Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

[2- Kabuslarda gizlenen karanlık]

İyi okumalar canlarım <33

•••••

Yaklaşık on dakikanın ardından devasa büyüklükte bir sarayın büyük bahçe kapısından içeri girerken araba durduğunda Yongbok kapıyı açmak için öne atılmıştı ki dışardaki muhafızlardan biri ondan önce davranıp kapıyı açmıştı.

Yongbok arabadan inip sarayın ana giriş kapısından içeri girdiğinde onu karşılayan çalışanlara baş selamı verip dik duruşundan hiç ödün vermeden trabzanlarlı iki yandan altın kaplama olan merdivenleri çıkmaya başlamıştı.

Merdivenleri çıkmayı üşendiğinden dolayı hep babasına odasının giriş kapısına yakın bir yerde olmasını söylemişken sanki babası ona inat odasını sarayın en uzak ve kuytu köşesine almıştı.

Upuzun, yüksek merdivenler, geniş ve aydınlık koridorlardan geçtikten sonra sarayın 2. katındaki baya büyük odaya varmıştı.

Odanın kapısını açmasıyla kendisini karşılayan çift kişilik pembe tonlarda, yastıkları gri olan büyük bir yatak, İçindeki tek bir kitabı bile bir gün açıp okumamasına rağmen bir duvarın tamamını kaplayan büyük bir kitaplık, Yatağının baktığı duvarda tavandan aşağıya kadar uzanmış büyük bir pencere ve tavandan pencerelerin hizasından aşağıya kadar sarkan açık mavi perdeler... Yatağıyla kitaplık arasında yerde bulunan pahali gri-siyah tonlarında bir halı ve kitaplığın yanında büyük bir çalışma masası vardı.

Bunlar sadece odanın dörtte ikisini oluşturuyordu. Geriye kalan ikilik kısım sadece eğlenceye ayrılmıştı.

Dev ekran bir televizyon ünitesi, oyun konsolları, filmler ve televizyonun karşısında L şeklinde bir kanepe vardı. Kanepenin arkasında sadece dans etmeyi sevdiği için küçük çaplı bir dans pisti ve büyük bir gardırop bulunuyodu. Gardırobun yanında bir kapı daha vardı ve o kapı banyoya açılıyordu. Banyoda ise normal olarak bir duşakabin, lavabo ve büyük boy bir küvet vardı

Odanın kapısında durup odayı incelemeyi bıraktıktan sonra, çantasını gelişigüzel bir yere fırlatıp günün tüm yorgunluğunu ve adrenalinini üstünden atmak adına bir prense yakışmayacak çılgınlıkta kendisini küçük bir çığlıkla yatağının üstüne atıp bir süre yatakta zıpladıktan sonra yorgun bir şekilde yatağa yzandı.

Bugünlerde dersler ve bir prens olarak yapması gereken görevleri onu çok yoruyordu ve bunun için iyi bir uykunun iyi gelebileceğini düşündüğünden vücudunu rahat bırakıp gözlerini yummuştu ama daha iki dakika geçmemişti ki yatağının yanında bir kıpırtı hissetti ve gözlerimi telaşla açtı.

Açtığı gibi ona bakan bir çift siyah göz görüp korkarak çığlık atması bir olmuştu.

Karşısındaki siyah gözlerin sahibi tabikide sevgili abisi Lee Minho'dan başkası değildi. Abisi onun bu haline bakıp gülmeye başladığında o sakinleşmeye çalışıyordu.

Abisinin bir süre daha gülmesi üstüne içinden gelen bir dürtüyle göz devirdi. Minho sonunda gülmesini durdurduğunda ise yüzüne bakınca baktı.

"Eee Yongbokie~ günün nasıl geçti?"

Abisinin sorduğu soruya göz devirip, "Senin o manyak sevgilin olmasaydı günüm daha iyi geçebilirdi" diye cevap verdi. Minho bu yanıtı beklemiyormuşcasına "sevgilimin bu işle ne alakası var " diye sormuştu.

Aslında o da bu ikilinin kendisini paylaşamadığının farkındaydı ve bu içindeki egoist ruhunu doyuruyordu.

Yongbok, abisinin sorusu üstüne cevap verebilmek için dudaklarını aralamıştı ki odanın kapısının önünde onları izleyen Jisung'u görmesiyle aklına gelen fikirlerle pişkince sırıttı.

"Abi o Jisung olacak herif bana zorbalık yapıyor. Hep bana vuruyor, koskoca Leura'nın velihat prensinin kardeşi demeden hemde."

Kendini acındırmak için işin içine abisinin o muhteşem egosunu şahlandıracak bir iki kelimeyle söylediği bu sözler abisinin dikkatini çekmiş olacak ki ona biraz daha yaklaşıp 'devam et' anlamında kafasını salladı.

Abisi hemen oyuna gelmişti. bunu fırsat bilen sarışın genç ise tabikide devam etmişti, %0.1 yalan payıyla

"Güya sen beni sevmiyormuşsun, onu daha çok seviyormuşsun, ben onu kıskanıyormuşum, benden daha çalışkanmış, daha zekiymiş, daha eğlenceliymiş ve ben senin gözünde artık Jisung'dan sonrakiymişim"

Sesini bir çocuğun çıkarabileceği tonda ayarlayıp kendini acındırmak adına kurduğu uzun ve inandırıcı olduğunu düşündüğü cümleden sonra hala kapıda onları şaşkına izleyen Jisung'a bakışlarını kaydırdı.

Abisi söylediklerinden sonra ona doğru biraz daha yaklaşıp onu kolları arasına alıp sarıldı ve "aww sen abini kıskandın mı?" diye sorup onu iki yana sallamaya başladı

Kardeşinin bedeni onun bedeniyle bir oraya bir buraya savrulurken küçüğünün sevdiği saçlarına bir öpücük de kondurmuştu. Bu sırada Yongbok ise son kez Jisung'a bakıp abisini durdururken "ben seni çok seviyorum abi, sende beni seviyor musun?" diye sormuştu.

Minho hemen oltaya gelip "tabikide seni seviyorum"dedi ve ardından "hatta aramızda kalsın Jisung'dan daha çok seviyorum seni" diye devam ettirdi cümlesini

Tam o sırada Jisung'un "ama aranızda kalamayacak çünkü ben duydum " diyen sesi odada yankılandı. Bunun üstüne Minho kardeşini telaşla kendisinden uzaklaştırıp sevgilisine dönerken suçlu bir tonda "Jisung sen ne zamandan beridir oradasın?" diye sordu. İçinden ise umarım bana kızmaz diye geçiriyordu

Jisung ise tripli bir nefes verip "söylediğin her şeyi duyabileceğim bir zamandan beridir" cevabını vererek önce Minho'ya sonra ise ona sırıtarak bakan arkadaşına doğru baktı

Yongbok Jisung'un kendisine bakmasıyla ona dil çıkartıp "abim beni seviyor anlasana kıskanç "demişti. Sabahtan beridir Jisung ve diğerleri onunla dalga geçiyordu şimdi dalga geçme sırasına ona geçmişti

Ama Jisung arkadaşını çok iyi tanıdığından ona alayla gülüp" sadece abini kendine acındırıyorsun, abinin sana hiç hayır diyemeyeceğini bildiğinden" diyerek onu kışkırtmaya çalışmıştı.

Minho ise kendisi için kavga eden hayatındaki en değer verdiği iki insana tebessümle bakıyordu. Onların bu hallerine bayılıyordu ve günün sonunda yine yan yana, hatta ağız ağıza olacaklarını bile biliyordu çünkü bu iki çılgın küçüğü o kadar temas bağımlısılardı ki bazen yanlışlıkla dudak dudağa geldikleri oluyordu.

Ama şu an işin tartışma kısmında oldukları için Yongbok sinirle dizleri üstünde hafif yükselip ellerini yatağın üzerine koyarak "ama sana hayır der" demişti, sinirli olduğunu belli eden bir sesle.

Jisung'da aynı kışkırtıcı tavırlarla kolları göğsünde bir şekilde odanın içine girip abi kardeşe yaklaştığında tam tartışmaya başlayacakları zaman kapıya giren büyük bedenle hepsi bakışlarını oraya yönlendirmişti.

Kapıdan tüm ihtişamı ile içeri giren kral Lee Taeyong o klasik soru olan "ne oluyor burada" diye sordu tatlı bir edayla

Yongbok onlara gülümseyerek bakan babasına bakıp iç çekmişti. Nasıl bu kadar yakışıklı olabilir bir insan diye düşündü. O ve Abisi de çok yakışıklıydı ama onun yarısı kadar bile olduklarını düşünmüyorlardı. İkisinin de bildiği tek bir şey varsa o da; bu güzel yüzlerini ondan aldıkları idi.

Kral Lee'nin sorusu havada kalırken, odanın içine adımladı ve küçük oğluna yaklaşıp saçlarını karıştırarak büyük oğluna soru sorar nitelikte bir bakış atınca Minho "sadece beni jisung'dan kıskanıyor" demişti elini boşver dermişcesine sallarken.

Babası ona doğru dönüp gülümsedi ve abisinin söylediklerinin doğru olup olmadığını sorarcasına baktı. Bunun üstüne hayır anlamında kafasını sağa sola sallayıp "hayır bir kere!, ben..... , ben onu kıskanmıyorum, abim beni daha çok seviyor " dedi aceleci bir tonda ama yalan söylediği çok mu belli oluyor bilinmez, Kral Lee oğluna bakıp gülmeye başladı.

"O kadar kıskandığını belli etme"

Babasının gülüşünü hayran hayran izlerken Jisung'un kurduğu cümleyle bakışlarını babasından çekip ona bakmıştı. Babasının yaptığı tek şey ise "bence de " demek olmuştu

Tatlı ve sıcak bir aile ortamları vardı ve hepsi de bu hallerinden gayet memnunlardı

Tabi nerden bilebilirlerdi ki kabuslarda gizlenen korkunç bir karanlığın onları beklediğini

Yongbok babasını da en az abisi kadar çok seviyordu hatta babası olmasa Taeyong'a aşık bile olabilirdi ama bugün bir acayipti.

"Bence buna Minho karar vermeli "

Kral Lee'nin kurduğu cümleyle iki arkadaş birbirlerine ölümcül bakışlar atmayı bırakıp Minho'ya döndüklerinde Minho gerginlikle gülümseyip "hangisi beni daha çok seviyorsa onu" diye cevapladı.

Kral Lee, herşeyden habersiz " yani kimi? " diye sorduğunda, Minho Jisung'a Aşkla bakıp onu kolundan tutarak kendine çekti ve onu kucağına oturtup yüzünü yüzüne yaklaştırdı

"Jisung'u" diye cevapladiginda babasının hayıflayan bakışlarıyla karşı karşıya kalmıştı. Bunu fark eden Jisung ise hızla onun kucağından inip utanarak yüzünü başka tarafa çevirmişti.

"Bazen senin iyi bir kral olamayacağını düşündüğümden tahtı Yongbok'a devretmek istiyorum"

Babalarının sitem dolu cümlesiyle tüm gözler küçük olana dönünce, Yongbok "Yoo! İstemiyorum. Ben evlenicem ve sarayımda oturacam" diyerek hızlı bir savunmaya geçmişti.

Babası ona çatık kaşlarıyla bakıp "Sen daha küçüksün" derken abisi dalga geçermiş gibi "kim o şanssız insanoğlu?" diye sormuştu.

Bunun üstüne jisung "Chanle" diye bağırmaya başladığında ikili ona şokla bakıp "velihat prens Chanle mi?"diye sordu.

Sessiz kalmayı seçmişti genç beden.

Evet belki sevmiyordu, belki kalbinde yıllardır asla geri gelemeyecek birini yaşatıyordu ama bu hayatın da bazı gerçekleri vardı

Sonuçta velihat prensle evlenmek demek gelecekte kral olmak demekti

Baba oğul şokla küçük prense bakarken kapıdan giren muhafız Krala selam verip "efendim kral Lee sizinle görüşmek istiyor" deyince Taeyong, bir sey demeden odadan ayrılmak için kapıya doğru adımladı.

Oğluyla konuşmayı aklının bir köşesinde not etmişti bile

Tam kapının önüne vardığında aklına gelen ayrıntı ile arkasına dönüp Jisung ve Minho'ya bakarak küçük olanı mutlu eden o sözleri söyledi.

"Jisung senin Minho ile görüşmeni yasaklıyorum " dediğinde iki sevgili ona şaşkınlıkla bakarken Yongbok aldığı müjde ile yatakta zıplamak istemişti ama babası burda iken olmazdı. Nede olsa karşısındaki evrenin krallarındandı

Babasının odadan ayrılmasını fırsat bilen Minho ona hiç aldırış etmeden Jisung'u yine kendine çekip onu kucağına oturttu ve yüzüne yaklaşıp " nerede kalmıştık? " diye sordu.

Jisung sinirli gözlerle ona bakıp göğsüne vurmaya başladı ve kucağından inip "hiçbir yerde kalmadık Minho" diye söylendi sinirle

"Senin yüzünden ceza aldım ve artık beni göremezsin" diye de eklediğinde Minho büyük bir azimle tekrar Jisung'un elini tutup "ceza kimin umurunda, boşver" dedi.

Jisung ise sinirle elini hızla çekip " benim umurumda Minho " deyerek ondan birkaç adım uzaklaşmıştı

İkiliyi büyük bir sevinç ile izleyen Yongbok, Jisung'un sözlerini fırsat bilip "O zaman sana kapının yolu gözüktü " deyerek kapıyı göstermişti. Jisung'u ne kadar çok sevse de söz konusu abisiydi

Jisung üzgünce oflayıp kapıya doğru yürüyünce ne kadar Abisini kıskansa da onun üzgün haline dayanamayıp "Yarın okulda görüşürüz aşkım, seni seviyorum" diye seslenmişti onun ardından Yongbok.

Jisung'da ona sinirle bakıp "bende seni seviyorum aşkım" deyerek odadan ayrıldı

İki arkadaşın kimyaları böyleydi. Birbirlerinden çok önemsedikleri kimse yoktu. Sevdikleri aynıydı, paylaşamadıkları aynıydı, birbirlerine olan güvenlerine kadar herşeyleri aynıydı ikilinin

Hatta kaderleri bile aynıydı

Minho şaşkın şaşkın bir kardeşine birde sevgilisinin gittiği yöne bakıp "ahh! Beynimi sizin gibilerle takılıp boşuna harcıyorum" diye söylenerek sevgilisinin arkasından odadan çıkmıştı.

Yongbok ise sonunda yakaladığı sessizlik ve huzurla kendini yatağa geri atıp gözlerini kapattı.

.....

Karanlık...

Her yer karanlıktı. Bir rüyada mıydı?.... hayır! Rüya olamayacak kadar gerçek gibiydi.

Herkes yanındaydı, mutluydular.... Ona hep bir ağızdan korkmamasını, her şeyin bittiğini, artık kurtulduğunu söylüyorlardı

Ama o neden korkuyordu??

Etrafındakiler o kadar mutlular ki... ama o korkuyordu.

Zihninde hep kendi sesi dolaşıyordu.. Acı dolu sesi şöyle diyordu;

"lütfen kurtarın beni"

"bırakın gideyim"

"beni o odaya kapatmayın"

"korkuyorum"

"Senden nefret ediyorum HWANG!"

Köpekler...

Aklına gelen görüntüde köpekler üstüne saldırıyordu. Babası ona bakıp " hepsi bitti artık, kurtuldun..." dedi " artık sorun yok, korkma." diye de eklemişti ama o hala korkuyordu.

Herkesin dikkati başka bir yerdeyken onun dikkati sadece sallanan kapı anahtarındaydı. Evet bahçe kapısının anahtarı duvarda bir sağa bir sola sallanıyordu. Bu içindeki tedirginliğin daha çok artmasına neden oldu.

Arkasından gelen cızırtı sesi ile geriye döndü ve yerde bir köpek gölgesi gördü. Gölge aniden yok olup karşı duvarda belirdi. O an yanaklarından aşağıya sıcak bir damlanın aktığını hissetmişti sarışın beden. Hareket edemiyoru.

O an ortamda bir ses yankılanmaya başladı ama kimse sesi durmuyordu, ondan başka.

ses söyle diyordu "jisung lütfen bana yardım et"

Bu onun sesiydi

Kaç defa ard arda böyle seslendi? birmi?, ikimi?, üçmü?, beşmi?... hiçbir fikri yoktu.

Jisung ise donmuş durumda sadece ona bakıp ağlıyordu. Bir süre sonra kahverengi saçlı olan konuştu "Yongbok arkana bak!"

Yongbok onun sözüyle tam arkasını dönmeye karar verdiğinde, Abisi Jisung'un omzundan tutup onu sarsmıştı.

Minho jisung'a sesleniyordu ama sesini duyamıyoru sarışın beden.. Chenle yanına gelip elini omzuna attığı sırada herkes jisung'a doğru koşmuştu çünkü jisung yere yığılmıştı.

Oraya koşmayan tek kişi Yongbok'tu çünkü o Jisung'un dediğini yapıp arkaya bakmakla meşguldü.

Arkasını döndüğünde ise siyah bir sis bulutunun içinde ona bakan bir çift göz görmüştü.

Gözler çok korkutucuydu. Sanki onu kendi içine çekmek istermişcesine siyah ve derindi. O gözleri gördüğü saniye tüm tüylerinin diken diken olduğunu, vücuduna bir ürperti geldiğini sezmişti.

Uyanmadan önce duyduğu son şey ise o gözlerin sahibinin ağzından çıkan kadifemsi sesti.

"Merhaba Felix, beni özledin mi?"

•••••

Umarım beğenirsiniz
Biraz saçma bir bölüm oldu
Yongbok'un abisi Minho, babası ise Taeyong

(Düzenleme not: umarım kitabı unutmamış sınızdır çünkü ben bile unutmuşum. Öylece hesapta kalmış. Dün yaşanan deprem ile birlikte hayatımız birden bire saçma bir yere doğru sürüklendi. Bölümü düzenlerken bir türlü toparlayamadım o yüzden baya saçma oldu bunun için özür dilerim. Umarım bu iğrenç durumlar en kısa zamanda son bulur ve hepimiz eski mutlu hayatımıza döneriz)

İyi okumalar dilerim HYUNLIX İLE KALIN ☺️☺️☺️☺️☺️☺️☺️

Minho'nun bu ficteki hali

Taeyong'un bu ficteki hali

(Düzenleme tarihi; 8.2.2023)

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro