12 épisode
Üç gündür okula gitmiyorum. Sınav haftası olduğu için mecbur gitmek zorundayım elimi yüzümü yıkayıp. Mavi şort un üzerine beyaz tişört giydim. Odamdan dışarı çıkabildim sonunda. Arkadaşlarım beni neşelendirmek için büyük çaba sarf ediyorlar ama bir türlü gülemiyorum.
"Anna sofra hazır hadi gel" Eunsun neşeli ses tonuyla konuşmaya başladı. Kahvaltı yaptıktan sonra kızlarla okula geçtik. Herkes olayı unutmuş başka birşeyler konuşuyor. Jackson ve Hyunjin bankta oturmuş bütün ders notlarını gözden geçiriyorlar. Kesin hiç çalışmadılar.
Yanlarına gidip oturduk "selam kızlar" "selam" çocukların elindeki ders notlarına göz gezdirmeye başladım evet derslerim iyi ama tekrar yaptığım süre yoksa baya düşüş yaşarım. Elime not alıp başımı hyunjinin omzuna koydum.
Biz çalışırken yanımıza Jin geldi "selam çocuklar" belki Min Jee'nin sevgilisi olmasa onunda suratına tükürürüm ama kolumu min Jee bağlıyor. "Nerdeydin hayatım" "Jungkook un yanındaydım yüzü hala acıyormüş" Jin cevabından sonra duraksadı
Çocuklardan öğrendiğim kadarıyla Yoongi Amerika ya gitmeden önce Jungkook u bir güzel benzetmiş. Başımı hyunjinin omzundan kaldırıp ayağa kalktım "ben sınıfa gidiyorum" arkamdan hyunjin'de kalktı. "Beraber gidelim" itiraz etmedim. Edecek gücüm de yok
Halsiz olduğum için hyunjinin koluna girdim "yorgunum" "önemli değil istersen kucağımda da taşırım" dediği cümle gülümsememe neden oldu. Hyunjine gülümserken karşıda kızla el ele gelen Jungkook u gördüm tabi başka kızla.
Gözlerimi üzerinden çekmek istiyorum ama yapamıyorum. Jungkook kafasını çevirdiği an göz göze geldik. Jungkook biraz daha bana baktıktan sonra yanında ki kızın dudağını öpüp el ele yanımızdan geçip gitti. O bunu yaptıkça kalbimde kırılmayan yer kalmadı.
Bazen insan hissizlikle yüzleşmek zorunda kalıyor. Vakit kaybetmeden sınıfa girdik.
_____________________
Eve geldiğimde hemen bavullarımı hazırlandım. Okuldayken annem aramış bir hafta onunla kalmamı söyledi büyük bir ameliyat geçirmesi gerekiyormuş. Normalde olsa asla kabul etmem ama kafa dağıtmaya ihtiyacım olduğu için kabul ettim.
"Anna seni bırakalım canım." Min Jee yi kafamla onayladım.
Jungkook un ağzından...
Anna'yı o günden beri pek görmüyorum. Gerçi görsem ne fark eder ki kıza demediğimi bırakmadım. Jin hyungtan öğrendiğim kadarıyla annesinin yanına gitmiş. Anna ile göz göze geldiğimde eskisi gibi bakmıyor bana resmen hayat enerjisini sömürdüm.
Yanımda ki kızda amma yapışık "elini penisimin üzerinden çek!" Sert bir tonda uyarmama rağmen kız yaptığına devam ediyor birde yetmez gibi sevimli sandığı ama bir o kadar da yapmacık bir tavır sergiliyor.
Kızın bileğini sertçe tuttum "çek şu elini dedim" montumu da alıp otelden çıktım. Telefonu elime alıp jimin hyungu aradım "neredesiniz?" "Sehun'un kafesine gel" "tamam" telefonu cebime atıp sehun'un kafesine sürdüm.
Kafeden içeri girdiğimde Jimin hyung elini kaldırdı tabi saçma salak hareketler yapmayı da ihmal etmedi. "Tamam hyung geldim elini indir" taehyung hyungun yanına oturdum. "Neden burdasınız?" Jimin omuz silkti "öylesine geldik, hadi sipariş verelim"
Jimin garsona seslendi. "Ne alırdınız?" Tanıdık sesle kafamı kaldırdım. Anna Busan dan gelmiş mi ama ne zaman. Jimin lafa atladı "lattte yanına da browni bugün Jungkook ısmarlıyorda" "niye bu sefer kimin üzerinden iddia ya girdiniz" Anna siparişleri tek tek not ettikten sonra laf sokmayı ihmal etmedi.
Siparişlerimizi Hyunjin denen çocuk getirdi. "Bu da her yerden çıkıyor" sinirle söylendiğim de Tae bana baktı "sanane ki Anna nın arkadaşı sonuçta" "yok hyung ondan demedim rahatsız edici biri" Jimin omuz silkti "bence senden bin kat daha iyi biri"
Etrafıma göz gezdirip Anna'da durdum bir hafta da ne değişti de eskisi gibi oldu. Gittiğinde ruh gibiydi onun halini görünce az da olsa pişmanlık duygusu hissetmiştim. Huyunjin'e gülmesi sinirlerimi bozuyor.
Ona baktığımı anlamış olacak ki bir anda bana nefret dolu gözlerle bakmaya başladı. Ne o gözlerini ayırdı gözlerimden ne de ben. Öyle duygusuz bakıyor ki sanki karşısında insan yokmuşçasına neden bu kalbimi sızlatıyor.
Daha fazla Anna ya bakamam, bakamadım. Pişman mıyım bilmiyorum ama yapmasay dım dediğim tek bir şey var o da okula rezil etmemeliydim ya da kalbiyle oynamamlıydım. Keşke Jin hyungu dinleyip bu oyundan vaz geçeydim.
"Jungkook hadi hesabı öde de gidelim" "siz önden çıkın hyung ben ödeyip gelicem" diğerleri arabanın yanına gitti bense hala oturduğum yerden kalkmadım. Biraz daha kendimle savaştık tan sonra kasiyer in yanına gittim.
"Tutarınız 75.32 won" Anna kafasını kaldırıp yüzüme bakmaya bile tenezzül etmedi demek ki o da sevmemiş beni bu kadar çabuk unuttuğuna göre. Cüzdanı çıkartırken Hyunjin geldi bu bokta sülük gibi yapıştı kıza
"Anna ben bakıyım istersen" "hayır hyunjin ben yaparım" Hyunjin kollarını birbirine bağlayıp Anna yı seyretmeye başladı. Kartı sonunda buldum bulmasına ama sinirim hala geçmedi. Bu çocuğu bir güzel benzetmem lazım
"Verecek misin artık şu lanet kartı" Anna elini uzattıp bana boş gözlerle bakmaya devam etti. kartı eline verirken parmaklarımız birbirine temas etti ama Anna hızlı bir şekilde kartı alıp teması bozdu.
_______________________
"Jungkook iyi misin?" "Neden sordun taehyung?" Omuz silkip oyun kumandasını eline aldı "kızı gördüğünden beri bir tuhafsın ufaklık" diğer kumandayı da ben aldım "sana öyle gelmiş"
Yıldıza basmayı unutmayın ⭐ a basmayan hayatında asla BTS i göremesin🙏
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro