Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

57

Gram içime sinmedi bu bölüm ama uzun zamandır yazmadığım için böyle olduğuna eminim, yazmak zorundayım bu yüzden. Bir sonraki bölüm telafi edeceğime eminim...

*

-Yazar Anlatımı-

İyilik yapmak mükemmel bir şeydi. Hele de bunu bi çocuğa yapıyor ve yüzünde o saf, temiz, içten gülümsemeyi buluyorsanız bu daha güzel bir hal alıyordu. Çünkü, büyüdükçe yüzündeki o gerçek gülümsemenin yerini, altında acılarının yattığı sahte tebessümler alıyordu. O zamana dek bu temiz gülümsemelerden payımızı almazsak, nasıl ayırt edeceğiz sahte gülümsemelerden?

Lezan, küçükken ona iyi davranan bir sürü insanla karşılaşmıştı, belki de uslu ve terbiyeli bir çocuk olduğu için iyi davranılmıştı ona, bilmiyordu. Ama insanın çocukken hep daha masum olduğu tartışılmaz bir gerçekti ve Lezan da bu yüzden, ona iyi davranan o insanlar adına, bu çocuklara bir yararı dokunsun istiyordu. Hayatlarında en az bir gün, doyasıya gülmelerini, mutlu olmalarını istiyordu.

Bu olanak ona sağlanmıştı, o da başkalarına dokunmak istiyordu.

"Rojda, güzelim hadi sen git büfeden pasta al ben burada bekliyorum." Rojda'yı oraya gönderiyordu çünkü Reyhan da orada Rojda'yı bekliyordu. Çaktırmamak için de elinde tabak ile pastalara göz gezdiriyordu.

Genç kızın yanına geldiğini hissettiğinde, gözü masanın altındaki pakete kaydı. Daha sonra onun varlığını sorun etmemeye çalışan ama yüzüne bakmamak için kendisiyle savaşan Rojda'ya döndü.

"Sakın kaçayım deme, bu gece bu konuyu konuşacağız." Bunun geleceğini tahmin etmemişti ama hep istemişti. Bir yanı gitmek istese de bir şey demeden beklemeye devam etti Rojda.

"Güzelim, o gün seni kırmak istememiştim. Sadece o kadar soruyu üst üste sorunca kendimi köşeye sıkışmış gibi hissettim ve bir yerden çıkış ararken, sana yükseldiğimi fark edemedim bile. Üzgünüm, beni affedebilecek misin?" Tabağı bırakıp masanın altından paketi çıkardı ve şirince gülümsedi.

Rojda da aynı şekilde karşılık verince gülümsemesi genişledi ve sımsıkı sarıldı genç kıza.

"Aslında sana olan kırgınlığım geçmişti ama yine de senden adım bekliyordum. Size kırgın kalmam mümkün değil ki Reyhan Abla, bana, bu çocuklara bu kadar çok iyilik yapan insanlara kırgın kalmak nankörlük olur. Ne olursa olsun senin orada söylediklerin gerçek düşüncelerin değildi, bundan eminim ben." Lezan bu mükemmel tabloyu izlerken gözleri dolmuştu. Eliyle yelpaze yapıp kendini yelledi ve arkasını dönüp diğer çocukların yanına gitti. Rahatladığını hissetmişti.

Reyhan ile Rojda arasında on beş dakikalık bir sohbet geçmişti. Bu sohbet ikisine göre de çabuk geçmişti fakat biraz uzaklarında, büyük bir heyecanla Reyhan'ı bekleyen Rohat için geçmek bilmemişti.

En sonunda dayanamayarak Rojda'dan özür dileyip Reyhan'ı yanına çağırmıştı. Söz konusu Reyhan olunca sabırsız birine dönüşüyordu.

"Ne oldu Rohat? Bir sorun mu var?" Rohat'ın yüzünden silinmeyen gülümsemesi ile anladı bir şeyler olmadığını ve rahatladı.

"Biliyorum burası çok güzel, çocuklar çok güzel ama benim de gece için çok güzel planım var. Seni kaçırmakla başlıyor, ne dersin güzelim? " Anlamsızca güldü Reyhan.

"Ne diyorsun Rohat?"

"Diyorum ki, kaçalım mı?" O sırada Rohat, Reyhan'ı yavaş yavaş dışarı sürüklüyordu bile.

"İyi de neden?"

Rohat, sonunda Reyhan'ı dışarı çıkarabildiğinde derin bir nefes aldı ve Reyhan'ın yüzünü avuçları arasına hapsetti. Baş parmağı yanağını okşarken yüzündeki gülümseme hiç eksilmiyordu. Halbuki haberler çok iyi sayılmazdı.

"Gitmeden önce seninle mükemmel bir gece geçirmek istiyorum, Reyhan." Bunu söylerken de gülümsüyordu. Ama bu gülümsemenin nedeni Reyhan'a olan sevgisini saklayamamasıydı. Bir türlü tutamıyordu kendini, yanında olmaktan öylesine büyük haz alıyordu ki, gülmek bunu en iyi yansıtmanın yolu diye düşünüyordu.

"Nereye gidiyorsun ki?" Kaşları çatılmıştı, kalbine hafiften bir ağrı sızıyordu.

Rohat, elini tutup çevirdiği taksiye bindirdi Reyhan'ı. "Üç günlüğüne şehir dışına gitmem lazım güzelim. Korkulacak bir şey yok ama senin özleminin çılgın korkusu var üzerimde." Reyhan'ın gözleri dolmuştu hafiften. Neden böyle olmuştu ki? Sadece üç gün olmayacaktı yanında, bunda bir şey yoktu.

"Bu yüzden gitmeden önce kokunu stoklamak istiyorum. Ve," Tuttuğu elini okşadı hafifçe. "Seninle uyumak istiyorum." Yanlış bir kelime kullandı korkusuyla telaşlandı. "Yani sadece uyumak, sarılarak yani. Ya da ben koltukta uyurum... Hatta evlerimizde uyuyalım ya ne olacak ki?" İyice batırmıştı. Reyhan'ın aklından kötü tek bir düşünce geçmediği halde kendini bir sürü kılığa sokmuştu.

Buğulu gözleri ile gülümsedi, "Sana güvenim sonsuz Rohat. Bunu söylemen bile hata, seni biliyorum ben." Taksi otelin önünde durduğunda parayı ödeyip indiler ve el ele asansöre bindiler.

Asansör açıldığında hafifçe kendine çekti Reyhan'ı, öyle yürüdüler uzun koridorda. "E senin odan şurası?"

Reyhan eliyle odayı gösterdiğinde aynı zamanda durmuşlardı. Yavaşça ittirdi ve hemen yanındaki odanın kapısında durdurdu Reyhan'ı. "Orada Baha ile Ezo kalıyor ya meleğim, unuttun mu?" Derin bir gülümseme yolladı ve kafasını salladı Reyhan.

Odaya girdiler ve Rohat üstündeki ceketi çıkarırken Reyhan da ayakkabılarını çıkardı. "Kıyafetlerin banyoda, bende burada giyineceğim. Olur mu?" Onayladı Rohat'ı ve banyoya ilerledi.

On beş dakika sonra ikisi de üstündeki rahatsız kıuaferkerden kurtulmuş ve rahat pijamalarla yatağa uzanmışlardı.

Rohat, Reyhan'a sarılmakta çekiniyordu bu yüzden Reyhan işini kolaylaştırdı ve sımsıkı sarıldı gövdesine.

"Seni çok özleyeceğim. Neden gidiyorsun ki?" Trip atar gibi çıkmıştı sesi Reyhan'ın. Buna engel olamamıştı ama.

"Amcam bir iş için çağırıyor, merak etme sevgilim sağ salim, yine sadece sana ait olarak döneceğim." Koluna çimdik attı.

"Bir başkasına bakarsa o gözlerini yerinden sökerim. Her yerde kuşlarım var benim, haberim olur anladın mı?" Kahkaha attı ve saçları arasına ufak bir öpücük kondurdu Rohat.

"Anladım anladım da, sen nasıl ihtimal veriyorsun kızım öyle bir şey olacağına? Kör oldum ben kör, sen hariç her şeye kör." Boynuna gömdüğü yüzünü görmese de sırıttı Reyhan.

"Ama artık uyumamız gerek, sabah 9'da uçağım var. Erkenden uyumam için beni uyutur musun güzelim?" Rohat, Reyhan'ın elini tutup saçlarına getirdi ve orada yavaşça okşamasını bekledi. Reyhan istediği şeyi anlayıp yapınca ise geri çekti elini.

Reyhan'ın eli Rohat'ın saçları arasında dolaşırken verdiği tatlı haz ve Reyhan'ın paha biçilemez kokusu yavaş yavaş mayıştırdı Rohat'ı ve en rahat uykusunu çekmesini sağladı.

*
*

Düşüncelerinizi soramıyorum bile çünkü bölümün kötülüğü hakkında 10 üzerinden derecelendirme yapsak 28 çıkar. Uzun zamandır yazmadığım için bayağı acemice yazdım. Ama telafi edeceğim. :)

60. Bölümde büyük ihtimalle final yaparım. Artık çok bekletmemeye çalışacağım. :')

62K için teşekkür ederim! ❤️

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro