4.Bölüm
Uyandığımda, perdeler açılmış ve güneş tüm bedenimi yakmıştı. Gözlerim Emre'yi arıyordu, ama yatağında yoktu. Saate baktığımda epey geç olduğunu farkettim. Okula gitmiş olmalıydı. Salona indiğimde, televizyonun üzerinde Notlar yazıyordu.
'Peri kızı günaydın'
'Ben okula gidiyorum'
'Dersim biter bitmez, hemen gelicem'
'Kahvaltı hazır seni bekliyor'
Kendimi koltuğa atarak, gülmeye başladım. Çok güzel duygular yaşıyordum. Rüyada olduğumu düşünerek bir çok kez, cimcirdim kendimi, ama canım acıyordu ve bu huzur denen şey gerçekti. Emre benim huzurum olmuştu. Bir an önce gelsin istiyordum. Biraz birşeyler atıştırarak. Emre' nin odasına çıktım. Ne kadar düzenli biriydi. Yatağı bile topluydu. Dolabının üzerinde, not kağıtlarında yazan şiirler vardı. Oldukça yetenekliydide.
Kurulmamış bir düş söyleyin bana. Yıkılmamış hayal
Sevmemiş insan gösterin, parmağınızla.
Yok diyebilecek kadar yok.
Gel diyebilecek kadar varsın mesela, ama yok.
Sevme diyebileceğim dilim var ama, kalbim yok.
Koskoca İzmir var içinde sen olan.
Aynı nefesler var ama, sen yine yok.
Söylenecek çok söz var, yazılacak çok şey
Kırılan bir kalbim var.
Yastıklarımı ıslatan gözyaşlarımda.
Birde kalemim var yanı başımda.
Seni cümlelere dökmemi isteyen
Sen ile biten yüklemlerim var
Noktasına kadar sen olan.
Düşlerimin düşüşlerimin yaralarında sen.
Ne yok biliyor musun?
Ben ile başlayan sen ile biten bir biz yok.
Kime yazmıştı bu şiirleri acaba. Bu kadar derin duyguların yaşandığı kişi olmak için nelerimi vermezdim. Hepsi birbirinden duyguluydu okurken yaşıyordum sanki.
Sensizliğin susuzluğunda yutkunamadığım günlerdeyim.
Yerlerdeyim, başım dizlerimin üzerinde.
Arkama yaslansam gelecek gibisin. Uzansam yanımda, Gözlerin gözlerimde.
Ellerinden tutsam sevecek gibisin.
Bırakırsan tutsak olacak kadar deliyim.
Delin olsam beni sever misin?
Gözyaşlarımı tutamıyordum, Adıma şiir yazabilecek kadar bir şairim olmamıştı benim. Hiç bir zaman şiir olmayacak gözlerim.
-Peri kızı ben geldim.
Emre gelmişti. Gözyaşlarımı silerek aşağıya indim.
-Sen ağladın mı gözlerin kıpkırmızı olmuş?
Sesim titriyordu. Kafamı iki yana sallayarak
-Ha hayır
-Gel buraya küçük hanım ne oldu anlat bakalım.
Beni kendine çekerek sarılmıştı. Kokusunu her an bitecekmiş gibi çekiyordum içime ellerime hakin olamamıştım kollarım Emre'nin tüm vücudunu sarmıştı. Kafamı yukarıya kaldırarak kendimi geriye çektim.
-Abim aklıma geldi yine o yüzden.
Tekrardan çekti beni kendine. Nefes alış verişini duyabiliyordum. Hafifçe fısıldadı kulağıma
-Korkma Peri kızı ben yanındayım, bak buradayım.
Bu an bu dakika bu saniye bitsin istemiyordum. Ama onun kalbinde başka biri vardı. Bana sadece korktuğum ağladığım için sarılıyordu. Bu düşüncelerle irkilerek kendimi geri çekerek koltuğa oturdum. Yukarıya çıkıyordu. Üzerini değiştirecekti sanırım.
-Kumsal telefonun çalıyor
-Geliyorum
Arayan Yağmurdu. Telefonumu alarak aşağıya geri indim. Tekrardan Yağmur'u arayarak koltuğa uzandım.
-Kumsal nerdesin? Kapıdayım
-Dur geliyorum
Kapıyı açtığımda Yağmur şaşkın bir şekilde bana balıyordu.
-Emre hoca ve sen
-Hayır düşündüğün gibi değil geç içeri anlatacağım.
Yağmur şaşırmış bir şekilde beni dinliyordu. Tek tek anlattım herşeyi
Emre aşağıya indiğinde bize doğru gelerek gülümsüyordu.
-Hoş geldin Yağmur
-Hoş buldum hocam
- Emre dersen sevinirim
Yağmur hafif bir gülümsemeyle bana bakarak konuşuyordu
-Pekala Emre
Hepimiz gülmeye başlamıştık. Emre karşımıza geçerek
- Kızlar dışarıya çıkalım mı ne dersiniz?
Suratım asılmıştı ya abim beni bulursa diye düşünmüştüm.
-Abim ne olacak?
-Yanımda biz olucaz ve bi arkadaşımda gelicek tabi rahatsız olmazsanız
Kumsal lafa ağlayarak
-Kumsal bütün gün senin yanında olacağım korkma.
-Hadi o zaman kızlar Kumsal siz hazırlanın bende giyineyim çıkalım.
Yağmur' la yukarıya çıktık o makyajını tazelerken bende mavi t-shirt ve kot pantolonumu giyerek hafif makyaj yaptım. Hazırdık. Tesadüfmü bilmiyorum ama Emre'de mavi giyinmişti. Çok tatlı gözüküyordu.
Yağmur merdivenden koşarak inerken
-Biz hazırız çıkabiliriz
Diye bağırıyordu. Mutluluktan yüzüm hep gülüyordu. Ayakkabılarımı giyerken gözlerim kapımdaki nota takılmıştı.
-Ben sana beklemeni söylemiştim nereye kadar kaçıcaksın seni bulacağım.
Emre elimdeki notu alıp okudu. Olduğum yerde donakalmıştım. Yine sarılarak teselli etmeye çalışıyordu. Bu sefer içimdeki korku geçmiyordu sahada büyüyordu.
-Emre çıkmasak olmaz mı?
- Hava almak sana iyi gelicek korkma lütfen
Yağmur elimden tutup sarılmıştı omzuma
-Kumsal bizi bulamaz korkma
Kafamı sallayarak onayladım. Arabaya bindiğimizde birazda olsa içim rahatlamıştı. Yolun kenarında Emre'nin bahsettiği arkadaşı binmişti arabaya. Sarı saçlı bembeyaz teni vardı. Yağmur beni dürtüyordu ama konuşacak halim bile yoktu. Sadece gülümsüyordum. Kısa bir süre sonra indik arabadan. Bostanlı sahile gelmiştik. Bi kafeye oturup Emre'nin arkadaşı Mert'le tanıştık oldukça kibar be konuşkan bir çocuktu. Yağmur' la oldukça iyi anlaşmışlardı. Emre gözlerimin içine öyle bakıyordu ki, utancımdan önümdeki içtiğim kahveye bakıp duruyordum. Birazda olsa aldığım hava iyi gelmişti. Kahvelerimizden son yudumu alıp çıktık kafeden. Biraz sahilde yürüyüp arabaya bindik. Mert'i aldığımız yerde indirdik. Eve geldiğimizde Yağmur arabasına binip gitti.
Kapının önüne geldiğimizde yine bir not vardı. Etrafıma bakarak notu okumaya başladım.
'Sevgili kardeşim beni hiç özlememiş.'
Kalbim yerinden çıkıcaktı sanki. Emre koşumdan tutup içeriye çekti beni. Elleriyle kafamdan tutarak,
-Şşşş sakin ol
-Emre ben çok korkuyorum. Amacı bana zarar vermek.
-Farkımdayım canım, Az kaldı şu oluş bitsin gidicez buralardan söz veriyorum.
-Ben şu durumda okulumu düşünemiyorum. Gitmek istiyorum buralardan.
-O zaman şöyle yapacağız kabul edersen. Seni Ankara' ya kız kardeşimin yanına göndereceğim. Okul bitince hemen gelicem.
-Kardeşin ne der peki bu duruma.
-Ben onu arayıp her şeyi anlatırım.
-Tamam o zaman ben eşyalarımı toplayayım.
Emre'nin yanından bir an olsun ayrılmak istemiyordum ama bu evdede durmam benim için bir tehlikeydi dolaptan eşyalarımı bavuluma koyarken telefonum çaldı. Arayan annemdi.
-Efendim anne
-Kumsal hanım
-Buyrun kimsiniz?
-Ben komiser Hakan. Aydın'a gelmeniz gerekiyor.
-Ne oldu anneme bir şey mi oldu.
-Geliğinizde konuşalım lütfen.
Olduğum yere yığılıp kalmıştım. Emre'nin sesiyle uyanmıştım.
-Emre Annem
-Ne oldu annene
-Polis aradı. Aydım' a gitmem gerekiyormuş. Ne olduğunu söylediğimde geldiğimde konuşacağımızı söyledi. Benim hemen gitmem gerekiyor.
-Bu saatte otobüs bulamayız.
-Yarım sabah erkenden çıkarsın
İçim içime sığmıyordu. Anneme birşey olmuştu ve söylemiyorlardı. Yatağıma uzanıp yastığın altına gömülerek sessizce ağlamaya başlamıştım. Üzerimdeki çarşafın çekildiğini hissettiğimde Emre'nin ellerini gözyaşlarımı silerken bulmuştum. Yanıma uzandığımda gözyaşlarımı tutamayıp sarılmışmıştım sımsıkı, sadece o iyi geliyordu bana sarıldığımda az da olsa tüm üzüntümü unutup gidiyordum.
-Emre
-Efendim
-Dolabındaki şiirlerin sahibi kim
Gözlerini kaçırıyordu benden.
-Belki bir gün anlatırım, ama lütfen ısrar etme
-Peki nasıl istersen
Göz göze gelmiştik ilk defa, hiç kırpmadan göz kapaklarımı öylece bakıyordum. Sardım yine tüm gücümle. Nefesi nefesimdeydi. Kalbine doğru yatarak iyice çektim kokusunu içime.
Güneş daha doğmamıştı bile, Emre'nin kollarını üzerimden çekerek dakikalarca seyrettim yüzünü. Masanın üzerindeki kağıda duygularımı dökmek istedim
'Belki hiç bir zaman şiirin olamayacağım. Sende şairim. Kokunda huzur buldum yanında mutluydum. Artık gitmem gerek.'
Sadece çantamı alarak çıktım yola. Tek başımaydım. Korkmuyordum. Tek düşündüğüm annemdi. Garaja geldiğimde güneş yakmıştı bedenimi. Otobüse bindiğimde tüm yaşadıklarım gözümün önünden akıp gitmişti. Anneme ne olmuştu hala bilmiyordum.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro