*7*
×××
Bugün bayram diye dayanamadım bir bölüm daha atıyorum 😂 Siz de yıldıza basıp oy vermeyi unutmayın💜
×××
Bana bilmediğim bir numaradan mesaj atan kişiyi düşünerek merdivenlerden inerken annemin sesini duydum. "Kızım, gel kahvaltı yap!" Mutfaktan seslenen annemi dinlemeden kapıya yöneldim. "İstemiyorum, okulda alırım bir şeyler."
Mutfaktan çıktığını terliklerinin sesinden anladım. "Kaçtır kahvaltı yapmadan çıkıyorsun, okulda aldığın şeylerden ne olur? Gel iki kahvaltı yap." Babama rastlamadan okula gitmek istiyordum ama bunu direk anneme söylemezdim. Arkamı dönüp yanına geldim ve yanağını öptüm. "Geç kalacağım okula, başka zaman beraber kahvaltı yaparız."
Yanağımı öptü. "Böyle yapacağını bildiğim için sana paket hazırlamıştım. Bekle getireyim." Onu üzmemek için kabul ettim. Çünkü babamın aksine kendimi yormamam gerektiğini söylüyordu. Çok kez de babamın bu aşırı tutumundan dolayı kavga ettiklerini işitmiştim. Annem, her zaman babama karşı beni korumuştu ama babamın despot tavrına sözünü geçiremiyordu. Buna rağmen beni rahatlatmak için elinden geleni yapıyordu. Babam, kesinlikle annemi hak etmiyordu.
Annem mutfaktan elinde bir karton poşetle döndü. "Koyduğum şeylerin hepsi bitecek bak, ona göre. Çay koyamadım, soğur diye. Okuldan alırsın onu da." Elindeki poşeti alıp sarıldım. "Teşekkür ederim canım annem. Görüşürüz."
"Görüşürüz güzelim, kendine dikkat et." Anneme el salladıktan sonra evden çıktım ve kapıda arabanın önünde bekleyen Nadi amcanın yanına gittim. "Günaydın!"
Nadi amca yaslandığı yerden doğrularak bana döndü ve yanıma gelip kapıyı açtıktan sonra gülümsedi. "Günaydın." Göz devirdim. "Babam burda yok, o yokken böyle şeyler yapma demiştim Nadi amca." diye söylendim. Güldü. "Camdan bakıyor."
Babam, o kadar kontrol manyağıydı ki ben de dahil herkesi kontrol altına almaya çalışıyordu. Bir keresinde arabaya binerken kapımı neden Nadi amca açmadı diye Nadi amcaya bağırmıştı. Babam, gerçekten kötü bir insandı.
Bakışlarımı eve çevirdim. Gerçekten de odasının camından bakıyordu. Başımı çevirip arabaya bindim. Nadi amca yerini aldıktan sonra okula doğru yola çıktık.
Okulun önüne geldiğimde "Teşekkürler Nadi amca" diyerek arabadan indim. Arkamdan "Allah zihin açıklığı versin." diye bağırdığını duymuştum. Gülümsedim. İyi insanlar hâlâ vardı.
Çantamın kollarını iki elimle tutup bahçede yavaşça ilerledim. Sabah soğuğunu seviyordum. Bu yüzden bahçede bir banka biraz oturdum. Yine biraz erken gelmiştim okula, etraf boş gibiydi.
Çalan telefonumu duyunca eteğimin cebinden çıkarttım. Babam arıyordu. Oflayarak cevapladım. "Efendim?"
"Bugün okul çıkışından iki saat sonra dershanede dersin başladığı için o boşlukta ek fizik dersi alacaksın. Öğretmenin okuluna gelecek. Çıkışta okuldan ayrılma."
"Tamam." dedim ve kapattım. Ne dersem de kendi bildiğini okuyacaktı zaten, nefesimi boşa harcamaya gerek yoktu.
Biraz daha soluklandıktan sonra üşüdüğümü fark ederek sınıfıma girdim. Sınıf, daha sıcaktı.
Her zaman oturduğum cam kenarının en arka sırasına ilerledim. Sıramın önüne geldiğimde kaşlarım kendiliğinden havalandı. Oturmam gereken yerde bir kutu vardı. Kutuyu masanın üstüne koyduktan sonra çantamı çıkartıp yanıma koydum ve oturdum.
Sınıfa göz gezdirdim. Sınıfta bir erkek bir kız olmak üzere iki kişi vardı. Onlara hitaben, "bu sınıfa yabancı biri girdi mi?" diye sordum. Onlarla hiç konuşmadığım için başta şaşırsalar da ikisi de olumsuz yanıt verdiler. Kız olan, "Ben de yeni geldim zaten." dedi. Kafamı sallayıp ikisinin önüne dönmesini bekledim.
Onlar önlerine döndükten sonra orta boyda olan kutuyu açtım. İçindekileri dışarı çıkarttım. Kutuyu görür görmez kimden olduğunu anlamıştım zaten.
İçinde bir tane kırmızı renkte rengarenk sayfaları olan bir defter, bir de bardak şeklinde ağzı kapalı olan bir termos vardı. Termosun kapağını açıp kokladım. En sevdiğim içecek olan çay vardı ve sıcacıktı. Yüzüme vuran buhar içimi ısıtmıştı. Yüzümdeki gülümsemeye engel olamadım.
Termosun kapağını kapattıktan sonra defteri açtım. İlk sayfada, bir hafta önce test kitabımın arasına yazılmış olan yazıya denk bir yazı vardı. Kalbim ritmini uzun zaman sonra değiştirirken yazdığı notu okudum.
'Seni anlayabiliyorum. Hayallerine dokunmamı istemiyorsun ama inan bir haftadır kafayı yemek üzereyim. Gidip yeni bir hat alacaktım ama sınırımı bilmem gerektiğini düşündüm. Hayallerine dokunamasam da sana iyiliğimin dokunmasına izin ver. Bu defter senin. Rengarenk sayfalarına renkli ya da renksiz olan hayallerini yaz. Ne yapman gerektiğini hayallerine bakarak analayabilirsin. Sana ulaşmama izin verseydin elinde tuttuğun defter görevini görecektim sadece ama yine de sıkıntı yok. Yeter ki yaz. Nereye olursa olsun.
Bir de, termosta bulunan çay ilkte aklımda yoktu. Seni dışarda soğukta otururken görünce hazırladım. İç de, için ısınsın.'
Okuduğum yazı, çaydan daha çok ısıtmıştı beni. Annemden sonra ilk defa biri beni düşünüyordu. Bu, tarifi imkansız bir histi. İyi hissettiriyordu.
Defteri kapatıp kutunun içine koydum ve annemin bana hazırladığı kahvaltı poşetinin içindekilerini çıkarttım. Adını bilmediğim insanın bana getirdiği sıcak çay ile birlikte en önemlisi huzurluyken dersin başlamasına yirmi dakika kala güzel bir kahvaltı ettim. Yapmaya çalıştığı şey, beni kendine ısındırmak mıydı? Öyleyse, başarılıydı.
×××
Bu arada hikayenin gidişatı için ne düşünüyorsunuz? İyi kötü düşüncelerinizi yazmaktan çekinmeyin!
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro