Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

c h a p t e r ♔ e i g h t

Chapter 8.

chapter song: alec benjamin - outrunning karma

"Onu tükettiğimi düşünürken onun beni tüketmesi ne acınasıydı."

Mezarlıkların o ürkütücü havası, sonbaharın hüznüyle birleşti. Ayaklarının tabanıyla ezdiği sayısız yaprağın o solmuş, ölü rengine bakarken gözlerini bir türlü yukarı çıkarıp da mezar taşına bakamıyordu. Gözleri hep yerdeydi. Ne zaman ki Elliot'ın onu bir mezarlığa getirdiğini fark etti, ancak o zaman başını kaldırabildi. İtiraz etti, Carmela'nın burada olmadığını söyleyerek geri gitmek istedi fakat Elliot onun kollarını tutarak kendisine bakmasını sağladı. İhtiyatlı polis, içindeki o acıyı daha derine hapsetti ve genç ressamın gözlerinin içine kararlılıkla baktı.

"Archie, o burada. Onu bulabilirsin."

Bu kesinlik bildiren sözlerle Archie başını çevirip arkaya, mezarlığın o ürkütücü havasına baktı. Ardından ise adımlarını atmaya başladı ve başını öne eğerek bir daha da bakmadı mezarlara. Ölü yaprakları eze eze mezarlıkta ilerlemeye başlamıştı işte.

Şimdi ise ayaklarının ve kalbinin onu getirdiği yerdeydi. Nerede olduğunu biliyordu beyni, hissediyordu kalbi. Ancak ölüyordu ruhu. Başını kaldırıp da önünde bulunduğu mezara bakamıyordu. Yaptığı tek şey, tıpkı buruşturulup atılmış ruhu kadar yurtsuz olan sert yaprakları ezmekti.

Kapalı gökyüzü bir kez gürleyip yağmuru bulutlarla beraber boşaltmaya başladı. Archie, siyah ceketinin üzerine pıt pıt damlayan yağmur damlalarını sarı saçlarında da hissetmeye başladığı anda kaldırabildi ancak başını. Önündeki mezara asla bakmaksızın başını göğe doğru kaldırırken gözleri kapalıydı. Gökyüzüne diktiğinde kafasını, açtı gözlerini.

Yağmur damlaları öyle hızlı bir şekilde yüzüne çarpıyordu ki, Archie gözlerini kısmak hatta başını eğmek zorunda kaldı. Yağmuru hissediyordu. Sonbaharın hüzün kokan yağmurunun getirdiği ölümü karşısında görüyordu şimdi. Gözleri tam karşısına bakıyordu artık.

Soğuk bir mezar taşı, üzerinde özensizce yazılmış birkaç kelime ve Carmela'nın ölümü arzulayan korkunç hastalığı yendiği o tarih.

Ve o... Carmela... Onun Mela'sı...

Yağmurla gelen bir hüzünmüş gibi orada duruyordu.

Buzdan mezar taşında oturmuş, gecenin karanlığında, kırmızı paltosu, kırmızı beresi ve kırmızı botları ile tıpkı savunmasız bir kız çocuğunu andırıyordu Carmela. Uzun sarı dalgalı saçları sırılsıklam olmuş, ıslak toprağı örterek mezar taşını çevrelemişti. Vişneçürüğünü andıran dudakları hafif aralıktı ve ardında görünen dişleri yüzünü yalayan ıslaklıkla titriyordu. Gülüşünden ayrılmayan tuz göleti ile mezar taşını okşuyordu.

İlk tanıştıkları günkü gibi, sevgilisinin varlığının hissettirdiği o yoğun duygularla, mavi gözleri parıldadı Archie'nin. Dudaklarında, Elliot'ın fark edemediği belli belirsiz bir tebessüm oluştu. Yeniden hissetti nefes almanın ne demek olduğu. Eylül yağmurları onun için aktı sanki, gökyüzü kendisine yapılan şakaya sahte bir kahkaha attı.

23 Eylül 2003.

İnce parmakları mermerden yapılmış mezar taşında nazik dokunuşlarla gezinen Carmela, girintili yazılarda takılan ellerini çekmeden bakışlarını Archie'ye dikti ve inci gibi dişleri ile sevgilisine güzel bir gülüş sundu. Çekildiğinde parmakları lanetli sayılardan, en az sayılar kadar korkunç olan harfler belirdi soğuk mermerde.

Carmela Mylane.

Carmela gülüşünden sakındığı duygularını içine çekerek başını iki yana usulca salladı. Cevap bekleyen aşık adam yine kayıtsızca sevgilisine inanmayı seçti.

Üşümekten dolayı titreyen parmak uçlarını avuçları arasına gizleyen Archie, başını mezar taşından alarak Elliot'a çevirdi. Gözleri nedenini bilmediği şekilde dolu doluydu. Toprak rengindeki kirpiklerini kıpırdatabilseydi şayet, acıdan kıvranan bakışlarına soğuğu bahane edebilecekti. Nefes alıp veriyordu –hırıltıyla doluydu ciğerleri. Yüzünde gizlemekten çekinmediği bir alayla, karşısındaki adamın yaptığı şakanın boyutunu inceliyordu.

"Ne yapmaya çalışıyorsun?"

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro