22.
"Lütfen ya, küçücük bir yardım sadece."
"Hayır Lia."
Noah'ın peşinde çocuk gibi koşup yalvarırken benden kaçmak için mutfağa geçti ve kaynayan suyu bardaklara döktü.
"Neden ama? Gerçekten bu benim için çok önemli."
"Bak Lia, ben nişanlımdan korkuyorum tamam mı? Ya duyarsa veya öğrenirse?"
Gülmemek için zor tuttum kendimi. "Ben sana gidip evlenelim demiyorum aptal! Sadece beş dakika yanımda duracaksın o kadar."
Korkuyla bana baktığında ellerimi birleştirip tekrar konuştum.
"Ne istersen yaparım Noah. Lütfen."
"Of!"
Sonunda pes ettiğinde zafer gülümsesiyle sırıttım.
+
"Lia ya ben yapamayacağım. Ellie görürse beni mahveder!"
"Görmeez. Nereden görecek bizi?"
Onu aldırmadan koluna girdim ve etrafı kollaçan ederek onunla bahçeye girdik.
Zayn'in son dava ile ilgili kısa bir imza işi olduğunu biliyordum ve bunu kullanmak istedim.
"Hala anlatmadın adamın kim olduğunu."
Göz ucuyla ona baktım. "Eski-" cümlemi tamamlamadan atıldı.
"Sakın bana eski sevgilimi kıskandıracağım deme!" dediğimde şirince gülümsedim.
"Hayır Lia ya!"
Geri döneceği sırada hemen tutup koluna yapıştım.
"Hayır hayır hayır. Ya, dur."
"Bak adliyede herkes bizi tanıyor. Biri görür Ellie'ye söyler. Ben biterim."
"Of Noah! Ne dırdır ettin ya. Bak sana söz veriyorum Ellie'ye ben söyleyip konuşacağım tamam mı?"
Sonunda sustu ve biz yürümeye devam etti.
"Bakma bana öyle." dedim öldürücü bakışlarını ima ederek.
"Eski sevgilini kıskandırmak istediğine göre bence hala seviyorsun."
Göz devirdim. "Noah..Kıskandırmak değil."
Kafeteryanın önünde durduk ve iki tane çay aldı. Birini bana uzattığında bir yudum aldım.
"Ne peki?"
"Biraz fazla şey olduk, nasıl desem, gereksiz yere yakın.." Güldü.
"Ve bundan rahatsızım. Onu unuttuğumu görsün istiyorum."
"Ama unutmamışsın."
"Noah!"
"Sinirlenme ama ben kadınların böyle oyunlar yapmasını hiç anlayamıyorum. Ne gerek var? Umursama gitsin."
"Mükemmel tavsiyelerin için sağ ol canım." dedim sinirle. Kollarımı birbirine bağlayıp etrafı kontrol ettim.
Zayn'in gireceği odanın çaprazında duruyorduk.
"Geliyor!" dedim panikle.
Arkamı döndüm ve Noah'ı çekerken o merakla bakıyordu. "Kimmiş merak ettim."
"Bakma ya!"
"Şu şey mi, siyahlı?"
"Evet."
"Birine benziyor ya..Sanki gördüm ben bu adamı."
Utanarak yüzümü saklamaya çalışırken Noah çoktan anlamıştı..
"Bir dakika..Bu adam şey! Para davasında, suçlu gözüken..Hatta sen almıştın-"
Şaşkınlıkla bana döndüğünde sonunda ona baktım. "Sen bilerek mi almıştın davayı?"
"Bağırma aptal."
"İnanamıyorum sana Lia..Eski sevgilini hapise attırmak için başını belaya soktun. Senden korkulur."
"Ne sandın?"
Noah gerçekten çok konuşuyordu.
Koluna girip bahçeye çıktığımızda, karşı karşıya durmuş konuşuyorduk. Zayn'in bir iki dakikalık işi vardı. İmza atıp çıkacaktı sadece.
Göz ucuyla adliyeye kapısına bakarken Zayn'in çıktığını gördüm.
Hemen kollarımı Noah'a sardım. "Lia napıyorsun?" dedi panikle.
"Aptal, sarıl bana."
"Ama ben sana öyle şey yapamam."
"Çıldırtma beni, sarılacaksın sadece." dişlerimi sıkıp sahteden gülerken Zayn kaşlarını çatmıştı.
Elini belime koymuştu ama sürekli geri çekiyordu. "Noah bir şey olmaz, hadi."
"Gitmedi mi bu adam hala?"
"Bakıyor, sus."
Noah'ın utangaçlığına bir çare olamadığını anlayınca pes ettim ve kendim yapmaya devam ettim.
Yani, sanırım sevgili gibi gözüküyorduk. Ben sırıtırken Zayn bize doğru adım attı.
"Lia?"
Haberim yokmuş gibi davranıp şaşırdım.
"Aa, Zayn?"
Kollarımı Noah'tan çekip Zayn'e baktım. Ama o ise sinirle ikimize bakıyordu.
"Ne işin var senin adliyede?"
"Vardı işte bir işim." dedi aynı sinirle.
"Hmm, anladım. Ben de sevgilimle-"
Homurdandığında gerildiğini görmüştüm. "Sevgilinle?"
"Evet."
"Anladım."
"Ne anladın?"
"Kocam dediğin adamla şimdi sevgili olmuşsun, güzel." dediğinde bu sefer de öfkelenen ben olmuştum.
"Canım sen beni arabada bekler misin?" dedim Noah'a. O da zaten bunu dememi bekliyormuş gibi koşarak kaçtı. Aptal.
"Ne yapmaya çalışıyorsun sen?" diye sordu.
"Sen niye kudurdun şimdi böyle?"
"Kudurmuyorum."
"Hiç öyle gözükmüyor?"
"Ne görüyorsun bilmiyorum ama sana istediğini vermeyeceğim."
"Sen kimsin de ben senden bir şey isteyeceğim? Ben mutluyum, kendi hayatıma bakıyorum."
"İyi o zaman! Sahte sevgilinle sana mutluluklar!" diye bağırdı ve ateş saçan gözleriyle yürüyüp gitti.
"Sensin sahte. Evleneceğiz biz."
Durdu ve arkasını döndü.
"Bekle, evlenirsin!"
"Gör bak nasıl evleniyorum!"
Birbirmize bağırırken ne bok yediğimin farkında değildim ama bir yola girmiştim artık..Geri dönemem.
"İyi. Haber ver de takımı takayım ben de."
Benimle alay ediyordu! Hırsımdan çığlık atacakken kendimi tuttum. "Takıya gerek yok. Senin sadakana muhtaç değilim. Nikah şahidi lazım olursa ararım."
Bu sefer o ağzını açtı ama öyle bir sinirlendi ki geri kapattı.
"Tamam!"
"Asıl sana tamam!"
Çantamı karnına vurup sinirli sinirli yürüdüm. Aptal herif!
Arabaya yaklaştığımda kapıyı açtım ve bindim. Noah sürücü koltuğunda merakla bana bakıyordu. Ben ise mahçubiyetle ona döndüm.
"Noldu, ne konuştunuz?"
"Şey..Evleneceğimizi söyledim."
"Ne!"
+
Çatalımı, tabağımdaki makarnaların arasında gezdirirken diğer elimi yanağıma yasladım. Öylesine boş boş düşünüyordum.
Birkaç gün önce Noah'ı alet ettiğim plan çöpe gitmişti. Saçma sapan bir fikirdi zaten. Zavallı Noah, evlilik lafını duyunca bayılmıştı telaştan.
Keşke onun gibi sadık bir sevgilim olsaydı. Güvenilir.
Nişanlısı hariç başka hiçbir kadına bakmıyordu bile. Yıllardır arkadaş olmamıza rağmen, yalandan da olsa elimi tutmaya bile korkmuştu.
İster istemez güldüğümde abim beni dürttü.
"İyi misin?"
Kendime gelip ona baktım. "İyiyim."
"Biraz..Tuhafsın."
"Yok ya. Yorgunluktan."
"Anladım." dedi üzüntüyle. Başını eğdi ve o da tabağı ile oynamaya başladı. Sanırım..İkimizim de keyfi yoktu bu akşam.
"Sen iyi misin abi?"
Başını salladı. "Seninki de mi yorgunluktan?" diye sordum.
Cevap vermedi. Gözlerime baktığında sorunun benimle ilgili olduğunu düşünmek, beni paniğe soktu.
Bir şey mi duymuştu?
"Abi?" Sesim çok kısık çıkmıştı. Göz temasını kesmeden devam etti. Çatalı yavaşça tabağa bıraktı. Sırtını sandalyeye yaslayıp ellerini masaya koydu.
"Bugün onu gördüm."
"Kimi?"
"Onu işte, o pislik herifi."
"Kim?" diye sordum çatlamış sesimle.
"Zayn işte ya."
Kalbim..Teklemişti.
"Acildeydim, konrtole çıkmıştım. Birden onu görmeyeyim mi." abim konuşurken bile sinirlenmişti.
"O halde olmasa yapacağımı bilirdim ama.." dedi söylenmeye devam ederken. "Belasını bulmuş zaten."
O halde mi?
Belasını mı?
Ellerim titremeye başladı.
Kalbimin atışı değişirken, bacaklarım çözüldü sanki. Bütün vücudum titriyordu.
Abim onunla tekrar karşılaştığımızı bilmiyordu ve ben de bozuntuya vermek istemedim. Ama bunu yapmak çok zordu çünkü merak ediyordum ne olduğunu.
"Ne?"
"Acil odalarının birinde muayene oluyordu. Evet, durumuna üzüldüm ama sana yaptıklarından sonra ona acıyamıyorum Lia."
"Ben onu söküp attım abi. O benim umrumun köşesi bile değil. Adını bile..Unutmuşum. Ne hali varsa görsün." dediklerime kendim dahi inanmamıştım..
Bardağı aldım ve içindeki suyu bir nefeste içtim.
Abim yanıma gelip sarıldı.
"Canını yakmak için anlatmadım kardeşim. Yıllar geçti biliyorum ama acın hala taze sanki. Kalbinin hala kırık olduğunu biliyorum." dediğinde göz yaşlarımı bırakıp ona sarıldım.
"Hayır. Bak, gerçekten bir-"
Kollarını sarıp sırtımı sıvazladı.
"Yorma kendini. Üzülme daha fazla."
Başımı omuzuna koyup etrafa bakındım.
"Üzülmüyorum abi, sadece merak ediyorum. Altı yıl..Koca bir altı yıldır cevapsız sorularım var benim. Gerçekten bazen düşünmekten kafayı yiyiyorum."
"Haklısın. Üstelik hiçbir suçun yokken."
"Neyse. Düşünmüyorum ben. Takmıyorum da."
"Lia..Benimle her zaman konuşabilirsin. Seni çok seviyorum ve o lanet adam için akıttığın her bir göz yaşı beni mahvetti."
"Abiciğim."
Mutlulukla ona sarıldım. "Ben de seni çok seviyorum. İyi ki varsın."
Gülümsedi.
"Anlattığın için soruyorum sadece. Sadece elimde değil, merak ediyorum. Nesi varmış?"
İç çekti. "Bilmiyorum, sormadım. Onu görünce şoka girdim sanki. Sadece kapıda genç bir kız bekliyordu. Ağladığını gördüm, kızıydı büyük ihtimalle."
Ne oluyor?
"Hastanede mi kalıyordu? Yani şey, yatmayacaksa durumu ciddi değildir. Düşünmene gerek yok." dedim umursamaz bir tavırla.
Halbuki meraktan deli olmuştum.
"Bu gece hastanede kalacakmış herhalde. Neyse, dediğin gibi. Bizi ilgilendirmiyor."
Sahteden güldüm. "Aynen."
Masadan kalktım. "Benim çalışmam lazım abi. Odamdayım."
Hemen yanından kaçıp kendimi odaya attım.
+
Evde duramamıştım.
Arkadaşıma gidiyorum diye evden çıktım ama aklım abimin dediklerindeydi. Ben neden böyleydim?
Yapmamam gerekiyordu. Hak etmiyordu benim ilgimi ve merakımı. Ayrıca bizim aramızda hiçbir bağ yoktu. Neden kendimi tutamıyordum?
Hastaneye girdim ve acil bölümüne ilerledim. Çekingen bir tavırla koridorları geçtikten sonra kaldığı odayı bulmuştum. Uzaktan gördüğüm kadarıyla Khai bankta tek başına oturuyordu.
Yanına gittiğimde elimi omuzuna koydum. "Selam."
"Lia."
Hemen kalktı ve bana sarıldı. "İyi ki geldin."
"Tamam canım. Sakin ol."
"Babam hasta, ne olduğunu bilmiyorum."
"Otur sen şöyle."
Onu otutturdum ve hemen geleceğimi söyledim.
Zayn'i görmek istemiyordum. Hayır, istemiyordum.
Durumunu merak etmiştim sadece. Bilgi almak için danışmaya gittim ama kimse yoktu.
Somurtarak Khai'nin yanına dönüp oturdum.
"Ne oldu?"
"Akşam yemek yiyecektik. Birden, yani, anlamadım. Dondu kaldı sanki."
Ağlayacağı sırada engel oldum ve kolumu ona sardım. "Nasıl şimdi?"
"İyi galiba. Biraz önce gördüm, yatıyordu."
"İyiyim ben. Hayır, gerek yok. Çıkacağım."
Zayn'in sesini duyunca kalktım ve odasının kapısını açtım. Yatakta oturmuş gömleğini iliklerken hemşire onu ikna etmeye çalışıyordu.
Beni gördü ve durdu.
Çok şaşırmıştı. Hatta uzun bir süre bakakaldı.
"Doktor görmeden çıkamazsını beyefendi."
"Tamam ben görürüm doktoru."
Sonunda hemşireyi yolladığında yalnız kalmıştık.
Dolu gözlerle ona baktığımda tek istediğim şeyi kendime bile söyleyemiyordum.
"Lia?"
"Nasılsın?
"İyiyim, ben sadece.." İç çekti ve ayağa kalktı.
"İyiysen ben gideyim o zaman." hemen arkamı dönüp gidecekken nazikçe bileğimden tutup beni durdurdu.
"Gitme."
Gözlerine baktım. Garip bir hüzün vardı.
"Senden bunu istemeye hakkım yok ama lütfen, kal."
Ses tonu çok sakin ve kışkırtıcı, dudakları ise davetkardı.
Sakin olmalıydım.
Fakat çok üzgündüm.
Bileğimdeki eli yavaşça avucuma kaydığında elimi tutmak istemişti ve ben o kadar acizim ki karşı çıkmadım.
Aptallaştığımı biliyordum.
Ne olacağı hakkında bir bilgim yoktu. Acı içinde kıvranıyordum ama yine de onun yanındaydım.
"Tamam."
+++
lia💜
zayn💜
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro