Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

5.bölüm ~Telefon~

Vereceği cevabı beklemeden kapatma tuşuna basıyordu ki adamın,

"Kapat sevgilim. Nasıl olsa bir dahakine yüz yüze konuşacağız."

demesiyle birlikte kapının ardında beliren Jareth' ın, "Diana girebilir miyim?" diyerek seslenişiyle eli ayağı birbirine dolandı.
Şimdi ne yapacaktı?
Adamın dediklerine sonra kafa patlatacak cinsten odaklanmalıydı ama duyduklarının etkisinden çıkamıyordu.

Telefonu kulağından çektiği sırada adamın bir şeyler daha dediğini işitti fakat anlayamamıştı. Zaten bu kadar duydukları ona fazlasıyla yetmişti.
Telefonu kapadığı sırada Jareth' ın,
"Diana." diyerek tekrardan kapının ardından sesini haykırışıyla içinden, "Kendine gel Diana." dedi. Jareth' a hiçbir şey belli etmemeliydi.
İlk bulduğu fırsattada bu evden gitmeliydi.

"İçeri girebilirsin Jareth." dedi ve kalorifer peteğine yaslandı. Sanki hazır olda bekliyormuşçasına Jareth saniyesinde içeri dalmış ve kendisine bakmaya başlamıştı.Tek kaşı kalkmış, bir şeyleri anlamak istercesine kendisinin gözlerinin içine bakmaya başlamıştı.

Bu gergin ortamı yumuşatmak adına, " Ne oldu? " dedi ve boşta duran elini kalorifer peteğine dayadı. Telefonla konuşmalarını duymamış olmasını diliyor, bari bu olayı Jareth' a yansıtmadan halletmek istiyordu.

"Biriyle mi konuşuyordun?" diye sorarken hâlâ elinde duran telefonu işaret etmesiyle, "Ahh hayır şarkı açmıştım onu mırıldanıyordum." dedi. Aklına ilk geleni söylemiş, ne kadar inandırıcı bir yalan olduğunu tartamamıştı.

"Ama telefonundan müzik sesi gelmiyor Diana." derken Jareth' ın bu seferde kahve gözleri kısılmış ve bir şeyleri çözmek istercesine parıldamıştı. Bu adamın merakı kendisini fazlasıyla zorlayacaktı.
Yine aklına ilk geleni söyledi ve, "Çünkü bana seslendiğinde kapadım." dedi. Mantıklı bir açıklamaydı. Bunu da sorgularsa odadan kovardı.

Jareth' ın gülerek, "Mantıklı." dedikten sonra kendisine doğru gelmeye başlamasıyla bu seferde kendisi tek kaşını kaldırdı ve, " Sen neden geldin? " dedi. Daha ayrılalı sadece dakikalar geçmiş, odaya gelmesini gerektirecek bir neden bulamamıştı.

"Imm ben mi niye geldim." diyerek bakışlarını kaçırmasıyla, "Evet. " dedi. Jareth şuan adeta karşısında kıvranıyordu ve bu halleri kendisini tedirgin ediyordu. Ama bu tedirginlik kötü anlamda değildi. Aslında düşünülünce iyi anlamda da değildi. Karışık duygular içerisindeydi.

Jareth' ın bir anda sesini ayarlayamayarak, "Bana seslendin sandım." diye bağırmasıyla, "Çok yaratıcısın." dedi. Gerçek nedeninin bu olmadığını anlayamayacak kadar aptal değildi. ' Çıkar ağzındaki baklayı' der gibi baktı fakat bu bakışı Jareth' a işlememiş, aksine söylediği yalanı devam ettirerek, " Seslenmediğine göre ben gideyim." demesini sağlamıştı.
Jareth odanın çıkışına ilerlerken gülümsemeden edemedi. Küçük bir çocuk misali kaçıyordu ve kendi söylediği yalana kendide inanıyordu.
Odadan çıkarak kapıyı kapadığında kendide yatağa doğru ilerledi.

Bedenini yatağa bırakarak sırt üstü uzandığında düşünmeye başladı.
Kendisini tanıyan bu adam kim olabilirdi. Daha da önemlisi insanı korkutacak cinsten söylediği sözlerin gerçeklik payı var mıydı? Olmasa bu kadar ciddi konuşabilir miydi? Yada kendisine bu kadar iddialı sözler sarfedebilir miydi?
Hem Diana' m hem de sevgilim diyerek hitap etmişti. Bu adam saplantılı aşık tabirine uyan cinsten biri miydi? Yoksa sadece birkaç bilgisine ulaşarak kendisini huzursuz etmek mi istemişti?
Bilinmezlikler içinde yüzüyor, gitgide derinlere sürükleniyordu.

Ne kadar bedeni ve aklı rahat olmasa da yorgunluğu baş gösteriyor ve gözleri uykuya teslim olurcasına ağır çekimde kapanıyordu.

***********

************

Jareth bir türlü uykuya teslim olamıyor, düşündükçe Diana' nın kendisine yalan söylediğine daha da kanaat getiriyordu. Neden yalan söyleme gereği duyduğunu anlamaya çalışıyor fakat yalan söylemesini gerektirecek hiçbir neden bulamıyordu.
Aslında buluyordu da o nedene bağlamak istemiyordu. Ya sevgilisi vardı ve onunla konuşmuştu yada sevgilisi olmasa da hayatında değer verdiği bir adam vardı diye düşündükçe deliye dönüyordu.

Yatakta sırt üstü döndü ve ellerini başının altına koyarken odadaki sessizliğe inat sıkıntıyla, " Off off." dedi. İçinde gittikçe büyüyen duygular aklını yıkıma uğratıyor ve yapmaması gereken şeyleri yapması için kendisini tetikliyordu.

Gözlerini kapadı ve uykuya dalmak adına biraz olsun düşüncelerinden sıyrılmayı çalıştı. Ama olmuyordu. Yapacaktı. Gidip Diana' nın telefonunu karıştıracaktı.
Öğrenmeliydi. Yoksa kafayı yiyecekti.

Gözlerini açtı. Yataktan adeta fırlarlayarak kalktı ve odasından çıktı.
Ne kadar aklı böyle bir şey yapmasının doğru olmadığını söylese de gönlü gitmesini ve gerçeği öğrenmesini söylüyordu. Yoksa gönlü biraz olsun ferahlayamayacaktı biliyordu.

Diana' nın kapısının önüne gelince sessiz ve bir o kadar da dikkatli olmaya özen gösterdi. Kapının kulbunu kavradı ve onu uyandırmamak adına yavaş yavaş kulbu indirdi. İçinden ise "Nolur uyanmasın." dedi. Uyanırsa bu yaptığını sapıklık olarak algılayabilir ve evden çekip gidebilirdi.
Ne derse desin Diana' ya işlemeyebilirdi.

Korktuğu olmamış, kapının açılmasıyla Diana' nın bedeni dahi kımıldamamıştı. İçeriye doğru kuş tüyü misali belirsiz adımlar atmaya başladı. Cüssesinin çıkaracağı sesten korktuğu için balerin misali parmak uçlarında ilerliyor, dengesini sağlamaya çalışıyordu.
Bu bulunduğu durum başkası tarafından görülse kahkahalarını salıverirdi, biliyordu.

Bakışları ne kadar oyalanmaması gerekse de Diana' da takılı kaldı. Neredeyse iki gündür üzerinde aynı, daracık elbise vardı. Sanki o elbiseye baktıkça kendisinin içi daralıyordu. En iyisi yarın Diana' ya tişörtlerinden birini vermekti. Zaten ona elbise gibi olurdu. Hatta şuan giydiği elbiseden daha uzun olurdu.

Kadının kusursuz vücut hatlarından çok yüz hatları dikkatini çekiyordu. O minik burnu içinde çocuksu bir istek uyandırıyordu ve acıtmadan ısırmak istiyordu. Yanakları ise kilolu olmamasına rağmen içine göçük değildi aksine hafif tombuldu.
Yani ona öyle geliyordu ve bu kadın gözünde tüm kusurlarıyla kusursuzdu.
Çünkü bu dünyada kusursuz bir insan yoktu ama kusursuz olarak kabul edebileceğimiz insanlar vardı.
Ne kadar yanağını okşamak, kadının varlığını tamamen hissetmek istese de kendini dizginledi ve bakışlarına sunduğu bu ziyafete bir son verdi.

Kendine çok ama çok şaşırıyordu. Her defasında daha çok şaşırıyordu. Bu zamana kadar hiçbir kadınla zorla birlikte olmamıştı ama zamanı geldiğinde illa kendi istekleriyle birlikte olmuştu ve hiçbir kadının yüz hatları bedeninin önüne geçememişti.

Ama bu kadın dengesini bozuyordu. İçinde beliren bazı duyguları garipsiyor hatta çözemeyerek deliye dönüyordu.

İşittiği derin bir nefesle tekrar Diana' ya doğru baktı. Huzursuzca kımıldanmış, kaşları çatılmıştı. Ama uyanmamıştı. Kim bilir neler görüyor rüyasında diye düşündü. Belki de ailesini kaybettiği o güne dair şeyler görüyordu.

Ne kadar yetim olsa da aile sevgisini tatmamış olsa da empati kurabiliyordu. Diana' nın çektiği acıları yüreğinde hissedebiliyordu.

Oyalanmaya bir son vermeliydi. Ne kadar istemese de bakışlarını tekrardan Diana' dan ayırdı ve telefonun nerede olduğuna bakınmaya başladı. Komodinlerin üzerinde yoktu. 'Acaba nerede' diye düşünürken yatakta gözlerini gezdirdi. Belki de kendisi gibi Diana' da yatmadan önce yatağın bir köşesine atmıştı.

Birazda yatağın üzerinde bakışlarını gezdirdi. Hah işte oradaydı. Tamda Diana' nın bedeninin yanındaydı.
Yavaşça elini uzattı. Parmak uçlarıyla biraz telefonu yatağın üzerinde kendine doğru çekti ve tutabileceği kadar boşluk oluştuğunda aldı.

İçinden, "Umarım şifre yoktur." dedi.
Birde bunun stresini yaşarsa her an kalpten gidebilirdi. O derece tedirgindi. Ekranı açtığında şifre olmayışı sevinmesine neden oldu. Dudakları birkaç saniyeliğine kıvrılsada eski halini alması uzun sürmemişti.

Mesaj kısmını açtığında, "Er yada geç seni bulacağım Diana' m. " sözleriyle karşı karşıya kalmıştı. Şimdi bu da neyin nesiydi? Numara kayıtlı bile değildi. Sinirlendiğini hissedebiliyor, bedenine yayılan öfkeyi yok etmeye çalışıyordu. Kaşları çatılmış, dişlerini sıkarak çene kemiklerine baskı yapmaya başlamıştı.

"Kim bu şerefsiz." diye mırıldandı ve aklına gelenle son aramalara baktı. Yanılmamıştı. Diana kendisine 'müzik dinliyordum.' diyerek yalan söylemişti. Ama bunu yapmasında ki amaç neydi ve bu adam kimdi.
Öyle bir mesajı kadın yazamazdı. Hemcinslerinin yazacağı tarzdan bir mesajdı.

Cebinden kendi telefonunu çıkardı ve numarayı kaydederek Diana' nın telefonunu yavaşça yerine bıraktı. Belki de Diana'nın yüzündeki huzursuzluğun sebebi bu numaranın sahibi diye düşündü ve yine parmak uçlarında odadan çıkarak kapıyı kapadı.

Diana bu konuyu kendisine söylemiyorsa öğrenmemek gibi bir yanılgıya düşmeyecekti aksine bilgi edinmek için elinden geleni yapacaktı ve Diana' yıda sıkıştırarak bu olayı kendisine anlatmasını sağlayacaktı.

Fevri davranmayacak Diana' nın ördüğü duvarları yıkmasını sağlayacaktı. Siniriyle hareket ederse iyi şeylerin olmayacağını biliyordu.
Zaten Diana' ya sinirlenmiyordu. O şerefsize sinirleniyordu.

Şuan o numarayı arar, " kimsin lan." derdi fakat bu doğru bir hareket olmazdı. Daha çok sinirini körükler, olduğu yerde kürek çekmesine neden olurdu.

İlk olarak numaranın sahibini araştıracaktı ama tahmininde yanılmayacağını, numaranın sahibiyle o kişinin aynı kişi olmayacağını biliyordu.
O yüzden Diana' yla birlikte hareket etmeliydi.

Ara yerde dikilmeye bir son vererek odasına geçti. Anlamıştı. Bu gece uyku yalan olmuştu.

**********

***********

Diana gözlerini aralarken rahatsız edici elbisesine inat iyice gerindi.
Güzel ve yeterli bir uyku çekmiş, biraz olsun üzerindeki yorgunluğu atmıştı. Yatakta oturarak uyku halinden kurtulamamış kısık bakışlarını odada gezdirdi.
Sabah güneşi içeriyi aydınlatıyor, yaza geçişin haberciliğini yapıyordu.
Ama biliyordu ki bu güneş insanın içini ısıtmak yerine dondururdu.

Yataktan kalktı ve pencereye doğru ilerleyerek camı açtı. Soğuk hava bedeniyle bütünleşerek tüylerinin diken diken olmasını sağlarken kollarını önünde birleştirdi. Buradan yoldan geçenleri görebiliyordu.
Küçük bir kız annesini çekiştirirken, yaşlı bir adam ise bastonuyla karşıdan karşıya geçmeye çalışıyordu. Acaba kendisi o yaşları görebilecek miydi. Bilemiyordu. Belki de ölüm onu saniyeler sonrası alıp götürecek, ' genç yaşta ölenler.' kategorisine yerleştirecekti.

Kasvetli düşüncelerini bölen kapının tıklatılması oldu. Jareth yine, "Girebilir miyim Diana." diyerek izin istiyordu. Bedenini o yöne çevirirken, " Gel." diyerek seslendi. Acaba saat kaç olmuştuda Jareth' ın sesi uykulu değil de oldukça dinamik geliyordu. Bazen kendini bu adamın enerjisinden isterken buluyordu.

İçeri girerek kendisine doğru ilerlemesiyle gülümsemeden edemedi. Üzerinde mutfak önlüğü vardı ve önünde, " Evin hanımıyım. Yemeklerin sultanıyım." yazıyordu.
Daha fazla dayanamadı ve sesli bir şekilde gülmeye başladığında, "Bu önlüğü çok mu aradın." dedi.
Fazlasıyla komiğine gitmişti.

"Niye yakışmamış mı?" derken önlüğün yanlarını küçük bir kız çocuğu gibi tutarak bedenini sallamasıyla kahkahalarına engel olamadı. Uzun zaman sonra ilk defa bu denli içten ve sesli gülmüş olması kendisini şaşırtsada yarıda kesmedi. Gülme isteği bitene kadar devam etti.

Kahkahaları son bulduğunda kendisine gülümseyerek bakan ve dikkat kesilen Jareth' a, "Ne oldu?" diye sordu. Neden kendisine öyle bakıyordu. Çok mu fazla gülmüştü.

"Bir şey olmadı. Sadece gözlerim kamaştı." diyerek sorusunu yanıtlamasıyla bu dediğini nedense üstüne alınmak istemedi ve, " Ahh perdeyi kapatayım istersen." dedi.
Jareth'ın gözlerinin kamaşmasını yüzüne vuran güneş ışınlarına bağlamıştı.

"Kapatabilirsin ama benim gözlerimi kamaştıran sen ve senin o beni içten içe etkileyen gülüşün." diyerek kendisine doğru daha da yaklaşmasıyla Jareth' a ters döndü ve perdeyi çekerek içeri giren güneş ışınlarını önledi. Bu kaçmak adına yaptığı bir hareket olsa da pekte kaçamamıştı.

Jareth' ın bedenini arkasında hissedebiliyor, sıcak nefesi saçlarının arasına karışıyordu...

***********

Peki ya benim dayanamayıp yeni bölümüde yayınlamam?🙈

Pamuk eller cebe kuzularım.😅

Beğeni ve yorumlarınızı sökülünnn.😅

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro