Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

25.bölüm

Diana ardında kımıldanarak ağlayışlarının arasından, " Bırak beni Jareth. Benim yüzümden sana zarar gelmesine izin veremem."dediğinde eliyle Diana' nın kolunu kavradı ve, " Lütfen orada kal. Beni dahada çıkmaza sürükleme." dedi.
Diana böyle yaparsa yüreği dahada çıkmaz yollara girecekti ve mantığı yok olurken onu koruyamayacaktı.
Fevri kararlar alıp uygulayacaktı.
Bunun sonucundada pişman olacağı olaylarda başrolü oynayacaktı.

Victor' un gülümseyerek, " Dianam. Buraya gel hadi. Yanıma gel."demesi ile dayanamadı ve, " Birdaha o pis ağzından Dianam kelimesi çıkarsa seni öldürürüm." dedi.
Sabrı taşıyordu ve taştığı az önce söyledikleri ile anlaşılıyordu.

Zaten buradan bir kişi sağ çıkacağa benziyordu.

Ya kendisi yada Victor burada hayata gözlerini yumacak ve birdahada açamayacaktı.

Victor' un sinirle bağırarak," O benim kadınım. İstediğimi diyerek onu sahiplenirim." demesinin ardından ateşlenen silahlar burada bulunan bedenlerin kaderini çizmişti...

*****

Diana karın bölgesinde hissettiği şiddetli acıyla " Ahh." diye inlediği sırada bedeni iki büklüm hâl aldı. Victor' un silahından çıkan kurşun Jareth' ın bedenini sıyırarak kendisine isabet etmiş, bedeninin içinde yerini almıştı.
Karnını bastırdığında ellerine bulaşan sıvıyı hissetti. Kan, oluk oluk akıyor üzerindeki beyaz elbiseyi kırmızıya buluyordu.
Acıyla gözleri kapanırken bedenini saran kollarla inleyişlerinin arasından, " Jareth." diye fısıldadığında, " Lütfen aç gözlerini Diana. Dayanmalısın." sözlerini işitti.
Sevdiği adamın dediği gibi dayanmalıydı.
Ona daha aşkını itiraf edememiş, yüreğinde edindiği yeri belli edememişken gözlerini sonsuza dek kapatamaz, bu şekilde ölemezdi.
Bedenini saran kollar kendisine yön verircesine vücudunu soğuk parkenin üzerine sırt üstü yatırdığında zorlanıyor olsada gözlerini araladı.
Jareth kızaran gözlerine inat ağlamamakta diretiyor, titreyen elleri ile kendisinin elleri üzerine ellerini mühürlüyordu.
Adeta akan kana kafa tutuyor, durdurmak adına çokça uğraş içine giriyordu.

" Dayanacağım." diye mırıldandı ve ilk defa baktığı andan itibaren içine ilmek ilmek işleyen bakışların bakışlarını bulmasını bekledi.
Bu arayış saniyeler sonrası son bulmuş, Jareth' ın bakışları kendisininkileri sarıp sarmalamıştı.

Günler öncesine kadar ölmek için çırpınan ruhu şimdi ise yaşamak için çırpınıyordu.

Bu sırada ilk defa duyduğu sesin, " Acil ambulans lazım. Üç yaralı var ve ikisinin durumu ağır." dediğini duyduğunda başını o yana çevirdi. Adamın bir elinde telefon diğer elinde silah vardı ve yerde yatan Victor' un bedeninin yanına eğildi.
Adamın elleri Victor' un göğsüne baskı uyguladığında öksürükleri şiddetlendi.
Gövdesine giren kurşun iç organlarını parçalamış olmalıydı. Ağzından kan geliyor, öksürdükçe dışa püskürüyordu.

Jareth titreyen sesi ile, " Ne olur beni bırakma." dediğinde yan çevirdiği başını doğrulttu ve içten içe dayanması için kendisini şartlandırırken tebessüm etti.

Tebessümü Jareth' a umut olmalıydı ve o umut ikisinide kurtarmalıydı.

" Bırakmayacağım." dediği sırada Jareth' ında dudaklarının yana kıvrılmasıyla umut tohumlarını serpiştirdiğini anladı. Saniyeler geçtikçe o tohumlar yeşerecek ve kendileri bulundukları bu durumdan sağ salim kurtulacaklardı.

Jareth' ın tebessüm etmesine rağmen yanaklarına doğru yol alan yaşlardan artık kendini tutamadığını anladığında gücünü toparlamaya çalıştı ve , " Gözyaşlarını içine akıtacağına böyle dışına akıt." dedi.
Soluklandıktan sonra sözlerine devam ederek, " İçine akıtırsan yara, dışına akıtırsan zararsız olur." dedi.

Ailesinin ölümünden sonra, uzun bir süre içine akıttığı gözyaşları kendisinin yüreğine kabuk bağlatmıştı ve o yara her ıslandığında geçmek yerine dahada derinleşerek dayanılmaz bir hâl almıştı.

Zamanında hıçkıra hıçkıra ağlamış olsa, birinin kolları arasına sığınabilmiş olsa bu kadar yıpranmak yerine bir nebze olsun rahatlayacağını biliyordu.
O yüzden sevdiği adamın yara alıp yıpranmasını değil, biraz olsun rahatlamasını istiyordu.

" Bırak aksınlar." dedi. Bu sırada kendi akan gözyaşlarından habersizdi fakat Jareth' ın, " Birlikte aksınlar." diyerek gülümsemesinden ağladığını farketti ve, " Aksınlar." dedi.
Sevdiği adam gibi gülümsediğinde ambulansın siren sesini işitti ve içinden, " Kurtuluyoruz." dedi.

Çünkü bu tek taraflı bir kurtuluş değildi. Ya ikisi birden karanlığa mahkum olacaktı yada aydınlığa kavuşacaktı.

İçinden," Seninle birlikte aydınlığa yürümeyi seçiyorum." dedi ve sağlıkçılar tarafından bedeni yerden ayrıldığında yaşamaya bir adım daha yaklaştığı için gülümsedi...

********
Bir hafta sonra
********

Diana gözlerini araladığında baş ucunda oturur vaziyette uyuyakalan  Jareth' la karşılaştı.
Eli kendisinin elini sıkı sıkıya kavramıştı. Başı ise yana doğru düşmüş, boynu iki büklüm bir hâl almıştı. Uyandığı zaman büyük ihtimalle boynu tutulmuş olacaktı.Saçları birbirine karışmıştı. Normal haline göre özensiz ve şekilsizdi.

Üzerindeki beyaz tişört ise herzamankinin aksine kırışıktı. Birkaç gündür değiştirmediği belli oluyordu ve Jareth neredeyse günde iki üç defa üzerini değiştiren biriydi.
Bunu geçirdikleri kısa zamanda bile anlayabilmişti.
Demek ki kendisinin uyanmasını beklerken her şeyinden ödün vermişti.

Avucunun içindeki eli sıkı sıkıya kavradığında, " Bu eli bir ömür bırakmak istemiyorum." diye mırıldandı. Jareth' a karşı hissettiği duygular her geçen saniye dahada gün yüzüne çıkıyor, zihnine, bedenine, her bir zerresine işliyordu.
Sanki yüreği bu adamla var oluyor, kozasından çıkan bir kelebek gibi güzelleşiyordu.

Uyurken ne denli masum olduğunu düşündüğünde yüzüne yayılan gülümsemeyi hissetti. İstemsizce dudakları yana kıvrılmış, gözlerinin içi ise parıldamıştı.
Bu adamın uyanıkken ne denli keskin ve erkeksi yüz hatları varsa uyurken tam tersi oluyor, masumlaşıyordu.
Sanki yüreğinin güzelliği, saflığı yüzüne vuruyor ve ' Ben aslında böyle biriyim.' diye haykırıyordu.

Jareth' ı uyandırmak istemiyordu fakat biraz olsun yatakta doğrulmak istiyordu. O yüzden yavaş ve temkinli hareket ederek kımıldandı fakat bu bile karnındaki kurşun yarasına etki ettiğinde acıyla, " Ahh." diye inledi.
Dudakları arasından kaçan bu inleyiş Jareth' ı uyandırmaya yetmiş, saniyeler sonrası sandalyede doğrularak gözlerini açmasını sağlamıştı.
O an gözlerinin içinde beliren mutluluk gözle görülür cinstendi ve kendisine kadar işlemişti.

" Uyanmışsın." diyerek elini bırakmadan ayağa kalktığında gülümsedi ve, " Uyandım." dedi.
Jareth karşısında, sanki uzun zamandır istediği ve beklediği oyuncağa sahip olmuş küçük bir çocuğun yaşadığı mutluluğu yaşıyordu ve bir an olsun onu bırakmak istemiyordu.

" Beni öyle çok korkuttunki." diyerek kendisine dahada yaklaştığı sırada boynunu tutarak, " Ahh." demesiyle, " Tamda tahmin ettiğim gibi." diyerek gülümsedi.
Boynu tutulmuştu ve acıyla inliyordu.

Jareth, " Anlamadım." diyerek az önceki dediklerine anlam veremediğini dile getirdiğinde, " Sandalyede uyursan tabiki boynun tutulur. Ne diye koltuğa uzanmadınki." dedi ve odada bulunan koltuğu bakışlarıyla işaret ederek kaşlarını kaldırdı.

Dediklerine " Orası sana uzaktı." cevabını aldığında bakışlarını Jareth' ın bakışlarına çıkardı ve gülümsemesi yüzünden silinmezken, " Çokta uzak değil gibi." dedi. Koltukla yatak arasında toplasan on adım kadar var yada yoktu.

" Bana göre bu mesafe bile uzak." diyerek bedeniyle birlikte başını kendisine doğru eğmeye başladığında sadece bakışları ile Jareth' a eşlik etti.
Yüzleri arasında iki parmak kadar mesafe kaldığında Jareth' ın dudakları arasından çıkan sıcak nefes kendisinin dudaklarına ulaşıyor, usul usul okşuyordu.
Gözlerine kenetlenen kahve gözler ise bir an olsun seyrini şaşırmıyor, dahada dikkat kesiliyordu.
" İşte bu mesafe, yakın olarak kabul edebileceğim ölçüde." dediğinde kendisine dahada yaklaştığını dudaklarına çarpan dudaklarla hissetti. Burunlarıda birbirine değmişti.
Bakışları ise hâlâ kendisinin bakışlarından çekilmemişti.
Sanki oraya demir atmış ve konaklamaya başlamıştı.

Dudakları üzerine değen ve öpmek için izin isteyen dudaklarla gözlerini kapadı ve izin verdiğini belli etmek adına dudaklarını araladı.
Bu hareketi ile Jareth' ın dudakları dudakları arasındaki yerini almış ve tüm açlığıyla öpmeye başlamıştı.
Saniyeler geçiyor dudaklarını ateşe veren dudaklar dahada harlanıyordu.
Jareth yinede kendini kaybetmek yerine temkinli davranıyor ve kendisinin bedenine ağırlığını biraz olsun vermiyordu. Onun yerine elleri ile bedeninin iki yanından yatağa dayanıyor ve sabit dururken sadece dudakları ile kendisine temas ediyordu.
Nefes nefese kalmışlardı ve kendisinin elleri Jareth' ın göğsünün üzerindeki yerini aldığında dudaklarını ayırdı.
" Nefessiz kaldım." diye fısıldadığında bedenine yayılan utanç duygusuyla gözlerini kapadı. Kaçmıştı.
Jareth' ın bakışlarından kaçmıştı.
Yoksa o bakışlarda takılı kalırsa dahada utanırdı.

Gözleri kapalı bir şekilde Jareth' ın ne diyeceğini nasıl hareket edeceğini içinde büyüyen merak duygusu ile bekliyordu.
Düzensiz bir şekilde atan kalbi her geçen saniye düzene girmek yerine dahada düzensizleşiyordu ve aynı düzensizliği avuç içlerindede hissediyordu.
İki kalp birbiri ile harmanlanıyor, duygularını bu şekilde aktarıyordu.

Alnında hissettiği öpücükle gözleri aralanırken Jareth' ın," Seni seviyorum." dediğini işitti fakat yinede duyduğundan emin olamayarak, " Ne dedin." diye mırıldandı.
Ya duyduğu, zihninin kendisine karşı kurduğu kurnaz bir oyunuysa diye düşünmeden edemiyordu.
O yüzden bir kez daha duymak istiyordu.

Jareth," Seni seviyorum." diyerek az önce dediğini tekrar ettiğinde içinde beliren ve yüreğine hücum eden mutluluğu hissetti.
Gözlerinin parıl parıl parladığından emindi.

Daha fazla doğru zamanı bekleyip, duygularını içinde tutamayacaktı.
Hem bundan daha doğru zaman mı olurdu?
Sevdiği adam ilk defa sevdiğini söylemişken ve bakışları ile kendisinin bakışlarına kenetlenmişken bu güzel anı bozmak yerine dahada güzelleştirmeliydi.

" Jerath" dedi ve cesaretini toparlamak adına derin bir nefes alıp verdi. Bu sırada dudakları arasından çıkan nefesi Jerath' a kadar ulaşmıştı.
Yine aralarda az bir mesafe kalmış, tüm kaçış yolları kapanmıştı.
Zaten bu kadar ilerlemişken kaçmakta istemiyordu.
O yüzden, " Bende seni." dedi ve içinde beliren yaramaz çocuğu susturamayarak ' Seviyorum.' kısmını eklemedi.
Avuçları arasında pır pır atan kalbin biraz daha heyecanla uçmasını istiyor, o uçtukça kendi kalbininde havalanacağını biliyordu.

Jareth' ın soru sorarcasına," Evet sende beni?" demesiyle içten bir şekilde kıkırdamadan edemedi.
Merakı sesine de yansımış ve sabırsızlandığını ise bakışlarıyla vurgulamıştı.
Jareth ' ın daha fazla sabırsızlanarak kıvrandığına şahit olmak istesede bunu yapmayacaktı. Diline hakim olabilsede yüreğine olabileceğini düşünmüyordu. Çünkü yüreği, " Seviyorum, seviyorum." diye haykırıyordu.

" Seviyorum." diye fısıldadı ve başını yavaşça kaldırarak dudaklarını Jareth' ın dudakları üzerine bastırdı fakat bu şekilde duramazdı. Bedeni kasıldıkça karnındaki yaraya etki ediyordu ve acısı tüm bedenine yayılarak inlemesine yol açıyordu.
Dudaklarını ayırarak başını geri yastığa bıraktı ve bakışları ile Jareth ' ın bakışlarını yakaladı.

Yaşadığı şaşkınlık gözlerinede yansımış ve normal boyutuna göre epey açılmıştı. Dudakları ise aralanırken, " Ne ne dedin sen? Doğru mu duydum ben?" diye mırıldandı.

Gülümseyerek başını ' Evet' anlamında salladığında bir anda kapının açılması ile kendisi irkilirken başını o yöne çevirdi ve gelen kişinin doktor olduğunu tahmin ettiğinde, " Jareth üzerimden çekil çabuk. Doktor geldi." dedi. Sesi ne fısıltı nede normal seviyedeydi. İkisinin arasında bir yerdeydi fakat Jareth geri çekilmek yerine kendisine bakmaya devam ediyordu.
Aklına gelenle Jareth' ın göğsünü cimcirdi ve acıyla kendine gelirken geri çekilmesini izledi.
Bu sırada doktor yanlarına kadar gelmişti.

Doktorun gülümseyerek, " Bakıyorumda hastamız uyanmış." diyerek yatağın yanına dahada yaklaşmasıyla, " Evet. Uyandım." dedi ve kendisine saf aşıklar gibi bakan Jareth' a kaşlarını çatarak baktı.
Çünkü otuz iki diş sırıtıyor,yaşadığı mutluluğu biraz olsun saklama zahmetine bile girmiyordu.
Bu yaptığı kendisini her geçen saniye dahada utandırıyordu.
Zaten Doktor' a uygunsuz bir şekilde yakalanmış olmaları bile kendisini utanca boğarken Jareth ' ın bu yaptığı hiç mi hiç olmuyordu.

" Bir haftadır bilincinizin açılmasını bekliyorduk Diana hanım ve gördüğüme göre kendinizi iyi hissediyorsunuz." diyerek bir kendisine bir Jareth'a bakmasıyla konuyu değiştirmek için sahte şaşkınlığını yüzüne yerleştirdi ve," Bir haftadır mı uyuyorum?" dedi. Bunda şaşılacak bir şey yoktu fakat en kestirme kaçış yolu olarak bunu bulmuştu.

" Evet Diana hanım. Ameliyatınız iyi geçtikten sonra değerleriniz düzene girdi fakat bünyeniz zayıf olduğu için kendinize gelmeniz bir haftayı buldu." diyerek açıklama yapmasıyla, " Anladım." dedi ve sırıtarak yanına gelen Jareth' a kaşlarını çatarak baktı.
' Seviyorum.' kelimesi bildiğin adamda içki etkisi yaratarak kafa yapmıştı. Sırıtmadan duramıyordu.
Başbaşa olsalar bu durum kendisinide güldürürdü fakat yanlarında Doktor' un olması her şeyi değiştiriyordu. Geriliyordu.

" Jareth bey bir haftadır uyanmanızı dört gözle bekledi ve siz uyanmadıkça bize haber edip durdu fakat uyandığınızı haber etmeyi unuttu." diyerek gülümsemesiyle üzerinde örtülü olan ince, yorganı başına kadar çekmek istedi. Sanki Jareth ve Doktor sözleşmiş gibi kendisini utandırıp duruyorlardı.

Jareth' ın, " Aklımı başımdan aldı." diyerek doktorun tam yanında durmasıyla, " Öyle bir şey yapmadım. Sadece- " demiştiki sözünü bitirmeden sustu. Daha sevdiği adama bile sevdiğini yeni söylemişken Doktor' un önünde tekrar dile getiremezdi. ' Sadece sevdiğimi söyledim.' diyerek cümlesini tamamlayamazdı. Bu onu dahada utanca sokardı.
Yıllardır insanlardan uzaklaşmış biriyken bir anda insanların içinde bulmuştu kendini ve hissettiği duyguları dizginleyemezken yeni yeni duyguları tatmıştı.
Bu duyguları sevdiği adama demek bile bu kadar zor olmuşken şimdi başkasının yanında tekrar bunu yapamazdı.

Jareth'ın sanki düşüncelerini duymuşçasına üzerine giderek," Sadece?" diye sormasıyla başını diğer tarafa çevirdi ve gözlerini kaparken inletecek kadar bir acı hissetmemesine rağmen acı çekiyormuş gibi inledi.
Bu şekilde cevap vermek zorunda kalmazdı. Dinlenmek istediğini vurgularken acı çektiğinide vurgulamıştı.

Doktorun, " Birazdan hemşire yollayacağım. Yaranızın durumunu kontrol etsin." diyerek odanın çıkışına ilerlemesi ile gözlerini açmazken başını, ' Tamam.' anlamında salladı.
Bu sırada Jareth' ta doktorun dediklerini, " Tamam doktor bey." diyerek onaylamıştı.

****************

Hemşire üzerini örterken, " Oldukça iyi durumdasın canım. Yaran iyileşiyor ." diyerek geri çekilmesi ile gülümsedi ve, " Teşekkür ederim." dedi.
Hemşire oldukça güler yüzlüydü ve kendisi ile içten ve samimi bir şekilde ilgileniyordu. Bazı hemşireler gibi görevine odaklanıp yüzünü duvardan farksız tutmak yerine sanki hasta konumunda olan kişi bir yakınıymış gibi davranıyordu.
Teşekkürüne içten bir şekilde gülümseyiş ile karşılık aldığında az öncekine nazaran biraz daha fazla gülümsedi.
Hastanede geçireceği zaman zarfında bu gülümseyişlerinin yüzünden hiç eksik olmayacağını farketti.

" Bir şey olursa yanındaki butona basarak beni çağır. Hemen gelirim kuzum." demesi ile tekrar, " Teşekkür ederim." dedi. Orta yaşlardaki kadının mavi gözleri sanki,' Teşekküre gerek yok.'der gibi bakıyordu fakat kendini teşekkür etmekten alıkoyamıyordu.
Ablası olmamasına rağmen bu kadını ablası yerine koyacağını hissediyordu.

" Ben şimdi gidiyorum ve seni bu yakışıklı adama emanet ediyorum." diyerek göz kırpması ile gülümsedi ve kadının odadan çıkışını izledi.

Bu sırada Jareth' ın," Hmm kuzuyu kurda emanet edip gitti desene." diyerek haylaz bir çocuk gibi sırıtarak yanına gelmesi ile, " Kurt ben, kuzu sen misin?" diyerek bilerek kastettiğini ters bir şekilde söyledi.
Gülme sırası kendisindeydi.
Başbaşa kaldıklarına göre Jareth' a sataşabilir bundan önce doktorun yanında yaptıklarını burnundan fitil fitil, tatlı bir şekilde getirebilirdi.

Jareth," Bir bana bir kendine bak Diana hanım. Hangimizin kuzu hangimizin kurt olduğunu anlarsın." dedi ve yatağın yanındaki sandalyeyi çekerek yanı başına oturdu.
Bu kurt ve kuzu muhabbeti uyandığından beri aklına gelmeyen kişiyi hatırlatmıştı.

" Victor nerede? Ona ne oldu? Kaçtı mı yoksa." diye panik ve endişeye kapılarak sorduğunda elini kavrayan elle fazla tepki verdiğinin farkına vardı ama kendine engel olamıyor, hissettiği yoğun duyguları dizginleyemiyordu. Victor' un son gördüğü, kanlar içinde yerde yatan hali buna ters düşse de kaçmış olma ihtimali zihnini ele geçiriyordu.

Jareth," Sakin ol Diana." dediği sırada elini dahada sıkı kavradığında dediğini yapmak istercesine derince bir nefes alıp verdi ve Jareth' ın bir şeyler demek için aralanan dudaklarından çıkacak olan gerçekleri beklemeye başladı.

Tam söze başlayarak, " Victor- "dediği sırada sözünü yarıda kesen kapının aniden açılarak içeri girenin, " Diana uyandığına göre ifadesini almalıyız." demesi oldu.

İşittiği ses ne kadar yabancı gelsede başını çevirdiğinde gördüğü yüz bir o kadar tanıdıktı.

" Miguel." diye şaşkınlıkla mırıldandı.

**********

57 bin olmamıza ramak kala kendimi tutamayarak yeni bölümü yayımladım. Yoksa aklımdaki 57 yi görünce yayımlamaktı. ☺️

Beni ne kadar üzüyor olsanız da yinede bölümleri yayımlamaya devam edeceğim.

Siz ne kadar beğeni yorum yapmıyor olsanız da bunları yapıp bana destek olanlara haksızlık edemem.

O yüzden emeğime saygı duyup bana destek olanlara çok ama çok teşekkür ederim.

Umarım bu bölümüde beğenerek okumuşsunuzdur.
Sizi seviyorum.❤️

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro