| TWO
BÖLÜM İKİ – FLARES
_____
KENDİ OYUNLARINI HATIRLAMAK İSTESEYDİ kesinlikle 70. Açlık Oyunları'nı izlerdi. Arena tıpkı 68. Açlık Oyunları'ndakine benziyordu ve bu Livia'nın aklına kanını çimlere buladığı son kurbanını hatırlatıyordu. Tabii farklı olan en büyük şey arenayı su basmasıydı. Annie'nin galibiyetine oldukça sevinmişti, sonuçta Finnick'in gerçekten sevdiği sayılı insanlardan biri olduğunu biliyordu ama Galipler Köyü'ne girdikleri an Livia'nın tüyleri diken diken olmuştu. Zavallı kızın duruşu bozulmuş, sanki omurgası yokmuş gibi duruyordu ve gözlerine bakıldığında duyduğu korkuyu görebiliyordunuz.
Annie ile görüştüğü birkaç kerede yüzmeyi Finnick'ten öğrendiğini öğrenmişti ve işin içine Finnick'in akıl hocalığı da dâhil olunca kaçınılmaz bir galibiyet Annie'yi bulmuştu. Ama şimdi odasında hıçkırıklarının arasında uyuyakalan Annie'nin galibiyetinden aldığı bu büyük darbe hayatta kalmasının iyi mi kötü mü olduğuna karar vermekte zorluyordu insanı. Annie'nin Galipler Köyü'ndeki yeni evinin girişinde duvarın dibine çökmüş Finnick de en az Annie kadar kötü görünüyordu.
Livia, Finnick'in yanına çöktüğünde bir süre hiç ses çıkarmadan karşı duvara baktı. Duvarın grisi tıpkı oyunlardan çıkan insanın duygularının somutlanmış haline benziyordu. Solgun ve ruhsuz. "Benim yüzümden," diye mırıldandı Finnick sessizliği bozarak. Livia derin bir nefes aldıktan sonra bir elini Finnick'in omzuna ona destek olmak üzere yerleştirdi ve "Hiçbir şey senin suçun değil, Finnick," dedi. Finnick'in yaptığı tek şey ise kafasını olumsuz anlamda hızlı hızlı sallamak oldu. Livia bunun gözyaşlarını geçiştirmek için olduğunu düşünüyordu çünkü birazdan kendi başına gelecek olan şey de bunun gibi olacaktı. Boğazını sıkan güçten kurtulmaya çalışırken boğuklaşan sesiyle devam etti. "O iyi olacak."
Finnick de Livia da bunun doğruluğundan oldukça şüphe ediyordu ama ellerinde umuttan başka bir şey yoktu. Tabii Finnick'in bir elinde çeşitli sırlar olması dışında. Finnick "Eminim Capitol tüm küreyi Annie'nin ismiyle doldurmuştur," dedi dişlerini sıkarak. Livia üzüntüyle gözlerini yumdu. Bunun olma olasılığı elbette ki çok yüksekti –hatta kesin bile denilebilirdi- ve bunu düşünmek Livia'yı daha da çok öfkelendiriyordu. Her şeyin sorumlusu Snow'du ama tüm cefayı onun çekmesi gerekirken Annie gibiler çekiyordu. Finnick'in elinden gelse, ah bir yapabilse, onun tüm sırlarını birer birer herkesin öğrenebileceği şekilde anlatır, sonra da zıpkınını tam kalbine fırlatırdı. Hatta belki bunu bile yapmaz, kendi kendini yiyip bitirmesini zevkle seyrederdi.
"Daha fazla dayanabilir miyim bilmiyorum," dedi Finnick kırılgan bir ses tonuyla. Livia büyük bir hayal kırıklığıyla Finnick'e döndü ve hırsla yüzünü avuçlarının arasına alarak yüzüne bakmasını sağladı.
"Sakın," diye başladı. Sesinde apaçık bir üzüntü vardı. Finnick, kızın yumuşak ellerinin sıcaklığıyla üşümüş bedeninin ısındığını hissetti. Üzerinden bir ürperti geçerken Livia'nın Capitol'e olan öfkesinin söylettiği kelimeleri dinledi. "Asla vazgeçmeyeceksin. Biz de vazgeçmeyeceğiz, kimse vazgeçmeyecek. Kurtulacağız, Finnick." Gözlerinden yaşlar akmasına engel olamadığında Finnick bacaklarını kendine daha da çektiğinde Livia'nın elleriyle olan temasını kaybetti. Kız yılmış bir vaziyette, tıpkı Annie'nin duruşu gibi ahşap zeminde otururken birkaç hıçkırığını yutarken "Çileni fırsata çevirmeye devam et," dedi.
Finnick, Livia'ya hayatında duyup duyabileceği en önemli şeyi söylemiş gibi şaşkınlıkla bakarken Livia gözyaşlarını temizledi. "Çünkü bundan başka bir kurtuluşumuz var gibi görünmüyor."
Livia yavaşça ayağa kalktığında Finnick gideceğini düşündü ama Livia salona girip biraz takırtı çıkardıktan kısa bir süre sonra yanına geri döndü. Parmaklarının arasında duran küçük bir kâğıt kendisine doğru uzanıyordu. "Al bunu," dedi yorgunca. "En azından... Çok kötü hissedersen gerçekten yanında olduğumuzu unutmazsın." Finnick kâğıda uzanıp kızın parmaklarının arasından aldıktan sonra ne yazdığını görmek için merakla okudu.
Gül solacak.
Deniz yeşili gözleri ışıldayarak Livia'yı bulduğunda yüzünde endişeli bir ifade vardı ama yine de gülümsemeye çalışarak "Teşekkür ederim," dedi. Livia başını sallarken üzerinde telaşlı bir hava vardı.
"Artık gitsem iyi olacak," dedi ve topuklarının üzerinde dönüp kapıya yöneldi. Parmak uçları pirinç kapı koluna değdiğinde aklına bir şey gelmiş gibi Finnick'e döndü ve "Annie iyileşecek," dedi.
İkisi de birbirine gelecekten umut dolu bir ifadeyle bakarken Livia sonunda kapıyı açtı ve kendi düşüncelerinde boğulmaya devam etti.
Gül bir gün gerçekten solacaktı ve hatta solmakla da kalmayacak, çürüyüp yok olacaktı.
_____
[not]
zaman atlata atlata gitmem kafa karıştırıcı olmuş olabilir ama şimdilik böyle ilerleyecek ^^
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro