
c h a p t e r ♔ f o u r
Chapter 4.
chapter song: ariana grande - 7 rings
"Sıcak su damlaları parmaklıkları dövdü."
Archie kapıyı açtığında Carmela bir an duraksadı. "Ah! Unuttum. Bekle beni. Hemen geliyorum, Archie." Adamın cevabını beklemeden eve girdi.
Archie, kızın bu garip hallerine alışsa da her defasında şaşkınlığını gizleyemiyordu. Carmela'yı beklerken üst katında oturan arkadaşı Elliot ile karşılaştı. Vardiyası yeni bitmişti. Yorgunluğu yüzünden okunan arkadaşına yüzünden eksilmeyen gülümsemesi ile selam verdi fakat Elliot öyle dalgındı ki onu duymamıştı bile. Bu yüzden sesini biraz daha yükselterek kendisini duyurmak istedi.
"Hey!"
Yirmilerinin ortasındaki siyah saçlı genç adam gözlüklerinin ardındaki düşünceli yeşil gözlerini kırpıştırarak başını kaldırdı ve kendisine gülümseyen sarışın adama baktı. Kısa bir duraksamanın ardından, kendisine ithaf edilen içten gülümsemeye karşılık vererek gülümsedi. Heyecanlanan kalbi yüzünden eli ayağına dolaşmış, durmak bilmeyen yüreği sersemlemiş ve beyaz, uzun ince parmakları gözlerinin önüne düşen dalgalı kâküllerini beceriksizce sararak, dağılmasına sebep olmuştu.
"Beni duymadın-" dedi Archie, yüzündeki gülümseme halen yerini korurken. Gözlerindeki suçlayıcı, dağınık ama sevecen tavrı ile Elliot'un kalbinde bir odayı daha çoktan aralamıştı. "Günün yorucu geçmiş olmalı."
Elliot başını hafifçe sallayarak "Evet," dedi. "Bugün biraz yoğundu."
Mesleğinin baharında olsa bile polis olmak yeterince zordu –ki Çocuk Şube Müdürlüğü'nde çalışmak zihnen sıkıntılıydı, her gün yeni bir vaka ile karşılaşıyorlardı, sonuçları bazen kan dondurucu olabiliyordu. Bu sebeple, çoğu zaman sükunetini korumak ve ihtiyatlı davranmak gerekiyordu.
Bugün ise diğer günlerden çok daha farklıydı. Çalıştığı yerdeki (Strazbourg) ilk sene olması dolayısıyla bugün şefinin ölen kızı için düzenlediği anma törenine katılmıştı ve bu onu gerçekten etkilemişti.
Archie'nin sesini işittiğinde yine daldığını fark ederek özür diledi, Elliot.
"Sorun değil," dedi Archie. "Bence bugün güzelce dinlenmelisin."
Elliot ona gülümsedi. Sonra Archie'yi kapıda beklettiğinin farkına vararak yeni bir özür sundu. Aslında özürlerinin altında derin bir merak da vardı. Archie'nin bu soğukta gece vakti dışarı çıkıyor olmasına şaşırmıştı.
"Bu saatte nereye?"
"Carmela'yı bekliyorum. Birlikte dolaşacağız."
Saat gece yarısına yaklaşıyor. Gitme, demeyi öyle çok istedi ki.
Her gün duymaktan ruhu çürüdüğü bu cümleden sonra, Elliot'ın yüzündeki gülümseme bir güz ağacına ancak bu kadar benzeyebilirdi. Yavaş yavaş soldu ve ağırca yapraklarını döktü.
Elliot, belli belirsiz gülümsemeye çalıştı yeniden –dudaklarındaki tebessüm can çekişiyordu. "Ah," dedi sesini düzenlemeye çaba göstererek. "Öyleyse size iyi gezmeler dilerim."
Archie, Elliot'ın duygu ve düşüncelerinden habersiz gülümsemesini genişletti ve "Seni onunla tanıştırmayı çok isterdim ama kendisi biraz utangaçtır," dedi.
Güçlükle nefes almaya çalışan siyah saçlı adamın, genç kadınları kıskandıracak kadar güzellikteki beyaz teni sanki daha fazla solabilirmiş gibi rengini kaybedip, saydam bir cam bibloya dönüştü. "Anlıyorum," diyebildi kısaca. Yorgun bedeni, anlayışı delilercesine reddetse de, bu tek kelime Archie'nin Carmela hakkında konuşmasını bölen yegane yalanı olmuştu. Elliot böyle yaşamaya öyle çok alışmıştı ki, kendi düşlerinde bile Carmela'yı yok edemiyordu. Bir türlü göremediği o kadın, sevgisinin bir köşesinde acımasızca bekleyecekti. Onun hayallerinde Archie ve Elliot yoktu; Archie, Carmela ve Elliot vardı.
Saatlerdir çalışmanın verdiği amansız yorgunluk ve uykusuzluk yine kalbindeki ağır sancıya bir set vurdu. Boğazındaki kördüğüm ile dişlerini sıktı çaresizce. Sevgilisini bekleyen Archie'den özür dileyerek merdivenlere yöneldi.
Carmela'dan, Archie'den ve ona yaşattıkları bu çaresizlikten kaçmak istercesine kapısına ulaştı. Anahtarı deliğe sabırsızca yerleştirip içeri girdi. Işıkları açarak loş ortamı biraz olsun görünür hale getirmeye çalıştığında, ne dediğini bilmez bir eda ile söylendi. Duygularındaki karmaşa ile tezatlık oluşturan evine boş bakışlar atıp iç çekti ve vakit kaybetmeden duşa girdi. Bugün yaşamış olduklarından, zihnini acımasızca karalayan düşüncelerinden, diğer her şeyden uzaklaşarak duygularını akıttı.
Çıktığında, koyu yeşil ve bej renginin hâkim olduğu salonundaki ışıkları kapatarak yorgun bedenini koltuğa bıraktı. Lakin hemen sonra aşağıdan yükselen tartışma sesleri ile kapanmakta olan gözlerini açtı ve mesleği yüzünden kanına işlemiş olan merak duygusu ile pencereye ilerledi.
Ay ışığının altında kalan yeryüzüne yağmur delicesine yağıyordu. Karanlıkta dans eden rüzgâr ise bunu fırsat bilerek, konutların altındaki küçük iş yerlerinin gölgeliklerini kırbaçlıyordu.
Elliot pencereyi merakla açtığında, burnuna dolan toprak kokusunu hissetti ilkin. Sonra aşağı baktı ve gözüne karanlıkta ilerleyen iki beden çarptı –tartışan iki beden. Bunlar Archie ve Carmela olmalı diye düşündü. Archie öfkeliydi, şemsiyenin altında kalmış olan Carmela'ya kızıyordu. Carmela ondan bir şey istemişti ve Archie'de bunun tehlikeli olduğunu söylemişti.
Elliot düşünceli ifadesini bozdu ve kaşlarını çatarak pencereyi kapattı.
Archie'nin Carmela'ya duyduğu sonsuz sevgiden en az kendisi kadar tüm apartmanın da haberi vardı. Tartışmaları onu şaşırtmıştı. Elbette Archie'nin öfkeli anlarına denk geldiği olmuştu (iki ay önce sebepsiz yere öfke nöbeti geçirerek hastaneye kaldırıldığı zaman, ailesinin onu ziyarete geldiğinde alt katta kopan irili ufaklı kıyametler), onun sakin anlarının güzelliği kadar, öfkeli anlarının hiddeti de dikkatini çekerdi Elliot'ın fakat Carmela'ya kızdığını ilk defa görüyordu.
Perdeyi çekerek sehpaya bırakmış olduğu anahtarını aldı, montunu giydi ve günün son deliliğine imza atmak suretiyle Archie ile Carmela'nın peşine takıldı.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro