ᚑBölüm 42ᚑ
Gerçek anlamda delirmenin eşiğindeydi sarışın. Sevdiği adam fikri alınmaksızın, ailesi tarafından bir malmış gibi başka birine veriliyordu ama o hiçbir şey yapamıyordu. Gücü yetmeyeceğinden değil, Jungkook bu işe bulaşmasını net bir şekilde istemediğini söylediği için eli kolu bağlanmıştı ama planlarının da teoriden öteye gitmesine asla izin vermezdi. Jungkook onun eşiydi ve öyle de kalacaktı. Küçüğünü kendisinin değil de başka bir adamın yanında hayal dahi edemiyordu.
Sokakta, hemen kapılarının önünde ileri geri yürüyerek düşünmemeye çalışırken bunca dert yetmezmiş gibi bir de pencereden onu dikizleyen ve sürekli lüzumsuz sorular soran dedikoducu kadınlar sabrını taşırmak üzereydi. Tabi bir de maçları bölündüğü için sürekli şikayet edip duran çocuklar vardı zira Taehyung tam sahalarının ortasını ele geçirmiş durumdaydı. Ama abilerine laf edemiyorlardı çünkü hemen hemen bu mahalledeki her çocuk Kim Taehyung'dan çekinirdi.
"Taehyung!" Birden sevgilisinin sesi kulaklarına dolduğunda rahat bir nefes vermiş, kendisine doğru koşan çocuğa dönmüştü. Sağ salim buraya geldiğini gördüğü için geriye kalan hiçbir şey umrunda değildi. Dedikoducu mahalleliler bile.
Jungkook taksiden inip son birkaç metresinde koşarak geldiği yolun sonunda sevdiği adamın kollarına atladı ve nefes nefese boynuna sarıldı. Tekrar kendi alfasının kollarında olduğu için mutlu ve huzurlu hissetmişti.
Birden ayakları yerden kesildi. Ama deyim anlamında değildi bu. Saniyeler içinde sarışın olan tarafından evin içine çekilmişti ve bu afallamasına neden olmuştu. Gözlerini açtığı anda kendisini arkasından kapanan kapıya yaslı halde bulmuştu ve bu bile kesinlikle yükselmesi için yeterliydi.
Taehyung karşısındaki kızarmış yanaklara, nefes nefese olduğu için aralık küçük dudaklara ve uzun saç tellerinden kayıp gelen ter damlalarına bakarken istemsizce yutkundu. Küçük olanın verdiği her nefes yüzüne çarpıyordu ve bu onu deli gibi arzulamasına neden oluyordu.
Jungkook geleceği için annesini komşuya göndermişti. Hatta sırf ev boşalsın diye Heena'nın erkek arkadaşıyla buluşmaya gitmesine bile izin vermişti. Şu an yalnız ikisi vardı ama Taehyung da kendi verdiği karardan caymayacak kadar iradeliydi.
Yüzünü, sıcacık ve biraz da terli olan boyna hiçbir iğrenme belirtisi göstermeden gömdü. Jungkook şu an farkında bile olmadan deli gibi feromon yayıyordu. Taehyung'a da bunun tadını çıkarmak kalıyordu.
Çok sevdiği o kokuyu derin derin içine çekerek tam bulunduğu noktaya birkaç küçük öpücük kondurdu. Küçük olan hevesle sevgilisinin omzuna tutunmuş, bir elini sarı saç tellerinin arasına geçirerek asılmıştı. Taehyung'un koyduğu şartlar umrunda değildi. Onu çok fena istiyordu.
Sarışın olan ilk defa aralarında böyle vahşi bir atmosfer olduğunu hissetmişti. Elini iki yanından yerleştirdiği ince belde aşağı doğru kaydırarak avuçlarını dolduracak kadar dolgun olan kalçaları kavradı ve bir süre sıkıp bıraktı. Küçük olan birden nefesini tutmuş, daha fazlası için arzuyla yanıp tutuşurken kendisini iyice karşısındaki bedene bastırmıştı.
"Sana benim baktığım gözle bakan başka biri çıkacak diye o kadar korkuyorum ki..." Geri çekilip sevgilisinin parıl parıl parlayan kürelerine baktı ve tam burnunun üzerine bir öpücük bıraktı. "Sana böyle dokunacak..." Ardından ellerinden birini yumuşacık, pürüzsüz yanağa çıkardı ve tüy hafifliğinde okşadı. "Seni böyle sevecek..."
"Hiç kimse beni senin sevdiğin gibi sevemez. Ben de kimseyi seni sevdiğim kadar sevemem Taehyung." Parmaklarının arasındaki tutamlarla oynamaya devam ederken uzanıp karşısındaki dolgun dudaklara bir öpücük bıraktı küçük olan. "Bizi ayırmalarına, seni benden uzak tutmalarına ölsem de izin vermem."
Taehyung duyduklarıyla gülümsemiş, az önce kendisinden bir öpücük çalan dudaklara usul usul tekrar yaklaşmıştı. Tam birkaç milim kala bekledi ve "Seni benden almaya kalkan kim olursa olsun yok ederim." diye fısıldadı.
Ilık ve ıslak dili küçük dudaklar üzerinde gezindi. Ardından hâlâ sevgilisinin kalçasında duran eli uzaklaşıp tekrar güçlü bir şekilde çarptı olduğu yere. Jungkook beklemediği iki hamle arasında sıkışıp kalırken kendini tutamamış, istemsizce inlemişti. Aslında Taehyung'un böyle bir şey yapmasını bekliyordu ama kesinlikle şu an hazırlıksız yakalanmıştı. Özellikle de boğuk sesiyle fısıldadığı her cümle aklını başından almaya yetmişti.
Farkında olmadan araladığı dudaklarından içeri kayıp dilini okşayan dili hissedince sarışının tişörtünü kavrayarak parmakları arasında sıktı. "Odana gidelim." dedi yalvarır gibi. Fakat isteği göz ardı edilmiş, bunun yerine ikinci bir şaplak yemişti.
"Taehyung..." Sarışın olan hâlâ kendisini öpmediği için huysuzlanmak, hatta ağlamak üzereydi. Sevgilisi resmen ihtiyaçla kıvrandığını göre göre oyun oynuyordu.
Üçüncü kez kalçasına çarpan ama diğerlerinden daha çok canını yakan el yüzünden "Tae-yah, silkeyim." diye sızlanmış, tutunduğu saçlara asılıp alfasının kendisini öpmesini sağlamıştı.
Taehyung dirseğini küçüğünün arkasında kalan kapıya yasladı ve onun başlattığı ıslak öpücüğe tıpkı istediği gibi karşılık verdi. Ama bir yandan kafasının içinde dönen cümle canını sıkmaya devam ediyordu.
"Kim olursa olsun yerimde zaten evlenmeyi kabul etmiş ama benim olduğumu görünce daha memnun kalmış..."
"Benim..." dedi derinden gelen hırıltıyla. Ardından kiraz dudaklara daha güçlü asıldı. Jungkook onundu, onun eşiydi. Tıpkı kendisinin de Jungkook'a sadık ve ait olduğu gibi. Paylaşmaya niyeti yoktu. İhtimal dahilinde bile olamazdı bu.
Sevgilisinin gözünün git gide karardığını fark eden Jungkook onu göğsünden iterek uzaklaştırdı ve nefessiz kalan ciğerlerini özgür bıraktı. Ama bu hamlesi kalçasına inen sert bir şaplak olarak geri dönmüştü ona.
Bir yandan canı gerçekten yanarken diğer yandan aldığı zevk yüzünden gözleri yaşardı. Daha önce deneyimlememiş olduğu bu şey fazlasıyla hoşuna gitmişti.
"Beni artık durduramazsın, o sevişme bugün gerçekleşecek." dedi büyük bir özgüvenle. Güney taraflarında bozguna uğrayan tek kişi kendisi olamazdı.
"Emin ol gerçekleşir." Taehyung dalga geçer gibi yanağından makas alıp pis pis sırıttığında gözlerini kıstı ve "Seni itmesem az kalsın dudaklarımı parçalayacaktın. Sevişmeyi en az benim kadar istediğini biliyorum." dedi dişlerinin arasından. Fakat sevgilisinde kırılmaz bir keçi inadı vardı.
"Bak şu an neredesin?" Küçüğünü belinden yakalayıp kendine çekti ve sıkı sıkı sarıldı. "Kollarımın arasında." diyerek kendi sorusunu cevapladı ardından. "Ve ben hep burada olmandan daha fazlasını istemiyorum."
Jungkook her ne kadar direnmek istese de sevgilisinin sıcak ve güvenli kolları tüm sinirini almaya yetmişti. Gözlerini kapatıp başını sarışının omzuna koydu. Kalbi hâlâ deli gibi çarpıyordu ama şimdi daha huzurluydu.
Saçlarının arasına bırakılan kokulu öpücükle gülümsedi. Ardından yine alfasının boğuk sesi doldu kulaklarına. "Çünkü sen en çok buraya yakışıyorsun..."
ᚔ
(Kontrol edemedim 😫)
Sevimli fotolar koyayım da sizin de ateşinizi alayım dedim :)
Tahmin ettiğimden uzun oldu bölüm. Öyle çok bir olay olmamasına rağmen hem de...
Diğer bölüme kadar kendinize iyi bakın~
-Bunny 🐰
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro