğüm,sonra da sıkılıp ona verdiğim, fotoğraf makinesi vardı.
Bir haftadır elinden düşürmüyor, gözünün önünden ayırmıyordu.Daha ismini bile düzgün telaffuz edemiyordu ama şimdiden otuza yakın fotoğraf çekmişti.
Aslında 6 yaşında bir kızın fotoğraf makinesinde çekeceği şeyler otu boku geçmezdi.
Düşünüyorum da,keşke sadece otu boku çekseydi.
Ama o,yaşı neredeyse 24 olacak,arabasından başka hiçbir şeyi önemsemeyen depresyondaki ablasına sevgili arayışı içindeydi.
Zaten makineyi eline aldığı ilk andan beri,okula giderken,markette dolaşırken,hatta aşağıda oyun oynarken bile,gördüğü erkekleri çekiyordu.
Nedenini sorduğumda amacının benim evlenip gitmem,onun da mükemmel odama konmak istemesi olduğunu söyledi.Aslında ona,evlenip gitsem bile odamdaki her şeyi toplayacağımdan ve boş halinin onu mutlu etmeyeceğinden bahsetmeliydim,ama ilk başlarda yani fotoğraf makinesiyle geçirdiği o koca bir haftanın ilk iki gününde bu durum pek canımı sıkmıyordu.Hatta komik buluyordum.
Sonra bu sıklaşan onun değimiyle 'sevgili adayı olma adayları' beni bunaltmaya başladı. Çünkü getirdiği her fotoğrafta adamların yaşı daha da büyüyor ve saç renkleri beyazlaşıyordu.
Şimdi de yüzünde o sırıtma vardı.Okuldan yeni gelmişti ve yine çektiği fotoğrafları bana göstermek için yanıp tutuşuyordu.Onun değimiyle lacivert fotomakinesi bekleyemezdi.
"Fotomakinem ve ben,bugün yaşlı birini seçmedik.Kendisi oldukça genç bir beyefendi.Ayrıca bu sefer ondan izin de aldım."
Genelde çekeceği kimseden izin almazdı.En çok sinirlendiğim buydu.
Çünkü kim durduk yere ondan gizli fotoğrafı çekilsin isterdi ki?
"Azra,neden böyle yapıyorsun?"
"Abla,bak bu sefer gerçekten mahalleden değil, çok tatlı."
Kafamdaki saç bandını yavaş yavaş aşağı indirdim.Boğazıma denk getirdikten sonra,ona devam etmesi için kafa salladım yavaşça.İçeri gitti ve yaklaşık iki dakika orada kaldı. Fotoğraf makinemiz,çektiğimiz anda fotoğrafı çıkartan türlerdendi ve şu anda bunları bulmak, samanlıkta iğne aramak gibidir.Bu makineyi anneme aldırdığımda, karşılığında bir ay boyunca o nefret ettiğim kırışık gömleklerini ütülemek zorunda kalmıştım ve bu cidden çok zordu.Böyle gömlekleri bilirsiniz,acayip kırışıktır ve beş kere ütülesen de dümdüz olamazlar.
Elinde bir demet fotoğraf ile geldi.En baştakini gördüğümde içimden'cidden baya gençmiş.'dedim.Çünkü fotoğrafta,11 yaşlarında,elinde oyuncak arabasıyla duran sümüklü bir çocuk vardı.Muhtemelen sınıfındaki 1.sınıf bebelerinin,abilerinden biriydi.
"Beğendin mi abla?"dedi parlayan gözlerini büyülterek.Şahsen gözlerini kocaman açıp dudaklarını büzen çocukları oldum olası şımarık bulmuşumdur.Hiç de sevimli falan olmuyordu bizimki üstelik.Şeytan gibi bir şeydi zaten.
"Azra,git başımdan yoksa kötü olacak.Yeter ama,istemiyorum sevgili falan.Ayrıca kardeşim yaşında çocukla neden sevgili olayım?"
Sonra o dümdüz surat ifadesini yaptı.Kendimi tutamayıp bağırmaya devam ettim.
"Yeter artık çıkar mısın odadan."
"Abla,bu artık benim için bir mamus neselesi!Fotomakinem bir gün bile kapalı kalmamalı."
Evet,mamus neselesi.Muhtemelen yine televizyon başında Arka Sokaklar izleyerek uyudu dün.
"Tamam mamus neselelerini al mümkünse benden uzağa bir yere git."
Somurtarak çıktı odadan.Sonra ağlama sesi evi doldurdu.
Bağırmamalıydım.
Ama sesi kesilince annemin tiz sesi geldi mutfaktan.
"Akay,kardeşini üzme."
Annem mutfaktan laf yetiştirmeye bayılır.Bu onun için hobi gibi bir şey.
"Üzmedim ki ya.Ama Allah aşkına bir şey desene sen de,elalemin fotoğrafını çekiyor."
Tabi ki beni duymadı,duysa da cevap vermezdi.Çünkü başka bir hobisi de,yanına gelip söylemedikçe, bir şeyin cevabını asla vermez.
Telefonumu elime alıp Instagram'da gezinmeye başladım.
Azra'ya bağırdığım için mutsuzum.
Huysuz, ruhsuz ve depresif biri olduğumdan,bunu içimden kabul etsem de, dillendiremezdim.Benim için oflayacak veya şikayet edecek bir şey olmalıydı sürekli hayatta.Neden bilmiyorum ama,herşeyde bir kusur bulup beğenmeme gibi bir özelliğim var.
Şey gibiyim,yemek programlarında beğenmemeye odaklı,kazanmak için sürekli her yediğine birşey bulup kötü yorum yapan yarışmacılar gibi.Bilmiyorum ya, hayatımda sakinlik ve sadelik hüküm sürüyor.Olumsuz bir olay,mutsuz olacağım şeyler beni memnun ediyor sanki.
Yeterince iyi değilim gibi geliyor.Böyle olmak istemiyorum ama, şikayetçi de değilim halimden.Zaten bir tek bundan şikayetçi değilim.Sanki çok boş bir hayat yaşıyorum gibi.Belki de bir sorun olsa hayatımda, büyük bir kaya belki,aşamam gibi geliyor.Kırılgan ve huysuz olmak,birlikte pek de iyi ilerlemiyor.Yine de doğru geliyor hayatım.Bu da bana yetiyor.
Yetmeli zaten, değil mi?
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro