*52*
İyi okumalar❤
×××
Sınıfta elimi yanağıma yaslamış soru çözüyorduk Tunç ile birlikte. En sonunda Tunç kalemini oflayarak kitabının üstüne bıraktı. "Odaklanamıyorum."
Hala soruyla ilgilenirken onu cevapladım. "Niye?"
"Miray ile sevgili miyiz şimdi biz?"
Omuz silktim. "Bunu gerçekten bana mı soruyorsun? Birinden hoşlanıp hoşlanmadığını bile anlayamayan bana mı?"
"Yarın cumartesi, sinemaya mı götürsem? Hayır ama ya... o zaman çok fazla zaman geçiremeyiz. Yemeğe çıkaratım en iyisi." Aniden bana döndü. "Ne! Az önce ne dedin sen? Kimden hoşlandığını anlayamıyorsun?"
Soru iyice sinirimi bozunca kalemimi bırakıp tamamen Tunç'a döndüm. "Senden bir şey saklıyorum. Cesaretimi toplamışken soru sormadan beni dinle. Hani bana anonimden yazan biri vardı ya, Gezegen. O Gezegen kim çıktı biliyor musun? Taylan. Babam hastanede yattığı zaman hastaneye gelip söyledi. Şok oldum. Sanırım beni seviyor. Ama ben... bilmiyorum."
Tunç, şaşkınlığını bir süre yaşadı. "Taylan? Bizim Taylan?" Sıradan kalkıp bir süre dolaştı. Sonra bir şey fark etmiş gibi yanıma geri oturdu. "Siz o yüzden... sınav haftasında bir tek sınava gelip gidiyordun. Konuşmuyordunuz. O yüzdendi demek. Vay anasını."
Biraz düşündü. "Aslında belliydi zaten sana ilgisi olduğu. Ben de sizi şipliyordum ama ikisinin aynı kişi olmasını beklemiyordum. Bana da hiçbir şey söylemedi, görüyor musun? O kadar birlikte oyun oynadık."
İşaret parmağını bana uzattı. "Peki sen? Ne hissediyorsun?" Ofladım. Ellerimle yüzümü kapattım. "Bilmiyorum." Ağlamak istiyordum. Ne hissettiğimi bilmiyordum.
Ellerimi tutup yüzümden çekti. "Sakin ol. Ne hissettiğini anlat sakince."
Derin bir nefes aldım. "Bilmiyorum ki. Sadece, yanımda olduğunda çok heyecanlanıyorum. Ellerim titriyor. Yanında başkasını görmek istemiyorum."
"O gün kantinde yanımıza gelen kız mı mesela?"
Somurttum. "Evet, sürekli Taylan'ın yanında. Bir de aynı sınıftalar diye sürekli onu görebiliyor. Sevmiyorum o kızı."
Tunç sinsice sırıttı. "Onu kantinde anladık zaten, başka?"
"Mesela, arada böyle bana uzun uzun bakıyor, gülümsüyor. Güzelim diyor Kızıl diyor ama nasıl içten. İçim gidiyor."
Tunç kahkaha attı. Sinirle ona baktım. "Ne gülüyorsun be? Komik mi?"
Sinirli bakışlarım altında gülmesini bastırmaya çalıştı. En son eliyle ağzını kapattı. Sakinleştikten sonra boğazını temizledi. "Kızım, geçmiş olsun sana."
Kaşlarımı çattım. "Niye?" Sınıfım kapısından giren Taylan'ı görünce bacağını cimcikledim. "Sus."
Gülerek kulağıma fısıldadı. "Aşık olmuşsun, geçmiş olsun." Gözlerimi şaşkınlıkla açtım. Olamazdı.
Taylan, gülümseyerek yanımıza kadar geldi. Önümüzdeki sıraya oturdu ve bize doğru döndü. "Ders mi çalışıyordunuz?" Gözleri bana döndü. Yüzüm ne haldeydi bilmiyordum ama şaşkınlığım okunuyor olmalıydı. Kaşlarını çattı. "İyi misin Yakut? Bir şey mi oldu?"
Bakışlarımı kaçırıp ayağa kalktım. "Şey... benim gitmem lazım. Acil."
Tunç'u ittirerek sıradan kaldırdım ve sıradan çıkar çıkmaz kendimi tuvalete atıp kilitledim. Elimi kalbime yasladım. Bu gerçek ya da gerçek olması muhtemel olan şey yüzünden çok hızlı atıyordu.
Ben daha hoşlanıp hoşlanmadığımdan emin bile olmazken... Aşk da neydi?
×××
Anahtarla kapıyı açıp eve girdiğimde içeri doğru seslendim. "Ben geldim!" Annem, kimse olmadığı için babamla birlikte kalıyordu. Onu ikna ettiğim ilk gün biraz mızmızlansa da şimdi sanki buraya onu zorla getirmemişim gibi davranıyor, bana yemek hazırlanıyor ve babama da ayağa kalkmasına yardım ediyordu. Şüphesiz ki buna en çok sevinen kişi babamdı. Annem biraz yumuşamıştı ve dört gündür bu evde beraber kalıyorduk. Ama bugün Halime teyze geri dönecekti. Şimdiki görevim annemi burda devamlı kalması için ikna etmekti.
Seslenmeme karşılık cevap alamayınca çantamı merdivenin kenarına bırakıp yukarı çıktım. Acaba evde değiller miydi?
Babamın kapısının önüne geldiğimde içerden konuşma sesleri geliyordu. Kapı aralıktı ve annemle babam ayaktaydılar. Ama konuşulan şeylere kulak misafiri olunca ayıp olduğunu bilsem de sessizce dinlemeye başladım.
Annem gülümsedi hafifçe. "Hadi uzan artık. Yeterince dolaştık." Babam bir şey söylemeden uzunca annemi izledi. Bir eli dudağının kenarına dokundu. "Gülümsemen... bir daha bana böyle gülmeyeceksin diye o kadar korktum ki. Pişmanım. Bir zamanlar bu yüzü soldurduğum için."
İkisinin de gözleri dolmuştu. Ben de farkına varmadan gözlerimin dolduğunu hissettim.
Annem babamın, yanağındaki elini tuttu. "Ben de o kadar korktum ki eski, aşık olduğum adamı kaybettim diye."
"Söz veriyorum. Bir daha senin aşık olduğun adam olarak kalacağım. Hep."
"Teşekkür ederim. Geri döndüğün için."
"Halime teyze bugün gelecek. Babanın evine geri dönecek misin?"
"Bilmem. Dönmeli miyim?"
"Dönme. Burda kal. Mutluluğumuzu yakalamışken... Sen, ben, kızımız... burda yaşayalım."
Annem gözünden yaşlar süzülürken kafasını salladı. "Tamam. Sen, ben ve kızımız, burda yaşayalım."
Babam annemi kendine çekip alnını öptüğünde göz yaşlarımı silip kapının önünden geri çekildim. Mutfağa inip bir bardak su içtim. Şükürler olsun ki, yeniden bir aradaydık.
×××
"Tunç, gelemem ya. Babam izin vermez."
"Ya Miray'a seni de davet ettiğimi söyledim. Gelmezsen yanlış anlayacak. Evde sadece ikimiz olursak garip olur. Hadi git sor babana. İzin verirse vallaha evine kadar almaya bile gelirim."
"Of Tunç of! Tamam, ararım sonra seni."
Telefonu kapatıp mutfak masasının üzerine bıraktım. Kendi kendime mırıldandım. "Daha arayı yeni yeni düzeltiyorum. Babam kasıtlı yaptığımı düşünecek. Saat akşam sekiz olabilir ama bir saat oturup da dönemem ki!"
"Kimdi o Tunç?"
İrkilerek arkamı döndüğümde babamla karşılaştım. Kaşları çatıktı. Kızıp kızmadığını anlayamamıştım. Arayı düzeltmiş olabilirdik ama eski tepkilerini verip arkadaşım olmasına kızabilirdi.
"Şey... okuldan arkadaşım."
"Ne diyor?"
"Birkaç arkadaşını da çağırmış evine, beni de davet etti. Ama gelemem dedim, sorun değil yani. Biz içeri geçelim. Yorulma."
Kolundan tutup içeri götürmeye çalışırken beni durdurdu. "Hani şu hastanede bir gece bekleyen mi yoksa ziyarete gelen miydi Tunç?"
"Ziyarete gelen."
"Tamam o zaman, taksi çağırayım ben, git."
"Baba, istemezsen gitmem."
Babam yanağımı okşadı gülerek. "Git giyin kızım."
Babamın yanağını öperek mutfaktan çıktım. Koşarak odama girdim ve üstümü değiştirdim. Aşağı indiğimde taksi gelmişti bile. Annemi de öptükten sonra taksiye binip adresi verdim.
Taksi Tunçların evinin önünde durduğunda ücreti ödeyip indim. Havalar iyice soğumuştu. Yılbaşı yaklaşmıştı bile. Hatta yılbaşında kar bekleniyordu. Bu yüzden kabanıma sarılarak hızlıca kapıya koştum ve zili çaldım.
Kapı bir süre açılmayınca tekrar bastım. Evde yok muydu?
Telefonumu çıkarıp Tunç'u aramaya yeltendiğimde kapı açılınca telefonumu kapattım. "Nerdesin Tunç?"
Başımı kaldırdığım an gördüğüm yüz ile sesim cümlenin sonlarına doğru kısılmıştı. Taylan da şaşkınlıkla bana bakıyordu. Beklemiyor gibiydi.
Niye şaşırıyorsam? Tunç'un bugün öğrendiği şeyden sonra hamle yapmasını tabi ki bekliyordum. Öğrenmeden önce bile hamle yaptığını düşüsürsek... Ama bu kadar erken? Beklemiyordum açıkçası.
Taylan boğazını temizledikten sonra kapıyı araladı. "Girmeyecek misin?"
Sıkıntıyla ofladım. Bugün okulda ondan kaçıp durmuştum ama şimdi nereye kaçabilecektim?
×××
Bakalım daha nereye kadar kaçabilecek? :))
Bölüm nasıldı?
Yıldızı parlatmayı unutmayın.💛
Sizi seviyorum. 💜💜
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro