Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

27.

Odada oturmuş bir çocuk gibi ağlarken abimin bavulunu yapmasını izliyordum. Pantolonunu katlayıp yerleştirdi ve bana döndü.

"Bu da tamam." dedi ve valizi kapattı.

"Gidiyor musun yani şimdi?"

Hıçkırdım ve göz yaşlarımı sildim.

"Lia.."

Yanıma geldi ve eğilip sarıldı. "Canım, yapma böyle."

"Seni çok özleyeceğim."

Başımı omuzuna yaslayıp ağlarken sırtımı sıvazladı.

"Çok uzağa gitmiyorum ki Lia. Yine yakın olacağız. İstediğin an görüşürüz." 

"Beni unutmazsın değil mi?"

Islak gözlerimle ona baktığımda dizlerinin üstünde çünkü ve ellerimi tuttu. "Saçmalama Lia. Ne unutması?"

"Sen de beni terk ediyorsun."

Abim üzüntüyle bana baktı. "Lütfen böyle yapma. Eğer istersen Ashley burada kalabilir."

Göz devirdim. Tabii ki bunu kabul etmeyecektim. Başka bir kadınla aynı evde kalmak demek kabus gibiydi.

"Hayır."

Göz yaşlarımı sildim ve başımı iki yana salladım. "Bakma sen bana. Sadece duygulandım. Çok mutlu ol abi. Çünkü bunu hak ediyorsun."

"Evden gidiyorum diye sen tek bıraktığımı düşünme. Her zaman yanındayım Lia. Ben sık sık uğrayacağım."

Güldüm.

"Gelmeden haber verirsen iyi olur, eve erkek atıp parti yapıyor olabilirim."

"Aptal!"

Ben gülerken o sinirlenmişti ve saçlarımı karıştırdı. "Erkek falan yok! Hepsini gebertirim."

Garip bir sinirle kavga etmeye başladığımızda kolunu ısırdım.

"Bırak beni ya!"

"Her gün gelip konrtol edeceğim."

"Rahat bırak beni. İstediğimi yaparım."

"Neyse, otuzuna geldin ama bu gidişle birini bulacağın yok. İstediğini de yapsan evde kaldın."

Arkamdaki yastığı kafasına geçirirken aptal gibi gülmeye başlamıştı.

"Defol git!"

Tekrar güldü ve kaçtı.

"Otuz beş yıldır ilk ciddi ilişkini yaptın bence otur da sen ağla! Aptal."

Valizlerini alıp odadan çıktı.

Ben de peşinden gittim.

Ceketini ve ayakkabısını giyinirken ben de kapıyı açtım.

"Güle güle."

Son kez sarıldık. "Kendine çok iyi bak. Ve bebeğine de."

"Bugün onu görmeye gideceğiz. İlk kez fotoğrafına bakacağız Lia. Şaka gibi geliyor." O telaşla konuşurken gülümsedim. Hatta sırıtmadan edememiştim.

"Ultrasonu bana da gönder tamam mı! Ve Ashley'e de dikkat et. Artık bir babasın!" deyip omuzuna yumruk attım.

"Yarın bize yemeğe gelirsin."

"Olur."

Valizleri ile birlikte çıktı ve ben de kapıyı kapatıp sırtımı yasladım.

Gerginlik dolu bakışlarla eve baktım.

Artık  bu evde tek başımdaydım.

Çok üzücüydü.

ZAYN

"İyi misin?"

Khai başını salladığında onu kendime çekip sarıldım. Psikoloktan gelmiştik ve şimdi de ilacını vermiştim.

"Bu ilaç ne işe yarayacak ki?" diye sordu sakinlikle. Yatağın içine girip sırtını başlığa yasladı.

Kutuyu alıp arkasına baktım.

"Mideni rahatlatıyormuş. Yani..Sanırım kusmanı engelliyor.

"Anladım."

Boğazımı temizledim ve gözlerine baktım. Anlatmasını bekliyordum ama hala susuyordu.

"Doktorla konuşmanız nasıl geçti?"

"Şey..İyiydi. Yani normal konuştuk."

"Peki." Derin bir nefes aldım. "Ona ne olduğunu anlattın mı?"

Utanarak başını eğince ben de yanına oturup elini tuttum.

"Utanma, bak bana."

"Anlattım." dedi çekinerek.

Benimle konuşsun istiyordum çünkü bilmem gerekiyordu.  Üzülsün veya incinsin istemiyordun.

"Benimle de konuşmak ister misin?"

Cevap vermedi.

Sabırla bir nefes alıp ellerini tuttum.

"Khai, beni iyi dinle. Seni çok ihmal ettiğimi biliyorum. Evet denesem bile seni anlayamıyorum, yani yaşından kaynaklı belki de. Senin dünyanı asla bilemeyeceğim."

Elimi sıktı.  "Ama bu seni sevmediğim anlamına gelmiyor. Ne olursa olsun, ne yaparsan yap ben senin baban olarak kalacağım. Kimse olmasa bile ben yanındayım."

"Baba." Göz yaşları akmaya başladığında ona sarıldım. "Güzelim niye ağlıyorsun?"

"Seni çok seviyorum baba."

Sessizce ağlamasını sürdürürken bana daha sıkı sarıldı. "Ben de seni çok seviyorum."

"Peki annem neden beni sevmiyor?" diye sordu ağlayarak.

Şaşkınlıkla ona baktım. Demek kafasına bunları takıyordu.  "Yapma böyle, annenin sorunu seninle değil. Kendisiyle."

"Ama anneler çocuklarını sevmez mi? Bütün arkadaşlarımın anneleri hep yanlarında."

O böyle ağlarken ister istemez ben de kötü olmuştum. Belki de en haklısı oydu. Bebekliğinden beri hiçbir zaman aile olamamıştık ve yarım büyümüştü.

Yine de onu üzmemek için kötü bir şey söylemedim.

"Eminim annen de seni seviyordur. Ama..Hayatı biraz..Farklı, yani," Doğru cümleyi bulamamıştım ve kırılsın istemiyordum. "Her insanın önceliği farklıdır ve çocuğu da olsa bazı insanlar kendilerini daha çok severler."

Merakla bana baktı.

"Ama ben seni kendimden daha çok seviyorum ve asla bırakmayacağım."

Aynı bana benzeyen gözleri, güldüğünde kıvrılmıştı ve ben onun bu halini hep saklamak istedim.

"Şimdi yat dinlen tamam mı?"

"Tamam. Okula rapor götürdün mü?"

"Bu hafta gitmiyorsun. Miden tamamen düzenlene kadar dinlenmiş olursun, yarın raporu ben götürürüm."

Alnından öptüm ve o yattığında üstünü örttüm.

+

"Haftaya sizinle de görüşeceğim. Şimdilik iyi gidiyoruz."

"Peki, teşekkürler."

Doktorun odasından çıktım ve koridorda duran kızıma gülümsedim. "Hadi gidelim."

"Ne dedi doktor sana?" diye sordu.

"Durumun hakkında bilgi verdi."

"Ben iyiyim baba. Hem kaç gündür de kusmuyorum zaten-"

Doktora gitmek istemiyordu ve bunu fark edince durdum.

"Psikolog bitirene kadar, ne kadar süre gitmen gerekiyorsa gideceksin Khai. İtiraz istemiyorum."

"Of."

Moralini bozulunca omuzuna dokundum. "Evde seni bir süpriz bekliyor."

"Ne?"

"Çabuk gidersek görürsün."

"Yaa, baba lütfen söyle."

"Hadii, arabaya."

Bütün yol boyunca durmadan sorup konuştuğunda göz devirmiştim. Evin sokağına girdiğimizde arabayı park ettim ve indik.

Anahtarı çıkarıp kapıyı açtığımda Khai de somurtarak arkamdan geldi.

"Khai!"

Sesi duyduğu an Khai neredeyse çığlık atarak gülümsedi ve babaannesine doğru koştu.

"Babaanne!"

"Bebeğim."

"Baba, dedem de gelmiş!"

Sırıtarak bir bana baktı ve sonra onlara tek tek sarıldı. "Sizi çok özledim."

"Biz de seni."

Annem neredeyse onu içine sokacak derecede sarıldığında gülümsedim ve yanlarına gittim.

"Senin için geldiler. Kıymetini bil." dedim Khai'nin saçlarını karıştırarak.

"Bakayım sana," Annem onu kendinden uzaklaştırarak baştan aşağı süzdü.

"Ne kadar zayıflamışsın sen! Baban sana hiç bakamamış."

"E şey-" Khai telaşla konuşmaya başlayınca aralarına girdim.

"Anne başladın gelir gelmez."

"Burada kalacaksınız değil mi?" diye sordu Khai.

"Biz seni götürmeye geldik. Birkaç günlüğüne geldik ve sen de bizimle kal."

Khai bana döndü. Gülümsedim ve başımı salladım.

"Olur!"

"Yemeği burada yeriz, öyle gidersiniz. Khai sen de hazırlarsın eşyalarını."

Khai'ye konuşuyordum ama o annemin kollarındayken beni duymamıştı bile.

LIA

Hıçkırarak ağlarken ellerimi yüzüme kapattım ve saçlarımı çekiştirdim.

Günlerdir tek başıma bu evdeydim ve kimse beni aramıyordu.

Başımı dizlerime yaslayıp ağlamayı sürdürdüm. Bu kadar yalnız olmaktan nefret ediyordum. Abim gideli bir hafta olmuştu ve beni unutmuştu sanki.

Koltukta uzanmaya devam ederken salona göz gezdirdim.

Yerde duran teneke şişeler, pizza kutuları ve abur cubur ambalajları ile bir çöp evdeydim sanki.

Üstümdeki battaniyeyi kafama çektim ve daha yüksek sesle ağladım.

Biraz daha böyle yatarsam uyuşacağımı düşünüyordum ama zilin çalmasıyla yerimden sıçradım.

Abim mi gelmişti?

Onun olmasını umarak kalktım ve kapıya koştum.

Açar açmaz karşıma Noah'ı görünce göz devirdim.

"Lia sen neredesin?" dedi telaşla.

"Arıyorum açmıyorsun, kaç gündür ofise de geldiğin yok!"

Omuzlarımı indirdim ve dolu gözlerle ona baktım.

"Lia?"

Birden bire ona sarılınca dondu kaldı.

"Ben hiç iyi değilim ya."

"Ne oldu sana böyle?"

Ona sarılırken içeri girdi ve sonra eve baktı. Midesi bulanır gibi oldu, hemen burnunu kapattı ve bana iğrenerek baktı.

"Tanrı aşkına nasıl yaşıyorsun sen burada? Adam falan mı öldürdün bu ne koku?!"

Hızla camları açtı ve şaşkınlıkla evi inceledi. İçimi çeke çeke ağladım. Kimse beni anlamıyordu ya.

"Çabuk kendine geliyorsun. Ellie'yi arıyorum ve biz evi toparlarken sen de kendini topluyoruz."

"Hayır gelmesin. Görmesin bu halimi."

"Lia,"

Önümde diz çöküp kolumu okşadı. "Biz arkadaş değil miyiz? Madem bu kadar kötüydün neden aramadın?"

"Bilmiyorum."

Peçeteyi burnuma kapattım ve kötü bir şekilde burnumu sildim.

"Lia iğrençsin ya."

"Sus ya. Böyle konuşacaksan defol git."

Noah benimle baş edemediği için Ellie'yi de çağırmıştı. Ellie beni zorla banyoya sokarken söylenmeye başladı.

"Şimdi güzelce yıkanıyorsun, biz de salonu topluyoruz ve sonra da dertleşeceğiz!" dedi ve elindeki içkileri birbirine vurdu.

Ağlarken gülümsedim ve teşekkür ettim. 

Yaklaşık yarım saatimi temizlenmek için harcadım. Sonra üstümü giyindim ve saçlarımı kuruttum. Ellie ve Noah'ın yanına, salona gittiğimde yarım saat önceki halinden eser kalmaması beni çok şaşırmıştı.

"İnanmıyorum size." dedim mutlulukta.

Noah çöpleri toplayıp atarken Ellie de mutfağı düzeltiyordu.

"Bitti işimiz!"

Ellie koltuğa oturdu ve poşetlerden getirdiği şeyleri çıkardı.

"Kız kıza dertleşmek istersen Noah'ı siktir edebilirim!"

Ellie'e ister istemez güldüğümde Noah kızmıştı. "Aşk olsun."

"Saçmalama." dedim omuzuna vurup.

"Sizden başka kimsem yok ki zaten. Abim bile beni unuttu. Konuşmak çok iyi gelecek."

Biralardan birini alıp açtım ve içmeye başladım.

Köşeli koltuğumda yayılırken onlar da rahat rahat oturdular. Cips paketlerini bölüşüp yemeye başladım.

"Dökül bakalım. Senin gibi havalı bir avukatı kim bu hale soktu?"

"Aslında bir kişiyle ilgili değil. Sadece..Depresyona girdim sanırım."

Cipsleri ağzıma attım ve sırayla anlatmaya başladım. Önce onlara Zayn'i ve yaşadıklarımızı anlattım. Ellie küfürü basarken Noah da şaşkınlığını atmaya çalışıyordu.

"Nikah masasında mı terk etti yani?!"

"Sikik herif!"

"Tam bir şerefsiz!"

Biramı bitirirken diğer şişeyi açtım.

"Öyle işte. Sanki hiçbir şey olmamış gibi, hiç kırılmamış gibi onunla iletişim halinde olmak çok sinirimi bozuyor. Kurtulamıyorum bir türlü."

Ellie bana yaklaşıp sarıldı ve bir süre teselli etti.

"Ağlama lütfen Lia."

"Elimde değil."

"Bence ben sana neyin iyi geleceğini buldum."

Merakla ona baktım.

"Altı yıldır aynı şeye takılıp kalmışsın. Eğer çok acı bir durum ama hayatına devam etmek zorundasın."

"O kadar kolay olmuyor ki."

"Yeni biriyle tanışmak ister misin?"

Sinirle göz devirdim. "Kıskandırmak falan diyeceksen-"

"Hayır, ne kıskandırması? Kendin için yapmak istemez misin? Sonuçta dünyadaki tek erkek o değil ve sana daha iyi davranacak birini bulabilirsin. Ama böyle yaparak önündeki fırsatları da engelliyorsun."

"Kimseyi çekemem ben!" dedim sinirle.

"Yanlış anlama ama benim bir kuzenim var. Kendisi çok hoş biri ve saygın bir insan. Ve bekar." dedi gülümseyerek.

"O da evlenmeyi istiyordu ama kendine uygun birini bulamadı."

"Of Ellie ya. Çöpçatanlığa mı başladın?"

"Peki, sen bilirsin. Sadece söylüyorum. Tanışmak istersen bir randevu ayarlarım."

Göz kırptı ve güldü.

Saat gece yarısını geçtiğinde Noah ve Ellie gitmeye karar vermişti.

Resmen onlar sayesinde kendime gelmiştim. Günlerdir depresyondayım ve kafamda saçma sapan senaryolar kurup ağlıyordum. Arkadaşlarımla dertleşmek iyi gelmişti.

İkisine de tek tek sarıldım ve teşekkür edip yolculadım.

Yine tek kalmıştım ama şimdi daha rahattım.

+

Yani..Yeni bir sayfa açmayı düşünmek fena bir fikir değildi. Ellie'nin kuzeniyle  buluşacaktım çünkü hayatıma yeni birini almak zor olacaktı ama bana iyi gelebilirdi. Ve ben iyi hissetmek istiyordum. Sürekli bir adamın arkasından ağlamaktan çok sıkılmıştım.

Altı yıldır kimseyle flört bile etmemiştim. Fazla yalnızdım.

Buluşacağım kişi Austin'di ve onun hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Akşam sekizde buluşacağımızı Ellie yazmıştı sadece.

Ama benim akşam olmadan daha önemli bir işim vardı.

Arabayı durdurdum ve park ettikten sonra elimdeki poşetle lanet adamın evine doğru yürüdüm.

Khai'nin psikoloğa başladığını ve midesi yüzünden raporlu olup evde kaldığını biliyordum. Birkaç dakika onu görmek istemiştim.

Aptal babası yine onu sıkıyorsa kesin bunalmıştır.

Ayrıca yine sevdiği pastadan almıştım. Sadece içimden gelmişti ve mutlu etmek istemiştim.

Zili çaldım ve bekledim.

Kapıyı Zayn açtığımda sert tavrımı koruyarak konuştum.

"Selam, hoşgeldin."

"Khai'e geçmiş olsun demek için geldim."

"Evde yok. Annem geldi, onlarda kalıyor." dediğinde şaşırmıştım.

"Öyle mi? Peki."

Arkamı dönüp giderken beni durdurdu.

"Dursana,"

"Gel lütfen, kahve içelim."

"İstemez."

Poşeti ona uzattım. "Bunu Khai'ye almıştım. Olmadığına göre sende kalsın."

Poşeti açtı ve gülümsedi. "Zahmet etmişsin. Teşekkürler. Ve söyleyeceğim ona."

Sahteden güldüm. "Neden gelmiyorsun? O kadar gelmişsin, dinlen biraz."

Söylemeyecektim ama tutamadım kendimi. Sinir etmek için sakinlikle gülümsedim ve kollarımı birbirine bağladım.

"Akşam randevuya çıkıyorum. Gidip hazırlanacağım."

En sahici gülümsemi takınıp konuşurken yüzü değişmişti. Sinirlendi, hatta çok sinirlendi ama cevap vermedi. Onu öylece bırakıp arabama yürüdüm ve basıp gittim.

+++++

bunu duyan zayn durur mu arkadaşlar söyleyin bana durur mu..

olaylar geliyor olaylar👉🤭👈

lia♡


zayn

-

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro