Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

24.

Gözlerimi açtığımda Zayn camı açmış sigarasını içiyordu. Ayılmak için bir süre gözlerimi açıp kapattım.

Dün gece birlikte uyumuştuk. Bütün o bağırmalarım, sinirlenmelerim ve hırsımdan ağlamalarım onun kollarında dinmişti.

Ses çıkarmadan biraz kıpırdandım ve yorganı açıp bacaklarımı dışarı sarkıttım. Ama Zayn kalktığımı fark edip bana döndü.

Sigarasını söndürdü ve camı kapattı.

"Günaydın." dedi durduğu yerden.

Cevap vermeden yataktan kalktım ve toplamaya kalktım.

"Bırak, uğraşma."

"Ben arkamda dağınıklık bırakmam."

Önce çarşafı düzelttim. "Hiçbir şeyi yarım da bırakmam. Her şey olduğu gibi kalmalı. Kimse, hiçbir şey bozulmamalı.."

Kendi kendime konuşurken yatağı toplamıştım sonunda. Doğrulup ona baktığımda kafa karışıklığı ile gözlerime bakıyordu.

"Oturur musun?" Elini omuzuma koydu ve sakince konuştu.

Yatağa oturduğumda o da yanıma oturdu. "Özür dilerim senden."

Ağlamayacağım.

"Özür dilerim yaşattığım her şey için."

Dolan gözleriyle konuştuğunda dişlerimi sıktım. "Gitmek kolay değildi, inan bana."

"Özür dilerim Lia."

"Akşama kadar özür mü dileyeceksin?"

"Elimden başka bir şey gelmiyor."

Acıyla gülümsedim. Göz yaşlarım peş peşe akmaya başladığında gülümsemeye devam ettim. "Peki."

"Lia-"

"Hasta olduğunu biliyorum."

Onun hala söylemeye cesareti yoktu. Bense söyleyip kurtuldum. Çok şaşırdı. Hatta elinin titrediğini görmüştüm.

Birkaç saniye konuşamadı. Yutkundu ve ellerini saçlarından geçirdi. Ben sessizce ağlarken ondan bir kelime istiyordum.  Sadece bir kelime etsin artık.

"Nasıl öğrendin Lia?"

"Sorun sadece nasıl öğrendiğim mi?"

"Ben.."

"Bu yüzden gitmiş olamazsın." dedim titreyen sesimle. "Bana bunu bu yüzden yapmış olamazsın."

Ellerimi yüzüme kapatıp ağlarken o da duramayıp ayağa kalktı. Odada gezindi ve sonunda önümde eğildi. Ben yatakta oturup ağlarken ellerimi yüzümden çekti.

"Çok üzgünüm." dedi gözünden akan bir damla yaşla.

İnanamadım.

Bu yüzden mi gerçekten?

Hiçbir şey diyemedim.

Bana sarılmaya kalktığında onu ittim. "Bırak beni. Dokunma."

"Seni seviyorum Lia."

"Kes sesini!" Çığlık atıp ayağa kalktım.

"Seviyormuş..Yalancı."

Çantamı ararken birden koluma yapıştı. "Lütfen dinle anlatayım."

Hırsla onu ittim. "Tamam. Anlat hadi."

Sinirden kızardığıma emindim. "Ben söyledikten sonra anlatmanın ne önemi kaldı ki." dedim hıçkırıklarımın arasında.

"Bana zerre değer vermeyen adamın hastalığını kendim öğrendim. Daha ne açıklayacaksın. Zahmet etme ya?"

"Söyleyemedim."

"Siktir git o zaman!'

Hem ağlayıp hem bağırıyordum.

"Hastalığım çok ciddiydi." dedi sonunda.

"Ben önemsememiştim ama gerçekten durumum ağırdı."

Gözlerimi silip dinlemeye devam ettim. "Tedavi de çok ağırdı."

"Bunun için mi gittin yani?" Hayalkırıklığım sesime yansımıştı.

"Senin hayatını da mahvedemezdim." dediği an yüzüne tokadı bastım.

"Bu mu mahvetmemiş halin?! Hayatımı siktin sen."

"Geçirdiğim atakları bilmiyorsun. Beni o hallerde görmene dayanamazdım. Hayatının sonuna kadar hasta bir adamla yaşayacaktın."

Başımı iki yana salladım. "Hayır."

Ve devam ettim. "İşte sen busun. Beni bu kadar tanımışsın, bu kadar değer vermişsin." dedim parmağımı sallayarak.

"Ne?"

"Seni bırakmazdım! Yanında dururdum. Sana destek olurdum. Ama iyi ki de gitmişsin, benim bu desteğimi hak edecek bir adam değilmişsin."

"Sana bunu yapamazdım! Çok gençtin Lia. Sana böyle bir hayat yaşatmak beni ölümden de beter yapardı."

"Peki, gittikten sonra çok mu iyi oldu benim hayatım?"

"Anlamıyorsun!-"

Birden bağırırken dondu kaldı.

Elini kalbine koyduğunda şaşkınlıkla ona baktım. Ne olduğunu anlamaya çalışırken ağzından ufak bir inilti kaçtı

"Zayn?"

Düşüyor gibi olduğunda hemen onu tuttum. "Noldu Zayn?"

Vücudu kaskatı kesilmişti ve onu hemen koltuğa oturttum.

Çok korkmuştum.

Kolumu tutmak istedi ama elini açamamıştı. Korkudan ben de hareket edememiştim.

"Dur, yavaş." Onu bırakıp hemen telefonuma sarıldım. "Korkma, ambulansı arıyorum."

"Arama." dedi zar zor. "İlacım..Var." deyip gözlerini kapattı. "Nerede? Getireyim ben."

Yerini söylediğinde hemen bulup verdim.  "İyi-iyi misin?" dedim ve panikle önünde eğildim. Derin derin nefesler alıp konuşmaya çalıştım. "Tamam yorma kendini."

Elim ayağıma dolanmıştı. Tepki vermesi için gözlerine bakıyordum ama meraktan ölmek üzereydim.

Sonunda kendine geldiğinde gözlerime baktı. "İşte bundan bahsediyordum."

"Neyden?"

"Bana acıyarak baktın. Üstelik bu gördüğün en iyi halimden bile iyiydi."

Tepki vermeden etrafa baktım.

"Sana acımadım."

"Her neyse."

"İyi misin sen?"

"İyiyim. Sadece dinlenmem gerekiyor."

"Hayır. Tedavi olman gerekiyor."

Sinirle bana baktı. "Sen benim doktorumla mı konuştun?"

Biraz çekinerek ayağa kalktım. "Olabilir.."

"Olabilir?!"

"Bakıyorum hemen iyileştin?!"

Sinirlendim ve çantamı omuzuma astım. "Ben gidiyorum!"

"Giderken kapıyı da-"

Gülüşünü duyduğum an sinirle ona döndüm ve elime geçen ilk şeyi alıp ona attım. "Siktir ordan."

"Lia. Gitme." dedi yatakta yatarken.

Kaşlarımı çattım. "İyi değilim. Sanırım."

"Eğer beni kandırmak için numara yapıyorsan-"

"Hayır. Lütfen kal."

+

"Ne?"

Tepsiyi kucağına bıraktığımda bir bana bir çorbaya baktı. Boğazını temizleyip biraz kımıldandı.

"Yesene."

"Yardım edersen-"

"Bakıcın mıyım ben senin? Ye işte kendin."

Zar zor kaşığı kaldırıp yemeye başladı. Bir de bana mağduru oynuyordu. Aptal.

"Lia."

"Ne var?"

"Konuştuklarımızı Khai bilmiyor. Hastalığı yani. Söyleme sende."

"Çocuk muyum ben beni tembih ediyorsun?! Merak etme, söylemem."

"Neden her şeye sinirleniyorsun?"

Ağzını silsin diye peçeteyi ona uzattım.

"Eline sağlık." dedi ve tepsiyi kenara koydu.

"Tamam, artık gidiyorum ben."

Elini nazikçe bileğime sardı. "Teşekkür ederim."

"Yaptığın her şey için."

Sonra yanağımı okşayıp saçımı düzeltti.  Dipdibeydik ama ben kaçmak istemiyordum.

"Sen hiçbir şeyi hak etmiyorsun."

"Biliyorum."

"Biliyormuş..Bir bok bildiğin yok."

Elimi tutup parmaklarımızı kenetledi. "Beni affetmeni beklemiyorum. Sadece beni anla Lia."

"Beni kim anlasın?"

"İzin ver her şeyi telafi edeyim. Baştan-"

"Bu enkazın altından kalkamazsın."

Sinirimi göstermekten belli etmiyordum ama kalbim paramparçaydı. Her bir parçası ayrı bir yerdeydi ve canımı acıtıyorlardı.

"O yüzden telafi etmek falan..Bunlar boş laflar."

Dolan gözlerimi silip yutkundum. "Beni bir açıklamaya bile layık görmedin sen. O kadar kırgınım ki sana. O kadar sinirliyim ki. Gücüm olsa da şöyle bütün yüzünü yumruklamak istiyorum."

Yataktan kalktım ve gitmek için toparlandım. O da şaşkınlıkla yataktan çıkıp karşıma dikildi. "Layık görmemek ne demek?"

Bağıracak gücüm kalmamıştı..Ne kavga etmek ne tartışmak istiyordum. Onun hayatında kendime zorla yer açamazdım. Umrunda olmadığını sonuna kadar hissettiriyordu ve ben kendimi gurursuz hissetmek istemiyordum.

"Hastalığını öğrenince seni bırakıp gideceğimi mi sanmıştın?"

"Senin öyle biri olmadığını biliyorum. Ama içinden bunu geçirebilirdin. Ya, az önce gözünün önünde en hafif atağı geçirdim, hiç mi korkmadın?"

Gülümserken göz yaşlarım peş peşe aktı.

"Hayır. Korkmadım."

Üzüntüyle bana baktı. "Ben senin için her şeyden vazgeçmiştim. Yapayalnız kaldığımda bile korkmadım ki. Çünkü sana güvenmiştim."

Birden bire dudaklarıma yapıştığında panikle onu itmeye kalktım ama beni öyle bir sarmıştı ki yapamamıştım.

Sonunda ona karşılık verdiğimde belimdeki ellerini sıkılaştırdı. O sinirle kollarımı boynuna sarıp parmaklarımı saçlarından geçirdim.

Sert bir şekilde uzun süre öpüştük ve sonunda ayaklarım yerden havalandı. Beni yatağa atacağı sırada omuzlarından bastırıp itmeye çalıştım.

"Bırak."

"Ne?"

"Bıraak!"

Birkaç saniye nefes nefese birbirimize baktık.

"Sende özledin değil mi?" dedi soluklanmaya devam ederken.

"Biraz önce atak geçirmedin mi sen? Bakıyorum bu hastalık şeyine yaramamış!"

Kahkaha attığında daha da sinirlendim. "Gülme. Seni öptüm diye bir şey olacak sanma."

"Tamam. Sanmam."

"Bak gülme pis pis. Çantayı yersin suratına."

"Gidiyorum ben."

Hemen toparlanıp odadan çıktım.

Dün geceden beri odasındaydık ve biraz daha dursaydım sevişecektik.

Of.

Bu kadar iradesiz olmaktan nefret ediyordum.

"Geçireyim seni." dedi arkamdan inerken.

"İstemez. Ben yolu biliyorum."

Ayakkabımı giyindim ve kapıyı açarken hala peşimde dolanıyordu.

"Ya git artık!"

"Tamam güzelim. Kızma."

"Güzelini sikeyim senin!"

"O işi ben ya-"

Tam yüzüme çantayı vuracakken kapıyı kapattı. Yüzüme kapanan kapıya sinirle bakarken gülüşünü duymak beni çileden çıkarmıştı.

"Gülme!" dedim ve kapıya ayağımla vurdum. Ondan nefret ediyordum.

+++

🤭🤭🤭

lia


zayn

babacik atesli 😊💥💥💥💣


Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro