33.Bölüm*Mutlu Günler(imiz)*
15.04.2018Tarihinde yayınlanmıştır. Gözükmeyenler için tekrar yayınlıyorum.
Uzun bir bekleyişten sonra aranıza geri geldik sizleri çok özledik umarım bölüm içinize siner❤️😊
Multimedia:Mutlu aile tablosu. Elimde olsa emojiler orda olmazdı :(
Bölüm şarkısı:Brett Young "Mercy"
Bölümün sonlarını bu şarkı ile yazdım sizde öyle yapabilirsiniz (=
Mira♚
Mertin kapıyı açıp ikimiz arasında giden bakışları ile ona verecek bir cevap aradım. Bakışlarım Sarpa, 'yardım et' dercesine çevrildi. İkimizde birbirimizden eş zamanlı olarak uzaklaştık.
"Oğlum senin bu annen çok şımarık" açıklamaya bak çocuğa ne diyor ya! Sanki ben yaptım. Bakışlarım Sarpa yöneldiğinde tepkime karşı yüzünü alaylı bir ifade aldı.
Ama ben bunun altında kalırmıyım? Kalmam!
"Yok oğlum ne yaramazlığı senin babanı dövüyordum ben. " diyerek elime kepçeyi aldım. "Aşkım napıyorsun? Bırak onu kötü örnek oluyorsun çocuğa"
"Anne babamı dövmee" diyerek Sarpa doğru koşturdu çocuğum.
Sarp Merti kucağına aldı. "Gel oğlum gel kurtar beni annen delirdi dövecek şimdi"
"Öylemii Sarp beey"
"Öyle Mira hanıım"
"Bak işte şimdi bittin" diyerek İkisine doğru atılınca kaçmaya başladılar. Mert Sarpın boynuna sarılmış 'baba kaç annem yakalıycak şimdi' diye bağırıyordu.
Evde daha fazla koşamayıp salonda durdular. Merti yere indirdi Sarp ve yere çöktü. "Yere çöktüm dokunulmazlığım var" diyerek güldü. "Banane öylemi dedik biz!" diyerek beline sarıldım. Mert yanıma gelip hırkamı çekiştirmeye başladı. "Anne babamı bırak! "
"Hayır bırakmam!"
Gülüşlerimiz evde yankılanmış küçük oyunumuzu bırakmış koltuğa uzanmıştık. Mertin uykusunun gelişi ile gözlerini ovalaması ile yanağını öptüm.. "Hadi yatağa bakalım küçük adam yorulmuşsun iyice"
"Ama uyumak istemiyoyum sizinle buyda duymak istiyoyum."
"Olmaz ama oğlum yorulmuşsun hadi yat sen" diyerek kucağıma alıp odasına götürdüm. Mert daha fazla itiraz edemeyip uyurken Sarpın yanına geri gittim. Yastığı alıp kafasına geçirdim.
"Lan noluyor!"
"Şımarık ha! Şımarık sensin şımarık!" diyerek birdaha yastığı geçirdim kafasına.
Koltuğa dizlerimin üzerine çıkıp peş peşe yastıkla vurdum yüzüne. "Bide benim üzerime atıyor!"
Kahkahalarının arasından yastığı engellemeye çalışıyordu. "Gel bi gel" diyerek bileğimi tuttu. Yanına çekerken belime sarıldı.
"Ya bıraksana beni!"
***
"Anne hadi ya " bavulu merdivenlerden indirmekle uğraşırken bir yandan da Mertin arabının yanından seslenişleri ile acele etmeye çalışıyordum.
"Geliyorum oğlum az bekle yaf"
"Ama anne hadi!" diyerek sabırsızca yerinde zıpladı.
Arkamdan gelen kollar bavulu elimden alıp merdivenleri hızla inerken gülmeye başladım.
"Ya madem taşıyacaktın neden uğraştırıyosun beni?"
"Hoşuma gidiyor"
"Ney hoşuna gidiyor?"
"Uğraşmaaan"
"Ya bak gelsene sen bi" Sarp gülerek araba'nın bagajına doğru yürüdü ve bavulu yerleştirdi. Kapıları açıp Merti kucakladı.
"Gel bakalım Hergele önünü bağlayalım. " Yanlarına gelince bende Merte baktım. Sonrada yerime geçtim. Bende kemerimi takarken arkadan Mertin neşeli sesi geliyordu.
"Baba içeyisi çot cıcak açsana şunu" Sarp gülüp camı yarıya kadar indirdi.
"Oldumu beyefendi?"
"Oydu" diyerek arkasına yaslandı. Benimde dudaklarımda belli belirsiz bir gülümseme belirdi.
Ne güzel bir aile olmuştuk.
Yolculuğun yarısında dinlenmek için durduk. Sarp Merti kucağına aldığında benimde elimi tuttu.
"Baba daha çok vaymıı?"
"Az kaldı oğlum"
"Ben çok sıkıldım amaa"
"Bizde sıkıldık annecim"
"Eff"
Sarp'ta bende Mert'e gülerken kafamı kocamın omzuna yasladım. Babasına ne çok benzer olmuştu böyle.
***
"Babanneee" diyerek içeri koşturan Merte Sarp ile gülerken bizde eve girdik.
"Ay özlemişim ben torunumu"
"Bizi özleyen yok zaten" diyerek Sarp annesine naz yaparken ben gülmek ile meşguldüm. "Ay deli çocuğum benim tabiki sizide özledik."
"Yok anne yok sen Merti özlemişsin"
"Baba kışkanmasana beni"
"Evet babası kıskanmasana yiğenimi"
"Ooo ablamda gelmiş" iki kardeş birbirine sarıldılar. Sonrada biz sarıldık birbirimize. Duygu abla Merti kucağına aldı.
"Hoşgeldin halam"
"Hoşbuydum haya"
Yol yorgunluğundan olsa gerek bir süre sonra Mert dedesi ile oyun oynarken uyuya kaldı. Bunu fırsat bilip bizde yemek yedikten sonra uyumak için odaya geçtik.
Sarp kollarını belime sarıp gözlerini kapattı.
"Yoruldum ya" alnımı öpüp dolaba yönelirken ben kendimi yatağa attım.
"Hala bıraktığım gibi odam valla annem hiç dokunmamış toz bile almamış." Sarpın öyle konuşması ile güldüm. "Yaa almış ya kadın"
"Yoo almamış" şimdi oda sırıtıyordu.
Sarp izin aldığı için Orduya gelmiştik. Yazın burası güzeldi. Bundan sonra ise benimkilere gidecektik. İki buçuk haftalık bir tatilimiz vardı hepi topu bir hafta burada bir haftada orada duracak daha sonra ise de şehrin maratonuna geri dönecektik.
Gözlerim bu düşünceler ile kapanırken yatağın bir kenarının çökmesi hissettiğim son şeydi.
***
Duygu abla ile beraber kahvaltı hazırlarken Mertin huzursuzluğu canımı sıkmaya başlamıştı.
"Annee yaaa anne burası çok sıcak" yaz ayındaydık ve burası gerçekten de çok sıcaktı.
"Ya Sarp Merti alırmısın biraz? "
"Anne hayıy gitmek istemiyoyum yaa" diyerek ağlamaya başladı. Duygu ablaya kısa bir bakış attım. "Sorun yok ben hallederim burayı" dedi. Ona minnetle gülümsedim. Merti kucağıma aldığımda alnı çeneme temas etti.
Bu çocuk gerçekten yanıyordu.
"Abla Mert yanıyor ya" diyerek telaşla ateşine baktım. Duygu abla doğradığı şeyleri bırakıp yere benim gibi çömeldi.
"Sarp buraya gel çabuk! " diyerek telaşla içeriye seslendim.
"Noluyo yaf bi çocuğa bakamadınız" diyerek içeri girdi.
"Sarp Mert yanıyor!"
"Ne yanıyor ya, dur bakim" diyerek yanımıza geldi ateşine bakıp kucağına alırken Mert kollarını Sarpın boynuna doladı. Banyoya hızla yürürken bende peşlerine gittim. "Hanım suyu ayarlasana bi"
Duşakabinin içine girip suyu açarken o anki panikle ıslanmayı hesaba katmamıştım. Sarpta duşun içinde olduğundan oda ıslanırken duş başlığını elime aldım. Mert ıslandığı için huysuzluklarına devam ediyordu.
"Ya istemiyorum ben" desede ıslanmıştı.
Havlu getiren Duygu abla bize gülümserken havluyu elinden alıp Mertin üzerine örttüm.
"Siz nasıl anne baba oldunuz ya" derken gülüyordu.
İki ıslak Mertin üzerini çıkarmakla uğraştığımızdan bişi diyemedik. "Hadi gidin de üstünüzü değişin siz ben halacığımın üzerini çıkartırım"
Sarp kafa sallarken üzerindeki tişörtü çıkarttı.
"Ben annemi istiyoyum o değiştiysin" diye ağlayan Mert ile Sarpı gönderip Mertle ilgilendim. Üzerini değiştirdikten sonra Merti Duygu ablaya verip bende üzerimi değiştirmek için odaya gittim.
Yarım saat sonra Mert ilaç içmiş kucağımda uyuya kalmıştı. Sarp yanımıza gelip otururken Mertin alnını öptü.
"Düşmüş sanki Ateşi"
"Düştü" diyerek fısıldadım.
Alnımı öpüp omzuma kafasını koydu. "Telaşlanmanı seveyim"
"Ya öyle deme korktum birden."
"Olsun öylede güzeldin" gülümsedim.
"Sende telaşla banyoya götürdüğünde öyleydin"
"Babasıyım sonuçta napsaydım?"
Sarpa doğru dönüp saçlarının arasına öpücük bıraktım.
"En iyisini yaptın adam."
⚛️
Ya sen ciddimisin? Çok tatlılarmış gerçekten de.
Öyleler gerçekten de.
En güzel yeri neresiydi peki?
Oda şöyle olmuştu aslında haberimiz yoktu.
⚛️
"Kalk bakalım uykucu annesi oğlum acıktı benim"
"Sarp biraz dur"
"Olmaz annesi olmaz işimiz var hadi kalk daa valla anneme söylerim."
"Tamam bee kalktım işte."
"Oğlum kapat bakim gözlerini"
"Niye baba?"
"Sen bi kapat bakim"
"Kapattım."
Sarp bana yaklaşıp dudağımı öpüp geri çekildi. "Açabilirsin şimdi Hergele"
"Naptınııız kii"
"Boşver oğlum sen onu,hadi anneni öp de uyansın" diyerek kucağıma verdi oğluşumu.
Oğlum yanaklarımı öperken kafasını boynumun yanına bıraktı.
İçim kıpır kıpır olurken bedenim uyuşur gibi olmuştu.
Yataktan kalkıp Merti de kucakladım.
Elimi alnına koyup ateşine baktım"Nasılsın annem bugün? Ateşinde yok gibi"
"İyiyim annem babamın bize sürprizi varmış"
"Ne sürprizi ki bu"
"Biymiyoyum söylemedi onu sadece hemen hazırlanmamız lazımmış"
"Hazırlanalım bakalım" diyerek bavulun yanına ilerledim. İçinden kot pantolonumu çıkartıp üzerinede beyaz bir tişört çıkardım.
"Anne ben beşiktaşlı şoytumu giymek istiyoyum"
"Annem hava çok sıcak değilmi?"
"Oysun" dedi küçük omzunu silkerek.
"Tamam o zaman üzerine beyaz beşiktaş tişörtünü giy olurmu? "
"Tamam"
Elimden aldığı kıyafetlerini giymek için odadan çıktı. Üzerimi değişip bende odadan çıktığımda Mert babasının kucağına oturmuştu. Ikisinin yan profilleri birbirlerine çok benziyordu. Siyah gür saçları dağılmış uzun kirpikleri yüzlerini gölgelendiriyordu. Mertin dudakları benim gibiydi ama babasınınkiler gibide koyu kırmızı rengi almıştı. Tek farkları sakaldı sanırım.
"Eee nereye gidiyomuşuz bakalım? "
"Anne az duyuymuçun maç izliyoyuz çuyda"
Merte herkes gülerken Duygu abla Merti taklit etti.
"Niye taklit ediyon len oğlumu? Ne biçim halasın sen?"
"Heh bana bulaşmasan olmuyo zaten Sarp" Sarp güldü. "Valla olmuyor"
"Oğlum kaç yaşına geldin hala ablana sataşıyorsun"
"Anne ben evlendim çocuğum oldu bak kızın evde kaldı benden demesi o yüzden uğraşıcam. "
Duygu abla uzanıp yastığı Sarpa fırlattı. Hepimiz kıkırdarken Sarp uğraşmaya devam etti. "Ne yani kızım yalanmı? bak üç yaşına geldi Mert Ahi dört yıldır evliyim yaşlandım sayılır."
"Ay Sarp seni hiç çekemem kardeşim"
"Niyeh"
"İştee"
"Haya baba bi şuşun da"
"Ay benim oğlum sinirlenirmiymiş?"
"Anne bi duy daa"
Sarp Merti kucağından indirip annesine verdi ve yanıma geldi. "Anne az gelmeyin bi"
"Oğlum noldu?"
Kolumdan tutup peşi sıra sürükledi odaya, ne olmuştu birden?
Kapıyı örtüp sinirli sinirli üzerime yürürken birden bire neye sinirlendiğini çözmeye çalıştım.
"Noluyor adam? "
"Şimdi bişey yapıcam ama bağırmıycaksın"
"Ne yapıcaksın da bağırmıycam?"
***
Sarpın size süprizim var diyerek bizi arabaya bindirmesi ve valizleri arabaya tıkışını Mertle hayretle izledik.
"Anne babam valize napıyor?"
"Katliam sanırım"
Sarp soluk soluğa yanımıza gelip koltuğuna geçti. "Hazırmısınız sürprizime?"
"Hazırız da neymiş ki bu?"
"Onu söylemem" diyerek gülümsedi. Sonra kafasını bana doğru yaklaştırıp eğlenir bir ifade ile sordu. "Aşkım dudağın çok acıyomu?"
Sarpa olan sinirim hala geçmiş değildi. O an aklıma geldikçe yine sinirleniyordum. Çünkü ben birden sinirlenmesine anlam veremezken Sarp beni duvar ile arasına alıp dudağımı ıssırmıştı.
Utandığımdan yerin dibine girmiştim çünkü Feride annegil de görmüşlerdi.
"Sarp sus tamam mı? Yoksa seni gerçekten döverim"
Sarp kahkaha atıp önüne dönerken arabayı çalıştırmıştı.
Bir süre sonra gittiğimiz yollar ve tabelada gördüğüm Rize yazısı ile olayı anlamış heyecanla Sarpa dönmüştüm.
"Ne yani Rizeye mi gidiyoruz!"
Dudaklarının kenarı kıvrıldı ve ben o kıvrılan yerleri öpmek istedim. "Evet" Mertin koltuğa sinmiş etrafa mel mel bakışını fırsat bilip yanağını öptüm Sarpın.
"Noldu demin dövüyodun şimdi öpüyosun"
"Aslında hala dövebilirim"
"Dövsene bi" dedi hülyalı hülyalı baktığı gözleri ile. İçim erimişti o böyle bakınca.
"Bilerek yapıyosun demi?" dedim iç çekerken.
Güldü. "Hemde nasıl"
Biz iki aşık birbirimize kendimizden geçmiş gibi bakarken araya oğlumun girmesi ile ona döndük.
"Anne baba daha ne kadar var? "
"Var oğlum biraz daha"
⚛️⚛️
Rizeye geldiğimizde Sarp bizi balayı yaptığımız yere getirmişti. Yine aynı evde kalacaktık. Sarp kollarını belime sarmış boynuma buse bırakırken Mert koşturmakla meşguldü.
Yeşili tıpkı benim gibi çok seviyordu. Karadenize aşıktı.
Kendini çimlere bıraktığında bizide yanına çağırdı. Sarp ellerimizi kenetleyip Mertin yanına ilerlemememiz ile bizde oturduk çimlere.
Burada Mertin görmesini istediğim şey kesinlikle ağaç evdi.
"Annem sana bişey gösterelimmi?"
"Ney ki o?"
"Bak şu çalıların arasından bir yol geçiyormuş sonunda da büyük bir süpriz varmıış"
"Yaa koşabilirmiyim o zaman? "
"Fazla koşma bizde gelelim seninle beraber"
Mert önden sevinçle koşturup ilerlerken bizde Sarpla arkasından geliyorduk.
Mert'in yüzü hayal kırıklığı ile düşerken bizde şaşırmıştık.
Ağaç evin çatısı kırılmıştı. Bir zamanlar büyük bir zevk ile oturduğumuz iç kısmına bir sürü yaprak dolmuştu. Daha da kötüsü olarak üzerine değişik yazılar yazmışlardı.
Mert yanımıza doğru yürüyüp önümüzde durdu. "Noymuş oyda?"
"Bilmiyorum annecim" dedim göz yaşlarını silerken Sarpa baktım. Oda üzülmüşe benziyordu.
Benim gibi dizlerinin önüne çöktü. "Mert oğlum biz seninle marangoza gidip tahta alalım sonrada onaralım hem yeni bir rengede boyarız istermisin?"
"Geyçekten mi?"
"Gerçekten tabi oğlum."
Mert sevinçle ikimizinde boynuna sarıldı.
"Sizi çot seviyoyum ya"
***
Mert ve Sarp ağaç evin çatısını onarmış boyamaya başlamışlardı.
Ben ise yere masaörtüsü sermiş yemekleri buraya taşımıştım.
"Anne geyseneee" diye bana seslenen Mert ile onlara döndüm. Güneş gözümü acıtırken elimi alnıma koydum.
"Bekle geliyorum annecim"
Oturduğum yerden kalkıp yanlarına ilerlediğimde Mert elimi boyaya batırdı. "Şimdi bunu buyaya bas anne hadi!"
Kırmızı renkli boya evin çatı kısmının altındaki boş yerde parmak izimin şeklini almıştı.
Sarp'ta elini beyaz boyaya batırıp elimin yanına batırdı.
"Baba bendee" diyerek gülen Mert ile Sarp Merti kucağına aldı. Küçük eli bizim ellerimizin yanında mavi boya ile şekil alırken onun gülüşü bize yetmişti bile.
Boyalı elini Sarpın buruna bulaştırdığında gülmesi sonrada Sarpın suratını asar gibi yapıp Mertin burnunu kırmızı yapmasını izlemek çok güzeldi.
Hep saklamak, her defasında tazeliğini koruyup aynı hislerle bakmak istediğim bir Rönesans tablosu gibiydi.
Mert Sarpın kucağında oldukça mutlu kahlalar atarken Sarp beni belimden yanına çekti. Bir yanağımı oğlum bir yanağımı aşkım öperken yüzümdeki gülümsemem tarifsizdi.
(Müzik açabilirsiniz multide)
⚛️
-Karşılıklı güzel bir aşkın çocuğuymuşsun. Seni fazlası ile sevmişler ve üzerine titremişler.
-Öylelerdi. Birbirlerini hiç kırmadılar bu konuda babamın da emeği büyüktü. İkiside inatçıydı ama babam arada annemin inatçılıkta onu yenmesine izin veriyordu.
-Tahammül edemediği oluyomuydu?
-Bazen ennemde yeniyordu tabi.
-Peki ya şuan, şuan napıyorlar?
-Seviyorlar
⚛️
Sarp♚
Oturduğum koltukta uykum gelirken hanım nereye kayboldun demekten kendimi alamıyordum.
Neredeydi benimki?
Mira bahçe sepeti ile içeri girdiğinde şapkasını çıkardı kafasından.
"Dışarısı çok sıcak"
"Ev çok serin"
"Sen yat zaten işimiz var o kadar hiç kalkmıyosun"
"Aşkım az gel daa söylenme bi sonra hallederiz işte"
"Gelecekler diyorum sen hala otur orada"
Yerimden kalkıp yanına ilerledim. Elini tutup avucunun içini öptüm.
Hiç dayanamadığı masum bakışlarımı ona gönderirken ellerini sakallarıma koydu ve Gözlerini kapattı.
"Huysuz bir ihtiyara döndün"
"Sende huysuz bir nineye döndün"
"Ben nine değilim gayette gencim bikere"
"Tabiki gençsin aşkım o zaman ben neden dede oluyorum? "
"Sen dede olda kimse bakmasın."
Gülmemi engeleyemedim. Tatlı tatlı bakışları ve ses tonu o kadar şirin duruyordu ki. Uzanıp öptüm alnından.
Mert koşturarak yanımıza geldi. "Geldiler geldiler!"
"Ya bak geldiler işte salata kaldı!" dedi telaşlı telaşlı.
"Merak etme annem yeni birini almaz bana bir salatayı yapmadın diye" omzuma birtane geçirdi. "Seni çok pis döverim"
"Naparsın naparsın?" diyerek biraz daha yaklaştım. Bu sefer zar zor nefes aldı. Dudaklarımın kenarında muhip bir gülümseme belirdi. "Dö-verim"
"Ben öpmeyi tercih ederdim hanım."
Mert annemlerle içeri girdiğinde yüzünde güller açıyordu. "Babaanne dedee, dayıı, gelsenize! "
Mira♚
Tüm aile bize toplanmış arka bahçede mangal yakacaktık. Hala İstanbuldaydık. Ama bahçeli bir eve taşınmıştık. Sokakta Mertin oynamasına gönlüm el vermiyordu Sarp ise Mert teknoloji bağımlısı olmasın diye uğraşıyordu o yüzden dışarda dursun oynasın istiyordu. Dışarıda bilmediğim bir sürü insan varken oğlumu dışarı çıkarmak bana saçma geliyordu.bizde o yüzden en doğru kararı bu eve taşınmak ile bulmuştuk.
Herkes birbiri ile tokalaşmış, bahçede kahlalar eksilmezken Bekir abi ve Sarp mangalın başında birbirlerine dalaşıyordu. Can onların yanına gelmiş oda Sarp ile uğraşmaya başlamıştı. Miray ve Mert aynı zamanda dadiğer çocuklar koşturup oynarken büyükler sohbet ediyor, biz kızlar ise sofrayı bahçeye taşıyorduk.
İşte neşeli bir aile tablosu buydu benim için. Hayallerimi süsleyen adamım ile yaşadığım bir dakikanın bile verdiği önem çok başkaydı. O bitaneydi ve benimdi.
Ve biz birbirimizin Diğer Yarısı yol arkadaşı, sırdaşı, arkadaşı, karısı, kocası... Bütün bu sıfatları içimizde taşıdık. Sadece karı koca değil çok sıkı da dost olduk.
En kötü kavgamızda kalp kırmayı değilde gönül almayı seçtik. Darılmayı değilde sarılmayı seçtik. Her geçen gün biraz daha çok sevdik hiç eskitmedik sevgimizi. Uğraştık, zıtlaştık, telaş yaptık, ama kötü söz etmedik. Aynı şeyleri düşünüp söylediğimiz onca sözün değerini asla kaybetmedik. Bir insan birini nasıl sevilir dediklerinde keşke daha önce tanısaydık birbirimizi bişey olsaydı da başıma kalsaydın diyerek sevdik.
Ve bizim hikayemiz sizin için burada bitti, biz ise hep devam ettik.
-SON-
UMARIM OKUMADAN GEÇMEZSİNİZ:')
Merhaba sevgili Diğer yarım okurları hepinize buraya kadar gelip okuduğunuz oylarınız ve yorumlarınız ile destek olduğunuz için çok teşekkür ederiz.
Bu kitap benim ilk kitabım değil fakat yeri çok ayrı kurguyu yazdığımız güzel insan... Sen iyiki varsın hepte var ol.
Bu kitabı yazmam başta bir şakayla başlasada sonra ciddileşti ve bizde başladık yazmaya. Yavaş yavaş artışını görmek bizleri çok sevindirdi. Sizler iyiki varsınız ve bizler sizleri iyiki tanıdık.
Bu bölüm Diğer yarıma veda edişimiz...Sarp ve Mira'ya veda edişimiz... bu satırları yazmak beni ne kadar duygulandırsada tadında bırakmak daha güzeldir umarım final bölümünü beğenmişsinizdir hiç bir kitabıma Final demeyi sevmedim ve istemedim, ben final desem bile o bittiğinde ettiğiniz hayaller güzel hisler sizde final olmadığı için bende final demedim.
Şimdi bir kaç gerçek fısıldayacağım;
Sarp ve Mira hiç kavga edip ayrılmadılar veya kırıcı sözler söylemediler bunun nedeni en başta önsözde de söylediğim gibi karakterlerimizin gerçek oluşu ile ilgili.Onlar ufak tartışmalar yaşadılar fakat hiç tartışıp kırıcı konuşmadılar ve ayrılacak noktaya gelmediler umarımda gelmezler.
Gerçek sevgide bu değilmi zaten?
Ayrıca onların arasında çıkan tartışmalar mesafelerden ötürü çıktı. yanında olamamaktan, ama buna rağmen hep yanındaymış gibi davranarak sıyrıldılar. Şimdi diyeceksiniz ki Sarp ve Mira mesafe yaşamadılar hiç. Evet haklsınız onlara yaşatmadık çünkü gerçek hayatta bu ikili tanışsa nasıl olurdu diyerek yazdık satırlarımızı. Biz kitaba ancak bu kadar uyarlayabildik onların mesafe aşkını.
Gerçek hayatta olanlara uyarlanmış hayal ürünü oldu Diğer Yarım. Şimdi bu satırları okuyan sizler iyiki buraya kadar geldiniz... Okudunuz... Güldünüz... Üzüldünüz... Yanımızda olup kitabımızın tanınmasını büyümesini sağladınız.
Hepinize çok teşekkür ederiz.
Kitapta kullandığımız şarkıcı: Sagopa, ikilinin en sevdiği sanatçı. Uçak tişörtü Sarpı canlandıran karakterimizin çizimi. Bölümdeki kişilerin hepsi gerçek bir kaçının ismi değişik. Karakter özellikleri hepsinin aynı hiçbir değişiklik yapılmadı.
⚛️Ve birde özel bölüm mutlaka yazılacaktır. (1-2bölüm)
Miranın hamileliği ve Sarpa çektirdikleri, Mert Ahinin okula başlayışı Sarp ve Mira'nın evlilik yıl dönümleri gibi. Sizinde aklınıza yazmamızı istediğiniz bir özel bölüm varsa buraya yazabilirsiniz fikirlerinizi.
Bunların dışında Merak ettiğiniz sorular varsa bekliyorum Yanıtlamak için.
⚛️
Ve bu kısım da Diğer Yarıma ismini veren sebeptir arkadaşlar.
Bazı insanların yan yana olma şansları yoktur, el ele tutuşabilme, sarılabilme, aynı yoldan geçme, hepsini geçtim aynı şehirde olma ihtimalleri yoktur. Birbirlerini hiç görmeyen iki insan bir gün birbirlerine aşık olur ve bunca ihtimale karşın birbirlerini sevmeye korkmazlar. Korkmadan severler dokunmadan, sarılmadan, kokusunu almadan... Ve yüzlerini bile görmemiş iki insan her gece beraber uyur, her sabah birbirlerine gülümseyerek bakar, beraber güler, beraber film izler ve birbirlerinin hayallerine sarılırlar. Sonra öğrenirsiniz ki aşk fiziki değil ruhsaldır. Ruhunu tamamlayan insanı bulduğunda hiçbir engeli tanımaz kaf dağının arkasında ki insanı dahi alır yanı başına getirir.ve sen kendini her gece ona sarılı halde bulur, onun rahatlığı ile uykuya dalarsın.
İşte bu yüzden Diğer Yarımsın...
Mutluluk ile kalın...
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro