6.
zayn: söylediklerini çok düşündüm
zayn: seni bir daha rahatsız etmeyeceğim
zayn: çok haklısın ben adinin tekiyim
lia: teki değil adisin
zayn: benim için kolay mıydı sanıyorsun?
zayn: yaşadıklarım ve yaşattıklarım için pişmanım bunu bilmeni isterim sadece
zayn: sana yüz yüze söyleyeceğim çok şey vardı
zayn: ama istemiyorsun ve istemediğin bir şeyi yapmayacağım
Görüldü atmaya devam ederken balkona geçtim ve koltuğa oturdum.
Hava buz gibiydi ama içimde yangınlar vardı zaten.
zayn: bana cevap ver lütfen
zayn: bir şey de
lia: ne yapmaya çalışıyorsun?
lia: bütün bu konuşma çabaları ne için?
lia: tekrar barışacağımıza dair bir umudun falan mı var? eğer öyleyse küfürü basacağım
zayn: peki beni son kez dinlemek de mi istemiyorsun
lia: çok geç kaldın zayn
lia: çok geç hem de
lia: altı yıl kadar geç kaldın
lia: seni dinlemeyeceğim ama şimdi sen beni dinleyeceksin ve biz bir daha konuşmayacağız
lia: seni sildim attım ben hayatımdan
lia: senin için tek bir dileğim var o da ne biliyor musun
lia: umarım kızının karşısına da senin gibi bir adam çıkar ve acının ne olduğunu anlarsın
zayn: kızımı karıştırma
lia: onun üzülmesi ihtimali bile seni kötü yaptı değil mi?
lia: ama sen de başka bir babanın kızına bunun gerçeğini yaşattın
lia: hiçbir şeyi hak etmiyorsun
zayn: tamam
zayn: dünyanın en kötü adamı benim
zayn: pislik adi şerefsizin tekiyim
zayn: keyfimden bıraktım seni nikah masasında zaten
zayn: her şey benim suçum
Kaşlarımı çattım ve sinirle yazdıklarını okumaya başladım. Ne demeye çalışıyordu?!
Bir de haklıymış gibi konuşuyordu.
lia: yok canım olur mu benim hatam
lia: ben özür dilerim ya terk edildiğim için
lia: ya lütfen siktirip gider misin
ZAYN
Sinirle telefonu yanıma attım ve ellerimi saçlarımdan geçirdim. Lia ile asla konuşulmuyordu. Çok öfkeli ve sinirliydi. Haklıydı, biliyorum.
Kendimi anlatmama da asla izin vermiyordu. Zor bir durumdayım ve nasıl çözeceğimı bilmiyordum.
İç çektim ve kapıdan gelen anahtar sesiyle bacaklarımı sehpadan kaldırdım.
Anahtarını cebine sokan kızımı görünce yanına gittim.
"Nerdesin sen? Saat kaç?"
Yutkundu ve bir adım geri gitti. "Sana da merhaba baba."
"Nerede kaldın kaç saattir?"
"Baba saat daha sekiz!"
"Telefonun neden kapalıydı?"
"Şarjım bitmiş. Okuldan sonra arkadaşlarımla kafeye gittim. Saatin farkında değildim, üzgünüm."
"Bir daha ben aradığımda telefonun açılmazsa o zaman daha çok üzüleceksin." dedim işaret parmağımı ona sallayarak.
Gözleri dolduğunda hiçbir şey demedi ve arkasını dönüp merdivenleri çıkmaya başladı.
"Üstünü değiştirip gel, yemek yiyeceğiz." dedim sesimi yumuşatarak.
O gözden kaybolurken kendimi koltuğa attım.
Ona fazla sert çıktığımın farkındaydım ve bunun için anında pişman olmuştum. İç çektim ve gözlerimi kapattım.
On altı yaşında bir genç kıza nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum. Annesiyle o bir yaşındayken boşanmıştık ve annesiyle kalıyordu. Fakat annesi başkasıyla evlendikten sonra ikimizde de kalmaya başlamıştı. Ve annesiyle sürekli tartıştığı için yaklaşık bir yıldır da benimleydi.
Kapının sertçe kapandığını duyunca sinirle ayağa kalktım. "Khai!" duyması için bağırdım.
Sikeyim, hayatımda hiçbir şey yolunda değildi.
Beş on dakika sonra yemeği hazırlamak için mutfağa geçtim.
Dolaptaki tenceleri alıp ısıtırken bir yandan Lia'yı bir yandan kızımı düşünüp duruyordum.
İkisini de üzüyordum.
Kimseyi mutlu edemiyordum.
Lia beni asla affetmeyecekti, bu beni çok perişan ediyordu.
Onu terk ettiğim anı her hatırladığımda nefesim kesilirdi.
Ben yürürken arkamdan adımı bağırmıştı. Dönüp bakamamıştım bile. Göz yaşları içinde nikah salonundan ayrılıp arabama binince hayatımın en büyük hatasını yaptığımı biliyordum.
Daha ilk dakikadan pişman olmuştum. Çünkü onsuz yapamayacağımı biliyordum. Mecbur kalmasam asla yapmazdım bunu. Onun ne kadar üzüldüğünü düşünmek beni hayatım boyunca mutsuz bir adam yapmıştı.
Benim için ailesine meydan okuması, arkadaşlarıyla arasını bozması ve o zamanlar sürekli problem çıkaran eski karımla bile baş etmişti. Hiç bıkmadan, usunmadan savaşmıştı.
Ama ben ise bir korkak gibi kaçıp gitmişti.
Ona anlatmak istiyordum. Sebebini bilsin istiyordum. Onu sevmediğimi, istemediğimi düşünsün istemiyordum. Beni affetmeyeceğini biliyordum ama hak vereceğinden eminim.
Bunca yıldan sonra bunu istememin sebebi ise üç ay hapise girmemdi.
Hiçbir suçum olmayan bir olayda boşu boşuna aylarım geçmişti ve yaklaşık iki hafta hakim benim suçsuz olduğuma ikna olup bırakmıştı.
İçerisi çok bakmaymış, dört duvar arasında, fare gibi sıkışıp kalmıştım. Gök yüzünü göremedim, nefes alamadım ve özgürlüğüm elimden alınmıştı.
Ve o günlerde çok düşündüm. En kıymetli şeyim özgürlüktü ve bunu kaybetmek aklımı yitirmeye sebep olacaktı.
Daha doğrusu hayatımın kıymetini anlamıştım ve kalbini kırdığım o genç kıza bir özür borçluydum. Daha fazla hayatıma geç kalmak istemiyordum.
Ellerimi tezgaha koyup derin bir nefes bıraktım.
Ve odasında kalbini kırdığım başka biri daha vardı.
Üzüntüyle ocağın altını kapattım mutfaktan ayrılıp yukarı çıktım.
Yavaş yavaş merdivenleri bitirdikten sonra odasının önünde durdum ve kapısını çaldım.
Ses gelmesede başımı uzatıp içeri baktım.
Karanlıkta, yatağında yatıyordu.
Yatağına gidip kenarına oturdum.
Elimi battaniyesinin üstüne koyup omuzuna dokundum.
"Özür dilerim kızım."
Pencereden sızan ay ışığı odayı aydınlatıyordu ve yüzünü görebiliyordum.
"Kalbini kırdığımı biliyorum. Çok üzgünüm, sana yemin ederim sana layık bir baba olmayı deniyorum."
Ellerimi dizime koyup ovuşturdum. Bana kızsın, küssün istemiyordum.
"Uyumadığını biliyorum." diye fısıldadım.
Sonra gözlerini açtı ve burnunu çekti.
Onu ağlattığım için kendime küfürü basmıştım.
"Khai," Elini tuttum ve üstünü öptüm.
Yatakta doğrulup sırtını başlığa yasladı.
"Hayatımda ilk defa eve saat sekizden sonra tek geldim ve demediğin laf kalmadı."
Gözlerimi yumdum ve başımı geri attım.
"Üç aydır senin hapisten çıkmanı bekliyorum ve sen çıktığından beri bana hayatı zehir ediyorsun."
"Khai."
Onu kendime çekip sıkıca sarıldım. "Özür dilerim, çok özür dilerim."
"Farkında değilsin belki ama çok sinirlisin baba." Göz yaşlarını sildi.
"Senden korkuyorum. Tamamen değiştin."
Son zamanlarda çok gergindim, evet. Hapise girip çıkmam, Lia ile tekrar görüşmem..
Hepsi üst üste gelmişti. Ve hırsımı ondan çıkarıyordum.
"Senden tekrar çok özür diliyorum. Bir daha asla kalbini kırmayacağım. Beni affedecek misin?"
Başını sallayınca gülümsedim ve tekrar sarıldım.
"Hadi o zaman, yemek yiyelim."
"Şey, ben tokum."
Göz devirdim.
"Yürü."
"Of."
Yataktan kalktı ve arkamdan söylene söylene gelmeye başladı.
+++
zayn:
lia:
khai:
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro