26.
ZAYN
Aynanın önünde ıslık çalarak saçlarımı düzeltirken göz ucuyla da saate baktım. Birkaç saat sonra Lia benim karım olacaktı ve heyecanlanmadan edemiyordum.
Takım ceketimi de düzelttikten sonra aceleyle evden çıktım ve arabama bindim. Önce hastaneye uğrayıp oradan da düğün salonuna gelecektim.
Sabah Lia ile konuştuktan sonra onu bir daha aramaya korkuyordum çünkü geç kalacağını düşündüğünden telaş yapıyordu ve bana söyleniyordu.
Hastaneye vardığımda hemen kendi doktorumun odasına doğru yürüdüm. Birkaç gün önce ağrılarımdan dolayı muayane olmuştum ve sonuçları almaya gelmiştim. Aslında ciddi bir şey yoktu ama yarın balayına çıkacağımız için ertelemeden almak istedim. Birkaç tane ilaçla geçerdi. Zaten şu an da bir şeyim yoktu.
Doktorun odasına geçip oturduğumda selamlaştık.
"Merhaba Zayn."
"Merhaba, sonuçlar bugün çıkar dediniz."
Elindeki kağıtlara ve sonra bana baktı.
"Siz ilaçları yazın ben alır kullanırım."
"İlaçlık bir durumun yok." dedi ciddiyetle.
Gülümsedim. "Bir şeyim yok o zaman. Teşekkürler yine de. Ben kalkayım. Acelem var da, düğünüme yetişeceğim."
"Hemen hastaneye yatman gerekiyor." dediği an kal gelmişti sanki. Dondum kaldım. Doğru duyup duymadığımdan da emin olamamıştım.
"Ne?"
"Ağrılarının sebebi beyninden gelen bir rahatsızlık yüzünden, daha detaylı bilgilendireceğiz seni. Fakat durum çok ciddi. Zayn, üzgünüm, bu hastalığa yakalananların çok azı hayatta kalabiliyor."
Hala ne dediğini anlamıyordum. O kadar derin bir üzüntü içindeydim ki gözlerim dolmuştu. Fakat aniden aklıma rutine girmiş hayatım, kızım ve sevdiğim kadın gelince kabullenememiştim. Normal bir hayatım vardı benim, şimdi böyle bir hastalıkla düzenimin bozulacağını bilmek beni öfkelendirmişti.
"Saçmalık!" diye bağırdım ve ayağa kalktım. "Bir-Bir hata var! Hasta falan değilim ben. Gayet iyiyim!"
"Kabullenmesi zor, biliyorum."
"Hiçbir şey bildiğin yok! Testlerde karışıklık vardır. Bir daha bakın."
"Tam dört kere tahlil yapıldı." dediğinde hırslandım ama ağzımı açamamıştım.
"İlaç tedavisi görmen gerekiyor. Uzun bir süre hastanede yatacaksın."
"Ben iyiyim ya. İstemiyorum." dedim çaresizlikle.
"Tedaviyi reddedersen birkaç ay dayanabilirsin. Bu hastalık çabuk ilerler."
Başımı ellerimin arasına aldım. Ben hala kabul edemiyordum.
Lia'ya ne diyeceğim?
"Şimdi değil tamam mı? Düğünüm var benim, bugün evleniyorum. Eşime bunu yapamam."
"Kızma ama şu an düşüneceğin en son şey evlilik olmalı. Hemen bugün tedaviye başlarsan ancak sonuç alırsın. Hem..Şöyle bir durum da var..Tedavideki ilaçlar kısırlaştırıcı etkiye sahip olabilir. Evleneceğin kişiye de bunu söyleyebilirsin."
Doktorun yanından ayrılırken perişan bir şekilde göz yaşlarım akıyordu. O koridoru yürürken yol bitmek bilmemişti sanki. Elimin tersiyle göz yaşlarımı silerken doktorun bütün dedikleri zihnimi ele geçirmişti. Her şeyi tek tek ve uzunca anlatmıştı.
Anladığım tek bir sonuç vardı ki şu an evlenemezdim.
Lia'ya söylersem belki bunu kabul ederdi ama hayatı boyu yaşayamazdı. Çok gençti ve telaşlıydı. Canlı ve enerji dolu bir kızı hasta bir adama mahkum edemezdim. Bu ona haksızlıktı.
Çaresizlik bütün bedenimi ele geçirmişti.
Hastaydım.
Ayrıca küçük bir kızım vardı ve benim sesimi duymadan bir gün bile duramıyordu.
Ağlayarak ilk bulduğum banka oturdum ve yarım saattir bütün olanları düşündüm.
Kızıma bunu yaşatamazdım. Babasız bırakmazdım onu ve ne olursa olsun ne kadar sürerse sürsün tedavi olup iyileşmeliydim.
Ben Lia'ya ne anlatacağım?!
O anda telefonum çalmıştı. Göz yaşlarımı silip Lia'dan gelen aramaya baktım ve zar zor açtım.
"Efendim Lia?"
"Neredesin sen?! Sabahtan beri tek başıma kaldım Zayn. Hiçbir şey yetişmiyor!"
"Tamam, geliyorum."
"Ne oldu sana? Sesin neden böyle kötü?"
"Araba kullanıyorum Lia. Geliyorum."
Telefonu kapattım ve ayağa kalkıp arabama bindim. Hayatımda yaşadığım en zor andı.
Eğer ona hastalığımı söylersem çok üzülürdü. Üzülürdü ve perişan olacağını biliyordum. Ona haksızlıktı ama son ana kadar söylerim diye düşünmüştüm.
Nikah masasına oturduğumuz an Lia neşeyle gülümseyip elimi tutmuştu. Ben ise yorgunluktan ve stresten solmuş bir haldeydim.
"Aşkım, çok heyecanlıyım." dedi ve elimi sıktı.
Tepkisizce ona baktım. Nikah memuru tam oturduğunda geri dönüşüm kalmamıştı artık. Beynim durmuş gibiydi çünkü hiçbir şey hissetmemiştim.
Sandalyemi geriye ittirip ayağa kalktım.
Lia panik ve şokla bana baktı. "Zayn?"
"Ben..Ben özür dilerim. Özür dilerim Lia."
Anında ağlamaya başladı ve o da ayağa kalktı. "Ne diyorsun Zayn! Otursana!"
"Ben yapamayacağım."
Başka hiçbir şey demeden yürüyüp gittim. Arkamdan attığı çığlığı duyduğumda tekrar göz yaşlarımı bıraktım.
"Zayn! Gidemezsin! Dur!"
Ve ben bütün bu olanları hatırlarken büyük bir utanç içinde kafamı mermere vurdum.
Başımdan akan suyla birlikte göz yaşlarım da aktığında tekrar kafamı vurdum. O zaman onu yapmak zorundaymışım gibiydi. En doğru şey oydu. Bunu ona yapmamalıydım.
Ellerimle yüzümü ve saçlarımı da yıkadım ve sonunda duştan çıkabilmiştim.
Belime havluyu sardım ve terliklerimi giyinip odama geçtim. O sırada da zil çalmıştı. Kaşlarımı çatıp pencereye doğru yürüdüm.
Khai bu saatte okuldaydı ve o olamazdı.
Lia'nın arabasını kapıda görünce gülümsedim.
LIA
"Aç şu kapıyı ya!"
Zili tekrar tekrar çaldım ve sonunda elimle vurmaya başladım.
Zayn kapıyı açtığında pat diye yarı çıplak görünce, birden şey olmuştum.
Geriye doğru bir adım attım ve tepksiz durmaya çalıştım.
"Hoşgeldin." dedi gülümseyerek.
O aptal gibi sırıtırken boğazımı temizledim ve konuşmaya çalıştım.
"Şarj aletimi bulamıyorum. Burada kalmış olabilir mi?"
En son geldiğimde çantamı baya karıştırmıştım çünkü hiçbir aradığımı bulamıyordum..Ofise ve eve bakmıştım ama aklıma burası da gelmişti.
"Bilmiyorum. Ben görmedim." dedi.
"Ama gel bak, Khai de bulduysa odasına koymuştur."
Kapıyı açtığında içeri girdiğim an vücutlarımız değdi.
Üstünü giyinsin.
Hayır, gerçekten etkilenmiyordum.
Aslında sevişmek istiyordum.
Belinde zor duran havlusu düzeltti ve sehpanın üstündeki vazoya bakındı. Televizyonun altındaki dolaba baktı ve kabloları bana gösterdi.
"Bu mu?"
Yanına gidip elinden aldım. Elini tutmuştum.
Gözlerine ve göğsüne bakmamak için büyük bir savaş veriyordum.
Şu sikik şarjımı bulup hemen gidecektim buradan.
"Burada yok. Yukarı bakalım." dediğinde ondan önce merdivenleri çıktım.
"Neyse ya, Khai yokken girmeyeyim odasına. Acelesi yok zaten. Sen ona sorarsın, bulursa beni arar."
Tam gideceğim an beni tuttu.
"Gitme." dedi şehvetle.
İçim titremişti.
Sırtım yavaşça duvara değdi. Gözlerimi kapattığımda tam dibime girmişti Yüzüm onun boyun hizasına geliyordu ve ben kendimi sıkmaktan patlayacaktım.
"Çekil." dedim fısıldayarak.
O anda saçından vücuduna doğru bir damla su aktı.
"Seni düşünüyordum ben de. Her zamanki gibi."
Bacakaramdaki sızlamayı hissedince titreyen bacaklarımı birbirine bastırdım.
"Ke-kes sesini." dedim yere bakarak.
Boğazım kurumuştu ve yutkunamıyordum.
"Niye kendini bu kadar sıkıyorsun?" dedi ve yumruk yaptığım elimi açtı.
"İstiyorsan alabilirsin." dedi ve sakallarını yanağıma doğru sürttü.
Sanki elektrik çarpmış gibi oldum ve birden bire ayılıp gözlerimi açtım.
Kollarımı çıplak vücuduna sarıp dudaklarına yapıştığımda ellerini belime sardı.
Büyük bir tutkuyla onu öptüğümde o da beni yiyecek gibi öpüyordu. Başımı zevkle geri attığımda parmak uçlarımı kaslarında gezdirdim.
Ayrılmak istiyordum. Hatta şu an ayrılmalıydık ama zevkin doruklarındaydım sanki.
Havlusunu tutup açmak istediğimde kendimi durdurdum ve ellerimi ıslak saçlarından geçirdim.
Durmalıydık.
Onunla tekrar olmamız imkansızdı ve bu yüzden seviştikten sonra yine ayrılmak kendime işkence olurdu.
Kendime bunu yapmak istemiyordum.
Onu omuzlarından tutup ittirdim.
İkimiz de nefes nefese birbirimize bakarken dudaklarımı sildim.
"Git üstünü giyin." dedim saçlarımı düzelterek.
Yanıyordum.
Yutkundum ve o da bir adım geriye gitti.
Havlusundan belli olan sikine gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Ta-tamam." dedi havlusunu sıkarak.
Şiştiğini ve onun da terlediğini görmüştüm.
Odasına doğru giderken bana baktı.
"Gir bak odasına bir şey olmaz."
Hala aptal gibiydim. "Ne?"
"Şarj aletini diyorum." deyip güldü.
"Ha.."
Az önce öpüştüğümüz için her şeyi unutmuştum.
O odasına girdiğinde önce banyoya girip yüzümü yıkadım. Kuruladıktan sonra Khai'nin odasını açıp girdim.
Kendisi olmadığı için çok karıştırmak istemedim. Masasının üstüne baktım, çekmecenin üstüne baktım ama görememiştim.
Tam çıkacağım anda iki tane bağlanmış kabloyu görünce gülümsedim. Buldum sanırım.
Kabloya baktım ama benimkine benzemiyordu.
Of ya.
Bir ayda on kere kulaklık ve şarjımı kaybetmekten bıkmıştım.
Başımı kaldırdığım zaman yastığının altında gördüğüm şeyle meraklanıp baktım. İnce defteri aldım ve açtım.
Kaşlarımı çatıp satırları okurken bunun bir günlük olduğunu anlamıştım. Hoş bir şey yapmıyordum ama merak da ediyordum.
Son sayfaları açtım ve okudum. Fakat okuduklarım beni gerçekten üzmüştü..Yemek yiyemediğini ve ne kadar yalnız olduğunu yazmıştı. İster istemez duygulandım.
"Buldun mu Lia?"
Hemen defteri kapatıp yerine koydum.
"Yok!"
Odadan çıkıp Zayn ile karşı karşıya geldim.
"Ofise bakarım tekrar."
"Anladım."
"İyi. Gidiyorum ben."
"Dur."
Durdum ve ona baktım. "Gitme hemen."
"Bak," Gözlerimi açıp kapattım.
"Senden uzak durmak istiyorum. Durmaya çalışıyorum. Bana yardımcı ol, lütfen."
"Hayır." dedi kendinden emin bir şekilde.
"Ne hayır?"
"Sen benden uzak durmak istemiyorsun."
"Hmm, öyle mi?"
"Buraya boşuna gelmedin."
Bana doğru bir adım. "Şarj aleti falan..Bahane bunlar." Ve bir adım daha attı.
"Sen de beni istiyorsun, en az benim seni istediğim kadar."
Öfkeyle kaşlarımı çattım. "Kalbini kırdığımı ve canını yaktığım için bunu yapmaman gerektiğine inanıyorsun. Kendine haksızlık ettiğini düşünüyorsun."
Söylediği her bir kelime doğru olduğu için daha da sinirlendim. Hırsımdan dişlerimi sıkarken elleri belime sarılmıştı. Bel boşluğumu okşadığında gözlerim açılıp kapandı.
"Bırak beni." dedim zar zor.
"Hadi artık Lia."
"Yapma, bırak."
Çaresizlik içinde kıvranıyordum. Ona ihtiyacım vardı, onu istiyordum da ama beni öylece terk edip gittikten sonra bunu hak etmiyordu.
Ama yine yapamıştım.
Dudaklarımız birleştiğinde birden havalandığımı hissettim. Bacaklarımı beline sardığımda beni kucakladığı gibi odasına götürdü.
Yatağına yatırdı ve üstüme çıktı.
Yanlış yoldaydım ama yol da çok güzeldi.
Biz öpüştüğümüzde aramızdan ateş çıkıyordu sanki.
Bacaklarımı açtığımda arasına yerleşti. Bir dizini kırıp ağırlığını vermeden boynuma gömüldü.
"Çok güzelsin." diye fısıldadı.
Ne yaptığımı bilmiyordum ama pişman olacağım kesindi.
Kaslarını okşayıp sakallarını sevdim. Benden büyük ve güçlü olması beni hep tahrik etmişti. Onda babamda olmayan sevgi ve sıcaklık vardı ve bu bir şekilde cinsel arzuya dönmüştü. Tabii önce birbirimize aşık olmuştuk.
Şimdi de bir şey değişmemiş gibiydi. Yaşına rağmen kusursuz vücudu vardı.
Tişörtünün ucundan tutup çıkaracakken telefonu çaldı. Telefonu da pantolonunun arka cebindeydi.
"Zayn."
"Bırak çalsın."
Üstümde olmasına rağmen zar zor arka cebine uzandım ve telefonu aldım.
"Okul, yazıyor."
"Of!"
Küfür etti ve dizlerinin üstünde kalktı.
O telefonunu açarken ben de oturur konuma geldim.
"Ne!"
Hemen yataktan fırlayıp konuşmaya devam etti. O böyle telaşla bağırarak konuştuğunda yataktan kalkıp üstümü düzelttim.
"Nasıl şimdi?!"
Merakla onu dinliyordum.
"Tamam ben geliyorum."
Telefonu kapattığı gibi dolaptan ceketini alıp giyindi.
"Zayn!"
Odasından çıkarken ben de arkasından çıktım.
"Ya ne oldu!"
"Khai'nin öğretmeni aradı."
"Ne olmuş?"
Ayakkabılarını giyinirken ben de eşyalarımı toparladım. Kapıyı açtığında ikimiz de çıktık.
"Sabah bir arkadaşıyla tartışmış..Biraz önce de dersten apar topar çıkmış. Kusmuş."
Arabasına yürüyünce ben de arkasından gittim.
"Çok üzüldüm. İyi miymiş?"
"Bilmiyorum."
Ben ne yapacağımı bilememiştim. Gitmeli miydim?
Zayn çok kötü görünüyordu. Dağılmış gibiydi. "Ben kullanamayacağım." dedi derin nefes alıp.
"Ge-geleyim mi ben?"
"Lütfen, yanımda ol."
Böyle çaresizce konuşunca üzülmüştüm ve anahtarı alıp sürücü koltuğuna geçtim.
+
Khai'yi gidip okuldan almıştık ve sonra da eve gelmiştik.
Yanlarında ne işim vardı bilmiyorum ama ikisi de onlarla gelmemi istemişti. Khai biraz da babasından korktuğu için beni istiyor olabilirdi.
İkisi odada konuşuyordu ve ben de köşede sessizce dinliyordum.
"Kızmayacağım diyorum Khai. Anlat bana lütfen. Sorun ne?"
Ellerini dizine sürtüp sıktı. Korkudan titrediğini görüyordum ama karışmak istemedim.
"Ben.."
"Hadi Khai, ne oldu? Niye kustun?"
Zayn en sakin haliyle onu konuşturmaya çalıştı. Ama o sadece göz yaşlarını akıttı.
Sabırla nefes aldı ve tekrar sordu.
Ama sorusu yine cevapsız kalmıştı.
Sinirlenip ayaklandı. "Şimdi dinlen. Birazdan yine konuşacağız."
Onu odasında bırakıp salona indik.
"Ben gerçekten çıldıracağım."
"Zayn. Sakin ol tamam mı? Bir şeye üzülmüş belli."
"Ya Lia! Bak sen de şahitsin, kaç kere sordum. Sakinlikle sordum üstelik. Anlatmıyor. Bana hiçbir şey söylemiyor. Bir insan neden kusar?!"
Sanırım söylemeliydim.
"Bir derdi var ama anlatmıyor, biliyorum ve yardım edemiyorum."
"Şey.." dedim saçlarımı karıştırıp.
"Ne?"
"Sana bir şey diyeceğim ama sakin ol."
"Yoksa sen biliyor musun?! Anlattı mı sana!"
"Yok ama bir şeyler fark ettim."
"Delirtme beni anlat."
"Otur önce."
O koltuğa oturunc ben de sehpaya oturup karşısına geçtim.
"Bir keresinde onu kafeye götürmüştüm. Pasta yemiştik." dedim parmaklarımla oynayarak.
"Ama o çok az yedi ve sonra hemen tuvalete gitti. Tesadüfen kapıdaydım ve kustuğunu duydum."
"Ne?"
"Geçen gün size gelmiştim, hani meyve tabağı hazırlamıştın ona-"
"Ee?"
"Sende gördün, sadece iki dilim elma yedi ve yukarı çıktı. Ben de peşinden gittim çünkü şüphelendim. Şey yaptı..Yine çıkarıyordu.."
Zayn şaşkınlıkla beni dinledi. İnanamıyordu.
"Ne- ne demek yani bu?"
"Bence yeme bozukluğu var. Yemek yiyemiyor. Veya bilerek yapıyor, hani mankenler falan..Zayıf kalmak için böyle şeyler yapıyordu, yani eskiden duymuştum."
Ailevi bir sorun olduğu için anlatmaktan çekiniyordum ama bilmeliydi.
"Hasta mı olmuş yani..Ben de ona kızdım."
Neredeyse ağlayacak bir tavırla yüzünü avucuna kapattı. Bende kenarda duran çantamı aldım ve cüzdanımı karıştırıp aradığın kartı buldum.
"Ama daha çok küçük o Lia..Nasıl..Ben..Ne yapmalıyım şimdi?"
Kartı ona uzattım.
"Psikolog." dedim ve ayağa kalktım.
"Senden korkuyor. Asla anlatmaz, en iyisi doktorla konuşması. Yani, sen bilirsin yine de."
Hazmetmesi uzun sürmüştü. Çok üzülmüştü ve sürekli kendine kızıyordu.
Oturduğu yerden parmaklarını elime uzattı ve elimi tuttu.
"Teşekkür ederim Lia. Bütün yardımların için."
İnadı bıraktım ve hafif bir tebessüm ederek elini sıktım.
++++
lia:
zayn:
+++
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro